VolkaN
Altın Üye
- Katılım
- 28 Haz 2007
- Mesajlar
- 8,232
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
Kendisini izlediği gerekçesiyle Doblo marka sivil polis aracı için Ankara Emniyet Müdürü’ne başvuran Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, "Benimki kuru bir şüphe değil. Yaklaşık iki aydır benzer araçlarla takip ediliyorum" dedi.
Takip edildiği, dinlendiği şüphesiyle Ankara Emniyet Müdürüne başvuran Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı eski Büyükelçi Osman Paksüt, Hürriyet'e konuştu. Paksüt, "Benimki kuru bir şüphe değil. Yaklaşık iki aydır benzer araçlarla takip ediliyorum. Beni izleyen araçlardan birisinin plakası da sahte çıktı. Tenis Kulübü önündeki aracın, polis kendilerine ait olduğunu açıkladı. Peki plakasını verdiğim ve bugüne kadar sonucu hakkında bana bilgi verilmeyen araç kime aitti? Bunun da sonucunu bekliyorum" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nde bugün çok sayıda kişi tarafından aranan "Emniyet'in açıklamasını nasıl bulduğu" yolundaki sorularla, yaşadığı olayla ilgili sorularla karşılaşan Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Paksüt şunları söyledi:
DİNLENDİĞİME İNANIYORLAR
Bu olayın duyulmasından sonra bana gelen ya da telefonla konuştuğum kişiler, 'Polis aracının orada başka bir olay için bulunduğu söylenmiş ama siz buna inanıyor musunuz? Kesinlikle sizi dinlemişlerdir' yorumunu yapıyor. Yani aracın bizi izlediği, dinlediği kanaatindeler.
ÜSTÜNE ATLAMADIK
Olaydan sonra benim, polis yetkilisine sorduğum bir soru vardı. Dilerim bir an önce cevabını bulurlar. Her şeyden önce biz durup dururken, bu aracın bizi izlediği, dinlediği şüphesine kapılmadık. O aracın üstüne atlamadık.
BENZER ARAÇLAR
Son dönemde aynı tip ve marka araçların etrafımızda dolaştığını tespit etmiştik. Onların plakasına baktığımızda, bunlardan birisinin de plakası sahte çıkmıştı. Yani o aracın kime ait olduğu belli değildi. Ben, sahta çıkan o plakayı da Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilisine söyledim. O konuda bize bir açıklama hala gelmedi. Plakasını verdiğim aracın Emniyet'e ait araç olduğunu da söyleyebilirler. Eğer Emniyet'e ait araç değilse, onu bulmak de onların görevi . Bana bugüne kadar 'Onu bulamadık' diye bir şey gelmedi. İşte, benim için 'yersiz bir kuşku, çok kritik yerlerde (Bağdat'ta) görev yaptığı için psikoloji bozulmuş, en küçük bir şeyden nem kapıyorlar' diye yorumlanmasın diye bunu da sizinle paylaşıyorum.
ONLAR DA AYNI GÖRÜNÜMLÜ
Beni daha önce takip eden araçlar da, tıpkı son olaydaki araç gibi. Aynı marka, içi görünmesin diye filmle kaplı. Dikkat çekmemesi için bir çeşit ticari araç görünümlü, ama ticari araç gibi üstünde ne firma adı, ne reklam, ne adres ne de telefon numarası gibi her hangi bir yazı da yok. Kavaklıdere'de bulunan Tenis Kulübü'ne geldiğim zaman bu aracın da ya benden bir kaç dakika önce, ya da bir kaç dakika sonra geldiği başkalarının da dikkatini çekmiş. Yani, sadece bir olayda karşılaşmadık, bunun öncesi de var.
BEN AYRILINCA ONLAR DA AYRILIYOR
Bu araçlar, ben kulüpten ayrıldıktan sonra ayrılıyor. Bu konuda başkalarının söyledikleriyle yetinmeyip, kendimin de yaptığı araştırmalar oldu. Aynı bölgede polis aracı tabii ki olabilir. Hatta yasak yerde park da edebilir. Ben ona karışamam. Ama eğer ben geldiğim zaman geliyor, ben gittiğim zaman gidiyor, benim arkama sahte plakalı araç takılıyor, o araç bulunamıyor, bana da o konuda bilgi verilmiyorsa şüphelerim artar. Yoksa durup dururken olan bir şüphe değil benimki.
