MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Aylardır neredeyse haftada bir gün gazetelerde Ergenekon’un, Balyoz’un, Kafes’in ve diğer “darbe girişimleri”nin “1 numaraları”nın kim olduğuna ilişkin haberleri okuyup duruyoruz...
O kadar çok “1 numara” var ki:
Biri; 80’ini çoktan aşmış usta ve deneyimli bir gazeteci...
Bir başkası eski kuvvet komutanı...
Diğeri bir ordu komutanı...
Bir Cumhuriyet Başsavcısı...
Emekli albaylar, parti yöneticileri, yazarlar...
Ve son olarak da Bedrettin Dalan!
***
Eğer savcıların tüm bu iddiaları doğruysa, gerçekten büyük bir felaketin (!) eşiğinden dönmüşüz...
Bu “1 numara”ların hepsi, hem de aynı yıllarda “darbe yapmak için” birbirlerine rakip örgütler kurmuş...
Düşünün bir kez; ya “darbeyi önce kimin yapacağı” konusunda aralarında bir görüş ayrılığı çıksaydı...
Ya bu görüş ayrılığı çatışmaya dönüşseydi...
Biz de kendi “1 numara”larımızın iktidarını kurmak uğruna birbirimize girseydik...
Neyse... Ucuz atlatmışız!
Bakalım daha ne “numara”lar göreceğiz...
***
Yandaş bir televizyonda yayınlanan ve her hafta farklı üniversitede çekilen bir programda yaşananlar, artık bu davalara güvenin kalmadığını ve iddiaların komediye dönüştüğünü gösterdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın konuk olduğu programda, söz alan gençlerden biri konuyu Ergenekon’a getirdi ve “Ergenekon’da 1 numarayı arıyorlar ya, o benim... Gelsinler, beni alsınlar” dedi...
Peki o genç tek mi?
Hayır... Çıkın sokağa, “1 numara benim” diye ortaya atılacak yüz binlerce insan bulursunuz...
Hani... Her yıl Harp Akademileri’nde yapılan sembolik yoklamada, sıra Atatürk’ün okul numarasına geldiğinde bütün genç subayların bir ağızdan “Burada” diye bağırdıkları gibi...
Ve ben inanırım ki; eğer bir ülkede bu kadar kişi, bir davada gönüllü sanık olmaya böylesine hevesliyse, ya o davada büyük bir haksızlık yapılıyordur ya da kamu vicdanı, “millet adına” karar veren yargı vicdanıyla örtüşmüyordur!
***
Sahi; acaba bu yazıyı okuyan kaç kişi şu anda, “1 numara benim” diye haykırmak istiyor?
*****
GÜNÜN SORUSU
ABD’de devletin kontrolüne geçen ve 10 milyar doları bulan “sahipsiz paralar”ın bir bölümünün Tansu Çiller’in oğluna ve eşine, Turgut Özal’ın oğullarına, Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a ve Fethullah Gülen’e ait olduğu ortaya çıkmış...
Sizin hiç ABD’de unutacak kadar paranız oldu mu?
*****
Köstebek, İlker Güven mi?
O‘hastane sahibi’ kim?
Hatırlarsınız; meşhur İSKİ skandalı “öfkeli eş” sayesinde ortaya çıkmıştı...
Yine bir “karı-koca kavgası” gündemde...
Çünkü bu kavganın “kadın” tarafı, ülke gündemini değiştirebilecek şeyler söylüyor...
Eğer o sözlerin izi sürülürse, belki de yıllardır sorduğumuz “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içindeki köstebek kim” sorusunun yanıtı artaya çıkacak...
***
Emekli Tümamiral İlker Güven’in boşanma davası açtığı eşi Sunahanım Güven diyor ki:
“Eşim 2004’te ordudan ayrılırken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile ilgili siyah bir bavul içerisinde gizli belge almıştı yanına... Bu belgeleri birilerine verip karşılığında da her ay düzenli olarak onlardan 20 bin dolar alıyordu. 2 Mayıs 2008’de İlker, biri özel bir hastanenin sahibi olan iki kişi ile Bağdat Caddesi-Divan Pub’da buluştu. Bu buluşmada ben de vardım. İlker onlara yine belge verdi, onlar da bunun karşılığında 20 bin dolar verdi. İlker, bu ikiliyle daha önce de Kartal’da özel bir hastanede ve Küçükbakkalköy’deki bir inşaat şirketinde defalarca görüştü. Bunun kayıtları vardır. Ergenekon’da ortaya çıkan belgelerin bazıları sanırım bunlardı.”
***
İlker Güven ismiyle ilk kez Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil’in adının karıştığı ihale yolsuzluğu soruşturmasında tanışmıştık. 2004 yılında bu soruşturma nedeniyle Yüksek Askeri Şûra’da zorunlu olarak emekli edilmişti.
Şimdi; karısı tarafından “TSK’nın köstebeği” olmakla suçlanıyor...
Darbe planı soruşturmalarını yürüten savcılara soruyorum:
Bu açıklamalarından sonra öfkeli eşin ifadesine başvurdunuz mu?
Divan Pub’un kamera kayıtlarını incelediniz mi?
İlker Güven’e her ay 20 bin dolar verdiği öne sürülen özel hastane sahibinin peşine düştünüz mü?
Bu parayı neden verdiklerini merak ettiniz mi?
