12 Eylül

alperenccc

Banned
Katılım
23 Ara 2006
Mesajlar
182
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Yolundayız REİS.. Bırak eşkiya bellesinler.
12 Eylül

12 Eylül darbesinin üzerinden 29 yıl geçti. Ama tartışmalar bitmedi.

Hala darbesine göre tavır alan geniş bir çevre var. Mesela Marksist sanatçı Tarık Akan’la yapılan bir röportajda, 12 Eylül’ü yapan asker benim askerim değil demişti. Aynı Akan, 28 Şubat’ı yapanları ise yere göğe sığdıramamıştı..

Sağcısı da solcusu da kendine demokrat.Kimse darbeleri bir bütün olarak ret etme faziletini gösteremiyor. Onun için de her darbe mutlaka toplumda belli bir destekçi kitlesi bulabiliyor.

Oysa bugün boğuştuğumuz toplumsal sorunların bir çoğunun arkasında darbeler yatıyor. Şu günlerde tartıştığımız Kürt meselesinin bu noktaya varmasında 12 Eylül yönetiminin akıl dışı uygulamalarının ne kadar etkisi varsa, terör örgütü ile usulüne göre mücadele edemeyen Askeri bürokrasinin hatalarının da o kadar etkisi var.

Daha dün on şehit cenazesi birden toprağa verdik. 30 Yıldır düzenli ordularla terör mücadelesinin yürütülemeyeceğini bizzat askerler söylüyor. Ama bunu söyleyenler 30 yıldır bu mücadeleyi yürütecek kadroları yetiştirip Güneydoğu’ya gönderemediler.

Her gün yüreklere ateş düşecek, gencecik fidanlar şehit olacak ama yeni bir taktik, yeni bir mücadele biçimi ortaya koyamayacaksınız. PKK’yi azdıran, görevi onu yok etmek olanların bunu başaramamış olmalarıdır.

Darbelerin bizden ne götürdüğünü anlamak için şehit cenazelerinde akan göz yaşlarına bakmak kafidir.Bu manzara insana gurur veriyorsa, darbeler de iyidir.

12 Eylül’de binlerce insan işkence gördü, onlarcası işkence hanelerde öldürüldü. Hapishaneler bir zulüm yuvasına dönderildi. Bu ülkenin genç insanlarının, bu ülkeden nefret etmesi için her şey yapıldı.

Onurlarıyla, namuslarıyla, inançlarıyla oynandı. Bugün kalplere atılan o kin ve nefret tohumları bölücülük olarak, isyan olarak yeşeriyor.

Bazıları hala teröristse; her türlü işkence revadır, diye düşünüyor. Halbuki, yasaların verdiği cezanın dışına çıkmak kime yapılırsa yapılsın zulümdür. Yapılan araştırmalar kanunların verdiği cezayı insanların hazmettiğini, ama kanunların vermediği yetkileri kullanarak insanlara eza edenleri insanların, bilhassa suça karışanların sindiremediğini gösteriyor. Suçu suçla bastırmak, yeni suçlara davetiye çıkarmaktır.

12 Eylül’ü hep sol yazdı.

Aynı zulümlere ülkücüler de düçar oldu, aynı tezgahlardan ülkücülerde geçti. Ama yaşadıklarını yazmadıkları veya yazamadıkları için darbenin mağduru olmalarına rağmen darbenin tarafı gibi takdim edildiler. Demokrasi ve özgürlük için savaşan(!?) solun önüne çıkarılarak darbeye giden yolun taşlarını döşemekle suçlandılar. Solun nasıl kan içici bir canavar olduğunu, demokrasi ve özgürlükleri yok etmek için nasıl her türlü ihanete teşne olduğunu anlatamadılar. Anlatamadıkları için de Marksist solun kendilerine biçtiği imajla anılır oldular. Ve tabi aynı darbenin iki defa mağduru oldular.

Bu suskunluk boşuna değil. Ülkücülere telkin edilen ve askerle özdeşleştirilen devlet imajı her türlü ihaneti sineye çekmeyi gerektiriyordu. Ülkücüler de hem ezildiler hem de cellatlarının apış arasını okşamayı fazilet bildiler. Daha birkaç gün önce 12 Eylül yargılansın diyenlere MHP'nin tanıdığım günden beri aynı sözleri tekrarlayıp duran sözcüsü Mehmet Şandır, geçmişi eşelemeyelim diyordu. Kel başa şimşir tarak. İliğine kadar sızılmış, siyasi bir heyetten başka ne beklenir ki?

Oysa vicdanı olan konuşmalıdır.

Vicdanı, namusu, şerefi, haysiyeti, zerre kadar imanı olan…

Darbeciler bu ülkenin efendisi değil, en ednasıdır. Bunu anlatamayan darbeleri engelleyemez!

İrfan SÖNMEZ_VAKİT GAZETESİ

http://www.habervaktim.com/yazar/17392/12_eylul.html
 
aynen öyle kardeşim.. ağzına sağlık irfan ağabey. eline sağlık Alperen kardeşim..

dün ozanlarının ağzından'' öpmeye kalktığımız el vurdu bize'' diyenler bugün yine devletçilik adı altında el öpmeye kalkıyor ama öpmek istedikleri el'in devlet elimi darbesever elit zümrenin eli mi olduğunu yine tesbit ve tahkik edemiyorlar..

ülkücü hareketin fikir babaları seyid ahmet arvasi ve n. fazıl gibi üstadların belirttiği şekilde aksiyon belirten bir yapıyı hiç bir zaman gösteremeyen Mhp , var oluş belirttiği, tarih sahnesinde siyasi arenada hep reaksiyoner bir hareket oldu geldi ne yazıkki, oysa ne zaman bir aksiyona dönüşüp , gerçek minvaline yol alacağını kestiremedik hiçbir zaman.. hep yanlış ata oynamaktan usanmadılar. hep el öpmeye kalkılıp tokat yemekten bıkmadılar. işleri bitince sistemin dolgu malzemesi gibi kullanılıp her defasında bizim çocuklar denilerek gaza gelip birilerinin karşısına çıkartılıp, devri doluncada c-5 lerdeki yerlerini aldılar.. yine aynı tezgahtan geçirilmek isteniyorlar. olayın özü bu işte.
 


