3 Mayıs Türklüğe Nakşeden Gün..

emertcan

New member
Katılım
6 Şub 2006
Mesajlar
1,290
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kadıköy Cehennemi...!
3 MAYIS: TÜRKÇÜLÜĞE NAKŞEDEN GÜN...

3 MAYIS 1944: Tarihi bir mücadelenin çile yolunda yaşadığı tecrübenin takvim yapraklarına düşen sembolü mü? Yoksa, inancın ve idrakin paydasında,direncin yılgınlığa ram olmadığının Türkçülük şerefinde tescili mi?Her iki soruya da el-cevap,evettir.

O tarih başkaldırıya tevdi ediliyorsa, biliniz ki Türkçülüğün miadına delalet ediyordur.

Büyük Türkçü; merhum dava adamı Hüseyin Nihal Atsız'ın devrin Başvekili Şükrü Saraçoğlu'na (ORHUN) dergisinde kaleme aldığı iki açık mektup, Türkçülük hareketinin infial noktasına gelişinin adeta manifestosudur.

Şükrü Saraçoğlu 4 Ağustos 1942 tarihinde meclise hitap ederken sunduğu konuşmada 'Biz Türküz, Türkçüyüz,bizim için Türkçülük bir kan davası olduğu kadar,bir vicdan bir kültür meselesidir.'diyor.Lakin söylediği sözlerin hepsi havada kalıyor,tersi tatbik ediliyordu.Saraçoğlu Milli eğitim bakanlığına tescilli solcu H.Ali Yücel'i ,M.E.B. ve üniversite kadrolarına da aynı görüşün müdavimlerini atıyordu.Bununla beraber,komünist olup fikriyatın yanlışlığını anlayıp rücu eden İ.Hakkı Baltacıoğlu Eminönü Halkevi'nde konferans verirken,salona gelen solcu gençler konferansı provake ediyor ve olaylar çıkarıyorlardı...

İşte bu noktada merhum N.Atsız ilk açık mektubunu 1 Mart 1944 tarihli Orhun Dergisi'nin 15. sayısında yayınlıyordu.Atsız: 'İşte Türkçülüğün hakim olduğu bir Türk ülkesinde böyle bir olay oluyor.İşin en kötü yönü de bu nümayişi yapanlar hem üniversiteli hem devlet parasıyla okuyan talebeler;demek ki devlet bilmeden koynunda yılan besliyor.Kızıl gözlü ,sinsi ve zehirli bu yılanlar,yem bekledikleri geldiğinde vatanı arkadan vuracaklar .Bekledikleri kızıl sabahı Türkiye'ye getirecek olan yabancı ordulara ajanlık edecekler.' diyor ve Saraçoğlu'na ilk ciddi telkinini yapıyordu. Ardından Orhun dergisinin 16. sayısında 2. açık mektubu neşrediyor; Sabahattin Ali gibi bir komünist'in maarif vekaletinde tayininin nasıl yapıla bildiğini Başvekile soruyordu. Yazıda;'Mili vicdan, vatan düşmanlarının tepelenmesini istiyor,yurt sever türk çocuklarına kötü örnek olan komünistlere mevki vermek usulünü kaldırınız' diyerek, uygulanan yanlış politikalardan dolayı Başvekile zemm ediyordu.

Nihal Atsız'ın Orhun'da yazdığı bu iki açık mektup; başta H.Ali Yücel olmak üzre bütün solcuları endişeye düşürüyor; Ali Yücel'in teşvikiyle Ulus gazetesinin baş muharriri Falih Rıfkı Atay, Atsız'ı mahkemeye veriyordu. 26 Nisan 1944 günü mahkemenin ilk celsesi başlıyor ve ardından 3MAYIS1944'e erteleniyordu. Atsız'ın mahkemeye verilmesi bütün yurtta Türkçü gençlerin galeyana gelmesine vesile oluyor;her yerde ve başta Ankara'da nümayişler tertipleniyordu. Bu arada, merhum Türkçü Osman Yüksel Serdengeçti; bir esnada mahkemede karşısında gördüğü Sabahattin Ali'yi tokatlıyor; bilahare yeni hadiselerin cereyan etmesinden korkan hükümet,güvenlik tedbirlerini daha da arttırıyordu.

