eyakamoz
New member
- Katılım
- 24 Mar 2006
- Mesajlar
- 491
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Q humması ya da Zollinger-Ellison hastalığını duydunuz mu? Peki, Ruam ya da Japon ensefalitini? Dünya üzerinde adını bile bilmediğimiz çok sayıda rahatsızlık var. İşte sizlere her gün bir yenisiyle karşılaştığımız hastalıklar ve belirtileri...
Kampçılar grip benzeri belirtilere dikkat etmeli, çünkü bu blastomikoz olabilir.
Dünya üzerinde kaynağı belli ya da belli olmayan çok sayıda hastalık var. Küresel düzeyde, salgın hastalıklarla mücadeleye aktarılan paranın miktarı da yüksek boyutlarda. Ölümcül hastalıkların çoğu aslında önlenebiliyor. Ancak, gelişmekte olan ve üçüncü dünya ülkelerinde kurbanlar çoğunlukla çocuklar.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) hazırladığı raporlarda yıllık ölüm oranı en yüksek hastalıkların başında, 4.4 milyon ölümle akut solunum yolu enfeksiyonları geliyor. Bunu 3.1 milyon ölümle kolera, tifo, dizanteri gibi diyare hastalıkları izliyor. Üçüncü sırada ise 3.1 milyon ölümle verem geliyor.
WHO'nun patlak veren salgınlarla ilgili haber teşkilatı, dünya genelinde tehdit unsuru olağandışı salgınlar konusunda uyarılarda bulunuyor. Bunlardan önemlilerini inceleyelim. 2002 Ocak ayında Gabon ve Kongo Cumhuriyeti'nde Ebola virüsü salgını yaşandı. Öncekinde 26 vaka ve 23 ölüm yaşanmışken, sonraki salgında 16 vaka ve 11 ölüm görüldü. Şubatta, Hindistan köylerinde veba baş gösterdi. Gabon'daki ebola vakalarının sayısı 57'ye ulaştı.
Mart ayıyla ilgili haberlerde, Malawii'de koleranın patlak verdiği ve 609 kişinin öldüğü belirtildi. Nisan ayında Yunan otoriteleri, akut solunum yolu hastalıkları şikayetlerinin 39'a çıktığını bildirdi. Ölüme yol açabilen bu hastalık panik yarattı. Mayısta Brezilya'da döküntülü ateş şikayetinde bulunanların sayısı 318.000'e ulaştı. Bunların 57'si hayatını kaybetti. En çok etkilenen yer Rio de Janerio oldu. Haziranda, Afganistan'da büyük bir leishmaniasis salgını yaşandı.
Şark çıbanına benzeyen bu hastalık leishmania adındaki parazitten kaynaklanıyor ve yüz bölgesinde ülserleşmeye neden oluyor. El Salvador'da döküntülü ateş vakalarının sayısı temmuz ayında üst noktaya ulaştı. Ağustosta Madagaskar'da yaşanan grip salgınında 156 kişi öldü.
Patlak veren salgınlar ve ölüm oranlarıyla ilgili bilgiler WHO'nun resmi internet sitesinde (www.who.int) güncelleniyor. Bu bilinen salgınlar ya da hastalıkların yanı sıra, Focus dergisi olarak sizler için, adını bile söylemekte zorlandığımız 26 rahatsızlığı tanıtmayı düşündük. Tabii ki amacımız hastalık hastası bir toplum yaratmak değil. Ancak, bilgili ve bilinçli olmakta yarar var.
1- Alveoler hydatid (Alveolar Hydatid Disease - AHD)
Tilki, kır kurdu ve köpeklerde bulunan mikroskobik tenya (Echinococcus multilocularis) larvalarının enfeksiyonundan kaynaklanıyor. İnsanlarda enfeksiyon nadir görülse de, tedavi edilmediği taktirde ölümcül olabiliyor. Karaciğer, akciğer ve beyinde parazit tümörlerinin gelişmesine yol açıyor. AHD, çoğunluğu kuzey bölgeleri olmak üzere dünyada yaygın şekilde görülüyor. Orta Avrupa, Kuzey Amerika, Çin ve Japonya'da vakalara rastlandı. AHD, topraktan hastalığın bulaştığı bitki ve meyvelerin toplanması ya da yine topraktan bu paraziti alan evcil hayvanlardan yayılıyor.
Tüberküloz bir yılda 3.1 milyon kişinin ölmesine yol açıyor.
