ABD Ekolü İktidarı Hep Sabitledi Tayyip Erdoğan'ın Yedeği Tuna Bekleviç

Vtnsvr

New member
Kaan Turhan



Kalem arkadaşım, değerli büyüğüm Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ın Sözcü Gazetesi’ne sekiz sütuna manşet olan “AKP’nin Yedek Partisi” köşe yazısı; Amerikan ekolünün Türkiye’de iktidarı saptadığının belirgin bir kanıtı olarak tarihe not düştü.

Milliyet Gazetesi’nin 2 Nisan 2008 günlü haberinde şunlar yazıyordu:

“Erdoğan’ın, geçen hafta Güçlü Türkiye Partisi Genel Başkanı Tuna Bekleviç’le görüştüğü iddia edildi.

Yedek parti formülü üzerinde çalıştığı öne sürülen Erdoğan’ın bu görüşmede Bekleviç’i partisini kapatmaması konusunda ikna ettiği öğrenildi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, partisi hakkında kapatılma davası açılması üzerine “yedek parti” formülü üzerinde çalıştığı ileri sürüldü. Partisini kapatıp AKP’ye katılmayı düşünen Güçlü Türkiye Partisi (GTP) Genel Başkanı Tuna Bekleviç’le hafta sonunda Edirne’de buluşan ve aynı helikopterle İstanbul’a yolculuk yapan Başbakan’ın, durum değerlendirmesi yaptığı ve partisini kapatmaması konusunda Bekleviç’i ikna ettiği anlaşıldı.

Başbakan Erdoğan, cumartesi günü AKP Edirne İl Gençlik Kolları kongresine katıldı. Seçim barajı nedeniyle 22 Temmuz’da memleketi Edirne’den bağımsız milletvekili adayı olan ancak, seçilemeyen GTP Genel Başkanı Tuna Bekleviç de AKP’lilerden aldığı davetle Edirne’ye geldi. Bekleviç, Erdoğan’la randevu yeri olan Edirne Valiliği’ne gitti.

Ancak Bekleviç gazetecilerin beklediği protokol kapısı yerine, vatandaşların kullandığı yan kapıdan binaya girdi. Valilik makamının bulunduğu katta Başbakan ve Bekleviç buluştu.

Görüşmede, daha önce AKP’ye katılma eğiliminde olan GTP’nin durumu ve AKP’nin kapatılma davasının olası sonuçları ele alındı. Bekleviç, valilikteki buluşmanın ardından Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala’nın makam otomobiliyle Şükrüpaşa Stadı’na gitti. Başbakan da valilikteki görüşmeleri tamamladıktan sonra makam otomobiliyle stada geldi.

Erdoğan ve Bekleviç, buradan aynı helikopterle İstanbul’a giderken yol boyunca durum değerlendirmesi yaptı. Bekleviç, DHA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlarken, Başbakan’la yaptığı görüşmeyi ve helikopter yolculuğunu doğruladı. AKP’nin kapatılması halinde GTP’nin yedek parti olup olmayacağı konusunda yorum yapmak istemeyen Bekleviç..”


Amerikan destekli AKP kadrolarının yedeği olmayı aynı biçimde Amerikan destekli Bekleviç, hakkını verebilecektir.

Bekleviç bir söyleşisinde

“AGL Hareketi için uzun bir süre ABD'de bulundunuz? ABD'de ne yapmaya çalışıyorsunuz?” sorusuna yanıt olarak şunları dillendirmişti:

“ABD gerek askeri gücü, gerek ekonomik gücü olsun gözardı edilemeyecek bir devlettir. Buna ek olarak resmi rakamlara göre 118 bin, gayriresmi tahminlere göre 350 bin Türk bu ülkede yaşamaktadır. Aynı zamanda ABD ile ülkemiz arasında birçok konuda stratejik ortaklıklar bulunmaktadır. AGL Hareketi'nin uluslararası faaliyetleri de olacaktır. Zaman içerisinde bunları da sizlerle paylaşacağız. Şu an özetle Türk Gençliği bölgedeki ülkelerdeki gençlere de öncülük yapabilecek yetkinliğe sahiptir.”

Yine Tuna Bekleviç’in başında olduğu Anadolu’nun Genç Liderleri hareketi kendini tanıtırken şöyle demekteydi:


“Türkiye etnik ve kültürel çatışmaların yoğun olduğu bir bölgede yaşamaktadır. Bu nedenle benzer çatışmaların ve tehditlerin bir anda yok olması beklenemez. Bu sebeplerle Türkiye’nin ordusunu etkisizleştirecek ölçüde küçültülmesi beklenemez. Modern ve üstün teknolojiyle donatılmış ve eleman sayısı azaltılmış, hızlı bir ordu geleceği ordusudur. Askerlik süresinin kısaltılması, bu sürenin gençler için yeni çağın eğitim olanaklarıyla değerlendirilmesi, kadınların da zorunlu askerlik kapsamına alınması da çağdaş adımlar olarak denenebilir.”

Kuşkusuz kadınların askere alınması konusu, disiplin ve etkin gücün yumuşatılması demek olup devamında da TSK’nın etkisizleştirilmesinin en önemli ayağı olarak rol oynayacaktır.

