30 ağustos zafer bayramınız kutlu olsun

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя





30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

GÜNÜN ANLAMI VE ÖNEMİ
Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu.
Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böy-lece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu.
TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü"nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, or-dularına: "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi.
Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi.
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı.
1922 yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld". İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı.
Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık
Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
Büyük Tarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz.











30 Ağustos
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos
İçime bir ordu havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...

Geçer tunç adımlar demir göğüsler,
Geçer Mehmetçikler, geçer subaylar,
Hepsinin alnında zaferden süsler.
Geçer hayalimde bir bir alaylar.

Geçer toplar, geçer atlar, yağız, al,
Geçer dağlar, geçer yollar, şehirler...
Yangınlar üstünde ince bir hilal!..
Yaralılar düşe kalka geçerler.

Çılgın bir istekle bu şan akını
Afyon'dan, İzmir'e kaçlar çağıldar.
Unutmuş at gemi, kılıçlar kını,
Can canı unutmuş zafere kadar.

Ne var bu dünyada sana yakışan,
Alnında bir zafer sabahı kadar;
Sen Mehmetçik, söyle büyük kahraman,
Sana zafer kadar yakışan ne var?

Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...

Ahmet Kutsi TECER
 
vatana millete hayırlıs olsun
 
Vatani isgal eden güclere karsi ebedi baskomutan ulu önder Mustafa Kemal Atatürk´ün önderliginde girisilen onurlu mücadelenin zaferle taclandirilisinin 88. yil dönümünün 30 Agustos Zafer Bayramimiz Kutlu Olsun...