2- Blastomycosis
Grip gibi ateş, titreme ve ağrılarla başlıyor. Ancak, ABD ve Afrika'nın belirli bölgelerinde görülen bu mantar hastalığı, deride yaralara ve prostat, kemik, hatta beyinde iltihaplanmalara yol açıyor. Kurbanlarının yüzde 5'ini öldürüyor; ancak, dünya genelinde hastalığın kaç kişide bulunduğu bilinmiyor. Hastalık kirli toprakla taşınıyor. Dolayısıyla kurbanlarının çoğunu çiftçiler, kampçılar ve orman işçileri oluşturuyor.
Yersinyoz, iyi pişmemiş domuz ürünlerinden taşınıyor. Hastalığın belirtileri apandisitle benzer...
3- Çin karaciğer paraziti
Bu küçük parazitin Latince'deki adı Clonorchis sinensis... Çoğunlukla Japonya, Kore, Çin, Tayvan, Vietnam'da görülüyor ve bu bölgede 30 milyon insana bulaşmış durumda. Parazit, çiğ ya da iyi pişmemiş balık yoluyla taşınıyor ve karaciğer içindeki salgı kanallarına yerleşiyor. Hiçbir hastalık belirtisi göstermeden yıllarca bulunduğu bölgede barınıyor; ancak, karaciğere zarar veriyor. Bu hasar, ölüme yol açabiliyor.
Tularemi, çoğunlukla bit yoluuyla bulaşsa da, keneler de bu hastalığın taşıyıcısı olabiliyor.
4- Parazit takıntısı
Bu bir akıl hastalığı... Kişi, derisinin altında bakteri, parazit ya da böceklerin yaşadığını düşünüyor ve bu duyguyu zihninden atamıyor. Kökeni psikolojik olsa da, verem ya da frengi gibi fiziksel hastalıklar sonrasında kişide belirebiliyor. Hastalar, çoğunlukla derilerini yüzerek ya da kimyasal maddelerle bu hayal ürünü organizmaları vücutlarından dışarı atmaya çalışıyorlar. Bıçak ya da cımbızla kendilerini yaralayanların oranı bir hayli yüksek.
5- Doğu at ensefaliti (Eastern Equine Encephalitis)
Bu hastalığın ana sorumlusu sivrisinekler... Kuzey Amerika, Orta ve Güney Amerika, Karayibler'de, öldürücü virüsü (literatürde doğu at ensefaliti virüsü olarak geçiyor) atlara ve insanlara bulaştırıyorlar. 1964'ten günümüze 153 resmi onaylı vaka görülmüş. Pek çok insanda hafif grip belirtileri gösterse de, kimilerinde merkezi sinir sistemini etkiliyor. Bu vakaların yüzde 50'sinde kişi ölüyor, geri kalanında ise ciddi beyin hasarları görülüyor.
Kampçılar grip benzeri belirtilere dikkat etmeli, çünkü bu blastomikoz olabilir.
Dünya üzerinde kaynağı belli ya da belli olmayan çok sayıda hastalık var. Küresel düzeyde, salgın hastalıklarla mücadeleye aktarılan paranın miktarı da yüksek boyutlarda. Ölümcül hastalıkların çoğu aslında önlenebiliyor. Ancak, gelişmekte olan ve üçüncü dünya ülkelerinde kurbanlar çoğunlukla çocuklar.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) hazırladığı raporlarda yıllık ölüm oranı en yüksek hastalıkların başında, 4.4 milyon ölümle akut solunum yolu enfeksiyonları geliyor. Bunu 3.1 milyon ölümle kolera, tifo, dizanteri gibi diyare hastalıkları izliyor. Üçüncü sırada ise 3.1 milyon ölümle verem geliyor.
WHO'nun patlak veren salgınlarla ilgili haber teşkilatı, dünya genelinde tehdit unsuru olağandışı salgınlar konusunda uyarılarda bulunuyor. Bunlardan önemlilerini inceleyelim. 2002 Ocak ayında Gabon ve Kongo Cumhuriyeti'nde Ebola virüsü salgını yaşandı. Öncekinde 26 vaka ve 23 ölüm yaşanmışken, sonraki salgında 16 vaka ve 11 ölüm görüldü. Şubatta, Hindistan köylerinde veba baş gösterdi. Gabon'daki ebola vakalarının sayısı 57'ye ulaştı.
Mart ayıyla ilgili haberlerde, Malawii'de koleranın patlak verdiği ve 609 kişinin öldüğü belirtildi. Nisan ayında Yunan otoriteleri, akut solunum yolu hastalıkları şikayetlerinin 39'a çıktığını bildirdi. Ölüme yol açabilen bu hastalık panik yarattı. Mayısta Brezilya'da döküntülü ateş şikayetinde bulunanların sayısı 318.000'e ulaştı. Bunların 57'si hayatını kaybetti. En çok etkilenen yer Rio de Janerio oldu. Haziranda, Afganistan'da büyük bir leishmaniasis salgını yaşandı.