Anadolu’nun Genç Liderleri (AGL) kendini tanıtmayı sürdürüyor:

“AGL, uzlaşmacı bir yapı içerisinde tüm ulusal ve yerel Sivil toplum örgütleriyle katılımcı demokrasi anlayışıyla çalışmalar sürdürecektir. Geleceğe ve gençliğe sahip çıkarak, dürüst siyaset yapma anlayışını kabul etmiştir.”

AGL hareketi bu kadar masum ya da bu kadar temiz bir politik yapıya mı sahiptir. AGL adını almadan önce başlangıçta Ekonomistler Platformu olarak gündeme gelen yapılanma daha sonra siyasete soyunma arayışı içine giriyor.

Ekonomistler Platformu başkanı Tuna Bekleviç ve genel sekreter Mahir Toprak imzalı, 11 Temmuz 2005’te, DPT’nin yeniden yapılandırılması çerçevesinde Türkiye’yi eyaletlere ayıracak olan “Bölgesel Kalkınma Ajansları” üzerine duyuru yayımlıyor. Duyuruda:

“2 Temmuz 2005 tarihinde kabul edilerek yasalaşan “Bölgesel Kalkınma Ajansları Yasa Tasarısı”nda bir takım değişiklikler yapılmalı ve DPT’nin bölge teşkilatları şeklinde tasarlanmış olan Kalkınma Ajanları daha bağımsız ve merkeziyetçilikten uzak bir anlayışla teşekkül edilmelidir.”

Eyaletlere bölünmenin açıkça üretildiği bu duyuruda bir de önerilen sistemde:

“DPT, 26 bölgedeki Kalkınma Kurulları’nda danışmanlık sağlayan bir Kalkınma Danışma Kurulu haline gelmektedir. Kalkınma Kurulu bünyesinde: dokuzlar bölgesi kalkınma grubu, sınır bölgesi kalkınma grubu, AB uyum grubu, AGORA projesi kalkınma grubu, yabancı sermaye grubu, yönetişim grubu, tarım hayvancılık kalkınma grubu, sanayi kalkınma grubu, turizm kalkınma grubu, bilişim teknoloji kalkınma grubu, enerji ve yer altı kaynakları kalkınma grubu, lojistik kalkınma grubu”

na yer verilmesi söylenmektedir. Ardından Milliyet’te bir haber yayımlanıyor:

“Ekonomistler Platformu Başkanı Tuna Bekleviç, Anadolu’da 45 yaş altı gençlerden oluşan bir siyasi proje başlattıklarını açıkladı. AGL ismi verilen harekete 45 yaş üstündeki temsilcilerin, Danışma Kurulu’nda görev alacağı bildirildi… Türkiye’de gençler ve kadınlar üzerinde Cumhuriyet tarihinde olmadığı kadar geniş ölçüde ve kitlesel bir temsil sorunu olduğunu belirtti… AGL’nin finansal açıdan tamamen bağımsız olduğunu kaydetti.”

Tuna Bekleviç, AGL hareketini “matrak ve ilgi çekici” olarak niteliyordu:

“herkesin kenarda durduğu, tenkit etmeyi yapmaya tercih ettiği bir ortamda, binlerce okuyan, düşünen, yazan, üreten genç beyni bir araya getirip, kendi tabiriyle “matrak ve ilgi çekici” bir sivil inisiyatif oluşturdu.”

“Matrak ve ilgi çekici” bir siyaset anlayışıyla ortaya çıkan Tuna Bekleviç:

“internet üzerinde başladığı örgütlenme çalışmalarını ABD’de MIT, Apsen Institute, Dünya Bankası, Layola Üniversitesi gibi kurumlarda, yeni sivil toplum modeli ve örgütlenme anlayışı olarak anlattı. Bekleviç, Ekonomistler Platformu yanı sıra Temiz Siyaset Hareketi liderliğini yaptı. Ekonomistler Derneği Başkanlığı, Türkiye Ekonomistler Platformu (ABD) Vakfı Başkanlığı, Bilgililer Derneği Başkanlığı ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Proje Geliştirme bölümü başkanlığı görevini sürdürüyor.”

Bekleviç bir söyleşide, “bir siyasi parti mi kuracaksınız?” sorusunu şöyle yanıtlıyor:

“Elbette, gerekli koşullar sağlandığında bu idealin bir partiye dönüşmesi en büyük arzularımızdan biridir. Fakat bu demokratik bir süreç 100 bin üye sınırına ulaşıldığında, bu konunun oylaması gerçekleştirilecek.”

İhlas Haber Ajansı’na 30.08.2004 tarihinde bir haber düşmüştü:

“Fransa İktidar Partisi Hıristiyan Demokrat Parti Milletvekili ve Herouville Saint Clair kenti Belediye Başkanı Rodolphe Thomas, AGL hareketi başkanı Tuna Bekleviç’le görüşmenin ardından İstanbul Bilgi Üniversitesi Kuştepe Kampüsü’nde basın toplantısı düzenledi.

