15 şehit daha... Hâlâ hesap sorulmayacak mı?

Son Söz

Banned
Katılım
8 Haz 2008
Mesajlar
266
Reaction score
0
Puanları
0
Atalarımız; “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar” demiş ya, işte dün yine “analar” ağladı... Analar, yine karalar bağladı...


Her zaman olduğu gibi; ateş, yine düştüğü yeri yaktı... Dün Şemdinli’deki Aktütün Karakolu’na yapılan “PKK saldırısı”nda 15 evlâdımızı daha kaybettik... Elbette hepimiz üzüldük, hepimizin yüreği yandı...
Ancak, her kim “çok üzüldük” dese de, “şehit askerlerin ailesi” kadar hiç kimse üzülemez, onların yüreği kadar hiç kimsenin yüreği yanamaz... Demiş ya atalarımız; “Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar!”
Çünkü; “ateş, düştüğü yeri yakar!”
Olaya “duygusal boyut”tan bakarsak, durum böyle... Ne var ki; bir de “sorulması gereken sorular” var ve bunlara “doğru cevap” verilmediği sürece “yürekler yanmaya, ocaklar sönmeye ve analar ağlamaya” devam eder!..

ORALAR BBG EVİ Mİ, PKK EVİ Mİ?

Ne yalan söyleyeyim;
Olayı ilk duyduğumda, “İkinci Dağlıca mı?” sorusu geldi aklıma...
Evet, “ikinci Dağlıca mı?”
Öyle ya;
Tıpkı Dağlıca’da olduğu gibi, Aktütün Karakolu’na yapılan saldırıda da, “ihmal”ler var!..
Düşünebiliyor musunuz;
Bu karakol, son 15 yıl içinde, tam 3-4 saldırıya maruz kalmış ve o karakolda bugüne kadar “43 şehit” verilmiş!..
Bu, demektir ki;
Karakolun “zayıf” bir noktası var... Bu zayıflık, bugüne kadar acaba niye “tahkim” edilmedi?..
İkincisi... PKK’lı teröristler “pusu” filân kurmuyor, “doğrudan saldırıyor” ve bunu “güpegündüz” yapıyor!.. Hem de, “4 kilometre öteden” ve “yürüyerek” geliyorlar!.. Üzerlerinde de “ağır silâhlar” var!.. Dahası, “400-500 kişilik bir grup”la saldırıyorlar ve “3-4 saatlik çatışma”dan sonra, arkalarında “25 ölü” bırakarak geri çekiliyorlar!.. Bu “3-4 saatlik çatışma” esnasında, niye “helikopter” veya “uçak” desteği yok?.. 400-500 terörist, niye kuşatılmadı, niye imha edilmedi?..
Dahası “istihbarat” nerede?..
“Uydu”lar nerede?..
Türkiye ile “anlık istihbarat paylaşımı yapan ABD” nerede?..
O an, “ABD istihbaratı”na güvenen Genelkurmay eski Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın 17 Aralık 2007 tarihli gazetelerde yer alan sözleri geliyor gözlerimin önüne...
Org. Büyükanıt diyordu ki;
“Dün gece hiç uyumadım... Harekâtı anı anına Genelkurmay’da görüntülü olarak çıplak gözle izledim... TSK’nın geldiği düzeyi gördük, gururlandık... Kış da olsa, kar da yağsa, mağarada da olsalar, bulup vururuz... Artık bizim için onların kampları BBG Evi gibidir...”
Bu nasıl “BBG Evi”dir, bu nasıl “gözetleme”dir ki; adamlar “karda-kışta” değil, “mağara”dan çıkarak da değil, “4 kilometre ötedeki kamp”tan üstelik güpegündüz “yürüyerek” geliyor ve biz, onları görmüyoruz!..
“Çuvallar dolusu para” ödenerek alınan “teçhizat”lara ne oldu?.. Bırakın “termal kamera”ları filân, “dürbün”lere ne oldu?..
Üstelik, bu adamlar “Kuzey Irak”ta değil, “Türk toprakları”nda 4 kilometre yürüyor ve karakola saldırıyor ama, onları ne “ABD uyduları” görüyor, ne de “dürbün”ler!..
Dönüş yolunu da, ellerini-kollarını sallayarak katediyorlar ya, daha ne diyeyim?..
Bu, nasıl iştir anlayamadım!..

