CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Sivas davası sanıklarının yakalanmaması, davanın zamanaşımına uğramasının, ''Türkiye için yüzkarası'' olduğunu söyledi.
Sivas davasının, bugün zamanaşımına uğradığını anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Ortaçağ'da insanlar yakılarak öldürüldü. İnsanlar yakılarak öldürüldü. Öldüren insanların bir kısmı evlendi, askere gitti, düğün yaptı, çocuğunu okula gönderdi ama bulunamadı, yakalanamadı'' dedi.
Kılıçdaroğlu, bu sürecin içinde AK Parti'nin büyük sorumluluğunun bulunduğunu iddia ederek, sanıkların yakalanmaması, davanın zamanaşımına uğramasının, ''Türkiye için yüzkarası'' olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, böyle bir tabloyu kabul etmenin mümkün olmadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Sivas davasında faillerin bulunmamasında AK Parti sorumludur. Bu tablo özgür, insan haklarına önem veren bir Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablo, eğitilmiş, eğitimi içşelleştirmiş bir topluma yakışmıyor. Bu tablo, yüreğinde insan sevgisi olan bir Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablo, her türlü inanca ve kimliğe saygı duyan bir topluma yakışmıyor. Bu tablonun içinde AKP'nin ağırlığı var. Çünkü, onların faillerinin büyük ölçüde avukatlığını, AKP milletvekilleri yapıyordu. Onlar şu anda parlamentoda. Acaba Sayın Başbakan 'oh oldu, iyi oldu, zamanaşımına uğradı; biz de bu işten kurtulduk' diyecek mi? Eminim içinden diyor ki 'oh çok iyi oldu, zamanaşımından kurtardık.' Böyle bakıldığında zaten Türkiye ayrışıyor, bölünme dediğimiz düşünce insanların belleklerine yerleşiyor. Kim olursa olsun insanların haklarını savunmak, herkesin, özellikle parlamenterlerin görevi olmak zorundadır. İnsan hakları ihlallerine karşı en duyarlı kesimin, parlamento olması gerekir.''
O İŞÇİLERİN KAÇI SİGORTALIYDI?
11 işçimiz hayatını kaybetti. AKPli Bakan çıkıp diyor ki Türkiyenin iş güvenliği yasasına ihtiyacı var. Onlar sanki iktidarda değil de muhalefetteler. Sanki getirdiler de biz karşı çıktı. 10 yıldır iktidarda değil misin sen. Başkası mı iktidarda O işçilerden kaçı sigortalıydı o bakan bir de ona baksın. Biz mağdurun mazlumun yanındayız. Zalime karşıyız ve bunu her koşulda sürdüreceğiz.
İNSANDA BİRAZ UTANMA OLUR
Geçen Pazar günü eğitimcilerle yaptığımız toplantıda bir Profesörümüz, Evet bugün burada eğitim konusunda toplantı yapıyoruz. Mevcut yasa teklifi hakkında olumsuz görüş bildirirsem bunun bedeli olacak mı bilmiyorum dedi.
Düşünce açıklama özgürlüğü değil düşlünce açıklamama yönünde bir baskı var bu toplumda artık. Bu kaygı dile getirildiği anda bana telefon geldi, CHP milletvekilleri yumruklandı tekmelendi diye. Zorbalıkla alçaklıkla darp edildiler. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz. Ama onların anlayışında yere düşene tekme atılır. Onların inançları Müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. Bir kadına nasıl tekme atarsınız siz. İnsanda biraz utanma olur, haya olur, ar olur.
ORMAN KANUNU
Daha önce de danışmanlarını getirmişlerdi. Kimle gelirseniz gelin CHPyi susturamayacaksınız. Tekmelerin yaşandığı TBMM'de düşüncelere askıya alınmış orman kanunu geçerli demektir. Ben şimdi kaygı duyan o hocama ne diyeceğim. Milletvekili tekmelenip dövülüyorsa sokaktaki vatandaş hayli hayli dövülüp tekmelenir.
Düşüncesini söyleyemeyen eğitimci biliyor ki; milletvekilinin tekmelendiği toplumda halk doğal olarak korkar.
Biz en haklı ve en meşru müdefaamızı yapıyoruz. Demekrosi düşmanlarına bu toplumun ders vermesini istiyoruz. Şikayetimizi milletimize yapıyoruz. Konuşan bir milletvekili susturulmamalı. Çünkü o milletin düşüncesini dile getiriyor. Millet size kendi vekilini tekmeleyin diye değil, çocukları en iyi okullarda okusun diye oy verdi.
8 YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİMİN NE ZARARI OLDU?
Bir daha CHP iyi muhalefet yapamıyor derseniz, tekmelenen arkadaşlarımıza bakıp vicdanınızı sorgulayın. Bakanlara sesleniyorum, elinizi vicdanınıza koyun, 8 yıllık kesintisiz eğitiminin bu ülkeye ne zararı oldu?
