824.5 Milyon Euro'luk Lig ve Şark Mantığı!!!

  • Konbuyu başlatan SiR ReaLiST
  • Başlangıç tarihi
S

SiR ReaLiST

Guest
Şampiyonlar Ligi'ne sadece katılmak bile UEFA kupasını kazanmaktan daha çok gelir yaratıyor.


Şampiyonlar Ligi 2007/2008 sezonunda 824.5 milyon Euro ciro yaptı. UEFA kurallarına göre bu cironun 585 milyon Euro'luk bölümü katılımcı kulüplere dağıtıldı. Yaklaşık 31 milyon Euro katılımcı ülke federasyonlarına dağıtılırken, kalan meblağ da UEFA'da kaldı. Kulüplere dağıtılan 585 milyon Euro 8 gruptaki 32 takım arasında paylaşıldı. Şampiyonlar Ligi şampiyonu Manchester United sadece UEFA'dan 42.8 milyon Euro aldı. Diğer finalist Chelsea de 36.4 milyon Euro'luk gelir elde etti. Ülkemizden turnuvada boy gösteren Beşiktaş 9.9 milyon Euro, çeyrek finalist Fenerbahçe'de 17.4 milyon Euro katılım geliri elde etti. Türkiye'nin en çok ticari gelir sağlayan kulübü Fenerbahçe'nin bir sezon önceki yıllık cirosunun 83 milyon Euro olduğunu hatırlarsak, bu gelirin önemini daha net anlayabiliriz. Ayrıca bu gelirlerin içerisinde maç günü gelirleri, forma satış ve diğer ticari gelirlerin olmadığını da göz önünde bulundurmalıyız. Analistlere göre Şampiyonlar Ligi kulüplere UEFA'dan gelen gelir kadar da ek gelir yaratıyor. Örneğin gecen sezonun şampiyonu Manchester United'ın bu organizasyondan elde ettiği toplam gelir yaklaşık 100 milyon Euro olarak hesaplanıyor.

Şampiyonlar Ligi'ne sadece katılmak bile UEFA kupasını kazanmaktan daha çok gelir yaratıyor. Örneğin gecen sene UEFA Kupası'nı müzesine götüren Zenit St.Petersburg takımı UEFA'dan 4.9 milyon Euro toplam katilim ve performans primi alırken, Şampiyonlar Ligi'nin en kötü performans gösteren takımı Shakhtar Donetsk 7 milyon Euro'nun üzeri bir gelir elde etmiştir. UEFA, geçen sezon Şampiyonlar Ligi'nde son 32 arasına kalan her kulübe sabit 3 milyon Euro öderken, UEFA kupasında finali kazanan takıma sadece 2.5 milyon Euro ödemiştir. UEFA kupasında toplam dağıtılan meblağ 37 milyon Euro iken, Şampiyonlar Ligi bu rakamın 15 katından fazla ödül dağıtmaktadır. Bu bağlamda finansal anlamda esas pasta Şampiyonlar Ligi'dir.

Bu rakamları verdikten sonra bu seneye bakalım. Bu sene Şampiyonlar Ligi katılımı 5.4 milyon Euro sabit getiri anlamına geliyor. Bunun yanı sıra her ülke yayıncı kuruluşunun yapmış olduğu ödeme ile ilintili olarak bir de havuz payı alıyor. Ülkemiz için bu rakam 10 milyon Euro. Eğer Şampiyonlar Ligi'ne iki takım ile katılırsak, bu rakam geçen sezonun şampiyonu Galatasaray'a 5.5 milyon, Fenerbahçe'ye ise 4.5 milyon Euro olarak bölüştürülecek. Eğer iki takımdan biri, Şampiyonlar Ligi'ne katılamazsa, 10 milyon Euro direk olarak diğer kulübe gidecek. Bu durumda şu anda Galatasaray için minimum 10.9 milyon Euro, Fenerbahçe için de minimum 9.9 milyon Euro gelir kapısı henüz açık. İşin ilginç yanı ezeli rakipler Fenerbahçe veya Galatasaray'dan biri Şampiyonlar Ligi'ne katılamazsa, diğerine yaklaşık 5 milyon Euro hediye edecek. İlk maçların skorlarına bakınca daha avantajlı görünen Fenerbahçe taraftarları şimdiden Galatasaray taraftarlarını kızdırmaya başladılar.

Sabit katılım ve havuz gelirlerinin üzerine her galibiyete 600 bin, her beraberliğe de 300 bin Euro performans geliri de eklenmeli. Gruptan çıkmak 2.2 milyon, çeyrek final 2.5 milyon, yarı final de 3 milyon Euro ek performans geliri sağlıyor. Ülkemizdeki toplam yerel futbol pastası yıllık yaklaşık 300-350 milyon Euro olarak hesaplanıyor. Bu rakam bütün profesyonel liglerdeki bütün kulüplerin maç günü, sponsorluk, ticari ve yayın gelirlerini kapsıyor. Buradan bakınca Şampiyonlar Ligi'nin ülkemiz kulüpleri için ne kadar hayati bir gelir kaynağı olduğunu daha net görebiliriz.

Bütün bunları sporu takip eden bizler görüyoruz. Doğal olarak kulüp yöneticilerimiz de bu konunun bilincindeler ancak konuya biraz daha ciddi eğilmeliler. Şampiyonlar Ligi ön elemesinin telafisi olmadığından ve gelir potansiyeli de Türk spor kulüpleri için hayati olduğundan, ön eleme hakkı kazanan kulüplerimiz hem transferlerini, hem de sezon hazırlıklarını buna göre yapmalılar. Kanımca şu anda ne Galatasaray, ne Fenerbahçe %100 potansiyellerindeler ancak sezonun en önemli maçlarını oynuyorlar. Pek tabi ki şans ve sakatlık faktörleri de var ancak Galatasaray'daki sağ bek ve forvet açığı, Fenerbahçe'deki defansif orta saha ve yedek kaleci eksikliğinin bu faktörler ile alakası yok.

Futbol doğası itibari ile risklidir; top yuvarlaktır ancak bu riskin en azından yönetilebilir tarafı yönetilmelidir. Bunun için büyük kulüplerimiz şark mantığından sıyrılıp, sorunlarını son dakikada çözmeye çalışmak yerine, biraz daha uzun soluklu planlamaya gitmeliler. Yoksa Şampiyonlar Ligi'nin kayıp gelirleri sezon içinde çok aranır. En azından büyük transfer yatırımları Şampiyonlar Ligi'ne katılım şansı olan yıllarda yapılmalı, bu yıllarda transfer çalışmaları bir önceki sezondan başlamalı, ana transferler hazırlık dönemi öncesi tamamlanmalı ve takımda çok önemli bir problem yoksa teknik heyet değişikliği yapılmamalı ya da en azından yeni teknik heyet bir önceki sezon sonu itibari ile belli olmalı. Kısacası takım ön eleme müsabakalarına %100 hazır olarak çıkmalı. Galatasaray ve Fenerbahçe'nin bu sezonki Şampiyonlar Ligi'ne katılımları ile ilgili sonuç ne olursa olsun, kulüplerimiz gelecek yıllarda ön elemelere bu kadar hazırlıksız çıkmamalılar.


Dorukhan Acar

NTVSPOR
17 Ağustos 2008 Pazar
 
Geri
Üst