DAĞLICA’NIN HESABI SORULSAYDI!

Şunu düşünüyorum:
Eğer Dağlıca Tabur Komutanı Yarbay Onur Dirik’ten “hesap” sorulabilseydi, PKK böyle bir baskına cür’et edebilir miydi acaba?..
“Dağlıca soruları”na, “doğru ve inandırıcı cevap” verilebilseydi, “ikinci bir Dağlıca” yaşanır mıydı?
Biliyorsunuz; 13 askerimizin şehit olduğu, 8 askerimizin de PKK tarafından kaçırıldığı Dağlıca konusunda, “cevapsız kalan sorular” şunlardı:
* PKK’nın saldırı hazırlığında olduğu, 2 gün önceye kadar biliniyordu da neden tedbir alınmadı, niçin destek istenmedi?
* PKK’lıların birliğimize 8 km uzakta termal kameraya yakalanmalarından sonra neden sadece 3 adet havan topu saldırısıyla yetinildi?.. Neden teröristlerin tespit edildiği, karargâha bildirilerek yardım istenmedi?
* Bazı medya organlarına yansıyan ‘telsizlerin susturulduğu’ iddiası ne kadar doğru?.. Zira yaralı asker, “Biz onların telsiz konuşmalarını dinleyebiliyorduk” diyor. PKK telsizleri çekerken, nasıl oluyor da askerî telsizler susturulabiliyor?
* Askerî telsizler susturulduysa, kim ve nasıl susturuyor? Daha önce Şırnak’ta 13 askerin şehit edilmesinin ardından da telsizlerin susturulduğu iddia edilmişti... O zamandan bugüne hiçbir tedbir alınmadı mı?
* Askerler, yüzlerce PKK’lının kendilerine doğru geldiğini gördüğü ve hatta seslerini bile duyabilecek kadar yakın olduklarını söylediği halde neden yaklaşmalarına izin verdi?
* Çatışma gece yarısı saat 00.20’de başladığı halde helikopterler neden 03.45’te geldi? Telsiz bağlantıları kesikse helikopterler haberi nereden aldılar?.. Telsiz bağlantıları varsa, neden geciktiler?

YARBAY-ERGENEKONCU İLİŞKİSİ

Evet, aylarca bu “soru”lara “cevap” aradık ve en azından “Dağlıca Tabur Komutanı’nın görevden alınmasını” bekledik!..
Ama, “sorulara cevap” vermesi gerekenler, “Yarbay’a yönelik eleştiriler”e cevap verdiler ve onun “aslanlar gibi görevinin başında olduğunu” açıkladılar!
Evet; 13 askerimiz “toprağın altında”ydı ama Yarbay Dirik, “aslanlar gibi görevinin başında”ydı!..
Ehh, ne diyelim;
“Vatan sağolsun” deyip, yüreğimize taş bağladık...
Öyle ya;
Yarbay Onur Dirik bir “asker”di ve bu ülkede herkes hesap verirdi ama “askerler asla hesap vermez”lerdi!.. Çünkü onlar, “hata yapmazlar”(!)dı!..
“Baskın anı”nda “düğünde eğleniyor” bile olsalar!!!..
Evet, evet; onlar “hata yapmaz”(!)lardı!..
“Ergenekon Terör Örgütü üyesi” bir kadına “Dağlıca Taburu’nun krokisi”ni gönderseler bile...
Olayı biliyor olmalısınız..
20 Ağustos 2008 tarihli Taraf’ta yer alan bir haberde, şöyle bir iddia vardı:
“13 askerin şehit edildiği Dağlıca’nın komutanı Yarbay Dirik, Ergenekon sanığı Asuman Özdemir’e, baskın öncesinde taburun stratejik fotoğraflarını göndermiş.
Ergenekon iddianamesinin ekleri, sanıklardan Asuman Özdemir ile Onur Dirik’in yazışmasını da kapsıyor. Dirik, baskından bir yıl önce Özdemir’e Dağlıca’yı anlatmış.”
Dirik’in Özdemir’e gönderdiği fotoğrafların üzerindeki notlarda, askerlerin konuşlandığı tepeler, stratejik noktalar ve intikal yolları gibi ayrıntılı bilgiler yer alıyor.
“Askerî sır”ları böylesine uluorta ifşâ eden bir komutanın “vatana ihanetten yargılanmasını” veya en azından “görevden alınmasını” beklersiniz değil mi?..
Nerdeeee!.. Yarbay Onur Dirik, uzun süre “aslanlar gibi görevinin başında kalmaya” devam etti... Daha sonra da, Afyon’da konuşlu İkmal Komutanlığı Lojistik Şube Müdürlüğü’ne tayin edildi!..
Herhalde söylemeye gerek yok...
Haklarındaki iddialardan dolayı Şaban Dişli’lerin istifa ettiği, Deniz Feneri Derneği yöneticilerinin yargılanıp hapsedildiği, Dengir Mir Mehmet Fırat’ların 70 milyonun önünde hesap verdiği bir dünyada; “13 askeri şehit veren bir tabur”un komutanı ne hesap verdi, ne de istifa etti!..
Tam aksine “taltif” edildi... Hem de “askerî sırları ifşa etmesine” rağmen!..
Sorarım size;
Böyle bir ülkede “PKK saldırıları” durur mu?.. Hele de, “PKK” denilen bu “terör örgütü”nün, bir başka “terör örgütü” olan “Ergenekon” yapılanması ile “işbirliği” içinde olduğu ve “ortak eylemler gerçekleştirdikleri” ortaya çıkmışsa!..

