Kadının yazdıkları özünde haklı konular benim için üslup sert de olsa.
Bu yazıdan milliyetçiler değil en fazla ülkücüler çileden çıkar.
Sünnilerle ilgili yazdıkları gerçekten çileden çıkaracak nispette olsada keçileri, kurtları Türk Milliyeçiliğinin olmazsa olmazları kabul etmediğim için konuyu bir ülkücü olarak gayet sıradan karşıladım diyebilirim. Türklüğü sembollerde arayan maskot milliyetçilerinden olmak ülkücülüğün şiarına aykırıdır.
Sünnilerin dönmeliği konusu da doğrudur. Türkler coğrafi konumları gereği islamiyet ile İranlılar üzerinden tanışmışlardır. Hatta Türklerin kullandığı islami terimlerin önemli kısmı farsça üzerinden dilimize girmiştir. Osmanlı imparatorluğu üzerinde acem kültürünün ağırlığı hilafetin alınışına kadar daha fazladır. Ve normalde tüm Türkler şii dir. Anadoluya geçenler şiiliği terkedip sünni olmuşlar, sonra sünniliğe geçmeyen diğer Türklere de baskı politikası uygulamış ve çatışmışlardır. Bu islamiyet üzerindeki acem arap çekişmesinde Türklerin bölünmüşlüğünü ve Türklüğünü unutup kardeşi ile çatışmasını anlatıyor bence.
Sünniliğin asıl dönekliği dinine olan dönekliği değil alevi kardeşine olan dönekliğdiir.
Gayet yanlış bir tanımlama. Türkler ehli sünnetten milim şaşmadı. Mevcut iran veya şii itikadlara hiç bulaşmadılar. Selçuklu ve Osmanlı tarihi ortadadır. Anadolunun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında büyük rol sahibi Hoca Ahmed Yesevi nin itikadı ortadadır. Tasavvufun Türk devletlerinde yoğun bir ağırlığı olması bile şii olmadığına delildir ki şiilik tasavvufu inkar eder. Tüm Türkler normalde şiidir diyerek iyi sallamışsınız, ama tutmaz bence boşa çabalamayın.
Gelelim milliyetçilik meselesine.
Aynen katılıyorum. Türkiye'de geniş toplum kitlelerini kucaklayacak Türk temelli bir milliyetçilik yok. İslamcılığın osmanlı şövenistliğiyle buluştuğu ülkücülük maalesef bu ülkede milliyetçilik sanılıyor. Bazı Türkçüler ise nasyonal sosyalizm ve ağır şiddet içeren politikalara, brakisefal kafataslarına takılmış durumdadır.
Başbuğ Atatürk ün getirdiği temeli bilime dayalı, örgütlü ve disiplinli çalışmayı ilke edinen, yüksek Türk ahlakı ve şuurundan gücünü alan bir milliyetçilik maalesef ülkemizde halka anlatılamamıştır.
Milliyetçilik fikriya birbirinden apayrı fikirlerle üç şekilde cereyan eder ülkemize ve en büyük handikap herkes kendi fikrini gerçek milliyetçilik olarak savunur.
Aslında tüm kamuoyuna bir teklifim var bu fikirlerin isimlerini değiştirelim kimse kimseye karışmasın.
Türk-İslam Ülküsünü benimseyenlerin milliyetçilik anlayışı fransız ihtilaliyle dünyaya yayılan ulus devlet projeli akımada, ırkçılık tabanlı soy milliyetçiliğinede uymaz. Çünkü bu iki akım İslama uymaz.
Bugün birlik ve bütünlüğü soy ırkçılığında aramak imkansız gibi bir şeydir. Bırakın birliği parçalanmaya zemin hazırlar. Ancak Türkçülerin yozlaşmaya ve asimile olmaya karşı verdikleri mücadeleyi takdir etmekte ülkücülerin vazifesidir. Nihal Atsızın çoğu fikrine katılmasakta dik duruşunu ve tarihini ayırt etmeksizin sahip çıkışını, Töreye bağlılığını takdir ediyoruz.
