ırak-iran savası hadisleri [mucize]

Al-i İmraN

New member
Katılım
3 Tem 2009
Mesajlar
57
Reaction score
0
Puanları
0
Ahir zamanda meydana gelecek önemli bir savaş hadiste şöyle haber verilir:

Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166)

Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak Savaşının gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir:

Şevval Ayında Ayaklanma...

İran Şahı'na karşı olan ilk ayaklanma bilindiği gibi hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylül 1976)'de olmuştur.

Zilkade'de Harp Konuşmaları ve Zilhicce'de ise Harp Vaki Olacak...

Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştı.

Bir başka hadiste de bu savaşın ayrıntıları şöyle tarif edilir:

"Faris" yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, şöyle diyecekler: "Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçtınız! Siz bunlara gereği gibi hak tanımazsanız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır... Bir gün, onlara ve bir gün de sizlere verilsin, ve karşılıklı sözler tutulsun..." Onlar "Mutık"a çıkacaklar, Müslümanlar oradan aşağı "Yazı"ya inecekler... Müşrikler öbür yandaki (Rakabe) denilen bir simsiyah olan nehrin kenarına duracaklar... Aralarında savaş olacak: Her iki ordudan, Allah, zaferi kaldıracak… (Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 179)

- Faris yönünden gelecek olan: İran tarafından gelecek olan
- Faris : İran - İranlı (Büyük Lugat)
- Yazıya inecekler: Ovalık-Irak Ovası
- Mutık : Yöredeki bir dağın adı.
- Rakabe : Petrol kuyularının çok olduğu bölge.
- "Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçtınız! Siz bunlara gereği gibi hak tanımazsanız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır…"

Hadisin bu bölümünde iki taraf arasında, aşırı milliyetçilikten kaynaklanan bir anlaşmazlığın olacağına dikkat çekiliyor. Bu anlaşmazlık sebebiyle, "Yazı"ya inilecek ve savaş başlayacak. (Yazı: Irak Ovası)

Allah, Her İki Ordudan Zaferi Kaldıracak...

Bu hadisin de işaret ettiği gibi, İran-Irak Savaşı 8 yıl sürmüş ve binlerce kayıp verilmesine rağmen bir netice alınamamıştır. İki taraf da kesin bir üstünlük sağlayamamıştır.

Bu makale, Önce Vatan gazetesinde 02 Şubat 2008 tarihinde yayınlanmıştır.
 
Palavranın kralına bakın hele... Bakın size sadece bir ayet yazıcam bakalım sonra ne diyeceksiniz

"“Ben gaybı bilseydim ve bu sâyede size gelecek zararları giderip, menfaat elde etmenize vesîle olabilseydim bana îmân ederdiniz. Bana îmân edenlerin sayısının çok olması da Allah katında sevâbımın artmasına sebep olurdu”

"Göklerde ve yerde Allah tan başka kimse gayb ı bilemez. (En-Neml- 27/65)"
"“ben size Allah ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gayb ı da bilmem” (El-En-Am 6/50


Ne yani peygamberimiz(haşa) Allah'ı yok sayıp gaybı biliyormuş gibi konuştu??

Hadi söyleyin bakalım


Hz. Muhammed (s.a.v) gaybı meseleleri en iyi bilendi..

Peygamber efendimiz Allah (c.c)'nin bildirmesiyle gaybi (Gizli ve gelecekle ilgili) konular hakkında bilgi sahibiydi. Allah resulu geçmiş peygamberler içinde gaybi meseleleri en fazla bilendi. Özellikle gelecekte vuku bulacak olaylar hakkında verdiği bilgilerin birer birer ortaya çıkması, onun bu konudaki özel konumunu gösterirken, yüzyıllar sonra dahi onun Allah resulu olduğunu tasdik eden mucizeler olarak önümüze çıkmaktadır.

Her nekadar bir kısım insanlar gaybı Allah'tan başkası bilemez diyerek, peygamber efendimizin gaybi meseleleri bilemeyeceğini söyleselerde bu doğru değildir. Çünkü Resulullah efendimizin gaybı bilmesi kendi bilgisi ve kabiliyetiyle değil Allah (c.c)'nin bildirmesiyledir. Zaten o'nun başta sahebeler hakkında söylediklerinin gelecekte aynen vuku bulması, İstanbul'un fethedileceği haberinin doğru çıkması ve kıyamet alametlerinin birer birer ortaya çıkması da Resulullah efendimizin gaybi meseleleri ne kadar iyi bildiğinin ispatıdır.

Bu konuyla ilgili ayet ve hadisleri incelediğimizde meselemiz kolayca anlaşılmaktadır.
Peygamber efendimizin bildirilen gaybi konular hakkında bilgi sahibi olduğunu gösteren üç âyet meali de şöyledir:

(Allah gaybı herkese bildirmez; ancak dilediği resul müstesna, [Mucize olarak ona bildirir.] Çünkü her peygamberin önünden ve ardından gözcüler [melekler] salar.) [Cin 26, 27]

(Allah, müminleri bulunduğu şu durumda bırakmaz, temizi pisten ayırır. Allah size gaybı da bildirmez. Ama Allah Resullerden dilediğini seçip, ona gaybı bildirir. Artık Allah'a ve resullerine inanın, eğer iman eder, müttaki olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.) [Al-i İmran 179]

(O, gaybın bilgilerini [vahiy ile bildirilen gizli şeyleri sizden] esirgemez.) [Tekvir 24]


Ayet meallerinden anlaşıldığı üzere Allah (c.c)nin bildirmesi ile gaybi meseleleri bilmek peygamberler için mümkün ve bu bir nevi onların peygamberliğini tasdik edici bir özellikti. Peygamber efendimizde Allah Teala'nın bildirdiği bu gaybi konuları zaman zaman sahabelere haber vermiştir.