ALTINOVA DA ERGENEKON’UN İŞİ!

Muhabirimiz Kenan Kıran’ın bugünkü 1. sayfamızda yer alan ve “Balıkesir-Altınova’daki saldırıyı deşifre eden” haberi, son derece ilginç!..
Bu saldırı için, dünkü manşetimizde “Bu da Ergenekon işi” demiştik... Bugün ise, Kenan Kıran’ın haberi, “Ergenekon’u ele veren belgeler”le dolu!..
Kenan Kıran’ın haberine göre;
Ergenekon Terör Örgütü iddianamesinde; Ergenekon’un Mersin’in yanı sıra Balıkesir’i de pilot bölge seçtiği ve bu ilde gizli bir yapılanmaya gittiğine yönelik belgenin yer aldığı ortaya çıkmış!..
Ergenekon tutuklusu Kuvayı Milliye Derneği Ankara Şube Başkanı Bekir Öztürk’ün evine yapılan baskında, Ergenekon’un Balıkesir yapılanmasına ilişkin şok belgeye ulaşılmış...
Bekir Öztürk’e ait bilgisayar içerisinde ele geçirilen belgeye göre; Balıkesir’de yaşayan Ergenekon sanığı Tuğrul Derme’nin, Balıkesir’de gençleri örgütlemek için Bekir Öztürk’ten izin istediği ve kendisine görev verilmesi halinde, gençleri bir hücre yapılanması içerisinde örgütleyebileceğini belirttiği öğrenilmiş!..
Kimileri aksini iddia etse de, bana göre; “Altınova’daki olaylar”ın da, “Aktütün Karakolu’na yapılan saldırı”nın da, kesinlikle ama kesinlikle “Ergenekon’la bağlantısı” var!..
Hem, Kurtlar Vadisi’ndeki bir sahnede, kendisinin tutuklanmasını isteyen Savcı’ya ne diyordu Büyük İskender;
“Beni burada tuttuğun her an, Türkiye’den bir şey gidecek!.. Can gidecek, kan gidecek, mal-mülk gidecek!.. Ben buradan gidene kadar, patlamadık bomba, ölmedik adam, yaşanmadık kaos kalmayacak!!!”
Söyleyin Allah aşkına;
Kurtlar Vadisi’nde yaşanan sahneler, bugün Türkiye’de meydana gelen olaylarla birebir örtüşmüyor mu?
Gerek “patlayan bomba”ların ve gerek “PKK saldırıları”nın artması ile “Ergenekon tutukluları” arasında hiç mi bağlantı yok?..
İskender Büyük, yoksa Veli Küçük mü?!?..