Tuna Bekleviç, Anadolu Gençliği adına yaptığı konuşmasında:

“Avrupa Birliği hedefimiz için Sayın Thomas’tan destek istiyoruz. Özellikle yerel kalkınma alanındaki deneyimlerinden dolayı ortak yapabileceğimiz projeleri konuştuk… vardığımız ortak kanı, Avrupa Birliği bizim için bir din birliği değil, ekonomik birlik değil, bir barış projesi olarak algılıyoruz.”

Thomas, Bekleviç’in ortak kanısını taşımıyor olacak ki şöyle diyor:

“..Türkiye eğer ekonomik alanda üzerine düşeni gerçekleştirirse, bir kaç yıla kadar AB’ye girebilir.”

AGL’nin genel koordinatörü olan Aslı Yaman:

“iç ve dış tehditlere karşı vatandaşının daha bilinçli olduğu, komplo teorilerinin arasına sıkışmadan kendini ifade edebileni özgür düşünebilen bir toplum görmek”

istiyor.

AGL Genel Sekreteri Mahir Toprak:

“ben üniversite sınavına hazırlanırken kafamda net olan ender bilgilerden bir tanesi Vakıf üniversitesine gitmeyeceğimdi. Ama ne zaman yine bu önyargıyla elime İstanbul Bilgi Üniversitesi’ni tanıtıcı bir kitapçık geldi ve göz ucuyla akademik kadrosuna baktım, önyargılarımın yıkılması gerektiğine” inandığını söylemekte.

AGL hareketine yakın isimlerle birlikte Ak Bakış gazetesi 2005 sonunda, Netkom Ltd. Şti. tarafından yayınlanmaya başlıyor.

AKP’nin yayın organı gibi, siyasal İslamcıların propagandasını yapan ve onların desteğini almaya çalışan gazetede Tuna Bekleviç belli bir süre, Aslı Yaman’sa sürekli köşe yazısı yazıyor.

Bekleviç, bir konuşmasında:

“Güçlü Türkiye’nin tanımı herkese göre değişebilir, kimine göre ordusu kuvvetli olan Türkiye güçlüdür, başkalarıysa herkesin iyi eğitim aldı Türkiye’yi güçlü kabul eder. Bize göreyse vatandaşları mutlu, gençleri gelecekten umutlu Türkiye ‘Güçlü Türkiye’dir. 2023’ün anlamıysa, bizim ‘Güçlü Türkiye’ için bugünden hazırlanmaya başlamamızdır. Biz bugünden uzmanlık grupları kurarak, 2023 iktidarına o gün geldiğinde Türkiye’yi yönetmeye aday olacak şekilde hazır olacağız”

Bekleviç, konuşmasının devamında, merkezden yönetim anlayışını eleştirerek, bu yönetimin çok denendiğini, sonuçlarınsa, ortada olduğunu belirtiyor.

Bir başka söyleşisindeyse Bekleviç, adem-i merkeziyete şöyle sarılmaktaydı:

“merkezin katkısını en alt seviyeye indirmek istiyoruz. Eğer bütçeniz ortaksa merkeziyetçiliği kıramıyorsunuz. Merkez parayı veriyorsa; merkeziyetçilik sürecektir. Dolayısıyla bütçeleri ayrıştırmak gerekiyor.”

Aynı söyleşide Bekleviç, İsrail modeli merkezli “barış modeli” kuracaklarını söylüyordu:

“Dünyaya barış getirmek istiyoruz. Bunu yapabilmek için de 14 tane öncelikle aldığımız ülke var. Buna 14 ülke projesi ve yükselen agora (piyasa) adını verdik. Yükselen piyasa dediğimiz ülkelerde bir gençlik birlikteliği kurmaya çalışıyoruz. Proje şu anda yazılma aşamasında. Bu 24 aylık bir proje. Türkiye merkezli olacak. Sonra her sene bir bölgede toplantılarının yapıldığı bir gençlik birliği kurulacak. Bunlar sadece barışı tartışacak.”

AGL’nin bu sözde “barış projesi” çerçevesinde belirlediği 14 ülke, AGL Temmuz siyasi durum değerlendirmesi belgesinde 17’ye çıkarıldığı kaydedilecekti.

Ekonomistler Platformu’nun kamuoyuna duyurduğu 11 Temmuz 2005 tarihli

“Bu Yasayı Birlikte Çıkartalım”

isimli belgede, AGORA Projesi konusunda şunlar söylenmekteydi:

“Türkiye’nin etrafında yer alan 17 ülkenin (Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan, Ermenistan, Filistin, Gürcistan, Irak, İran, İsrail, Kıbrıs, Kuveyt, Lübnan, Mısır, Suriye, Ürdün, Yemen, Yunanistan) arasındaki ticaret hacminin ve kültürel etkileşimin artırılması hedeflenmektedir. Bu kapsamda AGORA bölgesi olarak nitelendirdiğimiz bu bölgede iş adamlarına vize kolaylığının sağlanması, yatırım danışma konseylerinin kurulması, ilgili ülkelerin sivil toplum örgütleriyle yatırım ortamının iyileşmesi için hukuki çalışma zemininin oluşturulması, gençler arasında değişim programlarının yapılabilmesi amaçlanmıştır.”

