admiral
New member
- Katılım
- 30 Haz 2006
- Mesajlar
- 12,510
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Fenerbahçe Dergisi’nin 114 no’lu Ağustos 2012 sayısı; Başkanımız Aziz Yıldırım’ın Yüksek Divan Kurulu’nda yaptığı konuşmasındaki en çarpıcı açıklamayı başlığına taşıyor. Derginizin yeni sayısı, Başkanımızın görseli ve "Fenerbahçe Kuva-i Milliye’dir, bir ruhtur" başlıklı kapağıyla bayilerdeki yerini aldı.
Derginiz, bu sayısında da sizlere 50 x 70 cm. ebatlarında poster armağan ediyor. Bu ayki posteriniz "Siz bizim özgürlüğümüz oldunuz" sözüyle Başkanımız Aziz Yıldırım’a ait.
Öte yandan, Fenerbahçe Dergisi’nin tirajı 72.500’i geçti. Sadık birer okuyucumuz olan Büyük Fenerbahçe Taraftarı’na duyarlılıklarından dolayı teşekkür ederiz.
2012-2013 Spor Toto Süper Lig Fikstürünü de Türk Telekom’un katkılarıyla derginizde bulabilirsiniz.
"Son Sözümüz Fenerbahçe" DVD’si hediye ediliyor
Fenerbahçe Dergisi, Fenerbahçe Televizyonu tarafından hazırlanan ve FB TV ekranlarından da yayınlanan "Son Sözümüz Fenerbahçe" isimli belgeseli, DVD formatında, Fenerium’un katkılarıyla tüm okurlarına ücretsiz hediye ediyor.
3 Temmuz 2011’den günümüze dek yaşananların kronolojik bir şekilde anlatıldığı, sürecin mihenk taşlarına vurgu yapıldığı "Son Sözümüz Fenerbahçe Belgeseli", tüm Fenerbahçe Dergisi okuyucularına hediye!
Fenerbahçe Dergisi’nin taklitlerinden sakının, derginizi ekleriyle birlikte tükenmeden alın.
Fenerbahçe Dergisi’ne abone olup, avantajlardan yararlanabilirsiniz. Ayrıntılı bilgi için 444 19 75 veya 0850 480 1907’yi arayın. Ayrıntılar derginizde…
Hepinizin müptelası olduğu Fenerbahçe Dergisi’nin son sayısından çarpıcı başlıklar:
• "Fenerbahçe Kuva-i Milliye’dir, bir ruhtur"
Yüksek Divan Kurulu Toplantısı, ilk kez tüm Türkiye çapında ilgiyle ve nefesler tutularak FB TV’den canlı olarak izlendi. Saygı duruşunun hemen ardından kürsüye çıkan Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım tam 455 gün sonra önemli mesajlar verdi. Tarihi açıklamalar tüm detaylarıyla derginizde…
• Bu formalar bu takımı uçurur
Fenerbahçe Profesyonel Futbol A Takımımız, 2012 - 2013 futbol sezonunda üç farklı formayla mücadele edecek: Efsane Çubuklu, Gölge Kanarya ve Arma Forma… Fenerbahçe’yi Fenerbahçe yapan değerlerin ilham verdiği yeni formaların her biri, Fenerbahçe tarih ve nüanslarından izler taşıyor. Fenerbahçe taraftarının merakla beklediği adidas formalarının tanıtımı, 27 Temmuz 2012 akşamında, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nda düzenlenen özel bir organizasyonla yapıldı. Özel efektlerin geceye renk kattığı tanıtımda; futbolcularımızın sahne alarak sergilediği formalar büyük alkış topladı. Yeni sezon Fenerbahçe formaları ve taraftar ürünleri, Fenerium Mağazaları ve adidas satış noktalarında taraftarımızın beğenisine sunulurken, formalardaki "kare kodu" uygulaması ile korsan ürün satışının önüne de geçilmiş olundu. Öte yandan, futbol takımının giydiği orijinal maç formalarının 99 TL; taraftar formalarının ise 60 TL’den satışa sunulduğu açıklandı. Birbirinden güzel görsellerle forma tanıtım gecesi derginizde…
• AZİZ! YILDIRIM!
