“Şimdi” ye dair

laz_hector

New member
Ve bitti gidiyorsun…

Gitmek deyince, beraber uyandığımız sabahların sonrasında sokaktan gidişin geliyor aklıma. Hani balkonda durup sokağın köşesinden dönüşünü bekleyip, dönene kadar sana el salladığım sabahlarda olduğu gibi. Her seferinde kafanı yukarı kaldırıp orada olup olmadığımı kontrol edeceğini bildiğim ve bir gören olursa bile umurumda olmayacağı sabahlardaki gidişin gibi.

Ellerim seni arıyor oysa… Aynı stresli haftalarda birbirimizden habersiz aynı tırnaklarımızı yediğimiz ve el ele tutuşunca parmaklarımıza verdiğimiz zararı birbirimizden gizlemeye çalıştığımız ellerimiz. İlk elini tuttuğumda tereddütlerin en büyüğü ile ne yaptığımı bilmeden yürüyüşüm… Üstünden geçen zamana ne çok anlam yüklemişim.

“Böyle olması gerekiyor!” dediğinde telefonda, böyle olması gerekenin ayrılık olduğunu düşünmek bile istemeyişimin bir sebebi vardı. Geçirdiğimiz zamanların buna engel olacağını sanarak beklemiştim öylece. Böyle olması gereken bitmesi gereken miydi diye kendime sorduğum ve cevabının bir dalga sesine eşit olduğu sahil akşamının sessizliğiydi yanımdaki.

Zaman her şeyin üstünü örtecekti biliyorum. İnsan yaşadıkça daha emin oluyor bundan. Ne kadar gidişinin ardından tutunmaya çalışsam da ben bir gün gelecek ve vazgeçecektim, ümidim kırılacaktı… Zaman yaramı saracak, canım daha az acıyacak ve her şey bir zaman sonra eskisi gibi devam edecekti. Daha önce hiç yaşamamış olsaydım kapanan sayfalarını aşkın bugün bunu daha iyi bilmezdim. Belki uzun zaman sonra karşında oturacak ve bugün bana bu satırları yazdıran duygularıma tebessüm edecektim. Ama şimdi? Şimdi? Şimdi kurtulmaya çalışıyorum benle her yanımı saran bu yokluğundan.

Hayat aşka dair değildi elbette ama hayata anlam katan anları, farklı tonlarda hayata renk katan anlamları, bambaşka farkları ile hayata tutunma sebebim olmuş ise biri ben onu ne kadar kolay bırakabilirdim. Ve bilirdim ben bırakmasam bile karşımdaki bırakırsa benim tutunuşumun anlamsız kalacağını. Gitmek istemesen gitmezdin.

Ve şimdi tüm yaşananları ben tek başıma mı yaşamıştım.

“Bu adam öylece sahilde mehtap seyredecek biri değildi” derken o mehtabın önünde dalıp gittiğimizi, elele yürüdüğümüzü ve birbirimize sımsıkı sarıldığımızı hatırlayarak tüm bunları ben tek başıma mı yaşamış olacaktım. O kadar zor ki kürekleri çekmek bu dalgada. Ve hayatta kalmak için fırtına çıksa bile mücadele gerekiyordu. Sen bizim için mücadeleye gerek bile görmedin belki, kürekleri denize, sandalı rüzgara bıraksan da batmasını hiç istemedim ama istemek ve öylece seyirci kalmak neyi kurtarırdı karadan izlerken her şeyi.

Aşkta gurursuz olmak istemezdim ama duygularım söz konusu olunca istemek yetmiyordu. Ayaklarının altına sersem de bilirdim kazanılmadan sunulan her şeyin insana pek de fazla haz vermeyeceğini. İstediğim yanında olmaktı sadece. Bazen öylece bakıp da konuşamadığımız ayrıldığımızdan sonra satırlara döktüğümüz duygularımızdı. Bazen öyle farklı uçlarda olurduk ki severdim bu farklılığı. Birbirimizi sürüklerdik orta noktaya. Aynı gözle baktığımız çok şeyde bilirdik içimizdekileri.

Çocuksu bir tatla gülüşüm şimdi gerçekten uzak kalmış kendime. Sen gittin ama ben gittim mi sanıyorsun.

Kimin yüreğinden kimi gönderiyorsun…
 

HTML

Üst