Bekleviç başka bir açıklamasında şunları söylemekteydi:

“uzun zamandır sanayinin girmediği bölgeler, içerde devam eden sorunlarımız Türkiye’nin dış politikasına dayanıyor. Bu ciddi bir sorundur. Bu sorunların çözümü için fazla çaba sarf edeceğiz. Bölünecek korkusu çok kötü, bu korkunun yenilmesi gerekiyor. Korku devam ettiği sürece riskleri yaşıyoruz. Bu korku bir gün biterse zaten böyle bir problem olmayacak. Ve bölgede istikrar açısından Türkiye’nin çok önemli bir rolü var”

diyerek Güneydoğu’daki, terör sorununu ve bu terörün arkasındaki Batı ve İsrail ana desteğini görmezden geliyor ve konuyu korkuya indirgiyor.

Aynı açıklamasında adem-i merkeziyetçiliğe, AB’ye ve küresel faşist düzene övgüler düzüyor:

“bu tarz bir yürütme şeklinin hiçbir açıklaması yapılamaz. Ve DPT denilen kurum dolayısıyla çok manasız bir işle uğraşmaktadır. DPT’nin dönüşebileceği en güzel durum, bu kurumun Merkezi Danışma Kurulu olmasıdır. Çağ farklı bir değişim ve dönüşümü gerektiriyor. Eğer yaşanmazsa da zaten AB süreci bu değişimi Türkiye’ye yaşatacaktır.”

Bekleviç, 3 Haziran 2005’te açıkladığına göre, Türkmen ve Arap katili Amerikan güdümlü işbirlikçi kürt gruplarla da “özel davet”lerle görüşmeye Irak’a gitmişti.

“Özel davet üzerine Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin yardımcısı Jalal Jawhar Aziz’le Kerkük’te Mesut Barzani’nin yardımcısı Kemal Kerkuki’yle Erbil’de görüşmeler” gerçekleştiriyor.”

Bekleviç’in Irak notlarından bazı alıntılarla işbirlikçi kürt gruplara olan sevgisini öğrenelim:

“sıra, Sn. Talabani’nin yardımcısı ve Kürt Partisi’nin Kerkük Başkanı Jelal Jawhar Aziz’le görüşmeye gelmişti. Üç adet kontrol sonrasında jipimizle bir de labirentten geçtikten sonra karargahına ulaştık. Şu ana kadar Irak’ta gördüğüm en ciddi güvenlik bu karargahtaydı.

Son kapıda geldiğimiz kendisine iletildiğinde peşmergeler büyük bir nezaketle bizi içeriye davet ettiler. Jelal bey bizi kapıda oldukça sıcak karşıladı…

AGL Hareketi’ni, Ekonomistler Platformu’nu ve Irak gençliğiyle temaslarımı anlattıktan sonra artık Irak’la her alanda gençlikle işbirliği arzusu taşıdığımızı bunun zemininde demokrasi ve uzlaşı olması gerektiğini ifade ettik…

Türkmen tarafı da, Kürt tarafı da daha güzel yaşamak için uzlaşmaya hazır görünüyor. Şüphesiz Kürt tarafının iktidarı elinde tutması onlara daha büyük avantajlar sağlıyor.

Fakat onlarda Türkmenlerle, Hıristiyanlarla ve Araplarla uzlaşmaya hazır görünüyorlar. Herkes demokrasiye inanıyor, Saddam rejiminin yıkılmış olmasından son derece memnunlar, ülkelerini yeniden yapılandırmaya gayret ediyorlar…

saat 07.00’da Irak Cumhurbaşkanı Sn. Talabani’nin şehri olan Süleymaniye’ye doğru yola çıktık… meseleler burada çoktan çözülmüş hatta Türklerle Kürtler ortaklıklar kurmuş, ihalelere ortak katılıyorlar…

Türkiye’nin biraz dış politikasının, biraz da hantal işadamları derneklerinin payıyla burnumuzun dibindeki büyük fırsatı kaçırıyoruz gibi görünüyor. Bunu bugün Süleymaniye’de koskoca bir alanın çitle çevrilip temel atıldığını gördüğümde hissettim. Çünkü binlerce kilometre ileriden Kore gelmiş ve bayrağını arazinin kapısına dikmişti. Kore geliyor, ABD geliyor, Avrupa ülkeleri geliyor. Biz üç yüz kilometre kuzeyde buraya mal gönderirken bile sıkıntı yaşıyoruz.

Güneydoğu’da işsizliğin inanılmaz boyutlarda olduğunun hepimiz farkındayız. Fakat iki yüz kilometre güneyde çok büyük bir işçi açığı olduğunu görmüyoruz. Anlatamıyoruz. Destekleyemiyoruz. Daha acısı komşumuzla uzlaşamıyoruz.”



