Öğle saatlerinde Antalya hem ıslak hem güneşli. Antalya'nın taktik dağılışı Galatasaray'ı bitiriyor. Maç böyle kazanılır sloganları beynimde yankı, yankı... “Barkovizyon toptancısı” olanlar da gelmiyor değil aklıma! Aman diyorum kendi kendime, ama ne içten bir aman. Şimdi Fenerbahçe akşam kazanır, gül dökerler yollarına hemen! Nitekim oraya doğru giden bir tablo var ya, helal olsun. Oryantalizmin doruklarına, marş marş!
Hacettepe maçında alınan farklı galibiyetin büyük bir anlamı yok.
Evet, ister inanın ister inanmayın yok.
Olsa olsa Fenerbahçe'yi beş dakikalık bir duşa sokar, o kadar.
15 dakikada 2-0 olmuş bir maçtı o.
Hani beyinlerini "koşmakla" bozmuşlar var ya,
Onların "sistem bozan" Alex de Souza'sının dahiliği ile.
Dahilik ile delilik arasında gidiyor bazen sahada, kaybediyor ya kendini.
Erkek çocuk bekliyoruz Alex!
2-0 olmuş, rakip hayattan zaten soğumuş.
14 Şubat ya, akılları sevgililerinde herhalde.
Maç 15. dakikada bittikten sonra bir de açılıyorlar!
Öyle bir boşluk var ki sahada tribünden biri inse oynasa skor değişmez!
"Sevgililer günü katliamı" filmi gibi, dursan 10 atacaksın zaten.
Bu galibiyeti değil, bu isteği Trabzonspor maçında gösterin.
Eh o zaman şiirler yazalım sizlere.
Kaptan Alex de Souza maç sonrası özetliyor; "Dayak yedik."
Var mı daha ötesi?
Şırınga ile mi çalışmak zorunda F.Bahçe?
“Azizsilin” diye medyanın bir tükürüğü var, bu manşet olunca mı?
Sarı-kırmızı rakip görünce mi sadece adını hatırlamalı F.Bahçe?
7-0'ın olsa olsa tek büyüyebilecek kazancı taraftar ile barış olur.
Bir maç önce;
Takım iki yediğinde üç diye bağıran sözde "Fenerbahçeli" geyiklere...
Koca bir tokat olur.
Bakın ben bunları diyorum, bu takıma inanmadığım için mi?
Hayır, tamamen düşüncelerdeki vadeyi uzun tutarak "kalıcılık" için.
Bu takımın bilinci haplarla açık tutulmamalı, forma yetmeli.
Bu psikolojiyi güveniyorum, Volkan Ballı bir şeyler yapar yansıtır onlara.
Zaten takımda şu an ilk yapılması gereken, dış dünyaya kapanmak değil.
Dış dünyanın seslerini futbolcuların beynine kamçılamak.
Fenerbahçe'de maalesef bir süre şiddete evet, öğrenene kadar..
O "forma değeri" geleneği oluşana kadar.
Düne kadar sadece imza törenlerinde o gelenek vardı.
İlerleyen haftalarda göreceğiz, daha neler öğrendiklerini...
F.Bahçe 12 puan gerideyken ligin sonunda potada olacağını bağırdık.
İlk yarıda gelecek 10 maçlık seriyi tahtaya önceden yazdık.
Bu sürpriz bir tahmin gibi geldi de, o kadar sıradan ki oysa.
Bu takımın zirvede yer alması için ekstra bir şey yapmasına gerek yok.
Öndekiler birbirleriyle oynayacak, Fenerbahçe kazanacak.
Çubuklu zaten yetiyor, bakın derbilere...
Olay şampiyonluktan çok daha ötesi.
Ben bu takımın gelecek sene daha güçlü olup olmayacağını düşünüyorum.
Ve gelecek sene, ondan sonraki sene, ve ondan sonraki sene...
İyi ekonominizle bu kalite artışınız aynı frekansa girdiği an...
Alın size ufak Barcelona, kim istemez.
Siz şampiyonlukla ölçüyorsanız başarıyı, bir şey diyemiyorum.
Bu ülkenin yarısı böyle maalesef.
Hani Chelsea beyin yıkıyor ya bu konuda hep!
Anlayana...
***
Bir de yine Aragones, yeniden Aragones.
Hacettepe maçı sonrası bir sağa bir sola saltolar;
Ali Koç önceki gün diyor "Rapor doğrultusunda birileri gidebilir"
Aragones'ten vole; "Benim ağzımdan mı çıktı bunlar?"
Aragones'ten vole (2); "Gençlerimizi kiraya verebiliriz"
İşaret edilen isimler;
İlhan Parlak ve Abdülkadir Kayalı.
Haydi geçmiş olsun cümleten.
Bir de "Seneye burada olursam" lafı var ki...
Kontratı 1 sene daha devam eden şekilde gözüken bir hoca.
Böyle bir açıklama yapması...
