ABDULLAH GÜL VE TAYYİP ERDOĞAN ABD VATANDAŞI Ml?

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
erddgul33949.jpg

ABDULLAH GÜL VE TAYYİP ERDOĞAN ABD VATANDAŞI MI?

1967 Arap-İsrail Savaşı İslam dünyasında ve İsrail'in İslam dünyasına yönelik politikalarında değişimin başlangıcıdır.

Bu tarihten sonra kurulan, "İslam Kalkınma Teşkilatı" gibi pek çok ortak kurum İslam ülkelerini çatısı altına topladı.

Bu tür kuruluşların kilit mevkilerine zaman içinde Türkiye'den bazı "İslamcı" Sabatayistlerin getirildiğini biliyoruz.

1983-1990 yılları arasında Abdullah Gül, Turgut Özal'ın tavassutu ile Cidde'de İslam Kalkınma Bankası'nda çalıştı.

Gül'ün uzman olarak görev yaptığı İslami Kalkınma Bankası ve Eğitim Enstitüsü'nün başkanı şimdinin AKP milletvekili olan Prof. Nevzat Yalçıntaş'tı.

Demirel'in 1975 yılında TRT Genel Müdürlüğü'ne atadığı, ancak bu işi doğru dürüst beceremeyen Yalçıntaş, Prof. Yalçın Küçük'ün Tekelistan kitabına göre Sabatayist bir aileye mensup.

"Deliliğe Övgü" kitabında Erasmus'un dediği gibi, "Mademki söyleyeceklerim doğru, ne diye susayım ki…"

Türkiye'de bugün bildiğini, öğrendiğini konuşmanın zamanıdır. 19 Mayıs 1919 öncesi Osmanlı Türkiyesi şartlarına ve daha da vahimi, 1492 İspanya Gırnata Badol Tepesi'ndeki "Son Allahuekber" şartlarına siyasi İslamcılar eliyle sürüklenen Türkiye'de yarın geç olabilir.

Elazığ'da yayınlanan 10 Mayıs 2000 tarihli El-Aziz gazetesinde Vahit Şekerci "Gül Amerikan vatandaşı olduğunu neden gizliyor" başlıklı yazısında, Abdullah Gül ve R.T.Erdoğan'ın ABD vatandaşı olduğunu yazdı.

Bugüne kadar tekzip edilmeyen bu yazıya göre R.T.Erdoğan ve Abdullah Gül 1997 yılında Amerikan vatandaşı oldular.

Abdullah Gül 9 Aralık 1992 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın konferans salonunda yapılan bir toplantıda kürsüden, "Ne mutlu Türküm diyene, gibi ifadeler ırkçılığı körükler" diyordu. (Güneş Gazetesi, 28 Nisan 2007)

Gül elbette bununla yetinmemişti. "70 yılın çok büyük yanlışları olmuştur. Çukurca'da dağa "Ne Mutlu Türküm" diye yazmışsınız. Hala Diyarbakır'ın ortasında bu tür sloganlar yazılıdır. Maalesef resmi ideoloji, Türk milliyetçiliği şeklinde kendisini, ırki taassup olarak tezahür ettirmiştir…"(Ergün Poyraz, Musa'nın Çocukları Tayip ve Emine, s.130)

İşte bu sözlerin sahibi Gül Türk devletine Cumhurbaşkanı olmak istiyor.

Çukurca, Diyarbakır Türk toprağı değil midir?

Kendi devletini AİHM'e şikâyet eden Gül ikilisi Türk cumhuriyetinin Başkomutanlık koltuğuna oturmak istiyor.

Dahası var. ABDullah Gül 28 Kasım 1995 tarihli The Guardian gazetesine verdiği demeçte Cumhuriyet Türkiyesi'ne meydan okuyan şu sözleri söylemişti: "Türkiye'de Cumhuriyetin sonu geldi. Kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz."

1995 ve 1996 yıllarında ağzına geleni söyleyen, AB'ye karşı olan Gül, daha sonra Roma'da Haçlı Seferleri'ni başlatan Papa'nın heykeli önünde Türkiye'yi AB'nin koynuna nikâhsız sokan antlaşmayı can yoldaşı RTE ile birlikte imzalamayı omurgasızlık saymamıştır.

Kıbrıslı Türklere "Yes be anam" dedirten odur. Barzani ve Talabani adlı iki eşkıya başına Kerkük-Musul onun Dışişleri Bakanlığı'nda peşkeş çekilmiş, askerlerimizin başına yine onun Dışişleri Bakanlığı döneminde çuval geçirilmiştir. Bunun üzerine özür dilemesi istenen ABD için, ABDullah Gül; "Büyük devletler özür dilemez" diyebilmiştir.