Bekleviç, doğrudan güneydoğudaki yurttaşlarımızı Kuzey Irak’a göndermeyi düşündüğünü açıkça dile getiriyor. PKK’nın ve bazı kürt grupların Kuzey Irak’ta Türkiye’ye karşı terör uygulamak üzere eğitildiğini ya da kendi deyimiyle “Talabani’nin şehri” Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilmesini eleştiremiyor, eleştirse dahi oradaki yetkililere bunun alçakça, şerefsizçe bir davranış olduğunu söylediğini belirtemiyor.

Bekleviç devam ediyor:

“Sn. Talabani ılımlı davranışlarıyla Sn. Barzani’yse daha sert çıkışları ve kısmen milliyetçi duruşuyla Irak siyasetinde yer bulan liderler…”

Türk askerinin Irak’a girmesi halinde, Irak’ın Türk askerine mezar olacağını söyleyen kuklaya sayın diye hitap etmek, Türkiye’nin ulusal duruşunu hiçe saymak, ulusal çıkarlarını, başka devletlerin çıkarlarının altında görmek anlamına geleceğini sanırım düşünemiyor, Bekleviç.

Kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle tanıtılıyor Bekleviç:

“Amerika’nın Türkiye büyükelçisi Eric Edelman’ın tavsiyesi üzerine ABD Dış İşleri Bakanlığı’na davet edilen isimler arasında yer alıyor.”

“Edelman tavsiyeli” Bekleviç, ABD’nin önde gelen ve yeni işgal yöntemlerinin parasal kaynağı olarak bilinen, Center For International Private Enterprise (CIPE) ile işbirliği anlaşması imzalıyor.

Ekonomistler Platformu başta NED (National Endowment For Democracy) olmak üzere ABD’de Apsen Institute, Heritage Foundation, CATO Institute gibi NGO ve devlet kurumuyla ortak çalışma zemini yaratmak için çalışmalar da sürdürüyormuş.

Bu konuda Dünya Demokrasi Hareketi’nin 4. Kongresini anlatırken, Aslı Yaman şöyle demekteydi:

“AGL’nin de uluslararası proje ortaklarından biri olan NED, TESEV ve Helsinki Yurttaşlar Derneği’yle kongreyi ortak düzenliyor.”

İşbirliklerinden sonra Bekleviç, Beyaz Saray’a davet ediliyor.

“ABD hükümetinin özel davetlisi olarak 08.01.2005’te ABD’ye gidecek olan Bekleviç, Amerikan siyasi, ekonomik, sosyal ve eğitim kuruluşlarına Türk gençliğinin taleplerini aktaracak.”

Eric Edelman’ın tavsiyesi, ABD hükümetinin özel davetlisi ve İsrail modeli çerçevesinde barış modeli geliştirme uğraşısı içinde olan Tuna Bekleviç’in bu kadar ABD merkezli davranışları olacak da kişi başkanlık sistemi konusunda söz söylemeyecek?

“Türkiye’deki Siyasi Sistemin Değerlendirmesi”

başlıklı raporda AGL Ankara, Türkiye’de başkanlık sisteminin uygulanmasına ilişkin gerekçeler sıralıyor ve sosyo kültürel yapımıza uygunluk alt başlığında, Mustafa Kemal Atatürk’ü de kullanmaktan çekinmiyor:

“başkanlık sisteminin sosyo kültürel yapımıza uygun olduğunu iddia edenler Türk insanının, eski Türk devletlerinden ve Osmanlı Devleti’nden kalan bir alışkanlıkla, kendi üzerine bir baş görmeyi seven bir millet olduğunu iddia etmektedir. Dolayısıyla bir lider görmeyi seven insanlarımızın ona yetki ve sorumluluklarını da tanıyabileceğini belirtmektedirler. Bu düşüncede olanlar Atatürk’e verilen “Tek Adam”, İnönü’ye verilen “Milli Şef” gibi yakıştırmaların bu alışkanlıktan kaynaklandığını belirtiyorlar.”

Temiz siyaset çerçevesinde hareket ettiğini savlayan AGL Hareketi ne hikmetse alışkanlıkları temel almakta ve “üzerinde baş görmeyi seven bir millet”ten söz edebilmektedir.

Bu milletin Kuvay-i Milliye’yi kurup İstanbul hükümeti “başını” ortadan kaldırdığı gerçeği “üzerinde baş görmeyi seven bir millet” olmasının en güzel örneğini vermektedir sanırım(?!)

Avrupa Birliği Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı olan Hasnjörg Kretchmer AGL’ye:

“AB Komisyonu olarak teklif çağrısı sunduğumuz insan hakları, demokrasi vb. konularda hazırlayacağımız projelere finansman sağlayabilirsiniz.”

demekteydi.

AGL ve Ekonomistler Platformu 2023 isminde bir kitap çıkarmak için çaba gösteriyor. Kitap tamamlanıp da piyasa sürüldüğünde, kitabın ön satışına katkı sağlayanlar şöyle sıralanıyor:

“Atlas Yapı Sanayi ve Ticaret AŞ, Ayşegül Akbay Yarpuzlu, Bülent Akgerman, Celalettin Yaman, Cem Özgür, Ergin Meltem, Erhan Topaç, Esra Haspulut, Gülnur Bekman, Hakan Tapucu, Halit Tunç, Haydar Celalettin Yetişen, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kubilay Eser, Mithat Direk, Muzaffer Sönmez, Nejat Cağlı, Nilgün Özkenel, Organik Holding AŞ, Osman Kadri Koca, Osman Koran, Sema Odabaşı, Semih Erakay, Tirsan, Ünye Ticaret ve San. Odası.”