3 Mayıs 1944 günü gerçekleşen ikinci celsede mahkeme salonunu tıklım tıklım dolduran Türkçü gençler;'kahrolsun komünistler' ve milliyetçi sloganlar eşliğinde adliyeden Ulus'a kadar yürüyor, mahkeme tekrar davayı 9 Mayısa erteliyordu. Bu ertelenen tarihte; Atsız'ı kaldı otelde tevkif edip ardından ülke sathında Türkçü avına başlanıyordu. Zeki Velidi Togan, Fethi Tevetoğlu, Necdet Sançar ve büyük dava adamı ALPARSLAN TÜRKEŞ gözetim altına alınıyor. Nihal Atsız'ın dergisi olan Orhun kapatılıyordu.

Devrin Cumhur-reisi İsmet İnönü, Atatürk dönemi icraa edemediği Türkçülük düşmanlığını, o tarihlerde uygulamaya koyuyordu. İsmet İnönü 19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramında halka şöyle seslenir:'Turancılar, Tük Milletini, bütün komşuları ile onarılmaz bir surette düşman yapmak için birer tılsım bulmuşlar. Bu kadar şuursuz ve densiz fesatçılara Türk millletinin mukadderatını kaptırmamak için Cumhuriyet rejimi bütün tedbirlerini kullanacaktır.'

Görünen oydu ki; Türkçülüğe karşı amansız bir mücadeleye girilmiş ve bu mücadelede devletin başında bulunanlar ellerinden gelen bütün çabayı sarf etmeye gayret göstermişlerdir.Türkçüleri yıldırmak için akla hayale gelmeyecek işkence metotlarına başvurmuşlar,aralarından büyük lider Başbuğ Alpaslan Türkeş de olmak üzere tevkif edilen sanıkları tabutluk adı altında 2000 mumluk ampulle donatılmış dar,tek kişilik odalara hapsetmişlerdir.

7 Eylül 1944 günü tutuklanıp işkencelere maruz kalan 23 Türkçü'yü ' gizli teşkilat kurmak,düzeni bozmak,ihtilal hazırlığı yapmak' suçlamalarıyla mahkeme önüne çıkardılar.Bu suçlamaları doğal olarak İsmet İnönü ve C.H.P.zihniyeti uyarlıyor;mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürerek ,nasıl bir tek taraflılık misali verileceğinin tarihe kara notunun düşmesine zemin hazırlıyorlardı.

Savcı(Kazım Alöç) iddianamesinde :'Efendim,biz bunları yüksek mahkemenin huzuruna, hükümeti devirmeye çalışan vatan hainleri olarak çıkarmış bulunuyoruz'sözleriyle ,tertibin mantığını vazıh şekilde belli ediyordu. Savcının iddiasına karşılık, Nihal Atsız,'Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı, kimse bana vatan haini diyemez. Bu çirkef iftirayı iadeye de tenezzül etmiyorum.Kimin hain, kimin vatan sever olduğunu tarih tayin edecektir. Hatta etmiştir bile.'sözleriyle, iddialara karşı gerekli yanıtı veriyordu.

Bütün iftiralara, tehditlere, şantajlara rağmen, 3Mayıs 1947'de ki celsede; mahkeme 23 Türkçünün: Nihal Atsız-Z.Velidi Togan-Alparslan Türkeş-Nejdet Sancar-Dr. Fethi Tevetoğlu- Muzaffer Eriş-Hasan Ferit Cansever-Reha Oğuz Türkkan-Yusuf Kadıgil-Zeki Özgür Sofuoğlu-Hamza Sadi Özbek-İsmet Rasim Tümtürk-Fehiman Altın-Fazıl Hisarcıklı-Cemal Oğuz Öcal-Cebbal Şenel-Nurullah Barıman-Saim Bayrak-Sait Bilgiç-Cihat Savaşfer-Hikmet Tanyu-Orhan Şaik Gökyay-Hüseyin Namık Orkun.- beraat kararı veriliyor; ve hakikat doğru yönde tecelli ediyordu.