SONUÇ GELMEDİ
Şüphelendiğim araçlarla ilgili araştırma sonuçları bana gelmedi. Belki onlar da polis aracıdır. Onlar için de 'görevliydi' denilir. Eğer, verdiğim plakalar sahteyse, onların sahte olduğuna ilişkin de bilgi de gelir. Sahte plakalı araçlar çevremizde dolaşıyorsa, onu yakalamak da polisin görevidir. Konuyu araştırıyorlar, ancak henüz sonuç yok.
SORGULAYACAK DURUMDA DEĞİLİM
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından araçla ilgili açıklama yapıldı. Aracın Emniyet'e ait olduğu, Narkotik Şube'nin bir görevi nedeniyle orada bulunduğu belirtildi. Eğer Emniyet'in açıklamasında 'polis aracı diyorsa' bu beni tabii ki tatmin etti. Görevin ne olduğunu, kimin yakalayacağını, kimin için orada bulunduğunu sorgulayacak durumda değilim. Biz görevdeydik derse ona itimat etmek zorundayım.
POLİSİN TUTUMU
Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a durumu bildirdikten sonra kendisi de bulunduğum kulübe gelip konu hakkında bizi bilgilendirdi. Gayet hassasiyet ve ciddiyetle konuya eğildi. Ankara Valisi Kemal Önal, Kraliçe'nin gelişi nedeniyle o gün beni arayamadı. Ancak, bugün (dün) arayıp konuyla yakından ilgilendiğini, yapılacak bir şey olup olmadığını sordu. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı aradı.
TUHAF GELİYOR
Anayasa Mahkemesi Başkanı, başkan yardımcısı ve üyeleri prensip olarak basında yer almamaya özen gösteririz. Benim eski görev yerim ve ilişkilerim bazılarına tuhaf geliyor. Bunlar çok doğal ve olağan ilişkilerdir. Merhabalaşırız, bir yerde karşılaştığımızda sohbet ederiz. Bu ilişkileri, çok önemli bir yargı görevinin peşin hükmü anlamına gelecek ilişkiler kurmaya çalışmak yanlış. Bu, ancak cahil insanların yapacağı şeydir. Basınımızda yapmaz, yapmayacaktır.
kaynak
Takip edildiği, dinlendiği şüphesiyle Ankara Emniyet Müdürüne başvuran Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı eski Büyükelçi Osman Paksüt, Hürriyet'e konuştu. Paksüt, "Benimki kuru bir şüphe değil. Yaklaşık iki aydır benzer araçlarla takip ediliyorum. Beni izleyen araçlardan birisinin plakası da sahte çıktı. Tenis Kulübü önündeki aracın, polis kendilerine ait olduğunu açıkladı. Peki plakasını verdiğim ve bugüne kadar sonucu hakkında bana bilgi verilmeyen araç kime aitti? Bunun da sonucunu bekliyorum" dedi.
Anayasa Mahkemesi'nde bugün çok sayıda kişi tarafından aranan "Emniyet'in açıklamasını nasıl bulduğu" yolundaki sorularla, yaşadığı olayla ilgili sorularla karşılaşan Anayasa Mahkemesi Başkan Yardımcısı Paksüt şunları söyledi:
DİNLENDİĞİME İNANIYORLAR
Bu olayın duyulmasından sonra bana gelen ya da telefonla konuştuğum kişiler, 'Polis aracının orada başka bir olay için bulunduğu söylenmiş ama siz buna inanıyor musunuz? Kesinlikle sizi dinlemişlerdir' yorumunu yapıyor. Yani aracın bizi izlediği, dinlediği kanaatindeler.
ÜSTÜNE ATLAMADIK
Olaydan sonra benim, polis yetkilisine sorduğum bir soru vardı. Dilerim bir an önce cevabını bulurlar. Her şeyden önce biz durup dururken, bu aracın bizi izlediği, dinlediği şüphesine kapılmadık. O aracın üstüne atlamadık.