 
Yasasin Aziz Sanli TÜRK Milleti

Tüm Sehitlerimizin Ruhlari Sad Olsun

30Agustos2010.jpg

sancak.jpg


Bu gün; 30 Ağustos Zafer Bayramı... Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman ordumuzun kazandığı zaferlerden birinin, Büyük Taarruz'un yıldönümüdür. Ama;
"30 Ağustos sade bir tarih değildir.
Bu günün tarihe san veren bir anlamı vardır.
Bu günün heybedi,
Toprağa, denize ve göğe sığmayacak kadardır."
Çünkü bu gün; bağımsızlık ve yurt aşkıyla şahlanan Türk ulusunun ATATÜRK'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı kazandığı, Sevr Antlaşması'nı parçaladığı, Lozan Barışı'nı sağladığı ve Cumhuriyetin temeline ilk harcı koyduğu gündür...
Yıl 1919, Mayıs'ın 15'i... Yunanlılar İzmir'de... Hedef, Türk'ün boynuna esaret kemendini takmak ve güzel Anadolu'ya sahip çıkmak... Yunan saldırısı yaman başlar 1920'de... Güzel yurt köşeleri elden çıkar bir bir... Kanla yoğrulur kara toprak, kanla sulanır. Afyon, Kütahya, Eskişehir...
Ancak düzenli ordularla "Dur!" denebilirdi bu azgın Yunan'a. Ve bir ordu yaratılır yoktan... Bir ordu ki, yediden yetmişe dek, kadın erkek, kız kızan... Silâh yokmuş, üniforma yokmuş, ne gam... "Ölesiye saldırırlar düşmana, diş var, tırnak var ya... Ve bu inançla "yalnız düşman değil, milletin ters giden talihi de yenilir". İnönü'nde... Ardından yeni destanlar eklenir tarihe sırasıyla... İşte Aslıhanlar, Afyon, Kütahya... İşte Eskişehir, Dumlupınar, Sakarya...
Türk ordusunun Sakarya'da kazandığı zaferin bir başka benzeri yoktur
yer yüzünde. Bu savaş, bir milletin kaderini değiştiren ve 22 gün, 22 gece süren yaman bir uğraştır. Bu savaş, insanlık duygularından yoksun, vahşi ve saldırgan bir düşmanın başını Türk'ün iman dolu göğsüne çarparak paramparça ettiği bir taştır. Bu savaş, haksız, şuursuz ve kirli bir istilâ emelinin, Sakarya'nın köpürmüş sularında boğulduğu bir savaştır.
Bundan dolayıdır ki; insanlık tarihi sayfalarında Sakarya Meydan Muharebesi'ne müstesna bir yer verilmiştir. Çünkü Türk ordusu, Viyana'da başlayan amansız çekilmeye Sakarya'da "Dur!" demiştir.
Ulu Önder ATATÜRK'ün, "Hattı-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça düşmana terk olunmaz..." komutundaki anlamı çok iyi kavrayan kahraman Türk ulusu "Ya istiklâl, ya ölüm..." parolasıyla mücadele etmiştir.
Vatanın bağrından düşmanı söküp atmaya kesin kararlı olan Türk ordusu, bütün gücünü toplar Ağustos 1922'de... Artık her şey, Türk ulusunun haysiyet savaşına ve Akdeniz'i "ilk hedef" gösteren bir başkomutanın Eskişehir'den İzmir'e kadar sürdüreceği kahramanlık yarışına kalmıştır...
Sabırsızlıkla beklenen Büyük Taarruz, 26 Ağustos sabahı günün ilk ışıklarıyla başladı. Patlayan toplar bütün dünyaya şu gerçeği haykırıyordu
sanki;
"Duysun bunu, kâinatta herkes, Türk'ün sesidir, bu gürleyen ses..."
Başkomutanından en son erine kadar bütün bir ordu, Türk gücüne ve Türk yenilmezliğine olan büyük inançla tek vücut olmuş, baştan başa kin, boydan boya hınç kesilmişti. Bu yıllardan beri yakılan, yıkılan ve insanlığa sığmayan işkencelerle yok edilmek istenen Türk neslinin, Türklüğün süngüleşmiş, mermileşmiş bir iradesiydi sanki... Kısaca;
"Bir yanda yürekleri kanatan bir görünüm, Her türlü bayağılık, şiddet, kan, ölüm... Bir yanda iman dolu göğsünde vatan sevgisi, Ve... Yedi düvele karşı üstünlüğü Türk'ün..."
Taarruz pek yaman sürüyordu 26 Ağustos'ta... Akşam olurken ordularımız düşman mevzilerinin bir kısmını ele geçirmiş, Ahır dağlarını şan süvarilerimiz bir mızrak gibi saplanmıştı düşmanın bağrına...
Yunan mevzilerini teftiş eden bir İngiliz generalinin "Türkler bu tahkimatı altı ayda aşarlarsa, bir günde aştık diye öğünebilirler" dediği yer, dört gün gibi kısa zamanda geçildi. Parola kısa ve kesindi:
"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri... Eskişehir'den, Sakarya'dan, İzmir'den, Yunan kaçıyordu... Kaç ha kaç... Atatürk'ün süvarileri koşuyordu peşlerinden Ta Afyon'dan beri, dört nala, çala kırbaç..."
Artık zafer yakındı, uzansak tutacaktık sanki o zaferi... Günlerce açlığa, susuzluğa meydan okumuş, umutla el birliği etmiş bir ordunun yalın ayaklarındaki sızıydı o zafer...
Yuvalarını, bebelerini terk ederek erine cephane taşıyan kadınların sırtındaki ağrıydı o zafer...
Evini, yurdunu, bağımsızlığını kaybetmiş, kanlı göz yaşlarıyla cepheden haber bekleyen bir ulusun sevinçlerindeki göz yaşıydı o zafer.. Ve biz, o zafer uğruna vuruşa vuruşa ölmeye ant içmiştik;
"Kurtuluş Savaşı dedik, birlik olduk, el ele vererek Gazi olduk, şehit olduk severek, isteyerek..."
Sakarya boylarında her karış toprak, kahraman Türk kanıyla sulandı, hamurlaştı. O topraklar Çanakkale kadar vatanlaştı, o kahramanlar Ulubatlı Hasan kadar yüceldi, destanlaştı... Bizans'ın yıkılışı nasıl tarihte yeni bir çağsa, aşılamayan, Çanakkale Birinci Dünya Harbi'nde belirgin bir merhale, Sakarya ve Büyük Taarruz da sömürücülerin istilâ emellerine son veren, sömürülenlerin hür ve egemen yaşama yollarını aydınlatan bir meş'ale oldu.
Son zafer kazanılmıştı artık... Kara bulutlar dağılıyordu üzerimizden. Gürr bir başka doğuyordu o bilinmeyen tepelere... Türk tarihinin akışı bir başka olmuştu 30 Ağustos sabahı.
"30 Ağustos'ta
Yurdu işgalden kurtardık, milleti zulümden
Bir vatan yarattık yer yüzünde,
Tüm vatanlardan yüce...
Sınır çizgilerini sağlam çizdik,
Hudut taşlarını kol ve bacaktan diktik,
Yurtta sulh, cihanda sulh dedi ATATÜRK,
Parola bildik...
Bu gün de,
ATATÜRK devrimleri'nin aydınlığında
Şerefle ölmek kadar Şerefle yaşamasını öğrendik
Hem de; Alnımız açık, başımız dimdik..."


