biosx
New member
240 milyarlık ekonomi 10 yılda 1 trilyon barajını aştı
21 Şubat 2001’de patlak veren krizin üzerinden tam 10 yıl geçti. 2001’de iflasın eşiğindeki Türkiye’den artık eser yok. O tarihlerde 26’ncı ekonomi olan Türkiye yakaladığı siyasi istikrar sayesinde bugün artık dünyanın 16’ncı büyüğü
YAŞAR KIZILBAĞ / İSTANBUL
Bundan tam 10 yıl önce 19 Şubat’ta MGK’da atılan Anayasa kitapçığı yüzünden
Türkiye tarihinin en büyük krizi patlak verdi. 19 Şubat 2001’de Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginlik, Türkiye’de hem ekonomik hem siyasi tarihte önemli bir kırılma noktası oluşturdu. Kriz gününün hemen ertesinde Hazine yüzde 144 faizle borçlanabildi. 21 Şubat 2001’e gelindiğinde ise o günü kamuoyu ‘Kara Çarşamba’ olarak adlandırdı.
10 YIL ÖNCESİNE GÖRE NEREDEYİZ?
21 Şubat’ta gecelik faizler yüzde 7.500 ile ‘tarihi yükseliş’, İMKB de yüzde 18.1 ile tarihi düşüş yaşayınca, öğleden sonra ‘kriz zirvesi’ toplandı. Yaklaşık 13 saat süren zirvede, 9 Aralık 1999’da ilan edilen ‘kur çıpası’ yerine, ‘dalgalı kur’ sistemine geçildi. Binlerce kişi işsiz kaldı, çok sayıda işyeri kapandı. Bugün gelinen noktada ise Türkiye tamamen farklı bir konumda.
İşte 10 yılda geldiğimiz nokta:
Türkiye reformlarla 10 basamak ilerledi
Bundan 10 yıl önce 19 Şubat’ta yaşananlar büyük bir kırılma noktası oluştururken, kendisinden önceki hükümet imzalamış olsa da ilk defa IMF ile yapılan bir anlaşma sonuna kadar götürüldü. AK Parti Hükümeti döneminde başta bankacılık olmak üzere önemli ekonomik reformlar hayata geçirildi. Bunun sonucunda da global krizin başladığı 2008 yılında Türkiye dünyadan tamamen ayrıştı. Ekonominin güçlü yapısı ve 2001’de yaşananlara karşı alınan tedbirlerin de etkisiyle 10 yılda 4.5 kat büyümeyi başararak bugün 1.1 trilyon liralık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmayı başardı. Türkiye 2001 krizinde dünyanın 26’ncı büyük ekonomisi iken, krizin 10 yılında sadece yaralarını sarmakla kalmadı, 10 basamak yükselerek dünyanın 16’ncı, Avrupa’nın ise 6’ncı büyük ekonomisi oldu.
Önce 7500’lük faizle sonra Derviş’le tanıştık
Tarihe ‘Kara Çarşamba’ olarak geçen 21 Şubat 2001’deki kriz sırasında Türkiye önce yüzde 7.500’ü bulan bankaların gecelik faiziyle, ardından da Kemal Derviş’le tanıştı.
Dünya açıkla boğuştu, biz mali disiplinle savuşturduk
Türkiye 10 yılda sadece yüksek büyüme rakamlarıyla değil birçok sosyal ve ekonomik veriyle de dünyanın dikkatini çekti. Başbakan’ın önüne yazar kasaların atıldığı 2001 krizine kadar Türkiye’de ‘mali disiplin’ diye bir tanım hiç gündeme gelmemişti. Hazine’nin teslim edildiği Kemal Derviş, 14 Mart’ta ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nı açıklayarak IMF ile anlaştı. IMF anlaşması öncesi bütçe açığının GSMH’ye oranı yüzde 16.3 gibi rekor bir düzeydeydi. Ancak Kemal Derviş’in yasalarıyla başlayan süreçte Türkiye birçok alanda büyük değişim yaşadı. AK Parti Hükümeti’nin uygulamaya koyduğu sosyal güvenlik reformu, özelleştirme, tarımsal birliklerle ilgili yapısal düzenlemeler, kamu bankalarının kârlılık ve riskli krediler açısından sorunsuz hale getirilmesi, sağlık sistemindeki vatandaş odaklı reformlar sayesinde bütçe açığı kontrol altına alındı.
AVRUPA’NIN DERDİ
Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinin bile yüzde 10-15’lik bütçe açığıyla boğuştuğu bir dönemde Türkiye 2010’u yüzde 3.6’lık bütçe açığıyla kapatmayı başararak ‘mali disiplin’ konusunda önemli bir sınavını daha başarıyla tamamlamış oldu.