Yine AGL hareketi 01 – 30 Ağustos 2006 tarihleri arasında Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü’nde, “Demokrasi ve Katılımcılık Yaz Okulu” düzenleyeceğini duyuruyor.

Yaz okulunun eğitimcileriyse şöyle sıralanıyor:

“Demokrasi Tarihi, Mehmet Altan (Bahçeşehir Üniversitesi);
Türkiye’nin Politika Tarihi, Nevzat Yalçıntaş (AKP Milletvekili);
Kadınların Sosyal Hayata Katılımı ve Politika, Gaye Erbatur (CHP Milletvekili);
Türkiye’de Sosyal Demokrasi, Şahin Alpay (Bahçeşehir Üniversitesi);
Ekonomik Reformlar ve Sosyal Adalet, Erol Katırcıoğlu (Bilgi Üniversitesi);
Liberalizm, Besim Tibuk (LDP Kurucu Başkanı);
Çalıştay Proje Finansmanı Avrupa Birliği ve IPA 2007 – 2013 Projeleri Ahmet Kutay (Proje Danışmanı);
Politik Strateji, Can Fuat Gürlesel (Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı);
Avrupa Birliği ve Türkiye Eser Karakaş (Bahçeşehir Üniversitesi);
Avrupalılaşma Kavramının Türkiye’de Algılanış ve Uygulanış Yolları, Özgür Ünal (Bahçeşehir Üniversitesi);
Politikada Hesap Verilebilirlik ve Demokratik Yönetişim, Fuat Keyman (Koç Üniversitesi); Gençlik, Liderlik ve Gençlerin Sivil Topluma Katılımı, Nasuh Mahruki (AKUT);
Liderlik ve Kadın Girişimciler, Aslı Yaman (AGL);
Sivil Toplum ve Katılımcılık, Can Paker (TESEV);
Toplumsal Olgunlaşma, Göksel Akman (AGL);
İnsan Hakları ve Türkiye, Turgut Tarhanlı (Bilgi Üniversitesi);
Medyanın Politikadaki Rolü, Ekrem Dumanlı (Zaman Gazetesi);
Yerel Yönetimlerin Yetkilendirilmesi, Erol Kaya (Belediyeler Birliği Başkanı);
Türkiye’de Anayasal Reformlar, Süheyl Batum (Bahçeşehir Üniversitesi);
Durum Analizi, Türkiye’de Sağlık Politikaları, Melih Bulut (Yeditepe Üniversitesi);
Uluslararası Kurumlar için Proje Hazırlama ve Proje Yönetimi, Derya Akalın (Anne Çocuk Eğitim Vakfı);
Avrupa’da Sosyal Demokrasi Avrupa’da Bir Türk Parlamenter ve Avrupalı Türkler, Ozan Ceyhun (Alman Yeşilleri Partisi)

numaralı cumhuriyetçiler, Türklük karşıtı kişilerle bu eğitimleri düzenleyen AGL Hareketi yanı sıra milletvekili olma yaşının 25’e düşürülmesi için de çaba gösteriyor.

Genç Liderler, ARI Hareketi, Anavatan Partisi, Sosyal Demokrat Halk Partisi, YİB, TÜRÇEK, Genç Gönüllüler Derneği, Kütahya Gençlik Kulübü, XLARGE Firması destekleriyle proje imza kampanyası aşamasında sürüyor.

Aynı zamanda Türkiye’nin ilk Ekonomi Politikaları Enstitüsü’nü de Ekonomistler Platformu yaşama geçirmekteydi.

Enstitüde görev alacak isimler şöyleydi:

“İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Asaf Savaş Akat, AB Uzmanı Dr. Cengiz Aktar, Ekonomiden sorumlu devlet bakanı AKP’li Ali Babacan, Hazine Müsteşarı İbrahim H. Çanakçı, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Şükrü Binay, Garanti Leasing Factoring Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mahfi Eğilmez, Merkez Bankası Eski Başkanı Gazi Erçel, Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner, YASED Başkanı Şaban Erdikler, Maliye Bakanlığı Daire Başkanı Yüksel Karaca, Bahçeşehir Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Eser Karakaş, İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Erol Katırcıoğlu, EPE Direktörü Güvenç Küçüktok, İTKİB Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, Merkez Bankası Eski Başkanı Dr. Rüştü Saraçoğlu, Ekonomiden Sorumlu Eski Devlet Bakanı Dr. Masum Türker, SPK daire Başkanı Oğuz Altun.”

Tuna Bekleviç, önderliğinde Amerikan’ın açık desteğiyle yol alan Anadolu’nun Genç Liderleri hareketi kısa süre sonra dernekleşti ve Güçlü Türkiye Partisi (GTP) adı altında siyasal oluşum haline de geldi.

