90 Yıl Sonra Başardılar

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
6778mr.jpg




90 YIL SONRA BAŞARDILAR
Yazar M. KARABULUT
Pazar, 27 Ocak 2008


- 90 YIL SONRA BAŞARDILAR, DEDESİNİ 1918'DE (Yandaki resim, Papa Eftim ilk meclisin önünde halka hitaben konuşma yapıyor) TUTUKLATAMAYAN FENER RUM KİLİSESİ 2008'DE AYNI GEREKÇELER İLE TORUNUNU TUTUKLATTI...
- EKÜMENİZM DİNİ DEĞİL SİYASİ İHTİYAÇTIR...
- HEDEF, LAİKLİK VE RUSYA'DIR... Eğer hedef Hristiyanlık dini olsaydı, dedesi, babası ve kardeşi patrik olan Sevgi Erenerol için Hristiyan dünyası "ne oluyor" diye sorardı. ANLIYOR MUSUNUZ?

Sevgi Erenerol'un dedesi olan Papa Eftim 1918 yılında yayınladığı bildiride, "Din, Allah'a ve vicdana bağlıdır. Kiliseler siyaset ocağı değildir. Allah'ın evidir... Fener Patrikhanesi, Türkiye'yi Avrupa'ya böyle göstermesi; Türk milletinin aleyhinde esastan arı şikayetlerde bulunması Allah'ın emrine ve hakikatine" muhalefet olduğunu açıklar. İstanbul Patrikhanesi bu bildiri sonrası Papa Eftim'e, "Türkiye'nin Ahmet İzzet Paşa Hükümeti tarafından Yunanistan'a verildiğini ve bu nedenle emirlere itaat etmesi gerektiğini" hatırlatır...

Papa Eftim ise İstanbul'un emirlerini, dine, mantığa ve insanlığa uymadığı gerekçesi ile bu sefer de cemaatini toplayarak protesto eder... Papa Eftim'in bu türden tamimler ile susturulamayacağını anlayan İstanbul Patrikhanesi, Aralık 1918'de Papa Eftim'in tutuklanması için, dönemin sadrazamı Tevfik Paşa'ya yaptığı şikayet Ankara'ya ulaşır. Fakat Papa Eftim'i tutuklama emri, dönemin Ankara Valisi Muhittin Paşa ve Keskin Kaymakamı Avni Bey işleme koymaz. Anadolu işgal edilir, Osmanlı devlet düzenin ve topraklarını kaybeder sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulur ama Fener Rum Kilisesi'nin siyasi mücadelesi bitmemiştir. İstanbul Kilisesi, Osmanlıdan Papa Eftim için istediği ve başarılı olamadığı tutuklama emrini, bu sefer de torunu Sevgi Erenerol için ister ve Cumhuriyet Türkiye'sinde başarılı olur. İki gün İstanbul Emniyetinde gözaltına altında tutulan Erenerol, savcının tutuklama isteği ile Beşiktaş Adliyesinde hakim karşısına çıkar ve tutuklanır. Erenerol'un tutuklanmasının, tarihi bir "KİN ve NEFRET" olduğu kamuoyu tarafından hiç görülmez ve gösterilmez. Bu konudaki tarihi bilinçsizliğimiz, Yunan başbakanın ülkemizi ziyareti sırasında, ilk önce başbakan Erdoğan arkasından da Dışişleri bakanı Babacan'ın demeçleri ile anlaşılır... Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığına, egemenlik haklarına ve yasalarına karşı duran Bartholomeos'u dinler, onun isteklerini yerine getirir ama kendi varlığı için düşünen ve mücadele eden bir vatandaşını tutuklama konusunda geri adım atmaz.

