'Aşağılanma Zevki'

ße YouRSeLF

New member
Katılım
27 Tem 2007
Mesajlar
2,161
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
GezeGenine DuyaЯsız KaLma...


'Kuzey Irak'tan çekilmeyi ille de ABD'nin siyasi baskısı ile açıklama şehveti, kahreden bir aşağılanma zevki...

İktidara yakın olanlar hariç medya bu 'kendine eziyetçi' (=mazoşist) zevk bahsinde öncü... Muhalefet iştahlı... İktidar partisine oy vereni ve vermeyeni ile halkımız da 'hakiki onur duygusu' açısından törpülenmişliğin etkisiyle maalesef Türkiye'yi manda saymaya teşne... ABD resmen 'Bizim etkimizle olmadı' derken bu çevreler neredeyse 'Hayır, sen bastırdın, hükümetimiz ve ordumuz da hemen çekildi' diye itiraz ediyor! Tamam; bütün devletler yalancı, ABD en büyük yalancı...

Yine de kendi irademizle çekildiğimize inanmak, tersinden daha az zararlı! Bu yapılan ise, aşağılanmışlığı kanıtlamak için yarışa girmek! Kan tükürüp 'Kızılcık şerbeti içtim' deme alışkanlığındaki bir toplumda 'kendine eziyetçi' bir damar bulunduğu muhakkak. İnsanın mayasında var olan her arızanın, milletin geliştirdiği kültürde de tezahür etmesi doğal. Mesele, milletlere öncülük etme mevkiindeki şahsiyetlerin, birey ve toplum adına kusursuz haysiyet duyarlılığı sergileyebilmesinde...

Tabii ki bu duyarlılık, nutuk günlerinde sergilenen kof böbürlenmeler sayesinde sağlanabilecek bir özellik değildir. Sadece tarihi övmek ve milleti yüceltmekle insanımızı, kendi kendisiyle barışık ve onurlu kılamayız. Aksine bu türden nutukların çoğalıp sıklaşması, milli onurun içini boşaltır, aşağılık duygusunun üstüne kof bir büyüklük boyası geçirir. Milli gurur, çok etkili bir ilaç olarak ancak hassas miktarlarda ve hassas zamanlama ile ehil ellerle zerk edilmelidir.

Bu ilacın fazlasının öldürücü etki yapabileceği, özellikle de ehliyetsizlerin dilinden yaman bir zehre dönüşebileceği açıktır. Kendi onuruna düşkünlük ve haysiyetçilik lafta değil davranışlarda, özellikle de başkalarının önünde sergilenecek dolu, dingin ve vakur duruşlarda örnekleşebilir, halkın kendine eziyetçi damarındaki tıkanıklığı giderebilir. Haysiyet duyarlılığı gelişmemiş önder, toplumuna farkında bile olmadan aşağılık duygusu aşılar. Buna karşılık milli varlığının temel taşları söz konusu olduğunda tavizsiz bir duyarlılık sergileyebilen yetkin ve şahsiyetli önderler, toplumlarına kendileriyle barışık helâl bir gurur yaşatabilirler...

Toplumuna aşağılanmacılığı telkin edece yönetici türü ile haysiyet duyarlılığını geliştirecek devlet adamını mukayese için örnekler bol: De Gaulle, ABD Başkanı ile görüşürken, muhatabının konuşmasını çok iyi anladığı halde Fransızca'ya tercüme edilmesini beklemeden tek kelime etmez. 'Sizin dilinizi biliyorum, tercümeye gerek yok, buyurun cevabımı da sizin dilinizden veriyorum' demeye tenezzül etmez, aksine böyle bir tavrı Fransızlığa hakaret sayar.

Bizde ise Ecevit'in muhatabı ile çok iyi Amerikanca konuşabilmesini marifet sayanlar ve övünenler boldur. Bayar'ın 'Türkiye'yi küçük Amerika yapacağız' deyişindeki aşağılık duygusunu da sorgulayan çıkmaz pek. Böylece nereye varırız? Vaktiyle ahalinin mayışarak dinlediği arabesk şarkıların ufuksuzluğuna gömülür, azami büyüklük algımızı bile gezegenin boyutlarına hapsederiz: 'Derdim dünyadan da büyük...' Vah vah vah...'