Kemalizmin milliyetçilik anlayışı İslamın alemşümul yapısına terstir. Ayrıca batı kökenli bir fikir olduğundan yönü batıya dönüktür, çağdaşlık, laiklik gibi terimleri baştacı yapar, asimile olmuş yozlaşmış adı türk ama yaşantısı ve töresi yabancılaşmış bir toplum angaje eder. Bununla birlikte son devletimiz olan Türkiye ulus devletin projesine uygun olarak "Ne mutlu Türküm diyene" prensibiyle bütünlüğü temin etmeye çabalamaktadır ki başarılı olması zor gözüksede birlik bütünlük adına pratikte bu prensibin dışına çıkmamaya ülkücü fikriyat olarak özen gösteririz. Veya şartlar olgunlaşıncaya kadar diyebiliriz.
Türk-İslam Ülküsüne göre;
Hem Türk, hem Müslüman olarak kalıp, hemde muasır medeniyet kurmak mümkündür. Bilim teknoloji hamlesinin yanısıra, İslam ahlakı ve nizamı muhafaza edilmeli bütün ümmete öncülük görevi kaldığı yerden devam etmelidir. Türk töresi yaşanmalı yaşatılmalı her türlü kültür emperyalizminin önüne set çekilmeli yozlaşmaya son verilmeli millet özüne dönmelidir. Tüm dünyaya İslam nizamının hakim kılınması için Türkün Cihan Hakimiyeti mefkuresi güdülmelidir.
Öncelikle islamiyet adı altında sünni arap emperyalizmi ile kültürümüze sokulan arap öğeleri temizlenmelidir. Türk çocuklarına Türk isimleri konulmalıdır. Türk çocuklarına necati hayati ahmed mahmud gibi isimler konulan bir ülkede Asena ne anlama gelir diye hiç tartışma çıkmaması doğaldır. Çocuklarımıza tarih dersi olarak 2 hafta orta asya tarihi 2 yıl osmanlı ve islam tarihi öğretirseniz varılabilecek sonuç budur.
Bu ülkenin ve milletin Avrupalı ve Ortadoğulu olmadığını bir Asya kavmi olduğunu hatırlaması lazım. Ve Türk gibi Türklük şuuru ile yaşayacağı bir kültürü oluşturması lazım.
Osmanlının duraklama döneminden sonra ki Türklük olgusunu ihmal etmesi bilinen bir gerçek ülkücüleri salt osmanlıcı olarak tanıtmakta sanırım camiayı tanımamaktan ileri geliyor. Ülkücü tarihte kurulan her devletin doğrusu ve yanlışını değerlendirip en mükemmelini tesis etme derdindedir. Osmanlının İslam adına bilimi hiçe saymasınıda, kozmopolitliğin yanlışlarını önemsememesini de görüyor ve tasvip etmiyoruz.
Yoksa amerikanın komünizme karşı uydurduğu islam türklüğü ile bir yere varılamayacağı açıktır. Bütün dünya daha gelişmiş ve güçlü devlet olmayı gelecekte görürken, Osmanlı'ya saplanıp gücünü ve kudretini geçmişte arayan melankolik şövenistlerdir şu an kendini Türk milliyetçisi sanan bir kısım saf.
O sizin yüzeysel bakış açınız. Yukarda saydıkların saf olabilir ama o fikirleri savunanların ülkücüleri olduğunu zannetmekte saflıktır.
Bu yoldan tek çıkış son 1000 yılın en büyük Türk lideri Başbuğ Atatürk'ün gösterdiği hayatını bilim, disiplinli çalışma ve örgütlü hareket ile mümkündür. Ve Başbuğ'un dediği gibi en büyük motivasyon ve başarı kaynağı
"Muhtac olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur."
saygılar