snıper
New member
- Katılım
- 17 Ocak 2006
- Mesajlar
- 2,345
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Şeytanın insanda en sevdiği huy kibirdir. Çünkü kibri yüzünden kovulmuştur. İnsanların şeytana en yakın olanları da kibirliler olacaktır. Allah kibirlenenleri büyüklük taslayanları sevmez. Kibir birçok kötülüğü de beraberinde getirir. Kibirin var olduğu bir yerde haset de olacaktır. başkasının bizden üst bir seviyeye gelmesini çekememek, arkadaşlarımızın sahip olduklarını kıskanıp, onlar da kim oluyor diyerek mal almakta, tüketmekte yarışmak gibi... Bunun sonu yoktur. Bir düşünelim insanlar arasında küçümsenenler varsa bunlar kimlerdir? rabbimizin bizimle aynı maddeden yarattıkları değil midir? Rabbimizin bize verdiği nimetler sayesinde sağlıklı olmuşsak, bize bir güzellik ihsan edilmişse, iyi bir eğitim almışsak, iyi bir işimiz varsa, hatta çevremizdeki en zengin kişiysek.... bu nimetler kendilerine verilmemiş olanları küçümsemeye hakkımız var mı? Bu nimetlerin baki olacağı konusunda elimizde yazılı sözleşme mi var? Olmayana darda kalana yardım elini uzatmak yerine hor görüp dudak büküyorsak, kimi taklit ediyoruz, kime yaklaşıyoruz? Kibirin var olduğu kalbe şeytan diğer kötülükleri de kolayca davet edecektir.
Allah şeytana Ademe secde etmesini emretti. Şeytan Ademi küçümsedi ve Allahın emrini yerine getirmedi. Bu nedenle de kovuldu. Peki burada Rabbinin emrine itaat etmeme, gereken önemi , değeri vermeme vardır. Kendimize bir bakalım. Elimizde Rabbimizin emirlerinin yazılı olduğu KURAN-I KERİM var. Onu kelime kelime okuyarak tefekkür edip "Rabbim benden ne istiyor?" diye düşünüyor muyuz? Kuranda bize emredilen tek bir ayete bile titizlik göstermiyorsak, gereken önemi vermeyip "21. yüzyılda yaşıyoruz, toplum değişti bunları yapamayız veya artık bunları kaç kişi yapıyor canım..." gibi gerekçeler buluyorsak kimin yolunda ilerliyoruz?Şeytan Ademin topraktan yaratılmasını gerekçe göstererek emre itaat etmemişti. İnsan da bu emirlerin yaşantısına uygun olmadığını söylüyor veya kendine özgü benzer gerekçeler gösteriyorsa onun bu yolda yardımcısı kimdir? peki onlarca emri çiğnemişsek halimiz ne olacak? Kimin yanında yerimizi alacağız? gelin Rabbimizin bizden neler istediğini bir Kuran meali alarak tek tek okuyalım ve düşünelim. Okumayınca ya da yapmayınca bu sorumluluktan kurtulduğumuzu zannetmeyelim. Kitabımız yanıbaşımızda duruyor, bizden istenenler de.. Doğru yol sağımızda , şeytan solumuzda... Cennete giden yol zorluklarla, cehenneme giden yol şehvetlerle, nefisin hoşuna gidecek olanlarla döşenmiş....
Madem ki Rabbimiz şeytanın bizim düşmanımız olduğunu söylüyor ve ona uymamamızı emrediyor, ne yapmalıyız? Öncelikle onu iyi tanımalıyız. Bir futbol maçını düşünün , maçtan önce rakibi tanımak, taktiklerini öğrenmek önemlidir. Ya da bir savaşta, düşmanın silahları, tarzı, zayıflıkları nelerdir; bunları öğrenmeye çalışırız. Eğer kurtuluşa ermek istiyorsak, şeytana boyun eğmemeli , mücadele etmeliyiz. Onunla her an savaş halinde olduğumuzu bilmeliyiz.
Şeytan çok büyük bilgilere sahiptir. Allahın bizden istediklerini bilir, bizi tanır, güçlü ve zayıf yönlerimizi bilir, insanoğlunun zaaflarını bilir, nefsini tanır, hatta ve hatta bireysel olarak bizim zaaflarımızı da bilir ve bize o yollarla yaklaşır, o yolları kullanarak bizi itaatten alıkoymaya çalışarak içimize korku salar. Şeytan her çağa ayak uydurmuş, kendini güncellemiştir. O zaman kardeşlerim, bizim yapmamız gerekenler:
1. Şeytandan Allaha sığınmak
2. Nefsimizden Allaha sığınmak ve Rabbimizden bize doğru yolda ilerlememiz için yardım etmesi için sürekli olarak dua etmek.
3. Kuran okuyarak tefekkür etmek, onunla AMEL ETMEK. Emirlerini emir, yasaklarını yasak kabul etmek ve bu yolda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmamak için şeytanla mücadele etmek.
4. Hadis okumak, dini kıssalar okumak ve " ben bu konuda neler yapabilirim" diye düşünmek-kendimize pay çıkartmak.
5. İlim talep etmek. İlmini arttırmak.Düşmanla mücadelede ilim sahibi olmanın büyük faydasını görürüz. Bir yola baş koymuşsak, o yol hakkında elimizden geldiği kadar çok bilgi sahibi olmalıyız.
6. Tefekkür etmek. Tefekkür ilmimizi derinleştirir, Rabbimiz bu vesileyle bize bir çok incelik öğretir.
7. İçinde bulunduğumuz çağa ayak uydurmak. Bizden beklenenleri yerine getirirken, emirlere itaat ederken, çağın beklentilerini de karşılayabilmek. Kendimizi güncelleyebilmek. Bunun için de tefekkür etmek.