AZİZ YILDIRIM! OLEY!
Fenerbahçeli taraftarlarımız, bir yılı aşkın bir süredir destek için buluştukları her platformda hep bir ağızdan bağırdakları bu tezahüratı bu kez, Başkanlarının karşısında üstelik bir festival havası içerisinde söylemenin mutluluğunu yaşadılar, o gün… Her yıl geleneksel olarak tük camiamız tarafından kutlanan Dünya Fenerbahçeliler Günü (19.07), sıkıntıyla geçen bir yılın ardından Başkanımız Aziz Yıldırım yeniden aramıza dönmesiyle birlikte, tam bir bayram gibi geçti. Caddebostan Sahili’nde gerçekleştirilen 1907 Fest’te taraftarlarımızla buluşan Başkanımız, festivale katılan binlerce taraftarımıza ve ekranları başındaki milyonlara seslenerek; "Sizin desteğiniz benim özgürlüğüm oldu" dedi. Çok sayıda yöneticimizin de katıldığı festivalde sahne alan şarkıcılar katılımcıları coştururken, göğe bırakılan Çin fenerleriyle yer sarı gök lacivertti ve Fenerbahçe asla küçülmeyecekti…
• Mehmet Topal: "Fenerbahçe Avrupa’dan daha üst düzeyde"
Geçen sayımızın matbaa sürecinde gerçekleşen transferiyle son anda kapak tasarımına dahil olan yeni transferimiz Mehmet Topal ile bu ay geniş geniş röportaj yaptık. Avusturya kampında sorularımızı yanıtlayan tecrübeli oyuncu, sanki yıllardır Fenerbahçe’de olduğu hissini hem kendi taşıyor hem de karşısındakine iletiyor. Takımın çoğunu zaten milli takımdan tanıyan Topal, transfer sürecine, takımın taktiksel durumuna ve sezon hedeflerine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Saracoğlu’ndaki ilk maçına çıkmayı iple çektiğini dile getiren oyuncumuz, taraftarımızın kendisine gösterdiği ilgi ve samimiyeti iyi futbolla yanıtlayacağını söylüyor.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: En çok beğendiğim özelliklerimden birisi de; saha içinde takıma hep faydalı olmam, çok çalışmam ve rakip takım arkadaşlarıma gösterdiğim saygıdır diyebilirim.
02: Şükrü Saracoğlu, Türkiye’nin en büyük ve en güzel sahalarından bir tanesidir. Mükemmel bir seyirci atmosferi var. Ben Saracoğlu’nda ilk maça çıkmayı dört gözle bekliyorum. Benim için çok heyecan verici olacak. Buraya gelmemin en büyük nedenlerinden biri de; taraftarların bana yaklaşımlarıdır. Hiçbir zaman hiçbir kötü tepki ile karşılaşmadım.
04: Hocamız, daha çok pas yapan, daha çok futbol oymaya çalışan ve bunu yaparken de sert futbol oynamamız gereken bir oyun karakterini bizden istiyor. Biz de sahada bunları yapmaya çalışıyoruz.
05: Önemli olan; bu zor süreçten iyi bir şekilde çıkmaktı. Şimdi ise bütün iş, biz futbolcularda. Kulübümüz ne kadar başarıya götürürsek, ne kadar başarılı sonuçlar alırsak; bugünler geride kalacak ve bu süre çok çabuk unutulacak.
06: Ben Avrupa’yı zorluyor lafınıza katılmak istemiyorum. Avrupa’dan daha üst düzeydeyiz. Profesyonellik açsında, tesisleşme açısında, yetenek açısından. Zaten Fenerbahçe bunu bütün spor dallarında göstermiş durumda. Gerek voleybolda, futbolda, basketbolda, yüzmede, altyapılarda.
