eiffel
Forumun Kulesi
- Katılım
- 10 Mar 2006
- Mesajlar
- 5,705
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 44
10 yıl önce Valerenga vakası, 10 yıl sonra Metalist faciası!
İşte bu, uluslararası arenada bir arpa boyu yol kat etmeyi beceremeyen Beşiktaş'ın, dönüp dolaşıp vardığı sıfır noktası. Takımın uluslararası alanda hiçbir esprisi yok. Son derece yetersiz ve sıradan. Çünkü öteden beri, bu arenaya dair bir vizyonu yok.
Bir takımın gücü, yetkinliği, kalitesi, hatta büyüklüğünün yerel başarılarla kıyaslanma dönemi çoktan gerilerde kaldı. Hele de o takım, ülke futbolunun en önde gelenleri arasına adını yazdırmışsa... Lokal başarılar, milli piyangodaki teselli ikramiyeleri gibi sayılır oldu şimdilerde.
Beşiktaş, bu anlamda çok büyük bir düşüşün içerisinde. Uluslararası alanda hiçbir esprisi yok. Son derece yetersiz ve sıradan. Dahası, bir asrı aşan rekabeti de dikkate aldığınızda, Galatasaray'ın da Fenerbahçe'nin de fersah fersah gerisinde.
Neden gerisinde? Çünkü Beşiktaş'ın öteden beri, bu arenaya dair bir vizyonu yok. Yerel rekabetteki inişli-çıkışlı grafikte, dönemsel başarılar nedense başta yönetimler olmak üzere Beşiktaş camiasını avutmaya yetiyor! Bunun içindir ki Beşiktaş büyük düşünemiyor, büyük hedefler oluşturamıyor ve o hedeflere ulaşabilecek idarî, teknik, futbolcu kadrolarını kuramıyor. Bunun kanıtı da şu anki mevcut kadrolara baktığınızda çok net biçimde görülebiliyor.
Ancak... Yine de Beşiktaş, Metalist gibi vasat bir rakipten dört gol yiyebilecek kadar yetersiz bir takım değil. 1998'deki Valerenga ve bir yıl sonraki Hapoel Haifa elenişlerini çağrıştıran bu hazin vedanın gerisinde, açık seçik gözlenen teknik adam yanlışları da var.
Futbolda, bazı maçlar daha takım sahaya çıkmadan kazanılır ya da kaybedilir. Eğer teknik adam doğru oyun ve oyuncu tercihleri yapmış, takımının mevcut kapasitesine bir de inancın desteklediği cesareti eklemişse o takım çıkar, Metalist örneğinde de olduğu gibi, kendisinden en azından kağıt üzerinde daha deneyimli, daha kapasiteli görülen bir rakibi zorlanmadan eleyebilir. Yok tersi yapılmış, yoğunlaştırılmış savunma önlemleri ve golü ikinci plana iten bir yaklaşımla oynamaya kalkışılmış, yani yüreklere korku ve endişe düşürülmüşse, Beşiktaş örneğinde olduğu gibi, fark yer ve elenir.
Evet, önceden de belli Metalist ilk dakikalarda baskı kuracak, golü bulmaya çalışacak. Peki bunu engellemenin yöntemi çakılı savunmayla oynamak mı olacak? Bunun yanıtını vermeden önce, konuya açıklık getirmek için biraz daha detaya inelim. Futbolda temel bir kural var... Tehdit edemiyorsan, tehdit edilirsin. Beşiktaş'a turu kolaylaştırmak, rakibin baskısını ve direncini kırmak için ne lazım? Gol lazım. İyi güzel de bu kadro ve hücuma uzak duran bu oyun anlayışıyla gol nasıl gelecek? Bugünün futbolunda hücuma çıkmayı hiç beceremeyen çakılı savunma, en kolaycı, en ilkel ama en tehlikeli tarzlardan biri olarak kabul ediliyor. Eğer savunmayı güçlü tutmak istiyorsanız, oyunu iki yönüyle oynamayı iyi bilen dinamik bir orta saha oluşturmanız gerekiyor. Oysa Beşiktaş'ın orta sahası topu tutamıyor, kullanamıyor, rakibin direncini kıramıyor, baskıyı yiyince iyiden iyiye geriye çekiliyor ve sonrasında da Metalist'in ekmeğine yağ sürülüyor. Yani, kırılma savuma blokundan değil, orta sahadan ve tabii ki takım savunmasının zayıflığından kaynaklanıyor.
O orta saha, beklerin de öne çıkıp oyuna katılmasıyla biraz top kullanabilse bu facia ortaya çıkmayacak. Ama gelin görün ki beklerden biri İbrahim Toraman. Diğeri ise Seric. Toraman şans bulduğunda canını dişine takıp oynayan ve iyi sayılabilecek bir stoper. Ama asla iyi bir bek değil. Seric ise Toraman kadar bile bek değil. Asıl anlamakta zorlandığım nokta şu; İbrahim Üzülmez gibi, çabuk, süratli, hücumu forse eden, deneyimli bir oyuncu dururken, daha ilk dakikalardan itibaren oyundan düşen Seric, neden tercih edilir?
Yalnızca o kadarla da kalsa... Oyuna müdahalelerdeki tercih ve zamanlama yanlışları da bu kategorideki maçlarda olmaması gereken türden.
Lafı fazla uzatmaya gerek yok. Bu eleniş her yönüyle can sıkıcı. Uluslararası alanda adı, sanı, gücü, deneyimi olan bir takıma elenirsin ve gruplara kalamadan UEFA Kupası'na veda edersin... Bunun su götürür bir yanı olur. Elendiğin takım Metalist'se ve o Metalist seni eze eze yeniyor, fark atarak eliyorsa... O zaman, hangi büyüklükten bahsedebilirsin?
10 yıl önce Valerenga vakası...
10 yıl sonra Metalist faciası...
İşte bu, uluslararası arenada bir arpa boyu yol kat etmeyi beceremeyen Beşiktaş'ın, dönüp dolaşıp vardığı sıfır noktası.
ZEKİ ÇOL