!!!!! Hıv !!!!!!!

kamer28

DOLUNAY
Katılım
25 Şub 2008
Mesajlar
3,850
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Rabbime hamd-ü senalar olsun,yazdırıyor ilham kale
25 yıl önce ortaya çıktı, yılda bir milyar dolar harcanmasına rağmen tedavisi bulunamadı. Ortaya nasıl çıktığı da hala aydınlatılamadı. En korkunç iddiaya göre biyolojik silah olarak üretildi, kontrolden çıktı, insanlara bulaştırıldı.
HİV'in öyküsü, 5 Haziran 1981'de Atlanta'daki Hastalık Kontrol Merkezi'nin (HKM) 5 eşcinselde genellikle bağışıklık sistemi çökmüş kişilerde görülen ender bir zatürree türüne rastlamasıyla başladı.

1982'de hastalığa Acquired Immune Deficiency Syndrome'un (Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) kısaltılması olan AİDS adı verildi. HKM hastalığın cinsel ilişki ve kan yoluyla bulaştığını saptadı.


Sonraki yıllarda Robert Gallo'nun Amerikalı ekibi, virüsün AIDS'in nedeni olduğunu keşfedip HTLV-II (Human T-Lymphotic Virus type 1,2,3- İnsan T-Lenfosit Virüs tip 1,2,3) olarak adlandırdı. Gallo ve ekibi yeni tanımladıkları bu virüse benzeyen diğer virüsleri de ayırarak ayrılan virüslere HTLV-I ve HTLV-II isimlerini verdi. Yeni tanımlanan bu virüsün etiketlenmesinden sonra Uluslararası Virüs Sınıflandırma Komitesi, virüsün adını Human Immuno Deficiency Virus (İnsan Bağışıklığı Yetmezliği Virüsü) HIV olarak belirledi.

Bunun ardından Amerikan Gıda ve İlaç Dairesinden (FDA) Margaret Heckler, "2 yıl içinde test edilmesi için bir aşının geliştirileceğini umuyoruz" dedi.

Benzer vaatler, Heckler'dan sonra da geldi, ancak havada kaldı.

AİDS KÖKENİ TEORİLERİ

Afrika'daki bazı maymunların taşıdığı bir virüsün insanlarda rastlanan HIV'e çok benzemesi nedeniyle AIDS'in kökeni hakkındaki en geçerli görüş, hastalığın Afrika kökenli olduğu. Bilimsel tahminler maymunlarda rastlanan virüsün doğal ortamda organizmalar içinde yaşamını sürdürerek, mutasyon geçirdiği ve buradan da insanlara geçtiğini savunuyor.

Biyolojik silah olarak üretildi, insanlara bulaştırıldı

Bir başka görüş ise virüsün biyolojik silah olarak üretilmek istendiği, fakat sonucun etkisi uzun sürede görüldüğü için araştırmalara devam edilmediği ve laboratuvar dışına çıkarılarak, kontrolden çıktığı ve insanlara bulaştırıldığı yönünde. Hollywood yapımı "Salgın" (Outbreak) filmindeki gibi... Bunun arkasında ABD'nin bulunduğu ileri sürüldü. Gerçek hala bilinmiyor.

Yeşil maymunların Afrika'nın çoğu bölgesinde yenmesi nedeniyle, virüsün maymunlardan insana iyi pişmemiş etlerden, meydana gelebilecek kesik gibi yaralardan bulaşmış olabileceği de düşünülüyor.


İngiliz Bilimler Akademisin’de belgelerle konuşan Ed Hooper:

‘AIDS’in kaynağı Batılıların Afrika’daki deneyleri’

Ed Hooper’ın 9 yıllık araştırmaları, AIDS’in çıkış noktası olarak, 1950’li yılların sonlarında ABD’li ve Belçikalılar tarafından çocuk felci aşısı bulmak için Kongo’da açılan bir kampı işaret ediyor. Afrika’da milyonlarca çocuk, AIDS’li aşılarla kobay olarak kullanılmış!

Bu kampta şempanze böbreklerinden üretilen aşılardan bazılarının AIDS virüsünü içerdiği iddiası ortaya atılmış durumda. Hem de kuvvetli belgeler eşliğinde. Yüzyıllardır HIV ile genetik akrabalığı olan SIVcpz virüsünü taşıyan vahşi şempanzelerin insanlarla teması sonucunda, AIDS’in ortaya çıktığı bugüne kadar kabul edilen bir görüştü. Bu görüşün arkasında da köktendinci Hıristiyanlık ideolojisi vardı. Şu anda Batı basınının konuşmadığı bir gerçek te bu. Zira batılı bilim insanları bugüne kadar, Afrika’lıların maymunlarla cinsel temasta bulunduklarını, homosexuel ilişkilere girdiklerini, toplu sex yaptıklarını dile getirip durdular. Bu Hıristiyanlık ahlakı perdesinin arkasında da, Afrika’daki misyonerlik çalışmalarına devam ettiler.
1980’li yılların ilk yarısında, yani AIDS’in patladığı yıllarda, Afrika’dan Avrupa başkentlerine gelen uçaklar geri gönderildi. 1984 ve 1985 yıllarında THY nin Londra’ya sefer yapan uçakları Heatrow Havaalanında ilaçlandı. Batı AIDS’den örtülü bir ırkçılık çıkarmaya başladı. Batı nın AIDS ile mücadele adı altında yaptığı ırkçılığın ilk hedef kitlesi Afrika’lılar ve üçüncü dünya ülkeleri insanları oldu. Kendi toplumlarında ise eşcinseller. Daha sonra çokeşliliğin AIDS’e neden olduğu iddia edildi. Batının AIDS vesilesiyle yeni bir ahlakçı teori üretme çabası sonuç vermedi de değil.