8. Nefsimizi iyi tanımak. Zayıf yönlerimizi, zaaflarımızı bilmek ve bu yolda şeytana aman vermemek. Bunun için kendimizden kaçmamalı, zaman zaman yalnız kalarak kendimizi hesaba çekebilmeliyiz. Kaçarak kurtulamayız. Hele hele ölüme ve kabir sorgusuna giden yol her geçen gün kısalırken, bizler kafasını kuma gömen deve kuşu misali kimden ve nereye kaçtığımızı zannediyoruz.
SİLKİNELİM. BİR SANİYE SONRAMIZIN BİLE GARANTİSİ YOK. AMA HER YAPTIĞIMIZIN HESABI VAR...
Allah şeytana Ademe secde etmesini emretti. Şeytan Ademi küçümsedi ve Allahın emrini yerine getirmedi. Bu nedenle de kovuldu. Peki burada Rabbinin emrine itaat etmeme, gereken önemi , değeri vermeme vardır. Kendimize bir bakalım. Elimizde Rabbimizin emirlerinin yazılı olduğu KURAN-I KERİM var. Onu kelime kelime okuyarak tefekkür edip "Rabbim benden ne istiyor?" diye düşünüyor muyuz? Kuranda bize emredilen tek bir ayete bile titizlik göstermiyorsak, gereken önemi vermeyip "21. yüzyılda yaşıyoruz, toplum değişti bunları yapamayız veya artık bunları kaç kişi yapıyor canım..." gibi gerekçeler buluyorsak kimin yolunda ilerliyoruz?Şeytan Ademin topraktan yaratılmasını gerekçe göstererek emre itaat etmemişti. İnsan da bu emirlerin yaşantısına uygun olmadığını söylüyor veya kendine özgü benzer gerekçeler gösteriyorsa onun bu yolda yardımcısı kimdir? peki onlarca emri çiğnemişsek halimiz ne olacak? Kimin yanında yerimizi alacağız? gelin Rabbimizin bizden neler istediğini bir Kuran meali alarak tek tek okuyalım ve düşünelim. Okumayınca ya da yapmayınca bu sorumluluktan kurtulduğumuzu zannetmeyelim. Kitabımız yanıbaşımızda duruyor, bizden istenenler de.. Doğru yol sağımızda , şeytan solumuzda... Cennete giden yol zorluklarla, cehenneme giden yol şehvetlerle, nefisin hoşuna gidecek olanlarla döşenmiş....
Madem ki Rabbimiz şeytanın bizim düşmanımız olduğunu söylüyor ve ona uymamamızı emrediyor, ne yapmalıyız? Öncelikle onu iyi tanımalıyız. Bir futbol maçını düşünün , maçtan önce rakibi tanımak, taktiklerini öğrenmek önemlidir. Ya da bir savaşta, düşmanın silahları, tarzı, zayıflıkları nelerdir; bunları öğrenmeye çalışırız. Eğer kurtuluşa ermek istiyorsak, şeytana boyun eğmemeli , mücadele etmeliyiz. Onunla her an savaş halinde olduğumuzu bilmeliyiz.
Şeytan çok büyük bilgilere sahiptir. Allahın bizden istediklerini bilir, bizi tanır, güçlü ve zayıf yönlerimizi bilir, insanoğlunun zaaflarını bilir, nefsini tanır, hatta ve hatta bireysel olarak bizim zaaflarımızı da bilir ve bize o yollarla yaklaşır, o yolları kullanarak bizi itaatten alıkoymaya çalışarak içimize korku salar. Şeytan her çağa ayak uydurmuş, kendini güncellemiştir. O zaman kardeşlerim, bizim yapmamız gerekenler:
1. Şeytandan Allaha sığınmak
2. Nefsimizden Allaha sığınmak ve Rabbimizden bize doğru yolda ilerlememiz için yardım etmesi için sürekli olarak dua etmek.
3. Kuran okuyarak tefekkür etmek, onunla AMEL ETMEK. Emirlerini emir, yasaklarını yasak kabul etmek ve bu yolda hiç bir kınayıcının kınamasından korkmamak için şeytanla mücadele etmek.
4. Hadis okumak, dini kıssalar okumak ve " ben bu konuda neler yapabilirim" diye düşünmek-kendimize pay çıkartmak.
5. İlim talep etmek. İlmini arttırmak.Düşmanla mücadelede ilim sahibi olmanın büyük faydasını görürüz. Bir yola baş koymuşsak, o yol hakkında elimizden geldiği kadar çok bilgi sahibi olmalıyız.
6. Tefekkür etmek. Tefekkür ilmimizi derinleştirir, Rabbimiz bu vesileyle bize bir çok incelik öğretir.
7. İçinde bulunduğumuz çağa ayak uydurmak. Bizden beklenenleri yerine getirirken, emirlere itaat ederken, çağın beklentilerini de karşılayabilmek. Kendimizi güncelleyebilmek. Bunun için de tefekkür etmek.
8. Nefsimizi iyi tanımak. Zayıf yönlerimizi, zaaflarımızı bilmek ve bu yolda şeytana aman vermemek. Bunun için kendimizden kaçmamalı, zaman zaman yalnız kalarak kendimizi hesaba çekebilmeliyiz. Kaçarak kurtulamayız. Hele hele ölüme ve kabir sorgusuna giden yol her geçen gün kısalırken, bizler kafasını kuma gömen deve kuşu misali kimden ve nereye kaçtığımızı zannediyoruz.
SİLKİNELİM. BİR SANİYE SONRAMIZIN BİLE GARANTİSİ YOK. AMA HER YAPTIĞIMIZIN HESABI VAR...