07: Başkanımızla hala tanışma imkanımız olmadı ama Sayın Ali Yıldırım sağ olsun, Başkanımızın beni bu camiada görmek istediğini çok söylemişti. O da beni çok etkilemişti, çok duygulandırmıştı. Çok büyük bir Fenerbahçeli. İnşallah O’nun seçkin başkanlığında Fenerbahçe’yi hep beraber çok daha iyi yerlere getiririz.
08: Mehmethan bizim için bambaşka. Hayatımıza renk ve mutluluk kattı. Şu an 8 aylık. Sporcu olmasını isterim ama bu kendisinin vereceği karar. Kamplarda olduğumuz için çok fazla zaman geçiremiyoruz. Hafta sonları, kamplara falan gittiğimizde onun kıyafetinden bir parça alıyorum. Hasret gideriyoruz böylece. Beraber olduğumuz zamanlarda birlikte uyumaya çalışıyorum. Hiçbir zaman kucağımdan düşürmüyorum. Çocuğun bütün zorluklarını eşler yaşıyor, biz sadece sefasını sürüyoruz.
09: Maradona, Zidane ve Messi. Üçüne de büyük hayranlık besliyorum.
10: Sayın Abdullah Avcı milli takıma çok yeni etkinlikler kazandırdı. Gençlere çok önem veriyor. Formayı hak edene vereceğini söylüyor. Zaten yaptığımız hazırlık maçları da takımın iyi yolda gittiğini gösteriyor. Şu an milli takım olarak ilk hedefimiz 2014 Dünya Kupası’na katılmak.
• Salih Uçan: "Burada yıldız olmak istiyorum"
Henüz 18 yaşında kendini Türkiye’nin en büyük camiasının göbeğinde buldu. Fenerbahçe’nin orta sahasında yıldızlaşarak uzun yıllar hizmet vermek istiyor. Aykut Hoca’nın Bucaspor ve milli takımlardan takip edip kadroya kattığı genç futbolcu Salih Uçan, geleceğe yönelik mükemmel bir yatırım olmanın yanı sıra; hırsı, kendine güveni ve bilinçli karakteriyle bu sezonun sürpriz isimlerinden olabilir.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Tabii ki çok mutluyum. 18 yaşımda çok deneyimli insanlarla çalışıyorum. Bu, bana her anlamda çok katkı sağlayacaktır. Heyecan da var... Gelecekte de Fenerbahçe’nin orta sahasında uzun yıllar oynamak istiyorum.
02: Stil olarak çağın gerektirdiği özelliklere sahip bir orta saha oyuncusu olduğumu düşünüyorum. Barcelona’nın orta sahasına yakın bir stile sahip olmayı hedefliyorum. Benim beğendiğim oyuncu Lampard. Sürekli örnek aldığım bir de Zidane var. Barcelona’nın orta sahasındaki oyuncuları örnek alıyorum. Hiç hakeme itiraz etme gereksinimi duymuyorlar, işlerini yapıyorlar.
03: Aykut Hoca ile daha çok geleceğe dönük konuştuk. Yaşım 18 olduğu için biraz sabretmem gerektiğini söyledi ama bu oynamayacağım anlamına gelmez. Ben de Fenerbahçe’nin başarısı için mücadele edeceğim.
04: Hayır bir lakabım olmadı, belki bu camiada yaptıklarımla bir sıfat yakıştırılır bana da…
• Deniz Tolga Aytöre: "Tüm sivil toplum örgütleri Fenerbahçe’yi çok iyi analiz etmeli"
Dergimizin bu ayki sayısına, Hukuk İşlerinden Sorumlu Üye olarak Yönetim Kurulumuza giren Deniz Tolga Aytöre’yi konuk ettik. Dava sürecinin önemli isimlerinden olan ve bir hukukçu, sosyal bilimci gözüyle Fenerbahçe’nin içinden geçtiği süreci değerlendiren Aytöre, yaşanılanların ardından, Fenerbahçe’nin artık salt sportif başarı kaygısıyla yetinmemesi ve yeni yönetim vizyonunun da Fenerbahçe taraftarının tüm motiflerini taşıması gerektiğini söyledi. "Fenerbahçe Türkiye’nin gerçeğidir, kendisidir" diyen Deniz Tolga Aytöre, Türkiye’deki tüm sivil toplum örgütlerinden, güçlerini etkili bir şekilde kullanmaları için Fenerbahçe’yi çok iyi analiz etmelerini istedi. Süreçle ilgili çok önemli ve farklı görüşleri olan Aytöre, Fenerbahçelileri, özellikle yaratılmaya çalışıldığını ileri sürdüğü ’Fenerbahçe ve diğerleri’ algısının cazibesine kapılmaması konusunda uyardı.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Fenerbahçe taraftarı inanılmaz bir güç… Eğer birilerinin hakkını yiyorsam şimdiden bağışlasınlar ancak Büyük Fenerbahçe taraftarı ve Fenerbahçe’nin büyük Başkanının bu onurlu ve kararlı duruşu olmasa, yaşanılan olumsuzlukların bunlarla sınırlı kalmayacağına bizzat şahit olanlardanım.
