1808-1908-2008

asmiralay

New member
1808... 1908... 2008...

Türkiye tarihinin son iki yüz yılı, bilhassa çok çalkantılıdır...
Farklı mahiyet ve özelliklere sahip olsa da; yüzer yıllık zaman diliminin başlangıcında önemli kırılma veya dönüm noktaları vardır.
Tam iki yüz yıl önce, 1808’de Kabakçı Mustafa’nın başını çektiği isyan sonucunda Sultan Üçüncü Selim tahttan indirildi, yerine Dördüncü Mustafa tahta geçirildi. Rusçuk Ayanı Alemdar Mustafa Paşa, Üçüncü Selim’i tekrar tahta geçirmek isteyince isyancılar sabık padişahı katlettiler. Bunun üzerine Alemdar Mustafa Paşa’nın desteği ile İkinci Mahmut tahta oturdu. Alemdar da Sadrazam oldu.
Alemdar Mustafa Paşa devletin zayıflayan merkezî otoritesini tekrar güçlendirmek için birtakım çalışmalar başlattı. Bu çerçevede, hazırlanıp devletin merkez ve taşradaki bütün ileri gelenleri tarafından imzalanan “SENED-İ İTTİFAK” esasen çok önemli bir kilometre taşıdır. Teferruatını anayasa hukuku ve siyasi tarih kitaplarından öğrenebileceğimiz, Sened-i İttifak hakkında, hukukçular arasında derin görüş farklılıkları vardır.
Mesela S.S. Onar, Hüseyin Nail Kubalı ve Orhan Aldıkaçtı gibi anayasa hukuku hocaları, Sened-i İttifak’ı; “Hukuk devletine bir ilk adım”, “Mutlak Monarşiden meşruti monarşiye geçiş” veya “Demokrasi düzenine gidişin ilk çabası” olarak değerlendirir.
Buna karşılık; Mümtaz Soysal ve Server Tanilli gibi, daha ziyade sol tandanslı görüşleriyle tanınan hukukçular, tam tersine Sened-i İttifak’ı bir geriye gidiş, merkezî idarenin zayıflatılarak feodaliteye doğru bir gerileme simgesidir ve ayanların elde ettiği hakların devlet ileri gelenlerine karşı korunması ile, derebeyliğin de Avrupa’daki gibi feodalite gibi meşrulaştırılarak bu hakların babadan oğula geçişinin sağlanmasıdır...
Konu çok geniş olduğu için sadece tepe noktalarına işaret ederek geçeceğiz! 1808’den sonra 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı ve nihayet 1876 Anayasası ile ilan edilen Birinci Meşrutiyet, devlet ve hukuk sistemimizin şekillenmesinde önemli kilometre taşlarıdır.
1908 kırılması....
Sened-i İttifak’tan yüzyıl sonra yine çalkantılı bir dönem... Selanik merkezli Balkan Kalkışmalarının devamındaki gelişmeler çerçevesinde, 24 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet ilan edildi.
Daha sonra zincirleme olaylar devam etti... 31 Mart Vak’ası ile (14 Nisan 1909) Sultan İkinci Abdülhamit Han Tahttan indirildi. Bununla birlikte devletin çöküşü de hızlandı... “Bab-ı Ali Baskını” ile devlete tamamen hakim olan İttihat ve Terakki zihniyetinin politikaları sonucu, önce Balkan Harbi patladı. Daha sonra da hazırlıksız bir şekilde Birinci Dünya Harbine girildi ve dört sene sonra da İmparatorluk dağıldı!..
İkinci Meşrutiyet’in sona erişi olarak Osmanlı devletinin resmen tarihe karıştığı 5 Kasım 1922 tarihi kabul edilir.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile çok partili demokratik düzenin fiilen başladığı; 14 mayıs 1950’ye kadar geçen tek parti dönemini, ayrı bir parantezde değerlendirmek gerekir.
1950’de başlayan demokrasi, yalnız 1960 darbesi ile kesintiye uğramakla kalmadı. Ondan sonra her on senede bir müdahaleye maruz kaldı... 1971 Muhtırası, 1980 İhtilali, 28 Şubat 1997 “Post Modern Darbesi” ve nihayet 27 Nisan 2007’deki E-muhtıra... Aradaki Talat Aydemir maceralarını da saymayın isterseniz!..
Ve 1 Temmuz 2008...
“Ergenekon Davası” ile ilgili olarak, herkes kendi meşrebine göre bir şeyler söylüyor veya yazıyor. Çok acele ve telaşlı şekilde bu süreci bir biçimde mecraından çıkarmaya çalışanların çabalarını görüyoruz!..
Ancak öyle görünüyor ki, bu dava demokrasinin kökleşmesi ve hukuk devletinin işleyişi bakımından yeni bir kilometre taşı olacaktır. Burada şimdilik bir nokta koyalım.

İsmail Kapan
kaynak:http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?id=381944
 

OrHUN_BEY

New member
Noktayı siz koyarsınız. Türkiye sevdalıları açısından bu davaya değil nokta virgül dahi konmayacak. Bu dava sonuçlanıp sizin suratınızın aldığı şekli gördükten sonra salya sümük ağlayanlarla birlikte hepinizin yeniden yalaklanmalarını izleyeceğiz. Dokunulmazlık zırhıyla yırttım sandığınız davalardan defalarca müebbet ve idam cezası aldığınız zaman Avrupa birliği uğruna kaldırdığınız idam cezaları geri gelmiş olacak ve siz intikamdan değil kendi suçlarınızdan dolayı yüzlerce kere idam edileceksiniz. Çünkü bizim intikamımız sandıkta sizin gibilerin gömülmesi ile olacaktır. İşte nokta o zaman konacaktır bizim için.

Ve Türk milletinin özlü deyişlerinden birisiyle bu cevabımı bitiriyorum.

İntikam soğuk yenen bir yemektir. Kinim dinimdir.
 

HTML

Üst