Bu suskunluk boşuna değil. Ülkücülere telkin edilen ve askerle özdeşleştirilen devlet imajı her türlü ihaneti sineye çekmeyi gerektiriyordu. Ülkücüler de hem ezildiler hem de cellatlarının apış arasını okşamayı fazilet bildiler. Daha birkaç gün önce 12 Eylül yargılansın diyenlere MHP'nin tanıdığım günden beri aynı sözleri tekrarlayıp duran sözcüsü Mehmet Şandır, geçmişi eşelemeyelim diyordu. Kel başa şimşir tarak. İliğine kadar sızılmış, siyasi bir heyetten başka ne beklenir ki?

Oysa vicdanı olan konuşmalıdır.

Vicdanı, namusu, şerefi, haysiyeti, zerre kadar imanı olan…

Darbeciler bu ülkenin efendisi değil, en ednasıdır. Bunu anlatamayan darbeleri engelleyemez!

İrfan SÖNMEZ_VAKİT GAZETESİ

http://www.habervaktim.com/yazar/17392/12_eylul.html


İşte birilerinin hala anlamakta zorlandığı gerçekler...Hoş İrfan Sönmez, Mehmet Şandırdan bahsetmiş. Mehmet Şandır darbecilerden ne çile çekmiştir ki geçmişi eşelesin? Şandırın geçmişi kariyer yapıp, sıcak yatakta gün geçirmekten ibaret ha birde merkez sağ bir partinin sıralarından seksen öncesi siyasilerin siyaset yasağının kalkması teklifine HAYIR oyu vererek Alparslan Türkeşin aleyhine oy kullanabilmiştir. Velhasıl ülkücülükle alakası olmayan, bu davanın çilesimi yudum yudum içmeyen bir şahsın geçmişte eşeleyeceği sistemin adamlığı ve meclis ihaneti olabilir sadece.

Darbe olduğunda "Fikrimiz iktidarda biz hapisteyiz" diyen asla ne geçmişte nede gelecekte ülkücü olamamış bazı zatı muhteremler olmuştur. Yazık ki neler çektiğini bilmeyen yeni nesil arkadaşlarımızda aynı fikrin savuncusu olmuşlardır. Böyle düşünüldükten sonra ne alınan oyun ne çıkarılan vekilin nede iktidar olmanın bir anlamı yoktur. Muktedir olmak dava adamı olmakla mümkündür.

12 Eylül mezalimine daha sonra bu başlıkta geleceğiz inşallah...
 
12 Eylül (2)​

12 Eylül’ün üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen, daha bir çok konu aydınlığa kavuşmadı. Olaylarda darbe yapmak isteyenlerin rolünün ne kadar olduğu yeterince bilinmiyor. Dönemin 2.ordu komutanı Bedrettin Demirel’ darbe kararını 1979 da aldıklarını şartların olgunlaşması için bir yıl beklediklerini söylemişti. O bir yılda yaklaşık olarak 3000 genç öldürüldü, yüzlerce binlerce insan suçlu duruma düştü. Binlerce aile eşini, evladını kaybederek mağdur oldu. Olgunlaşmayı beklemek dedikleri şey en hafif tabirle milletin boğazlaşmasını seyretmektir. Zaman, zaman PKK’nın da yeterince üzerine gidilmediğini, seyredildiğini düşünüyorum.

12 Eylül’den herkes kendince dersler çıkardı. Sol da, sağ da muhasebesini yaptı. Aslında BBP hareketi bu muhasebenin sonucu ortaya çıkmış bir partiydi. Ülkücüler işkencehanelerde devletin kutsal olmadığını, asker ocağının peygamber ocağı olmadığını hakkel yakin, yaşayarak öğrendiler. Bugün sokağın çözüm olarak görülmemesinin ardında Devlet Bahçeli’nin siyaset veya vizyonu değil, böyle bir tecrübenin etkisi vardır.Zaten uzun süreli hapis tecrübesi yaşayan hareketlerin toparlanması, yeniden sokağa çıkması zordur..

Aynı süreci sol da yaşadı. Bazıları sürünme hendeklerinden geçerek Atatürkçü oldular. Atatürkçülüğü yeniden yorumlayarak, Marksizm’in bir türevi haline getirdiler. 12 Eylülden en az ders alan sol gurup bu guruptur. Dün Marksizm adına savunduklarını, bugün Kemalizm adına savunuyorlar. Zarf değişti ama mazruf aynı kaldı. Bazıları Liberalleşti, gazete köşelerini mesken tutup, geçmişin edebiyatı ile servetlerine servet kattılar.

En büyük kırılmaları Ülkücü hareket yaşadı. 12 eylül’den önce dini ağırlıklı bir söylemle gençliği ölüm tarlalarına sürenler, 1990 lı yıllarda yeni bir politik dil geliştirerek, sistemin azat kabul etmez kölesi haline geldiler. Ülkücü jargondan dini kavramları ayıklayarak, sistemle bütünleştiler. Verilen yüzlerce şehit, çekilen onca çile sadece ülkücü tabanın MHP ye inancı sarsıldığında onları yeniden rapt-u zapt altına almak için kullanılan bir politika malzemesi haline geldi. Türkeş’le başlayan süreç, bugün Devlet Bahçeli ile devam ediyor. Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının temsil ettiği, geleneksel ülkücü çizgi ise uzun süre BBP’de devam etti. Bundan sonra devam edip, etmeyeceği BBP'yi devralan ekibin samimiyet ve kapasitesine bağlı.

Ülkücülerin hapishanelerde ezilmesinin en önemli sebeplerinden biri merhum Türkeş’in yanlış politikalarıydı. Bir sürü yetenekli insan ağır işkenceler gördü, ceza aldı, sabıkalı, damgalı hale geldi. Bir çok yanlış içinde iki tanesini burada zikretmekte fayda var.

1-90 lı yıllarda Ankara’ya gidiş gelişlerimde Ahmet Er ağabey vasıtasıyla tanıştığımız Nakşi büyüklerinden Ahmet Kayhan hazretlerini ziyaret eder duasını alırdık. Bir çok defa, Ahmet Er’in, Selçuk Özdağ’ın da bulunduğu ortamlarda Türkeş’in tedbirsizliği ve dikkatsizliği yüzünden ülkücülerin acı çektiğini söylerdi. Bir gün aynen şunları söyledi. 12 Eylül’den az önce Türkeş yanıma geldi; gittim, askerlerin en başındaki adama beraber darbe yapmayı teklif ettim dedi. Bende gerçekten mi ettin dedim evet dedi. Ne dediler peki diye sordum. Beni dinledi, aramızda bir konuşalım daha sonra sana haber veririz dedi. Bende, yanlış yapmışsın, hemen valizini al yurt dışına kaç dedim. Bugün darbe lideri hayattadır, Ahmet Er de hayatta. Bu iddianın mutlaka aydınlatılması gerekiyor. Çünkü bu iddia doğruysa, diğer liderler birkaç ayda tahliye edilirken Türkeş’in niçin uzun süre içerde kaldığı, Ülkücülerin niçin ağır işkencelerden geçtiği daha iyi anlaşılır.