P.Kd.Alb. Mustafa BAŞEL

ATATÜRKÇE YASAMAK

Zafer Haftası'nda Atatürkçe düşünmek, Atatürkçe yaşamak...
Zafer Haftası'nda Atatürk'e uzanmak, Atatürk'ü tanımak, Atatürk'ü anlamak sonra da dönüp onu tüm yönleriyle yaşamak, yaşayabilmek. Bugüne kadar bunu yapabilsek, bunu başarabilseydik, bulunduğumuz çizgiyi çoktan aşar, O'nun çağdaş uygarlık düzeyi dediği düzeye çoktan ulaşırdık.
Ne acıdır ki, bunu yapamadık ve sürekli O'nun ruhunu incitip durduk. 26 Ağustos'ta bir ucumuz Malazgirt'te, bir ucumuz da Kocatepe'deydi. Kimimiz Alparslan kimimiz de Mustafa Kemal olmuştuk.
Malazgirt Savaşı, Zafer Haftası'na göre çok uzakta. Birinin üzerinden 926 yıl, diğerinin ise 75 yıl geçmiş. Aralarında büyük zaman mesafesi var. Biri Anadolu'nun kapılarını Türklere açmış, öbürü Türklüğün sesini dünyaya duyurmuş. Atatürk'ün bir dava adamı, bir eylem adamı olduğunu yeniden anlıyor, O'nunla bütünleşmek istiyoruz. O'nunla bütünleştikçe kendimize geliyor, nerede olduğumuzu, kim olduğumuzu daha iyi anlamak istiyoruz. 26 Ağustos, 9 Eylül'e uzanan yolun başı. O 15 günde Türk ordusu harikalar yaratıyor ve 9 Eylül günü güzel İzmir'e giriyor. 1919'dan beri dalgalanan Yunan bayrağı indiriliyor, göndere Türk bayrağı çekiliyor.
Atatürkçü düşüncede barış vardır, özgürük vardır, insanca yaşamak vardır. Atatürkçü düşünce, insana ve insan toplumuna, ayrı bir pencereden bakar, insanın insana kul olmadığını vurgulamaya çalışır. Atatürkçü düşünce insana değer verir, insanın hakça ve özgürce yaşamasını ön plânda tutar.
Kısacası, Atatürkçü düşüncede sevgi vardır, saygı vardır, insana değer vermek vardır. Atatürkçü düşüncede ileriyi görme, hesaplama, doğru karar verme vardır.
Atatürkçü düşüncede herkes eşittir, herkes yasalara aynı yakınlıktadır. Kimse kimseden üstün değildir. Demokratik hak ve özgürlüklerden herkes eşit oranda yararlanır, yasalar önünde kimse kimseden fazla birşeyler isteyemez. Atatürkçü düşüncede açıklık vardır, saydamlık vardır, düşüncelere saygı vardır. Atatürkçü düşüncenin en karakteristik özelliği bağımsızlıktır. Atatürk'ü en çok, bu yönü ile tanır bu yönü ile takdir etmeye çalışırız. Zafer Haftaları, dileriz hep o zindelikle, o güzellikle sürüp gitsin, 26 Ağustos'lar düşlerimizde öyle parlak anılar olarak kalsın.


Şükrü KAÇAR

261 Rakımlı Tepe’yi savunmakla görevlendirilen bir grup Türk askerinin tepeye, kendisine doğru hızla geldiğini gördü. Kemal onlara şunları söyledi:


“Neden kaçıyorsunuz?”dedim. “Düşmandan”dediler. “Nerede?”dedim. Askerler Hill 261’i göstererek “Orada” dediler. Kaçan askerlere “Düşmandan kaçılmaz” dedim. Onlar “Mermimiz bitti” dediler. “Eğer merminiz yoksa, süngüleriniz var”dedim, ve onlara bağırarak süngü taktırdım ve yere yatırdım. Askerler süngü takıp yere yatınca, düşman da yere yattı.”

