'Şarkılarımızda dünya bir araya geliyor'

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
Amerikalı ünlü müzik grubu Pink Martini, önümüzdeki hafta üç konser için Türkiye'ye geliyor. Mayısta çıkacak yeni albümlerindeki şarkıları ilk kez Türk müzikseverlerle paylaşacak olan grubun kurucusu Thomas M. Lauderdale ile bir söyleşi yaptık.

pink.jpg


Tüm dünyada büyük bir hayran kitlesine sahip Pink Martini, mayıs ayında çıkacak yeni albümünün öncesinde, yepyeni şarkılarını ilk kez Türk müzikseverlerle paylaşacak. Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip grup, üç konser vermek üzere Türkiye'ye geliyor. Samurayların aşk şarkılarından 1930'ların Küba müziğine, Fransızca şansonlardan Brezilya sokak şarkılarına kadar, dinlemesi en keyifli şarkıları tozlu raflardan bulup çıkaran Pink Martini, 16 Mart'ta Ankara'da, 17 Mart'ta İstanbul'da, 18 Mart'ta da İzmir'de hayranlarının karşısına çıkacak. Türkiye sevgilerini ikinci albümlerinin dünya baskısının kapağına taşıyan grup, geçtiğimiz yıllardaki konserlerinde Kâtibim şarkısını söyleyerek büyük beğeni toplamıştı. Konser öncesi telefonda sorularımızı cevaplayan grubun kurucusu ve piyanisti Thomas M. Lauderdale, Türk müziğini çok zengin bulduklarını ve ileride mutlaka bir Türkçe şarkıyı albümlerine almayı düşündüklerini söylüyor.

Sivil toplum örgütlerinin gösterilerinde dinleti vermek üzerine kuruldunuz. Şimdiki başarınız bu iyi niyetinizin bir sonucu olabilir mi?

Pink Martini olarak yine belirli tepkileri, belirli politik tavırları olan ve bunu her fırsatta bildiren bir ekibiz. Amerika'nın Ortadoğu politikalarını, Bush ve savaş karşıtı duruşumuzu Japonya'dan Fransa'ya kadar dünyanın her yerinde ifade ettik, etmeye devam ediyoruz. Son albümümüzdeki Arapça şarkımız da yine böyle bir tepkiyi ifade ediyor. Dünyanın her yerinde insanlar aynı acıları, aynı duyguları, aynı aşkları yaşıyorlar, insanları ayıran yanlış politikalar, biz şarkılarımızda tüm dünyayı bir araya getiriyoruz.

Kendinizi eski şarkılar, eski plaklar bulan müzik arkeologları olarak tanımlıyorsunuz, bunun arkasındaki motivasyon nedir?

Müziğimizde ortaya koymaya çalıştığımız dünyanın bütün kültürlerini bir araya getirmek, dünyanın her yerindeki eski ve güzel şarkıları bulup çıkarmak. Kimi zaman sadece eski plakları bulmakla kalmıyoruz, kimi eski şiirlerden de şarkı sözlerinde yararlanıyoruz... Sanki değerli bir hazineyi bulup çıkarmak gibi, kıymetli eski şarkıları bulmaya çalışıyoruz, bizi teşvik eden de hazineye ulaşmak. Bu bizi çok mutlu ediyor.

Her zaman değişik kültürlerin geleneklerini, dillerini, tarihlerini bilmek ve çalışmak arzusundasınız. Müzik adına böyle zor bir yola çıkmaya nasıl karar verdiniz?

Seyahatlerimiz bu arzumuzu tetikliyor, eski yaşantıları, farklı yaşantıları keşfetmek çok zenginleştirici bir deneyim. Biz eski yaşantıları, aşkları şarkılarda keşfediyoruz ve paylaşıyoruz. Gruptaki hemen hemen herkes eski plaklara, eski orkestraların müziklerine bayılıyor diyebilirim. Bu durumda grup olarak sevdiğimiz müzikleri yapıyor oluyoruz.

Türk müziği hakkında düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum.

Klasik Türk müziğini çok zengin buluyoruz, bazı eski İstanbul şarkılarını dinlemiştik, her gelişimizde Türk sanat müziği albümlerinizden alıyoruz. Eski plaklardan aktarılan bazı kayıtlar bulmuştuk, bu şarkıları piyanoya uyarlamak için sabırsızlanıyoruz.

Gelecek albümlerinizde Türkçe bir parçaya yer vermeyi düşünüyor musunuz?

Aklımızda eski klasik Türk müziği şarkılarını piyanoya uyarlamak var. Daha önceki gelişlerimizde konserlerde 'Kâtibim' şarkısını söylemekten büyük keyif alıyorduk. Çeşme konserimizde "El Negro Zumbon" adlı şarkımızın nakaratını Pasion Turca ekibiyle beraber hazırladığımız Türkçe sözlerle söylemiştik. Aklımızda Türkçe bir şarkı da var.

Konser verdiğiniz hemen her ülkede seviliyor ve beğeniliyorsunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Bu, aslında konserlerle artan bir ilgi. İnsanlar konserlerinize geldikçe albümlerinizi alıyor. Albümler daha çok satıldıkça konserlere ilgi artıyor. Bir diğer taraftan, farklı dillerin şarkılarını söylemek çok birleştirici, yakınlaştırıcı bir etki yaratıyor. Yeni albümümüz "Hey Eugene"de de yine Japonca, Fransızca, İspanyolca hatta Arapça şarkılar var. 16 Mart'ta Ankara'da, 17 Mart'ta İstanbul'da ve 18 Mart'ta İzmir'de bu şarkıları yine Türk izleyicisiyle paylaşmaktan çok mutluluk duyuyor olacağız.


'Kalabalık olmak bir avantaj'

"Kalabalık olmak bizim için her zaman bir avantaj oldu. Özellikle uzun turnelerde, yolculuklarda büyük bir aile gezisi yapar gibi oluyoruz. Konser sonrasında beraber yemekler çok eğlenceli geçiyor, kulislerde şakalaşıyoruz, sanki parti yapar gibiyiz. Belki sadece gösteri işinin arka planında duranlar, çalışanlar için biraz fazla gürültülü olabiliriz; ama biz çok eğleniyoruz."

zaman.com.tr
 
Geri
Üst