Fakat bugün bir kez daha öğreniyoruz ki, AIDS’in arkasında da sömürgecilik ve emperyalizm çıkıyor. Afrika ülkeleri ve halkları, Batılı ilaç tekelleri tarafından bir deney laboratuvarı olarak kullanıldı. Orta Afrika’da 1950’lerin sonlarına doğru, milyonlarca çocuğa ‘çocuk felci’ aşısı yapıldı. Üstelik Afrika’da çocuk felci vakası görülmemişken. Aşılanan çucukların büyüdüğü 1960’lar ise Afrika’nın içsavaşlar ve bağımsızlık savaşları yüzünden büyük nüfus göçleri yaşadığı yıllar. Yani HIV virüsünü barındıran milyonlarca çocuk bu yıllarda Afrika’nın değişik bölgelerinde büyüdüler. Ve sonuç... Bugün Afrika AIDS’in pençesinde kıvranıyor. BM’nin uyarı ve yardım taleplerini hiçbir batılı ülke duymuyor. Aşıyı üretenler ‘’Biz maymun böbrekleri kullanmadık’’ diyorlar. Fakat böbreklerin ABD ve Avrupa’ya gönderildiğine dair belgeler 12 Eylül’de İngiliz Bilim Akademi’sinde kamuoyuna sunuldu.

Bugün Batı, bilimin ‘’itibarını’’ korumaya çalışıyor. Kimsenin bilim insanlarına güveni yok. Hele İngiltere’de ‘’Deli Dana Krizi’’nden sonra hiç kimse bilim lafını duymak istemiyor. ‘’Bilim çevreleri’’ hala hayvanlardaki BSE’nin insanda CJD’ye dönüşüp dönüşmeyeceğini tartışıyor. Bu tartışma süredursun, İngilter’de önümüzdeki 5 yıl içinde tahminen 10 milyon insanın BSE’den öleceğini söyleyenler var. Aslında yapılan bilimin değil, McDonalds’ın itibarının korunmaya çalışılması. Doğu Afrika Veterinerlik Enstitüsü Başkanı Dr. Gordon Scott, Kongo’da aşıyı üreten grubun iddiaları yalanlamasını, ‘’Çünkü tazminat ödemekten korkuyorlar’’ diye yanıtlıyor. 35 milyon ölünün tazminatı nasıl ödenir? Diğer kuşaklara zincirleme taşınan ve daha milyonlarca can alacak bir geleceğin tazminatı nasıl ödenir? Ve en önemlisi ‘’yalan’’ın bilimde bir tazminatı varmıdır?

3.Bulaşma Yolları

Cinsel Yolla
Mikrobu taşıyan erkeğin veya kadının cinsel organ salgıları aracılığıyla, her türlü cinsel ilişki ile, erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe, kadından kadına bulaşır.
Kan Yoluyla
Kan ve kan ürünleri, organ ve doku nakli ile, tıraş bıçağı,diş fırçası ve enjektör paylaşımı ile, kesici ve delici aletler yolu ile bulaşır.
Anneden Bebeğe
HIV’lı anneden gebelik süresince, doğum ve emzirme sırasında bebeğe bulaşır.

4.Bulaşmadığı Durumlar

Günlük yaşamda ve sosyal ilişkilerle bulaşmaz.
Öpüşme, dokunma, sarılma, el sıkışmayla bulaşmaz.
Herkese açık tuvalet, havuz, duştan bulaşmaz.
Başkalarının eşyalarını kullanmakla bulaşmaz.
Sinek, böcek sokması, hayvan ısırması ile bulaşmaz


ZİNANIN ALIP BAŞINI GİTTİĞİ BU ZAMAN DA DİKKATLİ OLALIM...O FİİLİYATI YAPMAYANLARIN DAHİ İSTEMEDEN HASTANE VEYA BENZERİ YERLERDE YANLIŞLIKLA BULAŞTIĞINA ŞAHİT OLDUK..LÜTFEN DİKKAT..
 
cok kötü 1 durum ve şöyle yorumlama getiriyorm ben [a]zmış nsanların [d]ramatik onu
 
Geri
Üst