2-İkinci olay ise bu olaydan sonradır. Artık herkesin darbe beklediği bir dönemde, kim bilir hangi akla hizmetle, yedi ilde çevre illerin ülkü ocakları başkanları çağrılarak bölge toplantıları yapıldı. Bu toplantıların bir numaralı gündem maddesi Ülkücülerde bulunan silahların bir dökümünün çıkarılmasıydı. Her ocak başkanı kendi ilindeki silahların, küçük olanları Köse kadı, büyük olanları Dündar Taşer’in büyük Türkiyesi isimli kitaplarla şifreleyerek Ülkü ocakları genel merkez temsilcilerine verdi. Bazı ocak başkanları böyle bir sorgulamayı doğru bulmayarak bizde silah yok diye rapor verdiler. 12 Eylül olduğunda bu dökümanlar MHP genel merkezinde ele geçirildi. Kısa zamanda şifreler çözüldü, ülkücülerin bütün silahları asker tarafından elleriyle konulmuş gibi bulundu. Bu elbette büyük bir yekün değildi. Toplamı 50-60 küçük tabancadan ibaret çoğu laz yapımı olan küçük silahlardı. Ama dökümanlarda bizde şu silahlar var diye ismi geçenlerin hepsi büyük işkenceler den geçip, silahlı örgüt suçlamasıyla mahkum oldular. Aradan 29 yıl geçti kimse bu silahların dökümünü niye çıkardınız ve o listeyi niye yakalattınız diye sormaya cesaret etmedi. Çünkü ülkücü harekette her şey sorgulanır ama genel merkez sorgulanamaz. Sorgulanamadığı için de insanların hayatları, kaderleri ile kumar oynamaya devam edilir.

Evet, ülkücü hareket bir muhasebe yaptı ama bu yeterli değil. Devleti tanımak, askeri tanımak bir merhaledir ama asıl önemlisi kendimizi tanımaktır. Bunun yolu da bazı soruları cesaretle sormaktan geçer. Bu yapılmadan gerçek bir öz eleştiriden söz edilemez.​

İrfan Sönmez
VAKİT



Geçmişin hatırına binaen yaşanan üzücü gelişmeleri tartışmak ve muhasebesini yapmak gerçekten ülkücü hareketle özdeşleşmeyen kavramlardı. Ölenler şehid kalan sağlar bizimdir düşüncesi ile hareket edildi. İrfan Sönmez ağabey bayağı cesur bir şekilde sorgulamış o dönemi.
 
ülkücü hareket aslında şu konuya üzülmelidir.

siz devletin silah sıkan eli olmalısınız diye ellerine verilen silahları sıktıktan sonra silahı neden sıktınız diye yine devlet tarafından içeri atılıp ve hatta asılıp ölmelerine üzülmelidirler.

yani babalık abilik yaptığını söyleyen kişiler o insanları dar ağacına ve hapislere göndermişlerdir.

ülkücüler bu konuyu hiç düşünmemeiş suçu hep marksit leninist sosyalist ve solculara atmışlardır.


ülkücüler yönünden suçlu solcular değil o silahı onalrın eline verenlerdir.
 
220'SİNİN KELLESİ İSTENEN, 587 DAVA ADAMININ LİSTESİ

BAŞBUĞ TÜRKEŞ VE ÜLKÜCÜLER, 19 AĞUSTOS 1981 GÜNÜ ADINA "MHP VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR DAVASI" DENİLEN İÇİ TAMAMEN YALAN VE İFTİRALARLA DOLDURULARAK, 220'SİNİN İDAMI İSTENEN BİR İDDİANAME İLE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ İÇİNDE YUVALANMIŞ "OUR BOYS" CUNTASININ KURDUĞU MAHKEMELERDE YARGILANMAYA BAŞLADILAR.

3.MAYIS.1944'TEN SONRA, CUMHURİYET TARİHİNDEKİ EN BÜYÜK MİLLİYETÇİ KATLİAMININ YAPILMAYA BAŞLADIĞI GÜNDÜR 19.AĞUSTOS...

YAPACAKLARI DARBEYİ HAKLI SEBEPLERE DAYANDIRABİLMEK İÇİN DEVLETİN BÜTÜN EMNİYET GÜÇLERİNİ BLOKE EDEREK OLUK GİBİ ÜLKÜCÜ KANININ AKMASINA SEBEP OLANLAR, KANLARINI İÇMEYE DOYAMADIKLARI ÜLKÜCÜLERİ DARAĞAÇLARINDA SALLANDIRMAK SURETİYLE EFENDİLERİNE HİZMET ETTİKLERİ GİBİ SADİST RUHLARINI DA TATMİN ETTİLER.

ASKERİ DARBECİLERİN, BİR AVUÇ ÜLKÜCÜNÜN ŞAHSINDA TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ YARGILAMAYA BAŞLADIKLARI GÜN

TARİH : 19.AĞUSTOS.1981

SUÇLANAN: MHP VE ÜLKÜCÜ YAN KURULUŞLAR

SUÇ: Anayasal düzenin, Cumhuriyetçilik ve demokrasi prensiplerine aykırı olarak, devletin tek bir kişi tarafından yönetilmesi amacına yönelik değiştirilmesine zor yoluyla kalkışmak; Türkiye ahalisini birbiri aleyhine silahlandırarak toplu kıyıma yönlendirmek, toplu kıyıma neden olmak, bu cürümlere katılmak; TCK'nın 149. ve 146. maddelerinde yazılı cürümleri işlemek için silahlı cemiyet oluşturmak"

SUÇLAYAN: Ankara, Çankırı, Kastamonu İlleri Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı

İDDİANAME TARİHİ: 29 Nisan 1981


*************************************************


MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ'Nİ VE ÜLKÜCÜ KURULUŞLARI "FAŞİST DEVLET DÜZENİ KURMAK İSTİYORLAR" DİYE SUÇLAYAN, ASKERİ DİKTATÖRLER, HAZIRLATTIKLARI BU İDDİANAME İLE BAŞBUĞ DAHİL 220 ÜLKÜCÜNÜN KELLESİNİ İSTEMİŞLERDİ.

