CounTRy
Gülen Manyak
- Katılım
- 5 Haz 2006
- Mesajlar
- 10,687
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Aşık olmak kesin olarak sevmek fiilinden farklı bir şeydir. Aşk çok daha güçlü, çok daha kapsamlı bir duygudur. Hatta tekildir.
İnsan bir kaç insanı aynı anda sevebilir, ancak sadece ve sadece bir kişiye aşık olabilir.
Aşk bir anlamda marazdır da.
Aşık olan kişiyi sanki bir virüs devir alır, tıpkı ateşli hastanın sanrı görmesi gibi ona hayali bir dünya yaratır, kişi - Allah’a şükür sadece bir süre - o hayal dünyasında yaşar.
Sonra bir gün bakar ki, aşık olduğu kişi ile karşısındaki kişi aynı değildir.
O bir hayali kişiye aşık olmuştur, şimdi karşısında bambaşka bir kişi vardır.
Açıkçası aşık maşuğa değil, bizzat aşkın kendisine aşık olmuştur!
*** ***
Aşkın kendisinin aşk olduğunu anlamak insana önce garip gelir, sonra acı verir.
Ancak, nekahat devresi de bitmeye başladığında insan gerçek hayata geri döner, etrafındaki olguları oldukları gibi kavramaya yeniden başlar. İşte o zaman insan etrafındaki her şeyin eski şekilleri ile hala aynı olsa da kendisinin değiştiğini fark eder!
Aşkın nimeti de buradadır, insanı daha farklı ve etrafa karşı daha mesafeli kılar. Nasıl ki bir süre hapis yatmış veya ağır bir hastalık geçirmiş, kaza atlatmış, uzun bir doktora tezi yazma dönemini tamamlamış, hatta askere gidip-gelmiş, başka ülkede çalışıp sılaya geri dönmüş insan artık farklı bir insandır, bir süre aşık olup - azami süre 4 yıl - aşktan uyanmış insan da artık farklı bir insandır.
Daha olgun, eski tabirle gün görmüş, hayata başka bir gözle bakmayı öğrenmiş bir insan!
*** ***
Aşkın kendisi ise ağızda kekremsi bir tad bırakır. Aşık, aşık olduğu günleri biraz hüzünle, biraz acı ile, biraz buruk anar.
Elinde değil, kavgalara bile özlem duyar.
Ama artık bilir ki aşk biter, zira aşk insana ait bir duygudur. İnsana ait her şey de bitmeye mecburdur. Tabiatın dengesi veya ilahi hüküm böyle buyurmuştur.
*** ***
Bazen merak ederim, “hayvanlar aşık olur mu?”, diye. Bana olmaz gibi geliyor, zira biraz çelişkili gözükecek ama aşk akılla ilgili bir iştir.
Ne kadar maraz, ne kadar virütik olsa da yine de aşk akıl işidir.
Aklı olmayan aşık olamaz!
Zira, aşk tamamen beyindedir. Maraz da olsa beynin maraz halidir. Kalbin aşkla hiç alakası yoktur. Kalp sadece ve sadece emme-basma tulumbası gibi görev ifa eden bir kas yığınıdır.
Nasıl korku veya heyecan algılaması beyinde algılanır ve beynin ürettiği bir enzim korku veya heyecan karşısında kalbin atışlarını hızlandırırsa, aşk da beyinde algılanır, ürettiği enzimler kalbin küt küt atmasını, dolaşım hızı artan kanın da çeşitli organlarımızın harekete geçmesini sağlar.
Gördüğümüz, ele ele tutuştuğumuz, vuslata girdiğimiz maşukun karşısında duyduğumuz hazzı-heyecanı kalbimiz körükledi zannederiz.
Hayır, her şeyi beyin yönlendirmiştir, tıpkı cinsellik duygusunun yükselmesini de beynin yaratması gibi. Zaten erkeğin de kadının da cinsel organı aynıdır:
Beyin!
*** ***
Bazen kafam karışıyor.