Sayın T.C. Devletini yönetenler ve devlete etki eden güçler,

AB-D politikaları ile Fener Rum Kilisesi'nin kolunu girdiğinizi çok iyi biliyorum. Öncelikli olarak, AB-D'nin hedef yaptığı Fener Rum Kilisesi'nin ekümenikliği, Roma ile bölünen Roma'da birkaç defa denenmiş dini değil siyasi bir istektir. Fener Rum Kilisesi tarihin hiçbir döneminde ekümenik bir kilise olarak tanınmamıştır. Eğer tanınsa idi, kendi emeği ile kurulun Yunanistan devleti kurulduktan dört yıl sonra kendi bağımsız kilisesini kurmazdı!!! Üstelik İstanbul'a haber bile vermemiştir. Onun için lütfen bunun siyasi bir istek olduğunu anlayın. Bugün yaşananlar 1821 yılında Mora isyanı ile yaşananlar ile bire bir aynı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin varlığı hala Osmanlı devlet düzenin o dönemde yaptığı hataların faturasını ödüyor. Çünkü ders almadık, kendi geleceğimiz için, o dönemi yorumlamadık ve inatla ders çıkarmadığımız için de bugünkü, Milliyet gazetesinin (27 Ocak 2008) haberine göre, "Ergenekon çetesine yönelik operasyon kapsamında aranan Türk Ortodoks Kilisesi'nde bulunan belgeler arasında suikast ve bombalama planlamaların çıktığı öne sürüldü." Bombalanacak yerlerin arasında köprüler ile Erdoğan'ın İstanbul'da kullandığı yol güzergahlarının krokileri de varmış. Aynı gün tarihli Hürriyet gazetesine göre Ergenekon çetesi bu eylemleri, "derin PKK'ya sipariş etmiş." Tüm bilgi ve belgeler ise "örgütün karargahı olarak adlandırılan Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin" kasasındadır. Önceki gün, suç ve ceza konusunda basın-yayın organları "yasalar önünde zehirliyor" demiştim. Okunmuş olmalı ki Sabah gazetesi de, Hürriyet ve Milliyet'in "zehirleme haberine" devam ederek, Hrant Dink "cinayet planının da, Türk Ortodoks Kilisesi'nde" yapıldığını öne süren iddiaları, birinci sayfada vermiştir. İnsanlık adına söylüyorum, Fener Rum Kilisesi ile aynı hataları yine tekrarlanıyor. Terör yuvasından insanlık adına bir eylem çıkmaz...Bunların ekümenizm ile hedefledikleri, LAİKLİK VE RUSYA'DIR... Tarihte bu terör yuvasının isteği ile başarılı olmuş imparatorluk yok iken, çağdaş dünyada siz mi başarılı olacaksınız? Eğer hedef Hristiyanlık dini olsaydı, dedesi, babası ve kardeşi patrik olan Sevgi Erenerol için Hristiyan dünyası "ne oluyor" diye sorardı.

Benim Notum;Koskaca İslam dünyası emperyalizmin maşası ve Eftim'den ögrenecegi çok şey var.
 
ERGENEKON'A GÜCÜNÜZ YETMEZ
Ergenekon; tarihe Türk adıyla geçen büyük milletin ortaya çıktığı bir vadi olarak kabul edilir.
26 Ocak 2008 Cumartesi 11:24

Rıza ZELYUT - Güneş



Gazetelere bir bakın...
Zil takmış oynuyorlar.
'Ergenekon Operasyonu' adı altında derin devlet çökertilmiş imiş...İstanbul'da 33 kişi, terör örgütü kurdukları iddiasıyla gözaltına alındı ya; bu yaygara ondan.
İşi derin devlete bağlamaya çalışanlar; derin devletin ne olduğunu bilmeyecek kadar cahiller... Derin devlet; her devletteki resmi bir yapılanmadır; bu kadarını yazalım; yeter.
Türkiye'de milliyetçi olmak suç haline getirildi. Türk demek, bayraktan söz etmek sizin cani gibi gösterilmenize yol açıyor. Hrant Dink'i vuran çocuğun eline de Türk bayrağı sırf bu yüzden verildi. Türk kimliğini karalamak için. Son operasyonun içyüzünü bilmiyorum ama milliyetçi muhalefeti susturmak eğiliminin bir gösterisi gibi geliyor bana. Gözaltına alınan emekli general Veli Küçük üzerinden silahlı kuvvetleri; Avukat Kemal Kerinçsiz üzerinden de milliyetçilerin haklarını savunanları kötülüyorlar. Fethullahçı gazetelere bir bakın; nasıl da mutluluk çığlığı atıyorlar. Fethullah Gülen, dünyayı sömüren Batılı holdinglerin Davos toplantısında övülürken, içeride de holdingçi medya ile Fethullahçı basın aynı biçimde davranıyor.
Fakat kimse gerçek darbeci Kenan Evren'den hesap sormaya kalkışmıyor. Bütün çaba işi tarihimizin sembolü Ergenekon'a bağlayarak milletimizi karalamak yönündedir.