Türkçülük-Turancılık davasının meşhur askeri savcısı Kazım Alöç; iddianamenin İnönü'nün direktifleri ile Falih Rıfkı Atay tarafından kaleme alındığını, Yeni Günaydın gazetesinde ikrar ediyordu.

3 Mayıs'ın Türk tarihinde Türkçülük adına önem arz eden ciddi tecrübelerden biri olduğunu, karşımıza ALPARSLAN TÜRKEŞ gibi Türkün en son BAŞBUĞUNU çıkardığını; ve kutsal Türkçülük davasının ne gibi badireler atlatarak günümüze kadar geldiğinin, bundan sonrada; dünkü yaşanan tecrübelerden bilinip, anlaşılıp, ibret çıkarılması gerektiği hususunu asla göz ardı etmemek gerekir.

Türkçülük kutsal bir inançtır. Taviz verilmeyecek kadar kutsal... Türkçülük şuurunu yaşayanların; ırkının yüksek değerini bilip, Türkün kudretini -Güneşin doğuşu,gibi-bekleyenlerin TÜRKÇÜLÜK TOYU kutlu olsun.


3 Mayıs : Milliyetçilerin komüniste karşı DUR ! diyen toplu hareketidir.

3 Mayıs : Türk milliyetçilerinin bayramıdır.

3 Mayıs : bundan otuz iki yıl önce idealist ve vatanperver bir grubun o devrin dikta rejimine karşı başlattığı kutsal gayeli bir hareketin ilk adımıdır.

3 Mayıs : Türk milliyetçilerinin yeni bir hamleye girişmesinin başlangıcıdır.

3 Mayıs : Türk milletini ilimde,maneviyatta,teknikte en yükseğe çıkarma hamlesidir.

3 Mayıs : Türk milliyetçilerinin yabancı kültüre ve yabancı ideolojilere karşı baş kaldırmasıdır.

3 Mayıs : kendi milli kültürümüzü çağdaş gelişmelerle yeniden yoğurma hareketidir.

3 Mayıs : Ülkücülük Hareketinin dönüm noktasıdır.

3 Mayıs : Türk milliyetçilerinin ,Türk milletinin varlık davasında çektikleri ızdırabın ,elemin,gözyaşının ifadesidir.

3 Mayıs : Türk milliyetçilerine yalan ve iftiralarda bulunanların kendi iftira ve yalanlarıyla boğulduğu gündür.

3 Mayıs : büyük milletimizin edebiyete kadar yaşayacağına inanan Türk milliyetçilerinin yeniden doğuşudur.

3 Mayıs : Türk milliyetçilerinin bayraklaşan hareketidir.

3 Mayıs : Milliyetçi Türkiye'nin kuruluşunda temel taşdır.

Yarının Büyük Türkiyesi bu şuur ve azimle kurulacaktır.3 Mayıs 1944'den bu yana otuz iki yıl geçti.Türk milliyetçileri bugün bir çığ gibi büyüyor.Yurdun dört bir yanındaki Ülkücü ve Milliyetçi kadrosuyla ,Türk milletinin hizmetinde;onu ilimde,teknikte ,ahlakta dünyanın en ileri seviyesinde getirmek gayesi taşıyor.