Şark çıbanına benzeyen bu hastalık leishmania adındaki parazitten kaynaklanıyor ve yüz bölgesinde ülserleşmeye neden oluyor. El Salvador'da döküntülü ateş vakalarının sayısı temmuz ayında üst noktaya ulaştı. Ağustosta Madagaskar'da yaşanan grip salgınında 156 kişi öldü.
Patlak veren salgınlar ve ölüm oranlarıyla ilgili bilgiler WHO'nun resmi internet sitesinde (www.who.int) güncelleniyor. Bu bilinen salgınlar ya da hastalıkların yanı sıra, Focus dergisi olarak sizler için, adını bile söylemekte zorlandığımız 26 rahatsızlığı tanıtmayı düşündük. Tabii ki amacımız hastalık hastası bir toplum yaratmak değil. Ancak, bilgili ve bilinçli olmakta yarar var.
1- Alveoler hydatid (Alveolar Hydatid Disease - AHD)
Tilki, kır kurdu ve köpeklerde bulunan mikroskobik tenya (Echinococcus multilocularis) larvalarının enfeksiyonundan kaynaklanıyor. İnsanlarda enfeksiyon nadir görülse de, tedavi edilmediği taktirde ölümcül olabiliyor. Karaciğer, akciğer ve beyinde parazit tümörlerinin gelişmesine yol açıyor. AHD, çoğunluğu kuzey bölgeleri olmak üzere dünyada yaygın şekilde görülüyor. Orta Avrupa, Kuzey Amerika, Çin ve Japonya'da vakalara rastlandı. AHD, topraktan hastalığın bulaştığı bitki ve meyvelerin toplanması ya da yine topraktan bu paraziti alan evcil hayvanlardan yayılıyor.
Tüberküloz bir yılda 3.1 milyon kişinin ölmesine yol açıyor.
2- Blastomycosis
Grip gibi ateş, titreme ve ağrılarla başlıyor. Ancak, ABD ve Afrika'nın belirli bölgelerinde görülen bu mantar hastalığı, deride yaralara ve prostat, kemik, hatta beyinde iltihaplanmalara yol açıyor. Kurbanlarının yüzde 5'ini öldürüyor; ancak, dünya genelinde hastalığın kaç kişide bulunduğu bilinmiyor. Hastalık kirli toprakla taşınıyor. Dolayısıyla kurbanlarının çoğunu çiftçiler, kampçılar ve orman işçileri oluşturuyor.
Yersinyoz, iyi pişmemiş domuz ürünlerinden taşınıyor. Hastalığın belirtileri apandisitle benzer...
3- Çin karaciğer paraziti
Bu küçük parazitin Latince'deki adı Clonorchis sinensis... Çoğunlukla Japonya, Kore, Çin, Tayvan, Vietnam'da görülüyor ve bu bölgede 30 milyon insana bulaşmış durumda. Parazit, çiğ ya da iyi pişmemiş balık yoluyla taşınıyor ve karaciğer içindeki salgı kanallarına yerleşiyor. Hiçbir hastalık belirtisi göstermeden yıllarca bulunduğu bölgede barınıyor; ancak, karaciğere zarar veriyor. Bu hasar, ölüme yol açabiliyor.
Tularemi, çoğunlukla bit yoluuyla bulaşsa da, keneler de bu hastalığın taşıyıcısı olabiliyor.
4- Parazit takıntısı
Bu bir akıl hastalığı... Kişi, derisinin altında bakteri, parazit ya da böceklerin yaşadığını düşünüyor ve bu duyguyu zihninden atamıyor. Kökeni psikolojik olsa da, verem ya da frengi gibi fiziksel hastalıklar sonrasında kişide belirebiliyor. Hastalar, çoğunlukla derilerini yüzerek ya da kimyasal maddelerle bu hayal ürünü organizmaları vücutlarından dışarı atmaya çalışıyorlar. Bıçak ya da cımbızla kendilerini yaralayanların oranı bir hayli yüksek.
5- Doğu at ensefaliti (Eastern Equine Encephalitis)
Bu hastalığın ana sorumlusu sivrisinekler... Kuzey Amerika, Orta ve Güney Amerika, Karayibler'de, öldürücü virüsü (literatürde doğu at ensefaliti virüsü olarak geçiyor) atlara ve insanlara bulaştırıyorlar. 1964'ten günümüze 153 resmi onaylı vaka görülmüş. Pek çok insanda hafif grip belirtileri gösterse de, kimilerinde merkezi sinir sistemini etkiliyor. Bu vakaların yüzde 50'sinde kişi ölüyor, geri kalanında ise ciddi beyin hasarları görülüyor.