Biz ıskalanan aşkların çocuklarıyız da yeni nesil yaşanan aşkların çocukları mıdır?
Kaynak : HÜRRİYET
Yazan : Cüneyt ÜLSEVER
İnsan bir kaç insanı aynı anda sevebilir, ancak sadece ve sadece bir kişiye aşık olabilir.
Aşk bir anlamda marazdır da.
Aşık olan kişiyi sanki bir virüs devir alır, tıpkı ateşli hastanın sanrı görmesi gibi ona hayali bir dünya yaratır, kişi - Allah’a şükür sadece bir süre - o hayal dünyasında yaşar.
Sonra bir gün bakar ki, aşık olduğu kişi ile karşısındaki kişi aynı değildir.
O bir hayali kişiye aşık olmuştur, şimdi karşısında bambaşka bir kişi vardır.
Açıkçası aşık maşuğa değil, bizzat aşkın kendisine aşık olmuştur!
*** ***
Aşkın kendisinin aşk olduğunu anlamak insana önce garip gelir, sonra acı verir.
Ancak, nekahat devresi de bitmeye başladığında insan gerçek hayata geri döner, etrafındaki olguları oldukları gibi kavramaya yeniden başlar. İşte o zaman insan etrafındaki her şeyin eski şekilleri ile hala aynı olsa da kendisinin değiştiğini fark eder!
Aşkın nimeti de buradadır, insanı daha farklı ve etrafa karşı daha mesafeli kılar. Nasıl ki bir süre hapis yatmış veya ağır bir hastalık geçirmiş, kaza atlatmış, uzun bir doktora tezi yazma dönemini tamamlamış, hatta askere gidip-gelmiş, başka ülkede çalışıp sılaya geri dönmüş insan artık farklı bir insandır, bir süre aşık olup - azami süre 4 yıl - aşktan uyanmış insan da artık farklı bir insandır.
Daha olgun, eski tabirle gün görmüş, hayata başka bir gözle bakmayı öğrenmiş bir insan!
*** ***
Aşkın kendisi ise ağızda kekremsi bir tad bırakır. Aşık, aşık olduğu günleri biraz hüzünle, biraz acı ile, biraz buruk anar.
Elinde değil, kavgalara bile özlem duyar.
Ama artık bilir ki aşk biter, zira aşk insana ait bir duygudur. İnsana ait her şey de bitmeye mecburdur. Tabiatın dengesi veya ilahi hüküm böyle buyurmuştur.
*** ***
Bazen merak ederim, “hayvanlar aşık olur mu?”, diye. Bana olmaz gibi geliyor, zira biraz çelişkili gözükecek ama aşk akılla ilgili bir iştir.
Ne kadar maraz, ne kadar virütik olsa da yine de aşk akıl işidir.
Aklı olmayan aşık olamaz!
Zira, aşk tamamen beyindedir. Maraz da olsa beynin maraz halidir. Kalbin aşkla hiç alakası yoktur. Kalp sadece ve sadece emme-basma tulumbası gibi görev ifa eden bir kas yığınıdır.
Nasıl korku veya heyecan algılaması beyinde algılanır ve beynin ürettiği bir enzim korku veya heyecan karşısında kalbin atışlarını hızlandırırsa, aşk da beyinde algılanır, ürettiği enzimler kalbin küt küt atmasını, dolaşım hızı artan kanın da çeşitli organlarımızın harekete geçmesini sağlar.
Gördüğümüz, ele ele tutuştuğumuz, vuslata girdiğimiz maşukun karşısında duyduğumuz hazzı-heyecanı kalbimiz körükledi zannederiz.
Hayır, her şeyi beyin yönlendirmiştir, tıpkı cinsellik duygusunun yükselmesini de beynin yaratması gibi. Zaten erkeğin de kadının da cinsel organı aynıdır:
Beyin!
*** ***
Bazen kafam karışıyor.
Biz ıskalanan aşkların çocuklarıyız da yeni nesil yaşanan aşkların çocukları mıdır?
Kaynak : HÜRRİYET
Yazan : Cüneyt ÜLSEVER