by.erce
New member
- Katılım
- 5 Nis 2007
- Mesajlar
- 9,104
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
'Sağlığımızdan, ailemizden fedakarlık ettik; Yalnız kaldık, yılmadık. İçimdeki Fenerbahçe tutkusu, bana bitmez tükenmez bir enerji veriyor.'
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Başkanlığı’nda 1998’den bu yana yaşadıklarını anlattı
Başkan Aziz Yıldırım’dan 10. yıl değerlendirmesi. 15 Şubat 1998’de Fenerbahçe Başkanı seçilen Yıldırım, kulübün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi’nin son sayısına yazdığı başyazıda, bu 10 yıllık sürede yaşadıklarını anlattı. Seçildiği günün heyecanını hâlâ yüreğinde taşıdığını vurgulayan Yıldırım, şunları dile getirdi: “Her anımı Fenerbahçemiz’e hizmet arzusu ve çabasıyla yaşıyorum. Başkan olurken tek hayalim vardı; Fenerbahçe’yi kendi yarattığı kaynaklarla öncelikle kurumsal bir yapıya kavuşturmak. Ardından ulusal ve uluslararası sportif başarılara ulaşmak, bunu sürekli kılmak. Bu hayalin gerçekleşmesi için Yönetim Kurulu üyelerimiz, profesyonel yöneticilerimiz, sporcularımız, kongre üyelerimiz ve eşsiz taraftarımızla zorlu ve uzun bir mücadeleyi birlikte sürdürerek, bugünlere geldik. Bu mücadelede sağlığımızdan, ailemizden, sosyal çevremizle olan ilişkilerimizden, işimizden kısaca her şeyden fedakarlık ettik. Sadece Fenerbahçe’nin menfatlerinden fedakarlık etmedik.
Üzüntüleri kalbimize gömdük
Kâh güldük, kâh üzüldük. Günü geldi yalnız kaldık ama yılmadık. Davamız Fenerbahçe davası olunca, her türlü önceliğimizi öteledik, üzüntülerimizi kalbimize gömdük. Duruşumuz ilk günden beri hiç değişmedi... Şirketleşme ve halka açılma, stat projemiz, Fenerium projesi, Fenerbahçe Kart, sponsorluk çalışmaları, FBTV, altyapı ve tesis hamleleri gibi ilk anda akla gelen projeler, kulübümüzün bugün geldiği noktada, rakipleriyle oluşan farklılığın temel sebepleridir. Bu yapısal değişimin, yönetim istikrarıyla da birleşmiş olması, kulübümüzün büyümesini sürekli hale getirmiş ve kimsenin hayal edemediği Dünya Kulübü olma ideali bugün artık ulaşılması yakın bir hedef haline gelmiştir.
Fırtınalar kopmuş olsa da...
Sancılarla geçen bu değişim sürecinde, içimde anlatamadığım, kimseyle paylaşamadığım fırtınalar kopmuş olsa da, yılmadan, bıkmadan, usanmadan doğru bildiğim yolda yürüdüm. Gelecek için büyük umutlarım var. Kulübümüzün önünün açık ve sürekli başarıların yakın olduğunu görüyorum. Sürekli gelişmenin, taraftarlarımızı heyecanlandırdığını ve aktif olarak kulübe destek olan taraftar sayısının çığ gibi büyüdüğünü görüyorum. Bu gerçekler, bana ve çalışma arkadaşlarıma cesaret veriyor. Birlikte büyük başarılar elde edeceğimizi görüyor ve başarılarla dolu tarihimize yeni başarılar eklemenin gurur ve kıvancını taşıyorum.
Sivil toplum kuruluşuyuz
Mücadeleyle geçen yılların ardından, bu mücadelenin sadece kulübümüzün menfatleri için yapılmamış olduğunu tüm spor kamuoyunun kabul etmiş olması da beni mutlu ediyor. Kulübümüz, ülkemizin ortak meselelerine çözüm üreten, önerilen çözüm noktalarına taraf olan, toplumsal sorumluluk sahibi ve buna ilişkin projeler üreten bir sivil toplum kuruluşu olmuştur. Toplumsal olaylar karşısındaki net ve kesin tavrımız, bizi Türkiye’nin kulübü olma yolunda desteklemektedir.
Son sözüm Fenerbahçe olur
İçimde yanan Fenerbahçe tutkusu, kulübümüzün son 10 yılda geldiği gıpta edilen durumunu daha da ileriye götürme konusunda bana bitmez tükenmez bir enerji veriyor. Bu enerjiyle çalışırken, taraftarlarımızın mutlu olduğunu görmek, duyduğum manevi huzurun yegâne kaynağıdır. Bu sevgi ve tutkuyla, bir kez daha her zaman ve her koşulda son sözümün Fenerbahçe olacağını taraftarlarımıza haykırıyor, taraftarlarımızın da her zaman ve her koşulda kulüplerine ‘hep destek, tam destek’ anlayışı içinde olacağına inanıyorum.”
FANATİK