İŞTE İDDİANAMEYİ HAZIRLAYANLAR, C-5'TE ÜLKÜCÜLERE İŞKENCE YAPTIRANLAR...

Başsavcı NURETTİN SOYER (Albay)

Savcı ENİS TUNGA (Yarbay)

Savcı ERKAN BAŞEREN (Binbaşı)

Savcı OKAN YALÇINKAYA (Yüzbaşı)

Savcı FAHRETTİN DEMİRAĞ (Yüzbaşı)

Savcı NİHAT DEMİREL (Üsteğmen)

220'SİNİN KELLESİ İSTENEN, 587 DAVA ADAMININ LİSTESİ


MHP GENEL MERKEZİ YÖNETİM KURULU

1-Alparslan Türkeş
2-Agah Oktay Güner
3-Sadi Somuncuoğlu
4-Ahmet Er
5-Necati Gültekin
6-Yaşar Okuyan
7-Nevzat Köseoğlu
8-Ali Gürbüz
9-Ömer Çakıroğlu
10-Mehmet Irmak
11-Tahsin Ünal
12-Avni Çarsancaklı
13-Taha Akyol
14-Mehmet Doğan
15-Ahmet Hamdi Ayan
16-Yasin Cengiz Gökçek
17-Turhan Koçal
18-İhsan Kabadayı
19-Şerafettin Doğan
20-Süleyman Sürmen
21-Seyit Ahmet Arvasi
22-Sait Bilgiç
23-Servet Bora
24-Osman Albayrak
25-Mehmet Yusuf Özbaş
26-İsmet Kapısız
27-Ali Fuat Eyüpoğlu
28-Mehmet Tahir Şaşmaz
29-Lüftü Ülkümen
30-Faruk Demirtola
31-Mehmet Voyvoda Develioğlu
32-Osman Öztekin
33-Özcan Ergiydiren
34-Vacit Akkor
35-Salih Dilek
36-Münir Köseoğlu
37-Necdet Şarman

EĞİTİMCİLER
38-Namık Kemal Zeybek
39-Yılma Durak
40-Muhsin Yazıcıoğlu
41-Sami Bal
42-Nurettin Taşar
43-Abdullah Kılıç
44-Mehmet Göktolga
45-Mehmet Ali Özgüven
46-Abdullah Alay
47-Ömer Haluk Pirimoğlu
48-Mustafa Öztürk
49-Hasan Sabri Erdem
50-Seyfi Apaydın
51-Himmet Kayhan
52-Rıza Müftüoğlu
53-Hakkı Duran

MHP GENEL MERKEZ VE ANKARA İL GENÇLİK KOLLARI
54-Mustafa Mit
55-Ahmet Turan Kömek
56-Necmettin Karakuş
57-Abdullah Pehlivan
58-Ahmet Doğan Ataman
59-Coşkun Akyıldız
60-Ünal Altıparmak
61-Aslan Atlı
62-Aydın Ergüden
63-Hasan Hüseyin Türer
64-İsmail Şimşek
65-Mehmet Biçer
66-Ömer Kumbal
67-Ramazan Temiz
68-Haluk Sağkaya

ÜLKÜCÜ KURULUŞLAR
69-Yaşar Yıldırım
70-Saffet Beştepe
71-Şahin Hasgül
72-Zeki Okunakol
73-Ahmet Bilgin
74-Fevzi Başkan
75-Atila Engür
76-Ahmet Alıcılar
77-Ahmet Lütfi Köşker
78-Süleyman Kıl
79-Nuri Gedik
80-Erdem Şenocak
81-Hasan Çağlayan
82-Mehmet Naci Bostancı
83-Erol Dok
84-Ali Aydoğan
85-Lütfi Şahsuvaroğlu
86-Mahir Damatlar
87-Sahir Solmaz
88-Tamer Afacan
89-Ayhan Ünal
90-Ali Gözübenli
91-Mehmet Gök
92-Adem Kader
93-Nazım Doğan
94-Yusuf Gök
95-Recai Okman
96-Ertuğrul Alpaslan

ADANA BÖLGESİ SANIKLARI
97-Galip Kütük
98-Şahin Bilgiç
99-Mehmet Fatih Zorba
100-Hacı Bayrak
101-Kadir Akgöllü
102-Muzaffer Yıldız
103-İbrahim Uçar
104-Şükrü Işık
105-Yahya Efe
106-İrfan Cep
107-Rıza Kıvanç
108-Rıfat Kabukçu
109-Mahir Panayır
110-Mahmut Şevket Okuyan
111-Ethem Adıyaman
112-Miktat Uzun
113-Ahmet Çam
114-Muhittin Arnas
115-Selim Adır
116-Hadi Adır
117-Bekir Biberli
118-Erol Top
119-Bayram Dağlar
120-Selami Yıldırım
121-Salih Erciyes
122-Osman Özaslan
123-Mahmut İkiyek
124-Sezai Durmaz
125-Adem Eroğlu
126-Kerim Çağatay Nizam
127-İrfan Güler
128-Recep Küçükizsiz
129-Mahir Polatöz
130-Hüseyin Özmen
131-Sefer Tatlı
132-Ali Uğur Akbaş
133-Adnan Hatipoğlu
134-Ali Çağlayan
135-Muhittin Birbiçer
136-Sebahattin Özkundakçı
137-Kenan Develi
138-Eren Kaya
139-Ata Mustafa Filik
140-Hamza Soner
141-Cumali Kandemir
142-Sait Kanbur
143-Eray Çapraz
144-Seyfi (Huzeyfe) Atmalıoğlu
145-Ömer Orçun
146-Recai Güler
147-Necmettin Gökkaya
148-İbrahim Uzun
149-Ethem Çelik
150-Veysel Metin
151-Yunus Uzun
152-Halil İbrahim Altınışık
153-Zait Akgün
154-Cabbar Özkurt
155-Gaffari Avcı
156-Ali Kuloğlu
157-Mehmet Sümer
158-Mehmet Kutlu
159-Veli Baz
160-Fahri Uğur
161-Ahmet Koca
162-Ahmet Yalçın
163-Mustafa Uygun
164-Abuzer Çalışkan
165-Zekai İlter
166-Yılmaz Tankut
167-Nihat Aksay
168-Adnan Burgaç
169-Sabri Usbahalı
170-Hasan Kömekçi
171-Ali Bademci
172-Mehmet Ali Özdemir
173-Faruk Akkülah
174-Hikmet Nohut
175-Ramazan Erdem
176-Ömer Faruk Gözükara
177-Mehmet Karagöl
178-Veli Çökük
179-Fatih Rüştü Sakızlı
180-Abdullah Avcı
181-Halil Yılmaz
182-Mehmet Name
183-Ertuğrul Yıldız
184-Mehmet Ali Özaydın
185-Faruk Andaç