ASKER KENDİ İŞİNE BAKSA!

Hükümet ve Genelkurmay, elbette tüm bunlara kafa yoruyordur... Dün Başbakan Erdoğan başkanlığında toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulu’nda tüm bunlar herhalde masaya yatırılmış ve “ihtimaller” gözden geçirilmiştir!..
Zaten, öyle de olmalıdır...
Çünkü “asker”in görevi, “sınır bekçiliği”dir, “vatanı savunmak”tır!..
Askerin görevi;
“Ücra dağ başlarında Kur’an Kursu aramak”, oraya baskın düzenlemek ve hele hele “Suriye’de öğrenci avı”na girişmek değildir!..
Askerin görevi;
Başta “öğrenciler” olmak üzere, bu toplumun kılık-kıyafeti ile uğraşmak ve onlara “irticacı” yaftası asmak değildir!..
Askerin görevi;
CHP’nin kuyruğuna takılıp, “Meclis’i boykot ve siyasetçileri aforoz etmek” değildir!..
Askerin görevi;
Gazeteler ve gazeteciler arasında “akredite ayrımcılığı” yaparak onların vatanseverliğini test etmek de değildir!..
Askerin ilk görevi;
“Vatanı savunmak”tır!.. “Terörle ve teröristlerle mücadele etmek”tir!..
Askerin ilk görevi;
“Terörle mücadele” yaparken; “eksik”leri, “açık”ları, “hata”ları ve hele de “ihanet”leri olan her kimse onların yakasına yapışıp, “hesap sormak”tır!..
Bunu yapamayan; hangi “konum”da veya hangi “rütbe”de olursa olsun, “istifa” eder...
Çünkü analar; evlâtlarını “şehit olsunlar” diye doğurmuyor!..
Tamam, “vatan sağolsun” ama;
“Anaların kınalı kuzuları” da sağ olsun!..
Hani o kampanyalar?
Pamukova’da meydana gelen “hızlı tren kazası”nda 37 kişi ölmüş ve hemen ardından “linç kampanyası” başlatılmıştı...
Özellikle “kartel gazeteleri”nin sürdürdüğü “yargısız infaz” kampanyasında Demiryolları Genel Müdürü’nün ve hatta Ulaştırma Bakanı’nın istifası isteniyordu... CHP ise, bununla da yetinmiyor ve “Başbakan’ın da istifası”nı istiyordu!..
Pamukova’da, hem de “kaza” sonucu 37 kişi öldü!.
Aktütün Karakolu’nda ise “3. saldırı” yaşandı ve bugüne kadar “43 askerimiz şehit” oldu!.. Üstelik de; bu bir “kaza” değil, “güpegündüz” yapılan bir terör saldırısı!..
Dahası, “her an beklenmesi gereken” bir saldırı!..
Ancak, hiç kimsenin ağzından “istifa” lâfı çıkmıyor!..
Hiç kimsenin de “istifa” etmeye niyeti yok!..
Acaba, “3 defa saldırı”ya uğrayan ve “43 şehit” verilen bir yer “karakol” değil de, meselâ “demiryolu” olsaydı, kartel gazeteleri ve CHP şimdiki gibi “dut yemiş bülbül”e dönerler miydi?!?..

Hasan Karakaya / Vakit

http://www.habervaktim.com/yazar/7700/15_sehit_daha_hâlâ_hesap_sorulmayacak_mi.html
 