3 Mayıs,Bütün Türk milliyetçilerine kutlu olsun.

Alparslan TÜRKEŞ

30 nisan 1976
Millet gazetesi
 
3 Mayıs TÜrklük bayramımız tüm TÜrk illerinde kutlu olsun..
 
Bu dönemde Nihal ATSIZ’la aynı davada yargılanan Orhan Şâik Gökyay’ın savunmasında geçen şu sözler de haklılıklarından miskâl zerresi kadar şüphe duymayan insanların sağlam duruşunu göstermesi açısından önemlidir: “Ben; vatanın dört bir bucağında, on yedi yıldır alnının akıyla Türk milletinin hizmetinde şerefli bir öğretmen olarak çalışan ben; on yedi yıldır ne kendi şerefine, ne vatanın ve milletin şerefine kendi aczi dâhilinde leke sürdürmeyen ben; şerefi, haysiyeti, adı aylardır darağacında sallandırılan ben; yâni bugün artık her iki mânâda adı çıkmış ve çıkarılmış olan Orhan Şâik Gökyay karşınızda, yeryüzünde işlenebilecek olan suçların en zelîli, en iğrenci, en şerefsizi ile vasıflandırılmış olarak, vatan hâini ithâmı altında bulunuyorum. Bir madalya takar gibi, bir sadaka verir gibi vicdanınız ürpermeden bana yakıştırılan bu kirli ve çirkin emâneti daha lâyıkına verilmek üzere, verenlere iâde ediyorum.”

Buradan yaşadığımız döneme gelecek olursak.Yaşadığımız dönemde ülkemize yöneltilen tehditleri ve muhtemel tehlikeleri görmezden gelemeyiz. Türkiyemizin birliğine ve bütünlüğüne kast eden elleri artık iyice tanıyoruz. Cumhuriyetimizin temel ilkeleri ayaklar altına alınmak istenmektedir. On binlerce şehidin kanı pahasına, büyük fedakârlıklarla kurulmuş olan cumhuriyet, gizli ve sinsi emellere kurban edilemez. Siyasî rejimimiz mollalar rejimi, ülkemiz mollalar ülkesi olmayacaktır. Yüreklerimiz, bu uğurda meydanlara dökülen yüz binlerle birlikte çarpmaktadır. Ülkeyi karanlıklara doğru sürüklemek isteyenlerin karşısında sıkılmış bir yumruk gibiyiz.

Avrupa Birliği’nin Türkiye üzerindeki emelleri şimdi açıkça anlaşılmaktadır. Büyük Orta Doğu projesi içinde Türkiye’ye biçilen taşeronluk rolünün bizleri nerelere sürükleyeceğini kestirebiliyoruz. Ülkemize yönelen tehditler, ne yazık ki, içimizde de bazı güç merkezlerini ele geçirmiştir. Yabancı ağzıyla konuşanlar, yabancı talimatıyla yazanlar milletimizin dostu sayılamaz. Gözümüzün önünde olup bitenleri hakkıyla değerlendirmek boynumuzun borcu olmalıdır.

Türkçüler Günü, bütün Türkçülere ve Türklüğe kutlu olsun!

’Efendiler, yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun, en evvel ve her şeyden evvel Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine ve millî ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumu öğretilmelidir. Milletlerarası cihan vaziyetine göre, böyle bir mücadelenin gerektirdiği ruhî unsurlarla mücehhez olmayan fertlere ve bu mahiyette fertlerden meydana gelen cemiyetlere hayat ve bağımsızlık yoktur.’’ Mustafa Kemal ATATÜRK
 
3 Mayıs Türkçülüğün tarihinde bir dönüm noktası oldu. O zamana kadar yalnız duygu ve düşünce olan, edebi ve ilmi sınırları pek de aşmıyan Türkçülük, 1944 yılının 3 Mayısında birdenbire hareket oluverdi.

Ali Suaviler, Süleyman Paşalar, Mehmen Eminler, Ziya Gökalplar, Rıza Nurlar yalnız duygu, düşünce, iş Türkçüsü idiler. Hareket Türkçüsü olmamışlardı. Çırağan baskını Türkçü Ali Suavinin siyasi bir hareketiydi. Bunun Türkçülükle ilgisi yoktu. Sıhhiye Vekili olduğu zaman gayri Türkleri atarak yerine Türkleri yerleştiren Rıza Nur fiili Türkçülük yapıyordu. Fakat bu da hareket değildi.

