
10-Somewhere in time (1980)
Bir tiyatro yazarının 20. yüzyıl başında yaşamış ünlü bir kadın oyuncuya tutulması ile yaşananlar. “Somewhere in Time”, Richard Matheson’un romanından uyarlanan bir ‘aşk konulu zaman yolculuğu filmi’. Çok öne çıkarılacak bir eser olmasa da ‘sevdiğin için geçmişe git’ motivasyonu açısından günümüzde halen temsil verdiği söylenebilir. Gerçek bir başarı olmasa da günümüzdeki örnekleri ‘çiğ’ durduğu için listemize en alt sıradan dahil ettik.

9-Çıldırış (The Jacket) (2005)
‘Akıl hastanesi filmi’ni ‘zaman yolculuğu’ meselesi ile sarıp içine aşk batıran bir yapıt. John Maybury’den, Adrien Brody ile Keira Knightley’nin başrol performanslarından güç alan ilgi çekici bir zihinsel dehliz diyebiliriz.

8-Furia (1999)
Kıyamet sonrası bir coğrafya, Marion Cotillard’ın ilk çıktığı nokta. Hem de aşk figürü olarak... Yönetmenlik koltuğunda Alexander Aja var.

7-Zamana Güzellik Kat (Cashback) (2006)
Zamanı durdurarak kendi belleğinde ‘aşık olduğu kız’ı elde etmeye çalışan Ben’in naif hikayesi. “Zamana Güzellik Kat”, sinema dünyasına Sean Ellis’i armağan ederken iş hayatına karşı duruşu ve sevgileri öne çıkaran vizyonuyla aslında bu bütün içinde ‘temasal bir geçerlilik’ kazanıyor.

6-Time After Time (1979)
H.G. Wells’in ta kendisinin 1979’a gidip kendine ‘eş’ almasına odaklanan bir zaman yolculuğu filmi. Jack the Ripper kovalamacası, polisiye izleği, dönemsel farklılıklar komedisi ve filizlenen aşk hikayesiyle dikkat çekici bir stüdyo ürünü.

5-Kod 46 (Code 46) (2003)
Temellerini bir ‘etkileşim’ üzerine kuran Michael Winterbottom imzalı klonlama filmi. “Kod 46”, Tim Robbins ile ‘klonlanan’ Samatha Morton arasındaki imkansız aşkın hikayesi üzerine bir yapıt.

4-Sil Baştan (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) (2004)
‘Bilimsel deney filmi’ gibi bilimkurgunun ilk döneminden kalma bir meseleyi aşk filminin içine sokmasıyla, listenin ilk sırasından filmden beslenen bir şablon oluşturdu. Michel Gondry’nin Charlie Kaufman’ın senaryosundan çıkardığı halüsinatif doku halen egale dahi edilemedi. Ama etkilerini sürdürüyor.

3-Kaynak (The Fountain) (2006)
Adem ile Havva hikayesi hiç bu kadar ‘paralel evren’ odaklı anlatılmamıştı kuşkusuz. Aronofsky’nin en iyi filmi zamanla değeri daha iyi anlaşılacak bir bilimkurgu başyapıtı.

2-Kötü Kan (Mauvais Sang / Bad Blood) (1986)
‘Aşk’ın yasaklandığı bir distopya. Başrollerde Denis Lavant ve Juliette Binoche var. Yönetmen Leos Carax gibi Yeni Dalga hayranı bir isim olunca, elbette ‘bozucu’ ve ‘zorlayıcı’ bir tür klasiği çıkıyor ortaya.

1-Je t’aime, je t’aime (1968)
Kaynağını ‘bilimsel deney’ meselesinden alan üzerine de Alain Resnais sosu döken bellek odaklı bir bilimkurgu denemesi. Zaman yolculuğunun ‘hayal-gerçek’ açmazına dönüştüğü, çokça da aslında Alain Robbe-Grillet’esk bir evren var karşımızda. O da Resnais’nin senarist mucidi bildiğiniz gibi.