02: Tarihi, başarıları ödün verilemez ilkeleri ve taraftarı ile Türkiye’nin en büyük kulübünün, bu ekonomik çıkarsal kökenli husumet ve pastadaki pay nedeniyle aşağıya çekilmesi ya da yalnızlaştırılmaya mahkum edilmesi tesadüf değildir.
03: Bir yönetim kurulu üyesi olarak klişeleşmiş popülist bir tavırla Aziz Yıldırım’a methiyeler düzmenin çok yakışık almayacağını ve konuyu hak ettiği ciddiyetten uzaklaştıracağını düşünüyorum. Ancak bu süreci çok yakından takip eden biri olarak şunu söylemeden geçemeyeceğim: Biz Fenerbahçelilerin diğer takımlardan en büyük farkı, bir başkanımızın değil bir liderimizin olduğudur. Başkanlık seçimle herkesin erişebileceği bir makamken, liderliğin ancak doğumla kazanılabileceğini düşünenlerdenim.
04: Fenerbahçe’nin en güçlü olduğu dönemin bu olduğunu söylemek sanırım Fenerbahçe tarihini bilmemek ile eşdeğer bir yaklaşım olurdu. Fenerbahçe her dönemde her platformda güçlüydü. Ancak Fenerbahçe’nin kendi gücünün en çok farkına vardığı dönem olarak adlandırabiliriz bu dönemi.. Bence Fenerbahçe bu dönemde "farkına vardı... farkına vardırdı….ve farkını ortaya koydu…." tüm sürecin kısa özeti bu sanırım…
05: Taraftar ve üye sayımızın nitelik ve nicelik açısından çok daha üst seviyelere çekilmesi gerektiği, bu oluşturulacak olan üye- taraftar profilinin örgütlü bir şekilde Fenerbahçe yönetiminde ve idaresinde söz sahibi olması gerektiğine inanıyorum. Her Fenerbahçelinin her Fenerbahçeliye ulaşabildiği en azından kendi çevre ve meslek grubundaki renktaşları ile dünyayı ve hayatı Fenerbahçe özelinde küçültebilecekleri, kolaylaştırabilecekleri bir modelin kurulabilmesi en büyük arzum.
• Fenerbahçe öyle bir hazırlandı ki…
2011-2012 sezonunu Türkiye Kupası ve Süper Lig ikinciliğiyle tamamlayan profesyonel futbol takımımız, 3 kulvarda mücadele vereceği yeni sezon için hazırlıklarını, 10 günlük Topuk Yaylası Tesisleri ve 9 günlük Avusturya Kampı olmak üzere 2 etaplı olarak gerçekleştirdi. Öncelikle 3 Temmuz’da Fenerbahçe Can Bartu Tesisleri’nde topbaşı yapan takımımız, Topuk Yaylası etabını fiziki dayanıklılık ve kondisyon ağırlıklı antrenmanlarla tamamlarken; Sportif Direktörümüz ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, 4 hazırlık maçını kapsayan Avusturya etabında ise daha çok teknik-taktik ağırlıklı antrenmanlar yapmayı tercih etti. Tam 14 sayfa! Çok özel görsellerle derginizde…
• Futboldan kopamadılar
Fenerbahçe profesyonel futbol takımımızdaki oyuncular, sezon öncesi hazırlık kampının fiziksel yorgunluğunu akşam saatlerinde kendi aralarında yaptıkları Play Station maçlarıyla üzerlerinden atmaya çalıştılar. Avea’nın katkılarıyla kurulan Oyun Odası’nda oyuncularımız Play Station’da birbirinden çekişmeli futbol maçlarını yönettiler. Eğlenceli dakikaların yaşandığı turnuvalarda en iddialı oyunlar ise Bekir ile Selçuk arasında oluştu.