Ahh İçim Yandı Suna O Cocukları ya :Q
 
2 şehidimiz Bizim Mahalleden Bİrazdan Defnedecegiz.Yas tutuyor Eskişehir..:(
 
terör örgütüne hiçbir şekilde gözdağı verilemez.onlar zaten beyinleri yıkanmış insanlar, ne yaptıklarının farkında bile değiller. fark edildiyse sürekli az gelişmiş ülkelerden çıkıyor bu tür saldırıları gerçekleştirenler, neden?çünkü bu ülkeler eğitime önem vermiyorlar, insanları din yoluyla kandırmaya çalışıyorlar ve dinine düşkün müslüman toplumlar buna hemen kanıyor.devletimizin askeri durumu şu anda dünya birincisi, hiçbir devlet çıkıp ta buna hiçbir şekilde itiraz edemez. bence devlet şu saldırıdan sonra askeri anlamda ciddi bir para harcaması yapacak ki bu stratejisi tamamen yanlıştır. terörü anlamadan ona saldırılmamalı, bu adamlar neden ciddi kayıplar vereceğini bildikleri halde bu kadar riskli bir hamle yaptılar? bizim yaptığımız ona körlemesine saldırmak, önce eğitim gelmeli, bizim halkımızda önyargı aldı başını gidiyor, kimsede çıkıp bu kadar kayıp veriyorlar ama nasıl hala saldırılara devam edebiliyorlar, bunları besleyen damarlar nerede demiyor, o bana vurdu bende ona vuracam ödeşçez mantığıyla hereket ediliyor, sonra politikacı sıfatıyla dolaşan kimseler çıkıp halkı avutuyorlar, tıpkı bir çocuk avutur gibi okşadım oranı hadi artık ağlama deniyor.yanlışım varsa düzeltin.
ayrıca belirtmem gerek medya olayı çok abartıyor, tüm uyduların karış karış izlendiği bir bölgede elini kolunu sallayarak kimse dolaşamaz.saldırı denilen olayın sadece planlanması haftalar alır, önce saldırı yapılacak nokta günlerce izlenir, zayıf noktalar belirlenir ve o noktaların zayıflığı derecelendirilir.sonra tüm bu planlar masaya yatırılır ve stratejiden anlayan kişiler saldırı planını yapar, erzak silah vb. hazırlanır ve yola çıkılır. medyanın bize yansıttığı ise güpegündüz koşa koşa geldiler ateş ederek girdiler karakola. strateji oyunu oynayan ilkokul çocuğu bile bunu anlayabilir ama malesef halkımızın büyük bir bölümü gazetede yazanlara virgülüne kadar inanacak kadar zekaya sahiptir.
 
bu işin sorumlusu

milli savunma bakanı ne cevap verecek

verebilecek mi

aslında böyle bir bakanlık var mı

kaldırıldımı yoksa

korkarım istifa etmez bu kadar şehit yüzünden
 
basta bu komutanlar olduktan sora bıse olmas sehitler orda catısıo 3 saat ne yardıma giden war ne bişe senin ucagın war helikopterin war yollasana yardıma birilerini ceza ewinde zanlıyı ziyaret etmeyi biliolar
 
basta bu komutanlar olduktan sora bıse olmas sehitler orda catısıo 3 saat ne yardıma giden war ne bişe senin ucagın war helikopterin war yollasana yardıma birilerini ceza ewinde zanlıyı ziyaret etmeyi biliolar


hemen konuyu çözmüşsün sazanım

birincisi w harfi bizde pek kullanılmaz

ikincisi o uçaklar kodumu oturtuyor sen merak etme
 
Kahrolsun pkk demekle ne pkk ne de terör kahroluyor maalesef. Olan yine gencecik insanlarımıza oluyor. Birileri zevk-ü sefa içerisinde hayatın birbir yemişinin ve de nimetinin tadına bakarken fakir fukaranın oğlu dağlarda al yıldızlı bayrağı uğruna feda oluyor. Şehitlerimiz ölmüyor peki ya bizim bu vurdumduymazlığımız...

Nice mehmetçiği şehit verdiğimiz hain pusularda abd damgası varken, abd' ye olan bu bağımlılığımız neden? Neden incirlik üssü? Neden kafasına çuval geçirilen subaylarımız? Neden Kıbrıs' ı satmamız? Neden henüz üzerinden bir asır bile geçmemiş olmasına rağmen o büyük kurtuluş savaşının, neden ülkenin topraklarını karış karış satmamız?

Nerede kaldı insan olmanın onuru? Nerede milliyetçiler? Halkçılara ne oldu? Bu ülkeye ne oluyor böyle? Bunlar bizim insanlarımız mı? Anlamak mı zor, yaşamak mı bilemiyorum.