Üstelik Abdullah Gül 16 Mayıs 2006'da; "Amerika kesinlikle doğru yolda. Dünya barışı için son 40 yılda dünyada en çok Amerikalılar kendi çocuklarını feda etmişlerdir" diyecek kadar tarih bilgisinden yoksundur.

Sevgili okuyucu, inanın, Amerikalıların büyük çoğunluğu bile böyle bir söz söylemez, iddiada bulunmaz.

Yine ABDullah Gül'den bir başka inci, 14 Mart 2006 günü gazete sayfalarındaki yerini almıştı.

"Biz İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Gayemiz İslam ülkelerine hürriyet ve demokrasi getirmek."

Gül, İsrail'in elindeki 200'den fazla nükleer füzeyi görmediği gibi, Irak'ta Temmuz 2006 tarihi itibariyle ABD-İsrail-İngiliz üçlüsünün katlettiği 655 bin sivil Müslüman ile bir milyondan fazla, 9 yaşındaki kız ve erkek çocukları da dâhil, ırzına geçilen Müslüman'ı da görmüyordu.

Demek ki ABDullah Gül'ün kafasındaki demokrasi bu şekilde gerçekleşiyordu.

Ünlü Sabatayist Ahmet Ertegün'ün Özbekler Tekkesi'ndeki cenaze merasiminde tabutu omzunda taşıyan Gül, bünyesinde "Kürt Araştırmaları Enstitüsünü" bulunduran İngiltere'nin Exeter Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi gördü.

Bu üniversite, özellikle lisansüstü programlarında eğitim görenlerin İslam ülkelerinde yüksek mevkilere gelmesinde "istihbarat" desteği sağlar. MI6'nın ajanları bu üniversitede eğitim görür.

İşte "kardeşim Abdullah" ve Türk devletinin yeni başkomutan adayı ABDullah Gül'e ait bazı bilgiler.

Kahraman Türk ordusunun 27 Nisan 2007 muhtırasında yer alan şu cümle Türk milletinin başındaki belayı çok güzel anlatmıyor mu?



"Özetle, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır."



"Ne mutlu Türküm diyene."


abdullah gül ve recep tayyip erdoğan amerikan vatandaşı mı..?!!- - TAMKARIŞIK - Blogcu
 
yazıyı kim yazmışşa kafayı baya güzelmiş.Hayal gücü yüksek birine benziyor.Uykum gelsin diye diğer masalları da okuyacaktım kaynağa baktım,kaynakta blogcuymuş=) Neyse fazla söze gerek yok kısaca;
osur osur ipe diz:)
 
Ahmet Ertegün yani eski Amerikan BüyükeLçimiz sabetayist demişsiniz,oLabiLir ancak ÖzbekLer Tekkesinin hemen yakınında oturan biri oLarak,en son Ertegün cenazesinde dünyanın dört bir yanından ünLüLer akın etmişti cenazeye ve böyLe bir şahsa Türkiye devLet ehLi oLan yada oLabiLecek kişiLer sahip çıkmayacak da kim çıkacak..
Akp'nin yaptığı icraatLer benim de hoşuma gitmiyor ancak Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Cumhurbaşkanı ister müsLüman oLsun ister ateist ister Türk oLsun ister Amerikan(ki böyLe birşey imkansız) bu üLkedeki herkes haLkın iradesine MecLise,Başbakana ve Cumhurbaşkanına saygı duyacak,o kadar.. Yoksa kimse biz demokratız diye geçinmesin..
 
ah ah nedesekte az gec kaldik gecccccccccccccc
 
ah ah nedesekte az gec kaldik gecccccccccccccc

Sorun geç kalma sorunu değil sorun milletimizin vicdanı....

mazlum edebiyatı yapana sıpa gibi zırlayana orda burda ağlayana dayanamıyoruz.

halkımızın pisikolojisini çözmüşler.

mesela halkın önünde sıpanın biri tekbir getirse diri diri insan yakarız allah için .....
 
evet olacagina bak iste ne desekte az adam diyorki gecenlerde cemaatler erzincanda toplaniyor bu ülkeyi kurtarmak icinmis alem bunlar ya inanilmaz insan bunlar verecen gazi topluyacan yakacan
ama sonrada derlerki bunlar hitlerin devami aslinda ülkede temizlik sart
 
cemaatler abanttan sonra yeni bir üs bulmuş demekki zira abant fazla sivrildi biraz daha kuytulara kaçıp toplanıyorlar oralarda dar gelirse mağaralarda toplanırlar...
 
Geri
Üst