Yorum size kalmış.
***
BU LİSTEYE ÇOK İYİ BAKIN!
Aslında ne Hacettepe patlaması.
Ne Luis Aragones, ne tribünler.
Ne F.Bahçe'nin bayanlarının baskette rekabeti ortadan kaldırması.
Bunlar değil, aslında bugün konuşulması gereken bir şey var ki;
Football Money League (Futbol Para Ligi) ve Fenerbahçe.
Deloitte firması bir gelecek kahinidir.
Geçtiğimiz sezon 25, bu sezon 19, 113 milyon avro gelir.
"Para kardeşim para bu ben başarı istiyorum" diye haykıracaksınız da!
Ben size bu tablonun bu ligin özetini geçeyim, kabaca.
Belki daha sonra detayları ve tam mealini ve getirdiklerini yazarım;
Bu liste Avrupa'nın en büyüklerinin listesidir...
Bu liste benim gözümde FIFA, UEFA'nın listesinden daha önemlidir...
Bu liste "büyüme ve yönetilmenin" en somut örneği, bir gösteridir.
Bu liste "gelecektir"
Her şey sahadaki 7-0 ile olmuyor, sadece stat ile büyük olunmuyor.
O kadar gururlandım ki her sene kahvemi derin derin yudumlarken takip edip incelediğim listede ilk 20'de bir Türk takımını görmeyi.
İşte Aziz Yıldırım'ın kulübü getirdiği nokta bu.
ÖTEKİ ÜÇ BÜYÜKLER
Klasik son notum bu sefer üç büyüklere...
Hani diyorlar ya askerdeyken "İşte öteki Türkiye" bu diye...
Hep iyi şeyler duymak ister bu takımların taraftarları da, üzgünüm..
Üç büyükler, hep iki yüzlüler.
Ortalıktaki tepkiler, stratejik çıkışlar...
Biz bu tabloyu yıllardır sırayla onlarda görmedik mi?
Öteki yüzlerini bir gün gerçekten yıkarlar umarım.
Bıktık mikrofonlardan, bıktık ülkedeki bu hareketlilikten.
Futbol gündemi bu kadar televizyon şovlarına endeksli başka bir ülke yok.
Bu dediklerimin bir rengi yok, al birini vur ötekine...
Ben gündem yaratan değil, üreten yönetimler istiyorum.
Bırakın hakkınızı sahadaki futbolcunuz, tribündeki taraftarınız korusun.
Mafya babası sandınız kendinizi daha önce peki n oldu?
Ressamlığa neden soyunursunuz sırayla! Göz boyarsınız!
Yakın geçmiş, yılların içindekileri bulmak size kalmış;
2004 Beşiktaş?
2008 Fenerbahçe?
2009 ...
Esat DERGİ
Hacettepe maçında alınan farklı galibiyetin büyük bir anlamı yok.
Evet, ister inanın ister inanmayın yok.
Olsa olsa Fenerbahçe'yi beş dakikalık bir duşa sokar, o kadar.
15 dakikada 2-0 olmuş bir maçtı o.
Hani beyinlerini "koşmakla" bozmuşlar var ya,
Onların "sistem bozan" Alex de Souza'sının dahiliği ile.
Dahilik ile delilik arasında gidiyor bazen sahada, kaybediyor ya kendini.
Erkek çocuk bekliyoruz Alex!
2-0 olmuş, rakip hayattan zaten soğumuş.
14 Şubat ya, akılları sevgililerinde herhalde.
Maç 15. dakikada bittikten sonra bir de açılıyorlar!
Öyle bir boşluk var ki sahada tribünden biri inse oynasa skor değişmez!
"Sevgililer günü katliamı" filmi gibi, dursan 10 atacaksın zaten.
Bu galibiyeti değil, bu isteği Trabzonspor maçında gösterin.
Eh o zaman şiirler yazalım sizlere.
Kaptan Alex de Souza maç sonrası özetliyor; "Dayak yedik."
Var mı daha ötesi?
Şırınga ile mi çalışmak zorunda F.Bahçe?
“Azizsilin” diye medyanın bir tükürüğü var, bu manşet olunca mı?
Sarı-kırmızı rakip görünce mi sadece adını hatırlamalı F.Bahçe?
7-0'ın olsa olsa tek büyüyebilecek kazancı taraftar ile barış olur.
Bir maç önce;
Takım iki yediğinde üç diye bağıran sözde "Fenerbahçeli" geyiklere...
Koca bir tokat olur.
Bakın ben bunları diyorum, bu takıma inanmadığım için mi?
Hayır, tamamen düşüncelerdeki vadeyi uzun tutarak "kalıcılık" için.
Bu takımın bilinci haplarla açık tutulmamalı, forma yetmeli.
Bu psikolojiyi güveniyorum, Volkan Ballı bir şeyler yapar yansıtır onlara.
Zaten takımda şu an ilk yapılması gereken, dış dünyaya kapanmak değil.