21 Şubat 2001’de patlak veren krizin üzerinden tam 10 yıl geçti. 2001’de iflasın eşiğindeki Türkiye’den artık eser yok. O tarihlerde 26’ncı ekonomi olan Türkiye yakaladığı siyasi istikrar sayesinde bugün artık dünyanın 16’ncı büyüğü
YAŞAR KIZILBAĞ / İSTANBUL
Bundan tam 10 yıl önce 19 Şubat’ta MGK’da atılan Anayasa kitapçığı yüzünden
Türkiye tarihinin en büyük krizi patlak verdi. 19 Şubat 2001’de Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan gerginlik, Türkiye’de hem ekonomik hem siyasi tarihte önemli bir kırılma noktası oluşturdu. Kriz gününün hemen ertesinde Hazine yüzde 144 faizle borçlanabildi. 21 Şubat 2001’e gelindiğinde ise o günü kamuoyu ‘Kara Çarşamba’ olarak adlandırdı.
10 YIL ÖNCESİNE GÖRE NEREDEYİZ?
21 Şubat’ta gecelik faizler yüzde 7.500 ile ‘tarihi yükseliş’, İMKB de yüzde 18.1 ile tarihi düşüş yaşayınca, öğleden sonra ‘kriz zirvesi’ toplandı. Yaklaşık 13 saat süren zirvede, 9 Aralık 1999’da ilan edilen ‘kur çıpası’ yerine, ‘dalgalı kur’ sistemine geçildi. Binlerce kişi işsiz kaldı, çok sayıda işyeri kapandı. Bugün gelinen noktada ise Türkiye tamamen farklı bir konumda.
İşte 10 yılda geldiğimiz nokta:
Bundan 10 yıl önce 19 Şubat’ta yaşananlar büyük bir kırılma noktası oluştururken, kendisinden önceki hükümet imzalamış olsa da ilk defa IMF ile yapılan bir anlaşma sonuna kadar götürüldü. AK Parti Hükümeti döneminde başta bankacılık olmak üzere önemli ekonomik reformlar hayata geçirildi. Bunun sonucunda da global krizin başladığı 2008 yılında Türkiye dünyadan tamamen ayrıştı. Ekonominin güçlü yapısı ve 2001’de yaşananlara karşı alınan tedbirlerin de etkisiyle 10 yılda 4.5 kat büyümeyi başararak bugün 1.1 trilyon liralık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmayı başardı. Türkiye 2001 krizinde dünyanın 26’ncı büyük ekonomisi iken, krizin 10 yılında sadece yaralarını sarmakla kalmadı, 10 basamak yükselerek dünyanın 16’ncı, Avrupa’nın ise 6’ncı büyük ekonomisi oldu.
Önce 7500’lük faizle sonra Derviş’le tanıştık
Tarihe ‘Kara Çarşamba’ olarak geçen 21 Şubat 2001’deki kriz sırasında Türkiye önce yüzde 7.500’ü bulan bankaların gecelik faiziyle, ardından da Kemal Derviş’le tanıştı.
Türkiye 10 yılda sadece yüksek büyüme rakamlarıyla değil birçok sosyal ve ekonomik veriyle de dünyanın dikkatini çekti. Başbakan’ın önüne yazar kasaların atıldığı 2001 krizine kadar Türkiye’de ‘mali disiplin’ diye bir tanım hiç gündeme gelmemişti. Hazine’nin teslim edildiği Kemal Derviş, 14 Mart’ta ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nı açıklayarak IMF ile anlaştı. IMF anlaşması öncesi bütçe açığının GSMH’ye oranı yüzde 16.3 gibi rekor bir düzeydeydi. Ancak Kemal Derviş’in yasalarıyla başlayan süreçte Türkiye birçok alanda büyük değişim yaşadı. AK Parti Hükümeti’nin uygulamaya koyduğu sosyal güvenlik reformu, özelleştirme, tarımsal birliklerle ilgili yapısal düzenlemeler, kamu bankalarının kârlılık ve riskli krediler açısından sorunsuz hale getirilmesi, sağlık sistemindeki vatandaş odaklı reformlar sayesinde bütçe açığı kontrol altına alındı.
AVRUPA’NIN DERDİ
Avrupa’nın en güçlü ekonomilerinin bile yüzde 10-15’lik bütçe açığıyla boğuştuğu bir dönemde Türkiye 2010’u yüzde 3.6’lık bütçe açığıyla kapatmayı başararak ‘mali disiplin’ konusunda önemli bir sınavını daha başarıyla tamamlamış oldu.