ANKARA BÖLGESİ SANIKLARI
Kayaş, Köstence, Türközü Sanıkları
186-Süleyman Bayrak
187-Numan Akkanat
188-Osman Öksüz
189-Abdülkadir Yanık
190-Osman İnan
191-Hakverdi Satılmış
192-Cengaver Demirel
193-Kenan Türüdü
194-Satılmış Tepecik
195-Abdulkadir Taşkın
196-Nazım Delibaş
197-Feyyaz Yüce
198-Hüsnü Kaya
199-Sabri Cemil Erdoğan
200-Mehmet Tosun
201-İlhami Erdoğan
202-Ömer Tunç
203-Abdulkadir Meşer
204-Faruk Başer
205-Bayram Kekeç
206-Çapar Kanat
207-Mehmet Alataş
208-Hasan Hüseyin Gürer

Abidinpaşa Sanıkları
209-Ahmet Sarı
210-Emir Kuşdemir
211-Şakir Deniz
212-Erdal Ak
213-Mehmet Elaslan
214-Hasan Alemlioğlu
215-Kenan Ekin
216-Burhan Emuştekin
217-Serdar Çoruk
218-Harun Özgül

Kartaltepe Sanıkları
219-Ramazan Özalp
220-Nazım Yiğit
221-İsmail Baykal
222-Orhan Yalçınkaya
223-Osman Başer

Ayvalı, Yükseltepe Sanıkları
224-Muhammed Doğan
225-Cavit Böke
226-Mesut Doğan
227-Cengiz Kaya
228-Mustafa Bozan
229-Kubilay Yarız
230-İhsan Aydın
231-Ömer Ulusal

Esertepe Sanıkları
232-Cemal öztürk
233-Ömer Boz
234-Yaşar Ortak
235-Selma Erdem
236-Mehmet Öztepe
237-Yavuz Kurt
238-Erol Güntutmaz
239-Şükrü Akyol
240-Hasan Hüseyin Yağmur
241-Murat Yiğit
242-İsmail Yakıcı
243-Tahsin Yağcı
244-Hayati Sazak
245-İsmail Demirkıran
246-Ertan Kadı
247-Zafer Gevişen
248-Hasan Çiçek
249-Erhan İşler
250-Sedat Durudoğan
251-Gültekin Garip
252-Hüsamettin Özgenç
253-Mehmet Sorgunlu
254-Erdoğan Yağcı

Gülveren Sanıkları
255-Nafiz Tunç
256-Yusuf Dede
257-Hasan Yıldız
258-Süleyman Türk

Misket ve Şahap Gürler Sanıkları
259-Mustafa Cabbar Polat
260-Ramazan Akça
261-Selami Ulusoy
262-Emrullah Parlatan
263-İbrahim Gençer
264-Hacı Mehmet Ceylan
265-Mustafa Köse
266-Osman Şeker
267-Selami Asilbaş
268-Faik Aslan
269-Davut Seyhan
270-Ali Gülseren
271-Zeki Aygün
272-Adem Kayabaşı
273-Ali Kazan
274-Mehmet Kalfaoğlu
275-Hacı Acar
276-Satılmış Ünlü
277-Şükrü Gündüz
278-Ömer Gültekin
279-Hüseyin Aslan
280-Ziyafettin Keskin
281-Tatlı Saygılı
282-Abidin Akyürek
283-Rasim Bulut
284-Hayrettin efeoğlu
285-Arif Şenses
286-Talat Aslan
287-Kadir Bayık
288-Satılmış Yalçınkaya

Topraklık, Cengiz Topel, İncesu, Ateşderesi, Seyranbağları, Akdere, Şişkindere Sanıkları
289-Refik Tercan
290-Muhsin Çakır
291-Kadir Çakır
292-Cengiz Yavuz
293-Remzi Coşkun
294-Aziz Demirel
295-Tayfun İner
296-Güven Sayım
297-Sinan Yerli
298-Selim Kavaklı
299-Zekai Topuz
300-Yunus Alkan
301-Muzaffer Orhan
302-Adnan Tamer
303-İsmail Yücel
304-Cemil Tarakçıoğlu
305-Erdoğan Güvercin
306-Hakkı Yakışık
307-Bekir İlkbahar
308-Arslan Akbaş
309-Eray Acargil
310-Davut Işık
311-Atilla Kabakçı
312-Şaban Korkmazgöz
313-Haluk Demir
314-Nuri Demiryürek
315-Halil Külekçi
316-İkram Çelik
317-Şevki Avşar
318-Recep Işıkgöl
319-Yavuz Öbekçi
320-Faruk Yerli
321-Ökkeş Metin Kuçtemur
322-Turgut Özdemir
323-Necdet Çakır
324-Yahya Günaşan

Hasköy Sanıkları
325-Recep Genç
326-Caner Erdinç
327-Erdem Soğukpınar
328-Harun Yüksel
329-Alaattin Takmaz
330-Mustafa Kuş
331-Mehmet Çoban

İskitler ve Mutlu Sanıkları
332-Ali Baysal
333-Hasan Kılıç
334-Apdullah Çürük
335-Murat Akar
336-Yakup Kocamanoğlu
337-Ercüment Yıldırım
338-Muhsin Polat
339-Mehmet Ali Tekatar
340-Kader Topal
341-Metin Gök
342-Orhan İnan
343-Aksel Koramaz
344-Talat Kara
345-Lokman Haşlak
346-İsmail İnan
347-Turan Doğan
348-Osman Tektaş
349-Yücel Akbaba
350-Hasan Yaralı
351-Hasan Sağır
352-Kemal Çetintaş
353-Ömer Eliuygun
354-Haydar Kılıç