Şehitlerimize Allah (c.c) rahmet eylesin...
 
insallah kanlari yerde kalmaz en kissa zamanda onlara ve destekcilerine hak ettikleri cezayi verirler.
Allah rahmet eylesin hepimizin ulusumuzun basi sagolsun.
 
hh in serbest kürsü müdavimleri!!!
uzun bir yazı alıntılamış arkadaş ve bence sorgulanması gereken tutum ve davranışları tek tek irdelemiş yazar. şimdi sağa sola çekmeden orda da verilen soruların üzerine gidilip gerçekte önyargısız ama özünde samimi suallaeri herkes kendine sormalı..
bu bir askeri olaymıdır? evet askeri bir olaydır.
terörmüdür? 15 yıldır terör denmekte,ama artık daha fazlası var.
içten-dıştan besleniyormu? evet her yönden beslenip palazlanıyor.
kanı yerde kalmaz diyen sadece siyasilermiydi yoksa askerlerde aynı sözü binlerce kez kullandımı? evet hem siyasi hem askerler bu sözü çok kulllandılar..


peki kanı yerde kalmaz dedikleri askerimiz 3-4.cü defa aynı yönden aynı karakoldan vurgun yerde bu işin sorumlusu apoletli zevat ,,strateji-askeri savunma dersi plan proje bilmezmiki aynı delikten 4.cü kez sokulur bu yılan sürüsünden...

dağlıcanın hesabını soralım diyenlere takiyyeci-fetbaz-dinci-diye sataşan kafa şimdi ve bundan önceki her baskından sonra siyasilere küfür yağdıran kafalar neden birkez bile olsa sorumlu askeri rütbeliden an azından bırakın genelkurmayı ,oradaki garnizon komutanının bile istifasını istemek akıllarına gelmez bu zihnievvel dostlardan.

bu komutanlar dağlıca baskınındaki gibi düğündelermiydi yoksa gözetleme yapmaktan acizlermi,yoksa ellerindeki dürbün lere tersindenmi bakıyorlardı.? ya da genelkurmayın israil sevdasından olsa gerek devamlı modernize edilen silahlarımız bu pkk itlerine işlmeiyormuydu acaba?
yada ergenekondan sorumlu yada zanlılara gösterilen muhabbetten olsa gerek dağlıcanın krokisini ergenekoncu yazara postalayan komutan necidir Allahaşkına..hain değilse saf mı diyelim enazından..
kocatepede siyasilere yüklenen halkımız,evlatlarını teslimn ettikleri gerçek yurtlarının sahibi,cumhuriyetin koruyucuları,laikliğin teminatı orduya ve onun sorumlulularına hesap sormadıkça ,çok analar ağlayacak ,çok evlatlar şehit olacaktır..doğuya birde bu gözle nezaman bakacaz. yeter artık bu enaniyet ve vurdumduymazlık.


sorumlular i,stifaa!..orduysa ordu,siyasiyse siyasiler...
 
pm den bildirilen kaynak konunuza eklenmiştir

bir daha kaynaksız konu acmayın
 
hemen konuyu çözmüşsün sazanım

birincisi w harfi bizde pek kullanılmaz

ikincisi o uçaklar kodumu oturtuyor sen merak etme


göremiyoruz dostum kodumu oturttugunu bakk adamlar 350 kişiyle geliyor 3-4 internet sitesinde yazıyor artık onlar nerden alıyorlar haberleri bilemem yalanmı gerçekmi diye...

çatışma 5 saat sürüyo bunu da sana hatırlatım bizim uçaklarımız war sa kaldırtırsın o saman yardıma giderler askerlerlerimiz boşu boşuna şehit olmazlar...bu olayın iki sorumlusu wardır bizi bu hale getiren hükümet ve türk silahlı kuwwetleridir baska suçlu aramanın manası yok.. yok bbg ewiymiş yok heronlar almısız yok termal kamerayla korunuyormuş hani nerde kardeşim haniii

yok sadece laf bizimkilerde icraat baska ülkelerde..
 