TÜRKLÜĞÜN SEMBOLÜ
Ergenekon; tarihe Türk adıyla geçen büyük milletin ortaya çıktığı bir vadi olarak kabul edilir.
Son kitabım olan 'YABANCI KAYNAKLARA GÖRE TÜRK KİMLİĞİ' büyük ölçüde bu olayları anlatıyor.
Ergenekon, 'dik yamaç' anlamına geliyor. Söylenceye göre; Türkler burada bir dişi kurttan türemişler ve demir dağı eriterek dağlar içinden yeryüzüne yayılmışlardır.
Türklerin yaradılış efsanesinin doğduğu çevre olan Ergenekon, gerçek bir coğrafi alandır.
Bugün; Rusya, Moğolistan, Çin ve Kazakistan'ın sınırlarının birleştiği dağlık bölge; Ergenekon'un bulunduğu yerdir.
Bu bölgenin doğusu-batısı, kuzeyi-güneyi binlerce sene Türklerin egemenliğinde kalmıştır. 1 milyonluk Türk, 55 milyonluk Çin'in ordularını tepelemiş; Ergenekon'u vermemiştir.
Ergenekon Türk milletinin varoluşunun simgesidir. Bu simgeyi; beş on kişinin kurduğu söylenen örgütle eş göstermek; tarihimize yapılmış en büyük saygısızlıklardan birisidir.
Yine; bu saldırın bir parçası da gözaltındakileri, 'Kızıl Elma' ideolojisi ile bir gösterme yalanı ve karalamasıdır.
Kızıl Elma, Türk milletinin dünyaya egemen olma güdüsünü ve düşüncesini ifade eden bir ideolojik kavramdır. Kızıl Elma ideolojisi, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesini yaratan ideolojidir. Bu ideoloji, Batı Roma'yı bile ele geçirme hareketi olarak örgütlenmiş ve Türk orduları bu yüzden İtalya'ya kadar ulaşmışlardır.
İşte o sıralarda Avrupalı; Türk'ü kötü gösteren bir propaganda çalışması başlatmış; kilisenin önderliğindeki bu çalışma ile Avrupa halkı Türklere karşı direnmesini öğrenmiştir.
Türk'ün Kızıl Elma'sına Avrupalı Megali İdea (Büyük Yunanistan) ile karşılık vermiş; bunu da Yunanistan eliyle hayata geçirmiştir. Bunun amacı; Yunanistan milliyetçilerini kullanarak Bizans İmparatorluğu'nu yeniden yaratmak ve elbette ki Türkleri Anadolu'dan atmaktır. Geçen gün Türkiye'ye gelen Yunanistan Başbakanı Kostas'ın isteklerine bir bakın. Megali İdea'nın temel şartlarını dayattığını göreceksiniz. Buna şu Fethullalhçı ve yeni liberal çıkarcı aydınlardan tek eleştiri geldi mi? Gelmez, gelmez...
Kızıl Elma'ya karşı çıkanlar, Türklerin İstanbul'u fethetmesini hala kabul etmeyen Avrupalılar ile bunların içimizdeki uzantısı hain grubudur.
Ne yazık ki bu grubun bir ayağını tarikatçiler, bir ayağını da liberal demokrat denen kesim oluşturuyor.
Ve gazeteleri, televizyonları da büyük ölçüde bunlar yönlendiriyorlar.
Bunların yalanlarını ve yanlışlarını da biz ortaya çıkartıyoruz.
Allah izin verirse; çıkartmaya da devam edeceğiz...
 
Geri
Üst