Bir tek rapor getirsinler. Ama olumlu yönde çok sayıda rapor var. Sorun Recep Tayyip Erdoğanın kafasında. Çağdışı kafalar buna karşı çıkar. Sayın Bülent Arınç arada bir doğruları söylediği ve vicdanını sesini dinlediği için saygı duyarım. AK Partili milletvekilleri gelip sıraları doldurdu diyor doğru. Konuşma sıralarını aldılar diyor. İşte bu yalan size bu bilgiyi kim verdiyse yalan söylemiş.
Komisyonda bir kişi bile söz istemedi. Oraya kaba kuvvet göstermeye geldiler.
BÜLENT ARINÇ'A SESLENİYORUM ALLAH'TAN KORKALIM
Pazar günü kravatsız montlarıyla geldiler. Önceden yemek ısmarlanmış söz mü istediler. Bir kişi bile söz almadı. Bir tek gelme gerekçeleri var. Kaba kuvvet için geldiler. Başbakan hangi dilden anlıyorlarsa o demiş. Biz hangi milletvekilini yere düşürüp tekmeledik. Biz demokrasi dilinden söz ediyoruz. Hangi dilden söz ediyorsun. Ormanda mı yetiştin sen? Sayın Bülent Arınç'a sesleniyorum. Kuldan utanmıyorsak Allah'tan korkalım, yalan söylemeyelim.
8 yıllık kesintisiz eğitim nasıl yasalaşmış bakılsın. O dönemde tekme yok, hukuka saygı var. Hukukun geldiği noktaya bakın. Boşuna postmodern diktatör demiyoruz.
Beyefendi talimatı veriyor, arkadaşlarımız tekmeleniyor ve buna demokrasi deniyor. Başbakan, sizin dilinizden konuşurum, diyor. Keşke öyle konuşsa. Biz demokrasi diyoruz.
Biz akıl ve vicdan dilini benimsiyoruz ama siz sadece kaba kuvvet biliyorsunuz. Başbakan kendisiyle, doktoruyla kavgalı. Devamlı kavga eden bir adamdan uzlaşma beklenir mi?
Hangi rejimde olursa olsun halkını seven yöneticiler bilim adamlarına sanatçılara önem vermişlerdir. Çağır bir konuş bakalım. Benim dediğim doğru diyenlerin insanlık tarihine nasıl geçtiklerine bir bakın... Postmodern diktatörlere tetikçilik yapanlar küçük insanlardır. Onlar da tarih önünde sorumludur.
20 DAKİKADA KANUN ÇIKAR MI?
20 dakikada kanun çıkartıyorlar. 20 dakikada kanun çıkar mı? 20 dakikada yemek pişmez. Bu tablo parlamentoya yakışmıyor. Bu tablodan gurur duyan bir kişi var o da Recep Tayyip Erdoğan. Onun için ruh hali araştırılsın diyorum.
BAŞBAKAN'IN İDOLÜ KENAN EVREN
Artık bütün dünya en baskıcı ülkelerden birinin Türkiye olduğunu biliyor. CHP bunu gidip bütün dünyaya aktaracak. Bir diktatörün foyası meydana çıktı diktatör zıvanadan çıktı.
Bütün dünyaya anlatacağız herkese söyleyeceğiz işkenceleri insan hakları ihlallerin. Kenan Evren de söylüyorsunuz vay efendim dışarıda nasıl anlatırsınız. Başbakan'ın idolü Kenan Evren. Onun zamanında söylediklerini şimdi kendisi söylüyor.
ŞIK VE ŞENER'E TAHLİYE
Bütün arkadaşlarımın görevi bu post modern diktatörün yaptıklarını bütün dünyaya aktarmaktır. İki, eğer biz bu görevimizi yerine getiremezsek Nedim Şener ve Ahmet Şıkın hayatından 375 gün çalanların cesaretlerini arttırmış oluruz.
Şimdi sormak istiyorum, 375 gün sonra serbest bırakılan gazetecilere sen terörist dedin. Şimdi bu insanlardan özür dileme erdemini gösterecek misin göstermeyecek misin.
Postmodern bir diktatörün yalanlarına tahammül edemiyorum. Güya ben İsrailde tutuklu gazeteci yok demişim Sayın Recep Tayyip Erdoğan benim bu söylediklerimi kanıtlayamazsan senin şerefini ve haysiyetini sorgular hale geleceğim. Bir başbakanın şeref ve haysiyetinin sorgulanmasını istemem ama bir başbakanın temel görevlerinden biri halka doğruları söylemektir.
BENİM TEK BİR YALANIMI İSPAT ETSİN BAKALIM
Bir iki üç sesimi çıkartmadım. Şimdi öyle bir yalan söylüyorsun ki. İspat edersen senden özür dileyeceğim ispat edemezsen senin şerefini ve haysiyetini sorgular hale geleceğim. İnsan ar damarı denen bir kavram var. Kendisine bir Başbakan olarak her seferinde dikkatli bir dil kullanmaya çalıştım. En ağır şekilde bizi suçladı. Sabır gösterdik. Bu kadar yalan yeter artık. Yalan üzerine politika yapılmamalı. Siyasete atılırken tek bir şey söyledim. Halka yalan söylemeyeceğim. Benim bir tek yalan söylediğimi ispat etsin bakalım. Bir tek cümle
HABERTÜRK