Dış dünyanın seslerini futbolcuların beynine kamçılamak.
Fenerbahçe'de maalesef bir süre şiddete evet, öğrenene kadar..
O "forma değeri" geleneği oluşana kadar.
Düne kadar sadece imza törenlerinde o gelenek vardı.
İlerleyen haftalarda göreceğiz, daha neler öğrendiklerini...
F.Bahçe 12 puan gerideyken ligin sonunda potada olacağını bağırdık.
İlk yarıda gelecek 10 maçlık seriyi tahtaya önceden yazdık.
Bu sürpriz bir tahmin gibi geldi de, o kadar sıradan ki oysa.
Bu takımın zirvede yer alması için ekstra bir şey yapmasına gerek yok.
Öndekiler birbirleriyle oynayacak, Fenerbahçe kazanacak.
Çubuklu zaten yetiyor, bakın derbilere...
Olay şampiyonluktan çok daha ötesi.
Ben bu takımın gelecek sene daha güçlü olup olmayacağını düşünüyorum.
Ve gelecek sene, ondan sonraki sene, ve ondan sonraki sene...
İyi ekonominizle bu kalite artışınız aynı frekansa girdiği an...
Alın size ufak Barcelona, kim istemez.
Siz şampiyonlukla ölçüyorsanız başarıyı, bir şey diyemiyorum.
Bu ülkenin yarısı böyle maalesef.
Hani Chelsea beyin yıkıyor ya bu konuda hep!
Anlayana...
***
Bir de yine Aragones, yeniden Aragones.
Hacettepe maçı sonrası bir sağa bir sola saltolar;
Ali Koç önceki gün diyor "Rapor doğrultusunda birileri gidebilir"
Aragones'ten vole; "Benim ağzımdan mı çıktı bunlar?"
Aragones'ten vole (2); "Gençlerimizi kiraya verebiliriz"
İşaret edilen isimler;
İlhan Parlak ve Abdülkadir Kayalı.
Haydi geçmiş olsun cümleten.
Bir de "Seneye burada olursam" lafı var ki...
Kontratı 1 sene daha devam eden şekilde gözüken bir hoca.
Böyle bir açıklama yapması...
Yorum size kalmış.
***
BU LİSTEYE ÇOK İYİ BAKIN!
Aslında ne Hacettepe patlaması.
Ne Luis Aragones, ne tribünler.
Ne F.Bahçe'nin bayanlarının baskette rekabeti ortadan kaldırması.
Bunlar değil, aslında bugün konuşulması gereken bir şey var ki;
Football Money League (Futbol Para Ligi) ve Fenerbahçe.
Deloitte firması bir gelecek kahinidir.
Geçtiğimiz sezon 25, bu sezon 19, 113 milyon avro gelir.
"Para kardeşim para bu ben başarı istiyorum" diye haykıracaksınız da!
Ben size bu tablonun bu ligin özetini geçeyim, kabaca.
Belki daha sonra detayları ve tam mealini ve getirdiklerini yazarım;
Bu liste Avrupa'nın en büyüklerinin listesidir...
Bu liste benim gözümde FIFA, UEFA'nın listesinden daha önemlidir...
Bu liste "büyüme ve yönetilmenin" en somut örneği, bir gösteridir.
Bu liste "gelecektir"
Her şey sahadaki 7-0 ile olmuyor, sadece stat ile büyük olunmuyor.
O kadar gururlandım ki her sene kahvemi derin derin yudumlarken takip edip incelediğim listede ilk 20'de bir Türk takımını görmeyi.
İşte Aziz Yıldırım'ın kulübü getirdiği nokta bu.
ÖTEKİ ÜÇ BÜYÜKLER
Klasik son notum bu sefer üç büyüklere...
Hani diyorlar ya askerdeyken "İşte öteki Türkiye" bu diye...
Hep iyi şeyler duymak ister bu takımların taraftarları da, üzgünüm..
Üç büyükler, hep iki yüzlüler.
Ortalıktaki tepkiler, stratejik çıkışlar...
Biz bu tabloyu yıllardır sırayla onlarda görmedik mi?
Öteki yüzlerini bir gün gerçekten yıkarlar umarım.
Bıktık mikrofonlardan, bıktık ülkedeki bu hareketlilikten.
Futbol gündemi bu kadar televizyon şovlarına endeksli başka bir ülke yok.
Bu dediklerimin bir rengi yok, al birini vur ötekine...
Ben gündem yaratan değil, üreten yönetimler istiyorum.
Bırakın hakkınızı sahadaki futbolcunuz, tribündeki taraftarınız korusun.
Mafya babası sandınız kendinizi daha önce peki n oldu?
Ressamlığa neden soyunursunuz sırayla! Göz boyarsınız!
Yakın geçmiş, yılların içindekileri bulmak size kalmış;
2004 Beşiktaş?
2008 Fenerbahçe?
2009 ...
Esat DERGİ