Türkçülükte ilk hareketi 3 Mayıs 1944 Çarşamba günü, Ankara'daki birkaç bin meçhul Türk genci yaptı. Bu bakımdan Türkçülük tarihinde onların hususi bir şerefi vardır

Bundan sonra 3 Mayıs Türkçülerin günüdür. Ona bir bayram diyemiyeceğiz.Çünkü yıllarla süren büyük ızdırabımız o gün başlamıştır. Ona bir matem demek de kabil değildir. Çünkü bunca sıkıntıların arasında bize büyük bir imtihan vermek, yürekliyle yüreksizi er meydanında denemek, yahşı ile yamanı ayırmak fırsatını vermiştir. O güne kadar tehlikelerden gafil bir çocuk toyluğu ile yürüyen Türkçülük 3 Mayıs'ta gafletten ayrılmış, maskelerin arkasındaki iğrenç yüzleri görmüş, can düşmanlarını tanımış, dost sandığı hainleri ayırt etmiş, hayalin yumuşak bulutlarından gerçeğin sert topraklarına düşmüştür.Böyle sağlam bir sonuca varmak için çekilen bunca sıkıntılar boşa gitmiş sayılmaz. Bundan dolayı biz 3 Mayıs'a Türkçülerin günü deyip çıkıyoruz.

Hoşlanmayanlar onu benimsemesin. Yalnız kendilerine benzeyenler, yani Türke benzemeyenler onu yadırgamasın. Biz 3 Mayıs'ı sevmekte devam edeceğiz.

Türkçülük, tek sandığı düşmanına karşı 3 Mayıs hareketini yaparken onun çift olduğunu acı bir deneme ile öğrendi. Bu milli hareketin zaferinden korkan Türkçülük düşmanları, Türkçüleri ortaçağı andıran vahşetlerle hapse atılır ve aleyhlerinde türlü yayınlar yapılırken, onları tartışmaya çağırmak garabetini de gösterdiler. Tarih bunu bağışlamayacak ve Türkçüler günü olan 3 Mayıs, bir gün Türklerin günü olunca onlar tarihin büyük mahkemesinde layık oldukları akıbete uğrayacaklardır.

Türkçüler Toplu veya yalnız, her yerde 3 Mayısı analım. Analım ve Kür Şadın hatırasını yüceltelim...

Ne mümkün zulm ile bidad ile imha-ı hürriyet,
Çalış, idraki kaldır muktedirsen ademiyetten!


Hüseyin Nihal Atsız
 
Konunun ehemmiyeti malum, umarım bu gün tıpkı 3 mayıs 1944 deki gibi, tüm milliyetçilerin birlik olup ortak tavır koydukları gibi, bugünde ihtiyaç olunan birlikteliğe bir başlangış ve örnek vesilesi teşkil eder.
Bu arada epeydir seviyeli yorumlarından uzak kaldığımız antidepresana da hoşgeldin demeyi bir borç bilirim.
 


...

Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar elele,
Tarihler bin dokuz yüz kırk dördü gösterdi,
Atsız'ım Bozkurtlara buyruğu verdi,

Yiğitçe buyruğa gönül verdiler,
Alparslanlar, Kokanlar, Orkun, İdiller,
Yürüyün, yürüyün haydi yiğitler,

Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar elele,
Büyük Türk Milleti senin bayramın.

Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar elele,
Dilde birlik, işte birlik, fikirde birlik,
Sağlanırsa o zaman kurulur dirlik,

Yürü yiğit yürü bugün senin günündür,
Bugün düğün günün, bayram günündür,
3 Mayıs Türkçünün düğün günüdür,

Haydi 3 Mayıs, Türkçüler Turancılar elele,
Büyük Türk Milleti senin bayramın.


...
 