ÖMER LÜTFİ METE - BUGÜN
 



Genç Siviller: ''Tek parti olsun, temiz olsun''




Yaptıkları ilginç eylemlerle dikkat çeken Genç Siviller, AK Parti'nin kapatılması için yapılan başvuruyu değerlendirdi. "DTP, AKP tamam, kaldı 48! Düzgün bir demokrasimiz olmadı, bari adam gibi bir totalitarizmimiz olsun." diyen Genç Siviller, AK Parti'yi kapatmak için kendi gerekçelerini ironi şeklinde sıraladı.

Cumhuriyetin hiç bu kadar tehlikede olmadığını söyleyen Genç Siviller, "Bize okulda cumhuriyetin halkın kendi kendini yönetmesi olduğu öğretilmişti. Cumhuriyet ilan edilmişti, kaderimiz padişahın iki dudağı arasında değildi. Şimdi anlıyoruz ki padişah hiçbir yere gitmemiş, sadece İstanbul'dan Ankara'ya taşınmış. Canı çekiyor, DTP'yi kapatıyor. Canı sıkılıyor AKP'yi kapatıyor." açıklamasında bulundu. Hukukun Ankara'ya taşınan padişah hazretlerinin iki dudağının arasında olduğunu iddia eden Genç Siviller, "Bugüne kadar yalancı çoban 'Cumhuriyet tehlikede' diye çokça bağırdı. Çok aldatıldık. Ama bu kez gerçekten inanın, Cumhuriyet 1923'teki ilanından beridir hiç bu kadar ciddi ve sahici bir tehlike altında olmamıştı." şeklinde açıklama yaptı.

Genç Siviller: AKP'yi kapatmak için bizim gerekçelerimiz daha sahici

AK Parti'nin kapatılma istemiyle açılan davanın gerekçelerini eleştiren Genç Siviller, kendi parti kapatma iddialarını açıkladı. Genç Siviller'in birbirinden ilginç bazı gerekçeleri şöyle:

AKP'nin gizli anlamı: AKP harflerinin gerçek anlamı ortaya çıktı. AKP'nin kuruluşunda görev almış bir yetkili, elimizde bulunan ses kayıtlarında; harflerin Adalet ve Kalkınma Partisi'ni değil; Allah ve Kuran Partisi kelimelerini ifade ettiği, ancak şartlar olgunlaşmadığı için gerçeğin açıklanamadığını itiraf etti.

Bağcılar Lisesi'nde namaz skandalından sonra hac skandalı: Namaz skandalı yaşanan Bağcılar Lisesi'nde yapılan incelemelerde kamuoyunu dehşete düşürecek yeni bilgilere ulaşıldı. Bodrum katının da altında olan bir dehlizde, öğrencilerin Kabe maketi etrafında hac farizalarına yerine getirdikleri öğrenildi.

Lisede gerici ayaklanma: Avcılar Selami Yetişgil İlköğretim Okulu'nun bazı öğrencilerinin, okulun bodrum katında 'ALLAH' olarak isimlendirdikleri görünmez bir varlığa ibadet ettikleri tespit edildi. Bir öğrenci babasının kızını ispiyonlaması üzerine ortaya çıkan habere göre; çocukların son zamanlarda davranışlarının değiştiği, bazı öğrencilerin kanatlarının çıkmaya başladığı, duvarlardan geçebildikleri ve hatta gözlerinden ateş çıkarabilenlerin bile olduğu öğrenildi.

Havadan konularla bile laikliğin altı oyuluyor: Meteoroloji Meslek Liseleri öğrencilerine 4 adet yağmur duası ezberleme zorunluluğu getirildiği iddia edildi.

İnsanları inanan ve inanmayan şeklinde kamplara ayırıyorlar: AKP'li bakan tarafından atanan Mamak Milli Eğitim Müdürü, ÖSS sınavına girecek öğrencilere yaptığı konuşmada "Allah hepinize sınavda zihin açıklığı versin." diyerek sadece Allah'ın sevdiği dini bütün öğrencilerin başarılı olmasını istediği, dinle daha limoni bir ilişkisi olan gençlerin ise yerle yeksan olmasını dilediği anlaşıldı.