KIRIKKALE SANIKLARI
355-Metin Köksal
356-Şevki Köksal
357-Hacı Musa Yağlı
358-Ahmet Aslan
359-İrfan Arısan
360-Rasim Ölmez
361-Yusuf İzzettin Yıldız
362-Fazıl Kaygusuz
363-Habip Güleç
364-Refik Cevdet Yayla
365-İsmail Tekeli
366-Hüseyin Dirlik
367-Muhittin Yüksel
368-Mustafa Bişkin
369-İlhami Altın
370-İrfan Toptaş
371-Mustafa Hulusi Ulusan
372-Rıza Bozkaya
373-Atilla Alpar
374-Muhittin Kılıçarslan
375-Hasan Ersanlı
376-Ali Asker Torun
377-Mustafa Esen
378-Mikdat Evci

BAFRA SANIKLARI
379-Baha Sertkaya
380-Hüseyin Kurumahmutoğlu
381-Turgut Karadağ
382-Kemal Yalçın
383-Eyüp Asan
384-Hüseyin Güngör
385-Muzaffer Dağdeviren
386-Mustafa Güneş
387-İrfan Kömürcüoğlu
388-Erol Yıldız
389-Şahin Köksal Ardıç
390-Adnan Demiryürek
391-Mustafa Aydınlı
392-Oktay Ahızkalı
393-Dursun Mehmet İnal
394-Fevzi Keskin
395-Mustafa Kambur
396-Mustafa Gökmen
397-Mahmut Türker
398-Recep Kaplan
399-İsmail İhtiyar

BALIKESİR – İZMİR BÖLGESİ SANIKLARI
400-Ali Yakup Gökçe
401-Aydın Doğan
402-Bülent Kara
403-Nezir Alp Koylan
404-Hüsnü Uçar
405-Demirtaş Topaç
406-Hasan Serdar Tokgöz
407-Hüseyin Toparlak
408-Mehmet Hallaç
409-Müfit Kır
410-Rafet Çelik
411-Ramazan Çimen
412-Ali Denizkaya
413-Ekrem Dinç
414-Hasan Dinç
415-Sebahattin Gece
416-Murat Güneş
417-Ömer Türer
418-Murat Yalçın
419-Nafi Uyanık
420-Nebahattin İçöz
421-Osman Kiremit
422-Ömer Yağdıran
423-Sadık Kısır
424-Mehmet Ali Metin
425-Mustafa Ölmez
426-Mehmet Ağar
427-Yusuf Akgül
428-Ramazan Akgün
429-Ekrem Aktaş
430-Abdülbaki Akyüz
431-Habibullah Altıntaş
432-Mustafa Basmacı
433-Yakup Baş
433-İbrahim Baysan
435-İrfan Birol
436-Şevket Çal
437-Haluk Kurul
438-Zafer Çubukçu
439-Kadir Geraslan
440-Aydın Gümüş
441-Nadir Günata
442-Ahmet Gündoğdu
443-Ergün Gür
444-Emin Zafer Karaboya
445-Rıfat Kaya
446-Tahir Solaklar
447-Hüseyin Şahin Giray
448-Sıtkı Şeremetli
449-Ahmet Ulu
450-Necmi Ulus
451-Mehmet Aran
452-Şeref Kulmaç
453-Nadir Özgöl
454-Kemal Türker
455-Ahmet Kamil Gönenli
456-Halit Koyuncu
457-Halil Şenol Hamarat
458-Alim Yılmaz
459-Turan Sarı
460-Süleyman Özduran
461-Metin Özdemir
462-Muammer Azmak
463-Ali Keskin
464-Selahattin Tekbıçak
465-Bahri Gür
466-Hüseyin Buyrukçu
467-Abdullah Yalçın
468-Hamza Birinci
469-İsa Birinci
470-Selahattin Bilen
471-Mahmut Sönmez
472-Ebamüslim Karabudak
473-Ali İhsan Akınalp
474-Ahmet Aydıner
475-Rıdvan Telim
476-İrfan Tezbaşaran
477-Metin Karagöz
478-Şükrü Bacak
479-Hüseyin Karagül
480-Emin Keçeci
481-İbrahim Başak
482-Adil Aslan
483-Mehmet Turan
484-Ali Yenilmez
485-Seyfi Bayrak
486-İsmail Candan

ERZURUM BÖLGESİ SANIKLARI
487-İkamettin Kaya
488-Turhan Soylu
489-Fahrettin Esin
490-Hacı Kaya
491-Selami Avcı
492-Bünyamin İmamoğlu
493-Mehmet Taş
494-Veysel Dikbıyık
495-İsmail Efe
496-Suat Ezirmik
497-Selami Çelik
498-Mücahit Aydın
499-Mustafa Bayrak
500-Metin Horasan
501-Mücahit Tutar
502-Mehmet Nuri Özdemir
503-Recai Keleş
504-Cemalettin Kaya
505-Nizamettin Gökçe
506-Nusret Aydın
507-Sacit Yılmaz Özerdem

İSTANBUL BÖLGESİ SANIKLARI
Müteferrik Dosya Sanıkları
508-Celal Adan
509-Berker İnanoğlu
510-İsmail Aydın Esi
511-Orhan Çakıroğlu
512-Ali Doğan
513-Hüseyin Baştan
514-Halil Şahin
515-Ahmet Ayhan

Bakırköy Sanıkları
516-Şah İsmail Ateş
517-Mevlüt Pınarbaşı
518-Abdulsamet Karakuş
519-Aydın Eryılmaz
520-Adnan Madak
521-Mustafa Hoşgül
522-Adnan Kabucu
523-Mehmet Kaya
524-Abdullah Büyükyılmaz
525-Remzi Yazgan
526-Halil Durmaz
527-Mustafa Verkaya
528-Vasıf Ayhan
529-Mustafa Kaplan
530-Mehmet Ateş
531-Mehmet Salih Sağlamkan
532-Cafer Oruç
533-Yusuf Ziya Arpacık
534-Orhan Gündoğdu
535-Enver Ateş
536-Yakup Pat
537-Aydoğan Pehlivan
538-Ahmet Toprak
539-Eşref Şerifof Ahmetof
540-Suat Eskicioğlu
541-Orhan Maden
542-Hüseyin Yurdakul
543-Önder Yazımcı
544-Salih Aktı
545-İsmet Mumcu

Üsküdar Sanıkları
546-Avni Aras
547-İsmail Nairsoy
548-Bektaş Kurdini
549-Lütfi Ural