• 2012-2013 kombine kartlar için genel satış sürüyor
Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı 2012-2013 sezonu kombine kartları için, eski hak sahipleri ve özel satışların ardından genel satış, 11 Haziran 2012 günü başladı. Geçtiğimiz ay içinde Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı’na gelerek önümüzdeki sezon seyir zevkini mabedimizden yaşamayı tercih eden taraftarlarımız Kombine Satış Merkezi’nin önünde uzun kuyruklar oluşturdu.
Her tribüne ayrı görselde kart basıldı
Kulübümüz, 2012-2013 sezonu kombine kartlarını, her tribün için farklı görsel ve grafikle bastırdı. Kombine kartların üzerindeki, "Bir gün herkes Fenerbahçeli olacak"; "Yaşam biter destek asla"; "Burası Kadıköy buradan çıkış yok"; "Darağacında olsak bile son sözümüz Fenerbahçe"; "Fenerbahçeli olmanın gururu bize yeter"; "Hep destek tam destek" gibi Fenerbahçemiz ile özdeşleşmiş sloganlar taraftarlarımızca çok beğenildi. Özellikle geçtiğimiz Ocak ayında kaybettiğimiz efsane futbolcumuz Lefter Küçükandonyadis’in fotoğrafının basılı olduğu Türk Telekom Tribünü Kombine Kartı ile kalbimizde yaşayan "Ordinaryüs"umuz yad edildi.
• Nihayet tahliye; YENİDEN, EKSİKSİZ VE BİR FARKLA; Egemen Korkmaz: "Resmi maçları iple çekiyorum"; Fikstür belirlendi; Yaşatılan 365 gün için mum yaktılar; A2 Takımımız sezonu açtı: Stadımızda bu kez futbol konuşuldu; Fenerbahçe ile 4 mevsim spor; Londra’da 18 Fenerbahçeli…; Ordinaryüsümüzü yine futbolla andık… Atletizm, Masa Tenisi, Yüzme, Yelken, Yüzme, Boks, Voleybol, Futbol ve Basketbol Şubelerimizden daha birçok haber "Haber Turu" sayfalarımızda… Fenerbahçe gündeminden kopamayacaksınız.
• Mutluluklar
Tayfun-Mine Demirışık, hayatlarını birleştirmek için Dünya Fenerbahçeliler Günü’nü beklediler; 1907 kere evet diyerek evlendiler. Turgutreis Belediyesi Meclis Salonu’nda Pembegül Yıldız tarafında kıyılan nikahta fanatik çifti arkadaşları ve dostları da yalnız bırakmadı. Evlenen çift, şahitler ve davetlilerin Fenerbahçe forması giymiş olmaları dikkat çekti.