AKP'li seçmen davranışlarında artan irtica eğilimi: 14 Nisan 2006 günü, AKP seçmeni olduğu tespit edilen 67 yaşındaki Hatice Benli, Gaziosmanpaşa-Bakırköy hattında çalışan belediye otobüsüne sağ ayağıyla bindi ve ayağını atarken içten içe 'bissmillahirrahmanirrahimm' dedi.

THY'nin başörtülü-açık ayrımı yaptığı belgelendi: 25 Şubat 2004 tarihinde Ankara-Urfa uçağında başı açık bir kadına cam kenarı koltuk kalmadığı söylenmişken, daha sonra gelen türbanlı kadına cam kenarından yer verildiği belgelendi. Yolcuların biniş kartları da ekte delil olarak sunulmuştur.

İçki yasağında son perde: AKP, içki yasağı politikasını uygulamak için pilot bölge olarak Samsun Devlet Hastanesi'ni seçti. AKP yönetimi tarafından başhekim yapılan imam hatip kökenli, Samsun Devlet Hastanesi başhekimi Kamil çoban, siroz hastası 59 yaşındaki B.T. isimli hastasına, içki içmeye devam etmesi durumunda tedaviye devam etmesinin bir anlamı kalmayacağını söyleyerek içki içmemesi konusunda baskı yaptı.

AKP Belediyeleri'nin yeşil takıntısı: AKP'li belediyelerin geçmiş dönemlere göre iki kat fazla yeşillendirme çalışması yaptığı belgelendi. Şeriatı temsil eden yeşil ile rejim değişikliğine park, bahçe ve refüjlerden başladıkları açıkça görülmektedir.

Halka okunmuş su içiriliyor: AKP'li İstanbul Belediyesi, Terkos ve Ömerli barajları kıyısında her cuma günü 41 imama 41 yasin okutuyor. Okunmuş sular şebekeye veriliyor, bu sayede insanların dini duyguları coşturularak amaçlanan şeriat devleti için taban oluşturuluyor.

Ampul Gavur icadı: CHP'nin amblemi bir Türk savaş aleti olan OK, DP'nin amblemi yine bir Türk taşıma aracı olan AT iken AKP'nin sembol olarak Amerikalı Edison tarafından icat edilmiş AMPÜL'ü seçmiş olması Türkiye'yi batıya peşkeş çekeceğinin en güzel kanıtıdır.

Erdoğan neden Fenerbahçeli?: Fenerbahçe'nin bayrağı sarı-laciverttir. Bayrak 15 dakika kezzaplı suda bekletildiğinde iki rengin karışmasından yeşil renk ortaya çıkmaktadır. Erdoğan'ın şeriat özlemi takım tercihinde bile kendini ele vermektedir.

Menderes'in köpek davasından sonra Erdoğan'ın kedi davası: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Van ziyareti sırasında hediye edilen(!) ve adını CANSU koyduğu kedisi yine Başbakan'ın inisiyatifiyle başbakanlık konutuna yerleştirilmiş ve konutun tüm imkanları kedi Cansu'ya seferber edilmiştir. Halkımız sefaletle boğuşurken bununla da yetinilmemiş, bir yabancı misyon şefinin getirdiği pahalı mama 'hill's' ve altın işlemeli tasma memnuniyetle kabul edilmiştir!!

AKP iktidarı dini futbola bile alet etmiştir: AKP döneminde eşi türbanlı olan Ertuğrul Sağlam, Beşiktaş teknik direktörü olurken; namaz kıldığı bilinen futbolcular sürekli ilk onbirlerde takımda yer bulmaya başlamışlardır. AKP iktidarı döneminde Anelka ve Aurelio'nun Müslüman olmaya zorlanması ve aynı iktidar döneminde İlhan Mansız'ın (İ.Mansız) ise futbolu bırakmak zorunda kalması da dikkat çekmiştir.



HABER SİTESİ
 
Geri
Üst