***
Haydi; Sayın Savcılar, çözün şu bulmacayı...
..::MUSTAFA MUTLU::..
O kadar çok “1 numara” var ki:
Biri; 80’ini çoktan aşmış usta ve deneyimli bir gazeteci...
Bir başkası eski kuvvet komutanı...
Diğeri bir ordu komutanı...
Bir Cumhuriyet Başsavcısı...
Emekli albaylar, parti yöneticileri, yazarlar...
Ve son olarak da Bedrettin Dalan!
***
Eğer savcıların tüm bu iddiaları doğruysa, gerçekten büyük bir felaketin (!) eşiğinden dönmüşüz...
Bu “1 numara”ların hepsi, hem de aynı yıllarda “darbe yapmak için” birbirlerine rakip örgütler kurmuş...
Düşünün bir kez; ya “darbeyi önce kimin yapacağı” konusunda aralarında bir görüş ayrılığı çıksaydı...
Ya bu görüş ayrılığı çatışmaya dönüşseydi...
Biz de kendi “1 numara”larımızın iktidarını kurmak uğruna birbirimize girseydik...
Neyse... Ucuz atlatmışız!
Bakalım daha ne “numara”lar göreceğiz...
***
Yandaş bir televizyonda yayınlanan ve her hafta farklı üniversitede çekilen bir programda yaşananlar, artık bu davalara güvenin kalmadığını ve iddiaların komediye dönüştüğünü gösterdi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın konuk olduğu programda, söz alan gençlerden biri konuyu Ergenekon’a getirdi ve “Ergenekon’da 1 numarayı arıyorlar ya, o benim... Gelsinler, beni alsınlar” dedi...
Peki o genç tek mi?
Hayır... Çıkın sokağa, “1 numara benim” diye ortaya atılacak yüz binlerce insan bulursunuz...
Hani... Her yıl Harp Akademileri’nde yapılan sembolik yoklamada, sıra Atatürk’ün okul numarasına geldiğinde bütün genç subayların bir ağızdan “Burada” diye bağırdıkları gibi...
Ve ben inanırım ki; eğer bir ülkede bu kadar kişi, bir davada gönüllü sanık olmaya böylesine hevesliyse, ya o davada büyük bir haksızlık yapılıyordur ya da kamu vicdanı, “millet adına” karar veren yargı vicdanıyla örtüşmüyordur!
***
Sahi; acaba bu yazıyı okuyan kaç kişi şu anda, “1 numara benim” diye haykırmak istiyor?
*****
GÜNÜN SORUSU
ABD’de devletin kontrolüne geçen ve 10 milyar doları bulan “sahipsiz paralar”ın bir bölümünün Tansu Çiller’in oğluna ve eşine, Turgut Özal’ın oğullarına, Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a ve Fethullah Gülen’e ait olduğu ortaya çıkmış...
Sizin hiç ABD’de unutacak kadar paranız oldu mu?
*****
Köstebek, İlker Güven mi?
O‘hastane sahibi’ kim?
Hatırlarsınız; meşhur İSKİ skandalı “öfkeli eş” sayesinde ortaya çıkmıştı...
Yine bir “karı-koca kavgası” gündemde...
Çünkü bu kavganın “kadın” tarafı, ülke gündemini değiştirebilecek şeyler söylüyor...
Eğer o sözlerin izi sürülürse, belki de yıllardır sorduğumuz “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içindeki köstebek kim” sorusunun yanıtı artaya çıkacak...
***
Emekli Tümamiral İlker Güven’in boşanma davası açtığı eşi Sunahanım Güven diyor ki:
“Eşim 2004’te ordudan ayrılırken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile ilgili siyah bir bavul içerisinde gizli belge almıştı yanına... Bu belgeleri birilerine verip karşılığında da her ay düzenli olarak onlardan 20 bin dolar alıyordu. 2 Mayıs 2008’de İlker, biri özel bir hastanenin sahibi olan iki kişi ile Bağdat Caddesi-Divan Pub’da buluştu. Bu buluşmada ben de vardım. İlker onlara yine belge verdi, onlar da bunun karşılığında 20 bin dolar verdi. İlker, bu ikiliyle daha önce de Kartal’da özel bir hastanede ve Küçükbakkalköy’deki bir inşaat şirketinde defalarca görüştü. Bunun kayıtları vardır. Ergenekon’da ortaya çıkan belgelerin bazıları sanırım bunlardı.”
***
İlker Güven ismiyle ilk kez Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil’in adının karıştığı ihale yolsuzluğu soruşturmasında tanışmıştık. 2004 yılında bu soruşturma nedeniyle Yüksek Askeri Şûra’da zorunlu olarak emekli edilmişti.
Şimdi; karısı tarafından “TSK’nın köstebeği” olmakla suçlanıyor...
Darbe planı soruşturmalarını yürüten savcılara soruyorum:
Bu açıklamalarından sonra öfkeli eşin ifadesine başvurdunuz mu?
Divan Pub’un kamera kayıtlarını incelediniz mi?
İlker Güven’e her ay 20 bin dolar verdiği öne sürülen özel hastane sahibinin peşine düştünüz mü?
Bu parayı neden verdiklerini merak ettiniz mi?
***
Haydi; Sayın Savcılar, çözün şu bulmacayı...
..::MUSTAFA MUTLU::..