BENZER ARAÇLAR
Son dönemde aynı tip ve marka araçların etrafımızda dolaştığını tespit etmiştik. Onların plakasına baktığımızda, bunlardan birisinin de plakası sahte çıkmıştı. Yani o aracın kime ait olduğu belli değildi. Ben, sahta çıkan o plakayı da Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilisine söyledim. O konuda bize bir açıklama hala gelmedi. Plakasını verdiğim aracın Emniyet'e ait araç olduğunu da söyleyebilirler. Eğer Emniyet'e ait araç değilse, onu bulmak de onların görevi . Bana bugüne kadar 'Onu bulamadık' diye bir şey gelmedi. İşte, benim için 'yersiz bir kuşku, çok kritik yerlerde (Bağdat'ta) görev yaptığı için psikoloji bozulmuş, en küçük bir şeyden nem kapıyorlar' diye yorumlanmasın diye bunu da sizinle paylaşıyorum.
ONLAR DA AYNI GÖRÜNÜMLÜ
Beni daha önce takip eden araçlar da, tıpkı son olaydaki araç gibi. Aynı marka, içi görünmesin diye filmle kaplı. Dikkat çekmemesi için bir çeşit ticari araç görünümlü, ama ticari araç gibi üstünde ne firma adı, ne reklam, ne adres ne de telefon numarası gibi her hangi bir yazı da yok. Kavaklıdere'de bulunan Tenis Kulübü'ne geldiğim zaman bu aracın da ya benden bir kaç dakika önce, ya da bir kaç dakika sonra geldiği başkalarının da dikkatini çekmiş. Yani, sadece bir olayda karşılaşmadık, bunun öncesi de var.
BEN AYRILINCA ONLAR DA AYRILIYOR
Bu araçlar, ben kulüpten ayrıldıktan sonra ayrılıyor. Bu konuda başkalarının söyledikleriyle yetinmeyip, kendimin de yaptığı araştırmalar oldu. Aynı bölgede polis aracı tabii ki olabilir. Hatta yasak yerde park da edebilir. Ben ona karışamam. Ama eğer ben geldiğim zaman geliyor, ben gittiğim zaman gidiyor, benim arkama sahte plakalı araç takılıyor, o araç bulunamıyor, bana da o konuda bilgi verilmiyorsa şüphelerim artar. Yoksa durup dururken olan bir şüphe değil benimki.
SONUÇ GELMEDİ
Şüphelendiğim araçlarla ilgili araştırma sonuçları bana gelmedi. Belki onlar da polis aracıdır. Onlar için de 'görevliydi' denilir. Eğer, verdiğim plakalar sahteyse, onların sahte olduğuna ilişkin de bilgi de gelir. Sahte plakalı araçlar çevremizde dolaşıyorsa, onu yakalamak da polisin görevidir. Konuyu araştırıyorlar, ancak henüz sonuç yok.
SORGULAYACAK DURUMDA DEĞİLİM
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından araçla ilgili açıklama yapıldı. Aracın Emniyet'e ait olduğu, Narkotik Şube'nin bir görevi nedeniyle orada bulunduğu belirtildi. Eğer Emniyet'in açıklamasında 'polis aracı diyorsa' bu beni tabii ki tatmin etti. Görevin ne olduğunu, kimin yakalayacağını, kimin için orada bulunduğunu sorgulayacak durumda değilim. Biz görevdeydik derse ona itimat etmek zorundayım.
POLİSİN TUTUMU
Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a durumu bildirdikten sonra kendisi de bulunduğum kulübe gelip konu hakkında bizi bilgilendirdi. Gayet hassasiyet ve ciddiyetle konuya eğildi. Ankara Valisi Kemal Önal, Kraliçe'nin gelişi nedeniyle o gün beni arayamadı. Ancak, bugün (dün) arayıp konuyla yakından ilgilendiğini, yapılacak bir şey olup olmadığını sordu. Emniyet Genel Müdür Yardımcısı aradı.
TUHAF GELİYOR
Anayasa Mahkemesi Başkanı, başkan yardımcısı ve üyeleri prensip olarak basında yer almamaya özen gösteririz. Benim eski görev yerim ve ilişkilerim bazılarına tuhaf geliyor. Bunlar çok doğal ve olağan ilişkilerdir. Merhabalaşırız, bir yerde karşılaştığımızda sohbet ederiz. Bu ilişkileri, çok önemli bir yargı görevinin peşin hükmü anlamına gelecek ilişkiler kurmaya çalışmak yanlış. Bu, ancak cahil insanların yapacağı şeydir. Basınımızda yapmaz, yapmayacaktır.
kaynak