• Nimet Karakuş: "İnandım, çok çalıştım ve başardım"
Bu ayki konuklarımızdan birisi de geçtiğimizin günlerde İspanya’nın Barselona kentinde düzenlenen Dünya Gençler Atletizm Şampiyonası’nda 100 metrede, 11.36’lık derecesiyle Dünya ikincisi olarak ülkemize ve camiamıza büyük gurur yaşatan genç sporcumuz Nimet Karakuş ile antrenörü Alper Başyiğit oldu. Başarılı sporcu kimliğinin yanı sıra, boş zamanlarında ördüğü örgülerle Sosyal Hizmetler Kurumu’ndaki kimsesiz çocuklara da yardım eden iyilik perisi Nimet Karakuş’un röportajını okurken, sporcumuz ile ne kadar gurur duysanız az olacağını göreceksiniz. Dünya’nın en iyi atletlerinin arasından sıyrılarak gümüş madalyanın sahibi olan Nimet’in başarı hikayesini gelin beraber okuyalım…
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Fenerbahçemizin üzerimde maddi ve manevi katkısı çok fazla. Bu imkanlar bize sağlanmasaydı, bizde buralara gelemezdik. Genel olarak konuşuyorum; Fenerbahçe’nin amatör branşlarda yeri çok ayrı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yıllardır atletizme verdiği değeri herkes biliyor. O yüzden diğer kulüplerden çok farklı bir yerde. Bir kere biz burada aile gibiyiz. Birbirimize karşı en ufak bir kıskançlığımız dahi yok. Yarışlarda hep beraberiz. Sıcak bir ortam var. Sonuçta diğer kulüplerden daha iyiyiz.
02: Ben bu işi para için yapmıyorum. Önce kendini göster, ondan sonra gerisi zaten geliyor. Yurt dışında da bu böyle. Orada insanlar bu işi para için yapmıyorlar. Çünkü bizim sistemimizde değiller. Kulüp tarafından bir maaş ya da ödenek yok. Önemli olan orada insanın kendisini göstermesi. Mücadele ruhu gerek. Sen iyi ol, para eninde sonunda sana gelecektir. İşi para için yaparsan, işin ruhundan uzaklaşırsınız.
03: Boş zamanlarımda kimsesiz çocuklar için örgü örüyorum. Evde fazlasıyla örgü eşyaları var. Çünkü ben spora başladığımda bize inanan ve yanımda olan insan yoktu. Çünkü biz ailece spor kavramından uzaktık. İlk yıllarımda Milli takıma seçildiğimde, başka bir kulüpteydim. Bize, size şu kadar para vereceğiz dediler. Milli takıma gitmem gerekiyor ama benim ailem o parayı çıkaramaz. Bir hafta o parayı almak için kulübe her gün gittik; geldik. Ufakta olsa babamın arkadaşları, Alper hoca ile çalışmaya başladıktan sonra Alper hocanın imkanları geliyordu. Sıfırdan başlıyorsunuz ve sonra iyi bir yere geliyorsunuz. Artık sizin işin o maddiyat yönüne ihtiyacınız kalmıyor ve artık onları kazandığınız para ile karşılıyorsunuz. Şimdi ben geriye dönüp baktığımda ben buraya bu şartla geldiysem, geride kalan hiçbir çocuk ayırt etmeden, bunlara elimden geldiği kadar yardım etmeliyim. Bunları dile getirmek istemiyorum esasında, çünkü sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerekir. Sporun dışında benim en çok sevdiğim bir de bu iş var. Hem stres atıyorum hem hoşuma giden bir iş. Geldiğiniz yeri bu sporda asla unutmamanız gerekir.
Antrenör Alper Başyiğit: Akdeniz Oyunları’nda Allah bir sakatlık vermediği sürece 100 ve 200 metrede çift altınla döneriz. Bizim Dünya Şampiyonası’ndaki başarımız insanlara bir tesadüf olarak gelebilir ama bu bizim için tesadüf değildi.
• Elif Ağca Öner: "Fenerbahçe sayesinde voleybolun prestiji arttı"
Fenerbahçe Bayan Voleybol Takımımız, yeni sezona hazırlandığı şu günlerde kadrosuna kattığı isimlerle 2012-2013 sezonunda yine zirveyi hedefliyor. Bu sayımızda voleybol camiasının yakından tanıdığı ve sevdiği başarılı pasör Elif Ağca Öner ile bir söyleşi yaptık. Yeni sezon hazırlıklarından Fenerbahçe’de forma giymenin yarattığı heyecana, evliliğinden, kurbağalara olan düşkünlüğüne kadar pek çok şey hakkında konuştuk. Bu keyifli röportajın fotoğraf çekimi ise Hidiv Kasrı’nda gerçekleştirildi.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: İmzayı attığım andan itibaren hem sosyal medyanın hem de birebir Fenerbahçe taraftarının beni bu kadar sıcakkanlı karşılaması ve bana olan ilgileri beni çok mutlu etti. Ben de bu ilgiye ve sevgiye layık olabilmek için elimden gelen her şeyi yapacağım.
