Şuuraltıyla ölür şuuraltıyla diriliriz

Şuuraltıyla ölür şuuraltıyla diriliriz


Kur’an ve Sünnet’in beyânları içinde, bir insanın ahiret yurduna imanlı gitmesine sebep ve vesile olarak; Müslüman olarak yaşamak, Müslüman olarak düşünmek, Müslümanlık çizgisinde bulunmak gibi esaslar sayılabilir.

Mesela, “Müslüman olarak ölmeden başka türlü ölmemeye çalışın” (Bakara Sûresi, 2/132) ayet-i kerimesiyle, zayıf da olsa “Nasıl yaşıyorsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz.” hadis-i şerifi bu hakikati dile getirmektedir.

Esasen insan şuuraltıyla ölür, şuuraltıyla dirilir ve ona göre de mükâfat görür. İnsan, ruhunu ve dimağını dünyada ne ile doldurduysa, neyin kavgasını verdiyse, neyi aziz tuttuysa, neyi gönlünde en birinci yere oturttuysa giderken de öyle gidecektir. Tıpkı bir baygın insanın, şuuraltıyla ortaya çıkıp da, onun tesiriyle konuşup düşünmesi ve ona göre hareket etmesi gibi, ahirete de insanlar böyle gideceklerdir. Bu sebeple insan, ruh ve dimağını iyi şeylerle doldurmaya bakmalıdır. Vâkıa bunlar birer sebep, tabiri caizse birer şart-ı âdidir ve Cenab-ı Hakk’ın sonsuz lütfunun imdadımıza yetişmesi için sadece birer davetiyedir.

Bununla beraber, Cenab-ı Hak, takva dairesi içinde yaşayan bir insanın elinden -hafizanallah- bütün sermayesini alsa, onu baş aşağı götürse O’na kimsenin bir şey sormaya hakkı yoktur. Fakat âdet-i ilâhî ve rahmeti açısından Allahu Teala’nın şimdiye kadar böyle bir şey yaptığını bilmiyoruz. Firavun, hayatının en son dakikasına kadar firavunca bir hayat yaşamış ve suyun altında, orada dahi yenemediği tereddütlerle boğulurken imansız olarak gitmiştir. Öte yandan küçük bir iman eseri ve iman reşhasıyla şaha kalkıp koşmuş bir insan cennetlere yürümüştür. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu adamı bir hadis-i şeriflerinde bize şöyle anlatmaktadır: Sizden önceki devirlerde yaşayan bir adam vardı. Doksandokuz kişiyi öldürmüştü. Sonra, “Buranın en büyük âlimi kimdir?” diye soruşturdu. Ona bir râhib gösterildi. Bunun üzerine râhibin yanına giderek ona, “Doksandokuz adam öldürdüm, tevbe etsem kabul olur mu?” diye sordu. Râhib, “Tevben kabul olunmaz.” dedi.

Bunun üzerine o adam, râhibi de öldürdü. Onunla öldürdüğü kişi sayısı yüzü buldu. Sonra oranın en büyük âlimini sorup araştırdı. Ona, âlim bir kimseyi tavsiye ettiler. Âlime sordu:

- Yüz adam öldürdüm. Tevbe etsem kabûl olur mu?

Âlim dedi ki:

- Evet, senin tevbe etmene kim engel olabilir? Ancak filân yere git, orada Allahu Teâlâ’ya ibâdetle meşgul olan insanlar vardır. Onlarla beraber sen de Allah’a ibâdet et. Memleketine dönme! Zira orası fenâ bir yerdir.

Bunun üzerine tevbe eden adam yola çıktı. Yarı yola vardığında öldü. Rahmet melekleri ile azâb melekleri bu adamı almak için geldiler. Rahmet melekleri dediler ki:

- Bu adam candan tevbe ederek geldi.

Azâb melekleri de dediler ki:

- Bu adam hiçbir iyilik işlememiştir.

Bunun üzerine insan kıyâfetinde bir melek bunların yanına geldi. Melekler onu aralarında hakem yaptılar. Melek şöyle dedi:

- İki taraftaki mesâfeyi mukâyese ediniz! Hangi tarafa daha yakın ise adam o tarafındır. Mesâfeyi ölçtüler. Adamı varacağı yere daha yakın buldular. Bundan dolayı onu rahmet melekleri aldı.

Evet, âdet-i ilahî hep bu istikamette cereyan etmiştir. Binaenaleyh bizler, kulları olarak her zaman O’nun âdet-i sübhanîsine ve rahmetine sığınmalıyız. Aksi takdirde Cenab-ı Hakk’ın hakkımızda adaletle hüküm vermesi çok defa aleyhimizde olur. Çünkü O, hayrın şerre rüçhaniyeti cihetiyle hükmetmektedir. Allah, bazen bir hayırla insanı affeder, bazen de gönlüne göre affeder. Yüce Yaratıcı’dan dileğimiz, bizi hizlan ve hüsran içinde bırakmamasıdır.

ÖZETLE

1- Müslüman olarak yaşamak, Müslüman olarak düşünmek, Müslümanlık çizgisinde bulunmak ahiret yurduna imanlı olarak gitmek için gerekli esaslardır.

2- İnsan, ruhunu ve dimağını dünyada ne ile doldurduysa, neyin kavgasını verdiyse, neyi aziz tutup, neyi gönlünde en birinci yere oturttuysa giderken de öyle gidecektir.

3- Bizler, kulları olarak her zaman O’nun rahmetine sığınmalıyız. Cenab-ı Hakk’ın hakkımızda rahmeti yerine adaletiyle hüküm vermesi çok defa aleyhimize olur.
 

HTML

Üst