Hücum eden Anzaklar geçici olarak durdurulmuştu.

[Mustafa Kemal’den alıntı. Robert Rhodes Gallipoli, Londra, 1999, sayfa.113]​

ALLAH unutturmasın - Atatürk'ü ve Türk'ü

Atatürküm Izindeyiz
 

Dalgalan Şanlı Bayrağım Bu Vatan Üstünde;
Üstünde Dolaşanlar Can Verir Senin Uğruna;
Uğruna Ne Canlar Verilmiş Bu Güzel Vatanın ...
 
30 Agustos Zafer Bayramimiz Kutlu Olsun
 
"Makus tarihimiz"i tersine çevirmemizin zaferidir 30 Ağustos.
 


33c85lw.jpg


30agus.JPG
bayrak21cz0.gif







ngziiq.jpg


Çanakkale'de yazılan destanın,
Bizans ile yarım kalan hesabın,
İzmir'de tamamlandığı gündür...
Yüce Türk ulusunun,
İyiden iyiye, yiğitliğinin anlandığı gündür!
Anadolu'da kanayan yaraların,
Yeniden sarıldığı gündür...
Mehmedin şaha kalkıp,
Düşmanı tepelediği gündür...
Kocatepe'nin, İnönü'nün ve Dumlupınar'ın,
İnim inim inlediği gündür!
Malazgirt'de asırlar önce doğan güneşin,
Dokuz asır sonra İzmir'de...
Yeniden doğup, Anadolu'yu ışıttığı gündür!
Türk Ulusu'nun bir yürek olup,
Gücünün damarından fışkırdığı gündür...
Başkaldıran asilerin ve eşkiyanın,
Çakal sürüsü gibi kaçıştığı gündür!
Altay dağlarındaki Türk'lük destanının,
Anadolu'da yeniden söylendiği gündür...
Büyük kumandan Atatürk'ün,
Vatan topraklarını yeniden sınırlayıp,
Bizlere emanet ettiği gündür!
Şanlı tarihimizdeki zaferlere,
En büyüğünü kattığı gündür!
Zaferden zafere koşan ordumuza,
Ata'nın bayram hediye ettiği gündür...
Kükremiş sel gibi kabaran öfkemizin,
Akdeniz'e, Ege' ye doludizgin dolduğu gündür!
Bayrağımın renginin al al olduğu gündür...
Dökülen kanlarımızın helal olduğu gündür!
'Yurtta sulh,cihanda sulh' sözünün,
Tarihte ve dünyada yerini aldığı gündür...
 
098c13ec.jpg



bayrak21cz0.gif



Zafer Bayramı'mız kutLu oLsun.
 
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun..
 
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlıyacaktı.

Şanlı, şerefli ve onurlu gazi ya da şehit olmuş cesur yürekli Anadolu yiğitleri ve kumandanları Gazi Mustafa Kemal'in eseri olan bu büyük Zafer hepimize kutlu olsun.

Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa, Adın yazılacak mücevher taşa..
 
30 ağustos zafer bayramımız kutlu olsun.
 
94658c53c44e6f26227974f04173fd08.jpg


TÜRK VATANI BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR,PARÇALANAMAZ.


bunu herkez kafasına kazısın

ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
 

Otuz Ağustos...
Ufukta bir duman, bir toz.
Türk süvarisi yürüyor; uzakta,
Top sesleri homurdanmakta.
Köpük içinde, tere batmış atlar...
Bunlar at değil.
Ayaklı kanatlar.
Sisli tepelerde gölgeler boğuşuyor
Gölgeler düşüyor, kalkıyor, koşuyor
Süngüler parlıyor,
Eziyor, vuruyor;
Mehmetçik yeni Türkiye'yi yuğuruyor.
Bir sürünün dağılışı.
Boğulan bir boğazın kısık nefesi...
Bir el, Akdeniz'i gösteriyor.
Bir el ki, bütün cihana bedel.
Uçuyor atlar, Köpüklü kanatlar.
Kaçıyor gölgeler,
Eriyor mesafeler...
Dokuz Eylül, İzmir,
Sanki bir Gelincik tarlası,
İki sevgilinin kavuşması,
Gözler yaşlı, denizler sapsarı,
Sevinç içinde çırpınıyor, Akdeniz'in Dalgaları.​

Server ZİYA
 
Geri
Üst