Eyüp Sanıkları
550-Mehmet Pehlivan
551-Ahmet Öztürk
552-İbrahim Larçin
553-Orhan Aslanoğlu
554-Burhan Makir
555-Halis Ateş
556-Kazım Bakır
557-Şakir Coşkun
558-Hüsamettin Balkız
559-Erol Sakarya
560-Yaşar Nemrut
561-Davut Yüce
562-Mahmut Yurtsev
563-İhsan Çimen
564-Mehmet Bal
565-Asaf Karabacak
566-Selahattin Şaban Faki
567-Ali Yeleç
568-Sıtkı Yılmaz
569-Hümmet Darboğaz
570-Şükrü Türkmen
571-Resul Çakır
572-Ahmet Erhan Kürşat Atamer
573-Aydın Sezer
574-Ragıp Ayyıldız

DİĞER SANIKLAR
575-Ahmet Yalav
576-Mehmet Bağış
577-Ahmet Erkan Birben
578-Aptullah Uğur
579-Hüseyin Çınar
580-İrfan Büyükbaş
581-Mahmut Akıllı
582-Ömer Tanlak
583-Orhan Türkdoğan
584-Şakir Önem
585-Selim Kaptanoğlu
586-Nihat Ülkekul
587-Murat Pınar


UNUTMA UNUTTURMA
 
Darbe yazıları ve eleştiriler

İki gün üst, üste yazdığım 12 Eylül eleştirileri bazılarına dokunmuş. Kafasını kuma gömenler için en küçük eleştiri bile saldırı sayılıyor.

Kimsenin Lideri, putu ile meselem yok. Sadece yaşadığım, bazılarını milletçe, bazılarını gençlik olarak yaşadığımız olayları anlamaya çalışıyorum. Anlatmak için önce anlamak gerekir çünkü.

Bu ülke önemli badirelerden geçti.

Okulları, üniversiteleri, sokakları kan gölüne döndü.

Bir daha dönmemesi için yaşadıklarımızı hiçbir komplekse kapılmadan tartışmalıyız. Ülkemizi, insanımızı düşünüyorsak buna mecburuz.

Bazıları yazdığım şeyleri çok mahrem konular sanıp, ifşa ettiğimi sanıp birilerinin eline silah verdiğimi düşünüyor.

Benim sol şunu düşünür, sağ bunu düşünür diye bir kompleksim yok. Bir gün Allah’a hesap vereceğiz. O gün gelmeden kendi kendimizi sıgaya çekmek inançlarımızın bir gereğidir. Sol bizim muhasebe yaparken karşısında komplekse kapılacağımız bir grup değil. Biz Allah’tan korkar Allah’a hesap veririz.

Yazarken de buna dikkat ederim. Doğru olduğuna inandığım şeyi karşımda kim olursa olsun söylemekten imtina etmem. Üstelik böyle kem küm eden, aba altında sopa gösteren olursa –ülkücülüğüm- tutar inadına yazarım. El mi yaman bey mi yaman görmek için.

Ülkücülük dediysem, benim ülkücülüğüm hiçbir siyasi lidere istinat etmez. Ne şucu ne bucuyum. 12 Eylül’den önce Türkeş’i, 12 Eylül’den sonra Muhsin Yazıcıoğlu’nu kendim seçtim. Türkeş’in komunizme karşı duruşu, Muhsin Yazıcıoğlu’nu İslami hassasiyetleri ve ayrılırken hepsine katıldığım gerekçeleri yüzünden tercih ettim. Ama kafamı da gönlümü de kimsenin eline vermedim. Çünkü esaretin nasıl korkunç bir duygu olduğunu 12 Eylül hapishanelerinde yaşayarak öğrendim. Hapisten çıktıktan sonra bir daha gönüllü veya gönülsüz tutsak olmayacağıma yemin ettim.

En kötü esaret gönüllü esarettir. İnsanın kafasını, ruhunu, beynini birilerinin ipoteği altına koymasıdır. Gönüllü tutsak, tutsak olduğunu bile fark etmez. Rüzgarın önünde kurumuş yaprak misali oradan oraya savrulur.

Ülkücüyüm dedim, evet ülkücüyüm,bugünün ülküsüzlerinin anlayamayacağı kadar ülkücü. Ama benim ülkücülüğümün de, milliyetçiliğimin de sınırlarını İslam çizer. İslam’ın kabulü kabulüm, retti reddimdir. Eşya ve olaylara bakarken bu perspektiften, kendi medeniyetimizin, irfanımızın penceresinden bakarım. Gördüklerimi de konuşmaktan, yazmaktan imtina etmem. Bu hiçbir tedbir siyaseti taşımadığım anlamına gelmez. Elbette ata et, ite ot vermemek gerekir. Her fikri, her düşünceyi zamanı gelince söylemek, zamanı gelinceye kadar da susmayı bilmek gerekir. Doğru olmak ayrı, patavatsız olmak ayrıdır. Ben dürüst olmaya çalışıyorum.

12 Eylül ile ilgili yazdıklarımın bazıları en az 20 yıldır bilmeme rağmen 20 yıl bekledikten sonra yazılanlardır. Bunların bazıları MHP davasında da tartışıldığı için bir çok insan tarafından bilinen, dolayısıyla Amerika’nın yeniden keşfi anlamına gelmeyen şeylerdir. Daha zamanı gelmediği için yazılmayanlar ise, yazılanların belki yüz misli büyüklükte bir cesamete sahiptir.

12 Eylül’e kadar benim için en kutsal kavramlar, Devlet ve Ordu idi. Şimdi ise benim için esas kutsal olan insandır. Onun için kırık dökük kelimelerle de olsa bu gerçeğe bağlı kalarak yazmaya çalışıyorum. Gerisi herkesin kendi bileceği iştir. Ne küfredeni engelleme, ne de inanmayanı inandırma imkanına malikim. Çünkü kalplerin tasarrufu Allah’ın elindedir. O dilerse dünya döner, o dilemezse hiçbir şey olmaz.