02: Fenerbahçe’nin elde ettiği başarılarda Başkanımız, yönetimimiz, teknik kadromuz, sporcular kadar taraftarının da çok etkili olduğunu düşünüyorum. Rakip takım üzerinde kurdukları baskı, her daim takımla tek yürek olmaları, maç sonlarında yaşanan mutluluklar, tezahüratlar… Futbolda bu her zaman yaşanan bir şeydir ama voleybol sahalarında Fenerbahçe taraftarı tektir.
03: Aslında benim sevgim kurbağa Kermit’e değil de, bütün kurbağalara... Pelüş oyuncaklar, biblolar, yastıklar, kalemler. Yani kurbağalı her şey... Koleksiyon gibi bir şey benimki.
04: Şu anda Türkiye’deki ve hatta Avrupa’daki voleybolcuların genelinin formasını giymek istediği bir kulüpten bahsediyoruz. Türkiye Ligi’nde görmeyi hayal edemeyeceğimiz yabancıların gelmesi, Avrupa Kupaları’nda elde edilen başarıları ve bunlarla alakalı olarak milli takımlardaki gözle görülür yükselişi Fenerbahçe’nin son 4-5 senede çıtayı yükseltmesinin sonucu olduğunu düşünüyorum.
05: Cannes takımı için Fransa Ligi’nde oynanan maçlar Şampiyonlar Ligi’ndeki maçlar için yapılan hazırlık maçları gibiydi. O zamanlarda Avrupa’da oynamak, farklı tecrübeler edinmek ve kendimizi geliştirmek açısından çok cazipti. Ama şimdi yabancı oyuncular buraya gelmek için fırsat kolluyorlar. Avrupa’nın en iyi ligine sahibiz. Kıran kırana, kazananın belli olmadığı maçlar oynanıyor bu da ligin seviyesini git gide daha üst seviyelere taşıyor.
• Barış Ermiş: "Final Four oynayıp yerel ligleri süpüreceğiz"
Antrenman yaptığım yer itibariyle Barış Ermiş’le neredeyse her gün karşılaşır oldum. Kendisiyle yaptığımız uzun sohbetleri, transferinin resmiyet kazanmasının ardından bu sayfalara taşıma ricamı geri çevirmedi. Her gün aksatmadan bireysel antrenmanlarını gerçekleştiren tecrübeli oyun kurucuyla bugünlere nasıl geldiğini, "keşkelerini, iyiki’lerini" konuştuk. Pianigiani’nin yönetiminde tecrübeli bir kadroyla deyim yerindeyse tozu dumana katmaya niyeti olduğunu aktaran Barış Ermiş’in parke dışındaki yaşamına da bir göz attık.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Bu sene Fenerbahçe Ülker çok ciddi transfer hamleleri ile başladı. Mike Batiste ve Romain Sato gibi kariyeri başarılarla dolu isimler kadroya dahil edildi. Benim oynadığım oyun kurucu bölgesine de muhtemelen çok ciddi bir isim gelecek. Takımın hedefleri de bu doğrultuda Final Four oynayıp yerel ligleri süpürmek olacak. Ben de oyun kurucu bölgesi özelinde takımdaki açıkları kapatmaya yardımda bulunmayı amaçlıyorum. Avrupa’nın en kaliteli oyuncularıyla birlikte oynamak, kazanımlarımı ilerletmek, çok büyük başarılarda pay sahibi olmak istiyorum. Büyük hedeflerin ve takım içi rekabetin fazla oluşu dışarıdan zor gibi gözükse de böyle büyük bir organizasyonun parçası olmaktan her oyuncu mutluluk duyar.