Tezkere süresi sona erecek bu şu demek; yüksek rütbelilere verilen çift maaş ödemeleri normale dönecek
naapmak lazım denildi ve şu karara varıldı; biz bu terör olaylarını yeniden canlandıralımki tezkere uzatılsın biz yine güzel güzel maaşlarımızı almaya devam edelim ihale yapıp malzeme alalım yolumuzu bulalım dediler
ve 15 vatan evladını malesef şehit ettiler
Askeriye içten temizlenmeliki terör bitsin
 
hemen konuyu çözmüşsün sazanım

birincisi w harfi bizde pek kullanılmaz

ikincisi o uçaklar kodumu oturtuyor sen merak etme

sazanım sen benım soledıklerımı cozememıssın ama ucaklar kodumu oturtmayı biliosa nie komadı nie oturtmadı adamlar orda 3 5 saat carpısırken kimsenin haberi olmadı mı yoqsa haberleri olupta bişe yapmadılar mı yoq tezgahlı bişeymiydi bu olay yoq ki sanmıorum bizim bildigimiz gibi ucaklar kodumu oturtamıomu
 
alın işte size cenazenin acısını böyle çıkırıyor büyüklerimiz sevgili saygılı cumhurbaşkanınız.... karakol kaldırmak bu iş çözülmeyecek ama kaldırın... zamanında bizde ne kadar nefret etsekte saddamın yaptığı atom bombasıyla olacak... yok mu türkiyede 2013 senesindeki antlaşmadan sonraki techizatı görün.... SAYGILARIMLA....

fft17_mf113065.Jpeg


..::TIKLAYIN::..[url]

HAKKARİ'nin Şemdinli İlçesi'ndeki Aktütün Jandarma Karakolu'na yapılan saldırıda şehit düşen 15 askerden Astsubay Çavuş Hasan Önal'ın Eskişehir'deki cenaze törenine katılan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü protesto ettiği iddiasıyla gözaltına alınan fabrika işçisi 27 yaşındaki Osman Tosun, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Tosun hakkında ‘Cumhurbaşkanı'na hakaret’ suçundan yasal işlem yapıldığı bildirildi.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la birlikte dün katıldıkları şehidin cenazesinde protestolarla karşılaşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, törenin ardından bir süre Vali Konağı'nda dinlendi. Daha sonra makam aracına binerek havaalanına gitmek üzere yola çıkan Gül, Mustafa Kemal Caddesi'nde Vali Konağı'na yaklaşık 50 metre mesafede yol kenarında toplanan kalabalığın protestosuyla karşılaştı.
Yaya kaldırımında duran ve elinde Eskişehirspor bayrağı olan Osman Tosun, Gül'ü makam aracına doğru “Şehitlerden utanın, yuh” diye bağırdı. Gül, aracın camını açarak kendisini protesto eden Tosun'u eliyle korumalarına göstererek gözaltına alınmasını istedi. Gül'ün korumaları tarafından yakalanıp yaka-paça polislere teslim edilen Osman Tosun, bindirildiği trafik ekip otosuyla Çarşı Polis Merkezi'ne götürüldü.
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir fabrikada işçi olarak çalışan Osman Tosun hakkında ‘Cumhurbaşkanı'na sözlü hakaret’ suçundan yasal işlem yapıldı. Tosun, ifadesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e hakaret etmediğini, terörü lanetlemek için bağırdığını öne sürdü. Osman Tosun alınan ifadesinin ardından nöbetçi savcının talimatıyla Adliyeye sevk edilmeden Polis Merkezi'nden serbest bırakıldı. Tosun hakkında ‘Cumhurbaşkanı'na hakaret’ suçundan hazırlanan evrağın savcılığa gönderileceği bildirildi.

Gül’den protestocuya:Ne diyorsun sen!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de tören geçişinin ardından Vali Konağı’nda dinlendi.

Gül’ün konaktan çıkışını bekleyen bir genç Cumhurbaşkanı makam aracıyla geçerken “Yuh!” diye bağırdı. Bu sırada penceresi açık olan Gül, gence “Ne diyorsun sen!” diye tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı’nın makam aracı ve beraberindeki konvoy hızla uzaklaşırken, geride kalan protestocu genç ise polisler tarafından gözaltına alındı.
 
Geri
Üst