Öyle ki 19.11.2006 tarihli faaliyet raporunda; 11.11.2006 günü

“GTP yöneticileri AGL Hareketi ile International Rebuplican Institute (IRI) Gaziantep’te ortaklaşa düzenlediği ücretsiz “Sivil Toplum Kapasite Geliştirme” eğitimine iştirak” ettiklerini duyurmaktaydılar.

Yine IRI ve AGL’yle birlikte aynı isimdeki faaliyetle de 18.11.2006 günü Ankara’da yapmış ve Türk Demokrasi Vakfı’yla da bir araya gelmişlerdi.

Aynı zamanda 19.11.2006 günü Prof. Dr. Ahmet İçduygu’yla birlikte İstanbul’da “Küresel Dünyada Vatandaşlık” başlıklı toplantı yapmışlar ve AB yurttaşlığı ve Türkiye’de AB yurttaşları konularını tartışmışlardı.

Tuna Bekleviç’in bildirdiğine göre, Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletinde Türk Amerikan Derneği’nin yetkilisi Can Güralp, Ankara’da Kennedy Caddesi’nde 80 – 100 kişiyi ağırlayabilecekleri çatı katı dairesini; GTP Genel Merkezi için bağışlamıştı.

Türk siyasal ortamının sorunlarının sürdüğü bir dönemde, bölünmüşlük ortamına anlamlı bir katkı yapan GTP’nin yöneticileri şöyle:

Tuna Bekleviç (Genel Başkan), Göksel Akman (Genel Başkan Yardımcısı) İdris Kardaş (Genel Başkan Yardımcısı), Erkan Selek (Genel Başkan Yardımcısı), Baybars Örsek (Genel Sekreter), Fırat Karaalp (Genel Sayman), Latif Mutlu (Genel Başkan Danışmanı), Emrah Aslan (Genel Başkan Danışmanı), Arda Karabey (Mkyk Üyesi), Bilal Tanrıverdi (Mkyk Üyesi), Bilgin Bari (Mkyk Üyesi), Efe Dengiz (Mkyk Üyesi), Elif Gürsoy (Mkyk Üyesi), Evrim Akgül (Mkyk Üyesi), Fatih Kurt (Mkyk Üyesi), Fatma Tanrıkut (Mkyk Üyesi), Gökçen Karan (Mkyk Üyesi), Güvenç Düşko (Mkyk Üyesi), İrem Eskici (Mkyk Üyesi), Kerim Ekşi (Mkyk Üyesi), Leyla Erdoğan (Mkyk Üyesi), Mehmet Kavusturan (Mkyk Üyesi), Muzaffer Dönmez (Mkyk Üyesi), Mustafa Ozer (Mkyk Üyesi), Murat Yıldırım (Mkyk Üyesi), Nesat Caglı (Mkyk Üyesi), Nihan Eroglu (Mkyk Üyesi), Nurullah Yeşil (Mkyk Üyesi), Onur Onursal (Mkyk Üyesi), Recep Alparslan Özgen (Mkyk Üyesi), Umur Tavşancıl (Mkyk Üyesi), Zekai Kıran (Mkyk Üyesi), Tayfur Iscı (Yedek Mkyk Üyesi), Stefo Seyisoglu (Yedek Mkyk Üyesi), Samed Katrancı (Mdk Üyesi), Ahmet Tolga Guvendık (Mdk Üyesi), Kubilay Eser (Mdk Üyesi), Nazif İlker Sezdi (Mdk Üyesi), Celal Gulluoglu (Mdk Üyesi), Adem Yeşilyurt (Mdk Üyesi), Erdal Yıldız (Mdk Üyesi), Halil Cetın (Mdk Yedek Üyesi), Adnan Hamasoglu (Mdk Yedek Üyesi).

GTP’nin, Bilgi Üniversitesi, Amerika, Irak’ın Kuzey’inde işbirlikçi Barzani ve Talabani merkezli çıkışlarla somutlaşan hareketliliğinde; ikinci cumhuriyetçi, liberal siyasal bozgunculuğun “Genç Türk ve Kürt Siviller” boyutunun da önemli bir yeri var.

GTP Genel Başkan Yardımcısı İdris Kardaş ve GTP’nin “dostlarımız” olarak andıkları Erkan Şen ve İlhan Döğüş, Zaman Gazetesi’ne açıklamalarda bulunmuştu. Kardaş, devleti aslı olmayan bir biçimde suçlamış ve zorlama yaklaşımlarla şunları söylemişti:

“Biz çocukken, ortaokul lise döneminde bu devleti çok da kendi devletimiz olarak görmüyorduk. Görmemiz için bir sebep de yoktu. Çünkü acı bırakıyor. Sahip çıkmıyor. Üstüne üstlük öldürüyor. Faili meçhul cinayetler, köyler boşaltılıyor. İşkenceler oluyor vs. Ama şimdi bu devletin demokratikleşmesi, sivilleşmesi için çabalıyoruz.”

Bildiride terör örgütü PKK’nın ismini dahi anamayan “Genç Siviller” buna gerekçe olarak da, İdris Kardaş şunları söylemekteydi:

“Gerek yok adı zikretmeye. Bildiri dili daha edebi bir dil. Özgürlüğümüz adına öldürme emri verenlere sesleniyoruz. Sanırım açık bir söylem bu.”