02: Manu Ginobili. Normalde hiç NBA seyretmeyen biriyim ama onun maçını gördüğüm zaman kaçırmıyorum. Oynadığı basketbol beni çok etkiliyor. Özelliklede slalomlar yaparak adam geçmesi. Antrenmanda kukaları dizip 1e0 çembere gitme rahatlığında bunu yapması hoşuma gidiyor.
03: Çok yetenekli oyun kurucularımız var esasen. Genç oyunculardan Şafak Edge ile birlikte Banvit’te oynadık mesela. Tofaş’lı Kenan Sipahi ile karşılıklı oynadık, o da çok yetenekli bir oyuncu. Belirleyici noktalardan biri bence basketbolun gün geçtikçe değişmesi. Günümüz oyun kurucuları 2 metreyi bile bulabiliyor artık. Yetenekten çok kuvvet, atletizm gibi öğelere kalıyor iş. Bu mücadeleye girebilmeniz lazım bir oyun kurucu adayı olarak. Genç oyun kurucu adayları için önce bol bol süre almak ardından bu kriterleri yerine getirmek bence çok önemli.
• "Geleceğin olimpiyat şampiyonlarını yetiştiriyoruz"
Boks, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün 9 ana branşından bir tanesi… Yıllardır kazandıkları madalyalar ile Fenerbahçemizi gururlandıran ve ünleri Türkiye sınırlarını aşan çok sayıda boksörümüz bulunuyor. Fenerbahçe Boks Şubesi bu başarılarının yanı sıra genç yeteneklere kucak açmayı da sürdürüyor. Ankara Boks Okulu’nun başlattığı sokak çocukları projesi yıllardır başarılı bir şekilde yürürken şimdilerde üst ve alt minikler kategorileri açıldı ve küçük yaştaki çocuklarımızın bu sporu benimsemeleri sağlanmaya başlandı. Öyle ki bir yıl içinde 3 Türkiye şampiyonu çıkartmayı başardı.
Röportajdan derlediğimiz spotlar şöyle:
01: Tarık Sözer, 44.5 kiloda Türkiye’nin en teknik boksörü seçildi. Boksa burada başladı. Mahallelerde dolaşırken buldum Tarık’ı, ’Gel seni boksör yapıyım.’ dedim. Çocuk da ’Annem, babam kızar.’ dedi. Sonra babası ile görüştüm. Çocuğu aldık, getirdik ve boksa kazandırdık. Geleceğin inşallah olimpiyat şampiyonlarından biri olacak. Bu çocuk hem şampiyon oldu hem de Türkiye’nin en teknik boksörlerinden seçildi.
02: Her antrenör kendi seçtiği boksörlerden bir ekip oluşturuyor ve onları çalıştırmaya başlıyor. Hepimiz Fenerbahçe için çalışıyoruz ama bu birbirimiz arasındaki rekabeti arttırarak başarılarımızı bir adım öteye taşımamızı sağlıyor. Bu sistem boksta gelişme sağlamış tüm ülkelerde bulunur. Özellikle altyapılar için oldukça iyi bir sistemdir. Her antrenör kendi sporcusunun başarısından ve başarısızlığından sorumludur. Bu da daha iyi bir çalışma ve hırs getirdi.
03: Önce hocanın kendisini sevdirmesi lazım ki sonra çocuğa boksu sevdirebilesin. Çocuk seni sevmese dinlemez de. Çocuklara baba gibi ağabey gibi yaklaşmak gerek. Mesela çocukları bazen sinemaya götürüyorum. Bazen parka gidiyoruz. Bunlar 11-12 yaşında çocuklar. Oyun oynamak istiyorlar. Burada sadece boks yapmıyoruz. Yeri geliyor futbol oynuyoruz, tenis oynuyoruz. Bu faaliyetler şart.
• Eski başkanlarımızdan saygıdeğer yazarımız Faruk Ilgaz bu ay, "Fenerbahçe her zaman Türkiye’nin en büyük kulübü olmuştur" ve "Fenerbahçe’ye Molnar geliyö, Fenerbahçe şampiyon oliyö." konulu yazılarıyla sizlerle buluşuyor.
Yazının Devamı İçin