Türkçüler Günü, 3 Mayıs 1944 günü Büyük Türkçü rahmetli Hüseyin Nihal Atsız başta olmak üzere, aralarında Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in de olduğu bir gurup Türk Milliyetçisi aydının tutuklanması, tutukluluk sırasında işkenceler görmesi nedeniyle ve ayrıca Atatürk'ten sonra değişen yönetim politikasına karşı ilk Milliyetçi çıkışın; hareketin dönüm noktası olarak kabul edilip kutlandığı bir gündür.

3 Mayıs 1944’de tutuklanmasından sonra milliyetçi aydınlar bir müddet siyaset üstü kalarak davalarını yürütmek yolunu seçtiler. Daha sonra mevcut siyasi partilere girmek suretiyle partiler üstü siyasetlerine güç katmayı denediler. 1969 da ise Başbuğumuz partileşerek Türk Milliyetçiliği davasını yürütmeyi uygun buldu ve bunu en etkili yol olarak ilan etti.

3 Mayıs Türkçüler Günü 1980 ihtilaline kadar muntazaman her yıl kutlanmıştır. 12 Eylül ihtilalinden sonra Türk Milliyetçileri zindanlarda ve işkence hanelerde, 3 Mayıs 1944 yılı işkence ve baskılarını gölgede bırakacak şekilde işkence gördüler. Zindanlara atılmayan Türk Milliyetçileri ise ayrı baskı ve tehditlere maruz kaldı. Yani 12 Eylül ihtilalinden sonra maddi, manevi baskı görmeyen tek bir Türk Milliyetçisi, tek bir ülkücü göstermek mümkün değildir.

3 Mayıs,Türkçülere Karşı Yapılan Haçlı Seferidir.
3 Mayıs,Türk tarihinin en önemli günlerinden biridir.
3 Mayıs,Türkçülüğün fikirden harekete geçtiği gündür.
3 Mayıs,Türkçülüğün umutsuzluktan umuda yöneldiği gündür.
3 Mayıs,Gaflete dalmış tutuma Türkçülük ruhuyla dolu gençliğin şahlanışıdır.
3 Mayıs,Türkçülük ülküsünün tüm Türkiye’ye ve Türk Dünyasına yayıldığı,Bozkurtça şahlanış günüdür.
3 Mayıs,Milliyetçilerin komüniste karşı DUR ! diyen toplu hareketidir.
3 Mayıs,Türk milliyetçilerinin bayramıdır.
3 Mayıs,Bundan otuz iki yıl önce idealist ve vatanperver bir grubun o devrin dikta rejimine karşı başlattığı kutsal gayeli bir hareketin ilk adımıdır.
3 Mayıs,Türk milliyetçilerinin yeni bir hamleye girişmesinin başlangıcıdır.
3 Mayıs,Türk milletini ilimde,maneviyatta,teknikte en yükseğe çıkarma hamlesidir.
3 Mayıs,Türk milliyetçilerinin yabancı kültüre ve yabancı ideolojilere karşı baş kaldırmasıdır.
3 Mayıs,Kendi milli kültürümüzü çağdaş gelişmelerle yeniden yoğurma hareketidir. 3 Mayıs,Ülkücülük Hareketinin dönüm noktasıdır.
3 Mayıs,Türk milliyetçilerinin ,Türk milletinin varlık davasında çektikleri ızdırabın elemin,gözyaşının ifadesidir.
3 Mayıs ,Türk milliyetçilerine yalan ve iftiralarda bulunanların kendi iftira ve yalanlarıyla boğulduğu gündür.
3 Mayıs, büyük milletimizin edebiyete kadar yaşayacağına inanan Türk milliyetçilerinin yeniden doğuşudur.
3 Mayıs, Türk milliyetçilerinin bayraklaşan hareketidir.
3 Mayıs,Milliyetçi Türkiye'nin kuruluşunda temel taştır.
3 Mayıs, Türk Milliyetçilerine,kutlu olsun.
 
Geri
Üst