GTP’nin kurucular kurulu üyesi olan Arda Karabey de Türk Anayasa’sını şöyle eleştiriyordu:

“..Anayasamızda tam 42 defa geçen söz şudur: ‘devleti ile milleti bölünmez bir bütündür’ ve ne yazık ki böyle olduğu sürece demokrasiye geçilmesi olanaksızdır çünkü devletin dediğini yapan bir toplum söz konusudur…bu anayasa modelini de kazanılmış insan haklarını sıralayan ve insan haklarını en iyi şekilde vurgulayan anayasa olarak ‘Avrupa Birliği Anayasa’sında’ görmekteyiz ve bu kriterlere sahip başka da bir örnek mevcut değildir.”

Güçlü Türkiye Partisi, en başta kendine uygun iktidar hedefi yaklaşımıyla ABD’nin yedeklediği ve destek verdiği bir oluşum olmanın yanı sıra bu misyonuna uygun olarak Kürtçü İslamcı artıklarından oluşan AKP’ye ve fetullahçılara yaptığı salvolarla, yedek olmanın hakkını layıkıyla yerine getiriyor.

Devşirme, güdümlü oluşumları tasfiye edemediği sürece Türk Devleti ve Türk Ulusu yengiyi öngörmesi olanaksızlaşıyor.

Siyasal partilerin arkasındaki gücün, istihbarat servislerinin ve devlet destekli sivil örümceklerinin çözümlemesini doğru yapamadığımız sürece, Türkiye’de iktidar yaratma süreçlerini çözümlemekte de yetersiz kalacağımız kuşkusudur.

Gücünü halktan almayan her oluşum halkın ve ülkenin çıkarlarını gözetemeyecektir. Şaibeli seçimlerle altı yıllık iktidarında bunun doğrulamasının en anlamlı verilerini veren AKP, yedeklediği ya da yedekleyeceği oluşumlarla da bu uşaklığın nüvelerini vermektedir.

Tuna Bekleviç, Mahir Toprak, Bu Yasayı Birlikte Çıkartalım, Kamuoyuna Duyurudur Ekonomistler Platformu, 11 Temmuz 2005.

Tuna Bekleviç Liderliğinde Yeni Bir Siyasi Hareket Doğdu, AGL, Milliyet, 30.07.2004.

Mustafa Selçuk, Türkiye Gazetesi, 30.07.2004.

Akşam Gazetesi, 01.08.2004.

Faruk Erdem, Tuna Bakleviç’le Söyleşi, Takvim, 28.08.2004.

Aykut Altındağ, Yeni Bir Lider Yetişiyor: Aslı Yaman’la Söyleşi, www.maxihaber.net, Erişim: 05.07.2006.

Aykut Altındağ, Mahir Toprak’la Söyleşi, www.maxihaber.net, Erişim: 05.07.2006.

Tuna Bekleviç, AGL İstanbul Buluşması, 11.Nisan 2005, İstanbul.

Sedat Yılmaz, AGL Başkanı Tuna Bekleviç’le Röportaj, İhlas Haber Ajansı, Nisan 2005.

Tuna Bekleviç, Irak Notlarım, Bekleviç, seyahatinde yabancı devletlerin casusu olarak çalıştığı bilinen NGO’lara övgüler düzmekteydi:

“Bu seyahatte bana eşlik eden Mardin temsilcilerimizden Mardin Genç İşadamları Derneği Başkanı değerli Ferhan Ademhan’a, Irak tarafından Haji Şivan’a, oğlu Seyfülislam’a, Irak’taki tüm sivil toplum örgütlerine, Irak devleti yetkililerine, seyahat süresinde desteklerini esirgemeyen AGL hareketi geçici temsilciler meclisi üyelerimize, bu seyahatin mutfağında emeği geçen onlarca kişiye tek tek teşekkür ederim. Siz olmasaydınız şüphesiz bu yararlı seyahati gerçekleştirmek mümkün olmayacaktı.”

Mezunsa, AGL Hareketinin Öncüsü Tuna Bekleviç Röportajı, www.mezunsa.com, Erişim: 18.02.2005

Posta, 29.09.2004.

Aslı Yaman, Barış İçin Demokrasi, Ak Bakış, 6 – 12 Nisan 2006, s. 4.

Vatan, 21.12.2004.

İHA, 08.09.2005, 18:36.

Nuriye Akman, Ropörtaj, Zaman, 21.10.2007
 

64general1

New member
özeti şu " herzamanki gibi tayyibi lekelemeye karalamaya çalışıyoruz herifi abd ci şeriatçı irancı avrupacı kürtçü komünist yaptık "
En azından bunları yazarlarken belge falan sunuyorlar.Tayyibi savunanlar ise, belgeye falanda bakmıyor.Atıyorlar iftirayı ve yalanı akıllarınca ama gerçek bir süre sonra ortaya çıkıveriyor.Ne yaparsın işte böyle?
 

HTML

Üst