İRFAN SÖNMEZ_VAKİT GAZETESİ
 
kaynak:vakit....
geçç kardeşim geççççççç
 
KONUYU DİRİ TUTMAK, asıl gaye olabilir, fakat 3 buçuk clon sataşmasına mahal vermemk adına , gerçekten bilgi ve bulgu sahibi olan gerçek dava sahiplerinin samimiyet ve ihlas dolu sözlerine itimat ile konuyu ana minavli üzerinde tutup, geçmişin tozlu sayfalarına gömülen yada gömülmesi istenen acı dolu hatıralrın ardında, bugünün siyasi yapısına ve oluşlara bir değişik perspektiften bakıp, bugün kendini neylse isimlendirenler var neyi savunup neyden feragat edenler var, dünün çizgileriyle bugünün çizgisi arasındaki sapmaları yeni ülkücülerin görmesi açısından bir farklı boyut sergilemiş irfan bey ağabeyimiz.. dikkatleri bu yönden ele alırken sırf kaynak eleşitrisi ile kuytu fikirlerini bugünün ulusalcı hegemonik totaliter kafasıyla yorumlamaya kalkanların sataşmalarına cevap vermeden , geçmişle yüzleşmeyi ve sorgulamayı başarabilen yüce yürekli ÜLKÜDAŞLARIMA selamlar selamlar selamlar... şehitlerimize ALLAH tan rahmet diliyorum..
 
12 Eylül ve ülkücüler

12 Eylül değerlendirilirken bazı genellemeler yapılarak yanlış sonuçlara gidiliyor. Kimi yazılara yapılan eleştirilere bakıyorum mesela bazı okuyucular yasalar varken niye olaylara karıştınız, veya darbe yapanlar tüm eylem ve olayları organize etti gibi bir sonuca varıyor.

Bazıları da hala –ülkücüleri- İslam dışı bir oluşum, o günkü kavgayı basit bir sağ-sol kavgası gibi değerlendiriyor. Bir de sadece ülkücüler kullanıldı, sol kendi çizgisinde yürüdü diye inananlar var. Bu tespitlerin hepsi yanlıştır.

1-Darbe yapmak için her zaman kavga eden taraflara ihtiyaç vardır. Kavga için de en az iki tarafa... Bir tarafa sızmak kavga çıkarmak için yetmez, mutlaka iki tarafı da provaka etmek gerekir.12 Eylül’den önce bir tarafa değil, iki tarafa da sızılmıştı. Üstelik sanılanın aksine sol daha çok manipüle edildi. Çünkü sol daha çok güvenlik güçlerine dönük eylemler yapıyor,banka soygunu, hırsızlık, gasp gibi olaylara karışıyordu. Solu manipüle ederek sol şiddeti ülkücülerin üzerine yönlendirdiler.

2-Bir yerde kavga başladıktan, araya kan girdikten sonra artık o kavgayı durdurmak neredeyse imkansızdır. Ateşi darbeciler körükledi, sonra taraflar kan aktıkça birbirlerine daha çok kinlenip daha çok dövüştüler. Onun için her eylemi, darbeciler tarafından yönlendirilmiş eylem olarak düşünmemek lazım. Darbeciler daha çok sansasyonel, kışkırtıcı eylemleri tercih ettiler. Malatya’da Hamido, Ankara’da Gün Sazak cinayetleri, Ziraat mühendisleri birliği baskınında 4 ülkücü mühendisin öldürülmesi ve Maraş olayları gibi.

3-Bazen kavga hiçbir dış amil olmadan tamamen tarafların inanç ve fikir anlayışlarından kaynaklanmış, bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır.. Ben 70'li yıllarda Manisa spor Akademisinde okudum. Okula başladığımda herhangi bir siyasi tercihim yoktu. Dindar, muhafazakar tipik bir Anadolu genciydim. MHP den çok MSP ye yakındım. Okulda 200 Komunist, 15 Ülkücü, 10 akıncı genç vardı. Solcuların sayısı daha sonraları Ecevit döneminde yapılan imtihanlarla daha da arttı. Bütün öğrenciler ders saatleri dışında okulun büyük kantininde oturur, yemeğini burada yer, TV nunu burada seyrederdi.O dönemler bir tek

TRT 1 vardı, o da siyah beyazdı. Cuma günleri haberlerden önce 5-10 dakikalık bir din ve ahlak saati olurdu. Bu saat geldiğinde solcular kalkar kuran dinletmemek ve dinlememek için TV nu kapatırlardı. Bir ülkücü kalkar TV nu açar, ardından komunistler tekrar kapatır bu defa 15 ülkücü hep birden kalkıp TV açar etrafını kuşatır, vücutlarını siper ederler, tabi masalar sandalyeler havada uçuşurdu. Her Cuma böyleydi. Bu kavgaya Akıncılar karışmaz, sabah hiçbir şey olmamış gibi okula gelirler, solcularla münasebetlerini de aynı şekilde sürdürürlerdi. İşte o zaman karar verdim, böyle Müslüman olmaktansa böyle Müslüman olmayı tercih ederim dedim Ülkücülerin arasına katıldım. Allah’ınıza, peygamberinize küfredildiği zaman dönüp gitmek bir yoldur. Ama Allah ne verdiyse diyip mücadele etmek de bir yoldur.Tokat yiyince çekip gitmek bir yoldur, ama dönüp karşılığını vermek de bir yoldur. O dönem bize yapılan hakaretleri sineye çekebilir, herkes gibi okulumuzu bitirebilirdik. Ama kendi adıma söylüyorum bir daha ben Müslüman’ım diyemezdim. Aynaya bakamaz, küfredilirken sesimi çıkaramadığım bir Allah’a yönelemezdim. O utancı ömür boyu taşırdım. Nitekim o dönem bizi bırakıp giden arkadaşlar oldu, şimdi bizi gördüklerinde yerin dibine geçiyorlar. Bugün rahat konuşuyor, rahat yazabiliyor ve rahat Allah diyebiliyorsam en azından ona karşı edepsizliğe göz yummamış olmanın rahatlığındandır. Onun için her olayı, her kavgayı –kullanılmak-la izah etmek mümkün değil. İnsanların inançları, fikirleri, hassasiyetleri var, bazen de kavganın sebebi budur.. bazen de kavga kaçınılmaz olur, siz istemeseniz de gelir sizi bulur, kaçamazsınız. Bütün bunkları beraber değerlendirmek gerekir. Ülkücüler de çoğunlukla ya inançları için ya da kaçınılmaz olan kavganın içinde oldular. Eksikleri, yanlışları, zaafları vardı ama niyetleri samimiydi. Eleştirirken de, geçmişi değerlendirirken de bunu göz ardı etmemeliyiz.

İrfan SÖNMEZ
VAKİT
 
Geri
Üst