Resulullah efendimizin mucize olarak gelecekten haber verdiği (Bir zaman gelecek) diye başlayan hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır:

(Bir zaman gelecek, insanlar, yalnız parayı düşünüp, helal haram düşünmeyecekler.) [Buhari]

(Rüşvet, hediye adı altında verilecek, gözdağı için suçsuz kişiler öldürülecek.) [İ. Gazali]

(Âmirler, imamlar, namazı öldürecek, vaktinden sonraya bırakacaklar.) [Müslim]

(Peygamberim diyen yalancılar çıkacak, benden sonra peygamber gelmeyecek.)
[Mişkat]

(Sünnetimi öldürerek dini bozmaya çalışan kimseler çıkacak.) [Deylemi]

(Allah'ın kitabının dışında uyacağımız bir şey yok diyenler çıkacaktır.) [Ebu Davud]

(Bir zaman gelecek, beni yalanlayanlar çıkacaktır. "Hadisi bırak, Kur'ana bak" diyeceklerdir.) [Ebu Ya'la]

(Kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanları kötülemek için delil olarak kullanacaklar.) [İbni Ömer]

(Sünnet, bid'at gibi çirkin, bid'at da sünnet gibi rağbet görecek. Sünnete uyan garip olacak, yalnız kalacak. Bid'ate uyan, çok yardımcı bulacaktır.) [Şir'a]

(Kur'an, dünyalık için okunacaktır.) [Ebu Davud]

(Âlimler fitne unsuru olacak, camiler ve hafızlar çoğalacak, ama hakiki âlim hiç bulunmayacak.) [Ebu Nuaym]

(Sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak.) [Asakir]

(Din adamları, ince meseleleri ele alıp, halkı şaşırtacaklar.) [Taberani]

(Din âlimi kalmayacak, din adamı yerine geçirilen cahiller, bilmeden fetva verecek, herkesi, doğru yoldan çıkarmaya çalışacak.) [Buhari]

(Din adamları, halkın istediği yönde fetva verecek, helale haram, harama helal diyecekler, dini ticarete, menfaate alet edecekler.) [Deylemi]

(Hacca, hükümdarlar [devlet başkanları] gezi için, zenginler ticaret, fakirler dilenmek, din görevlileri de gösteriş için gidecekler.) [Hatib]

(Kişi dinini ve dünyasını ancak para ile ayakta tutabilecek, altını gümüşü [parası pulu] olmayan rahat edemeyecek.) [Taberani]

(İnsanın bütün kaygısı midesi olacak, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olacak.) [Sülemi]

(Her asır, öncekinden daha kötü olacak, böylece Kıyamete kadar hep bozulacak.) [Hadika]

(İstanbul fethedilecektir. Bunların kumandanı ne güzel emir, askerleri ne güzel askerdir.) [Hakim, İ. Ahmed, İ. Süyuti] (İstanbul müslümanlarca feth edildi.)

(Ey dağ, sallanma, üstünde bir peygamber, bir sıddık, iki de şehid var.) [Buhari]

(Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman'ın şehid olacağını haber verdi.)

(Ya Osman halife olacaksın, hilafet gömleğini çıkarmak isteyecekler, sakın çıkarma! O gün oruçlu olacak, benim yanımda iftar edeceksin.) [Hâkim] (Aynen vaki olmuştur.)

(İnsanlar temizlikte fazla titiz olacak, vesvese edip dinde haddi aşacaklar.) [Ebu Davud]

(Çeşitli isimler altında şaraplar çıkacak, helal sayılacak.) [İ.Ahmed]

(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hâkim]

(Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak.) [Hâkim]

(Kötü kadınlar, çoğalıp, zina bir toplum içinde yayılırsa, halk, daha önce görülmemiş [frengi, AIDS gibi] bulaşıcı hastalıklara maruz kalır. Ölçüde, tartıda hile yapılırsa, geçim darlığı baş gösterir.) [Beyheki]

(Erkekler azalacak, kadınlar çoğalacak.) [Buhari]

(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki] (İlahi sözler bile çalgıyla söyleniyor.)

(Anarşi ve ölüm çoğalacak.) [İbni Mace]

(İşler, ehli olmayana verilecek.) [Buhari]

(Sadece tanıdıklara selam verilecek ve yazarlar çoğalacak.) [Hâkim]

(Lutilik mubah sayılmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Deylemi]

(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmayacak.) [Buhari]

(Kardeşler farklı dinden olmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Deylemi]

(Kötüler dünyaya hâkim olmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Tirmizi]

(Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacak.) [Müslim]

(Allah'a inanan Müslüman kaldığı müddetçe kıyamet kopmayacak.) [Müslim]


Hadisi-i şerifler aynen ortaya çıkmışlardır. Kıyametle alakalı hadislerde birer birer ortaya çıkmaya başlamış bulunuyor. Bu alametlerden bazılarıda yakın bir zamanda ortaya çıkması muhtemel. Belki de çıktıda biz tam anlayamıyoruz. İşte bunlardan bazıları;

(Konuşan hayvanlar olacak.) [Tirmizi]

(Mehdi gelecek.) [Ebu Nuaym]

(Deccal gelecek.) [İ.E. Şeybe]

(İsa gökten inecek, duman çıkacak, Kâbe yıkılacak.) [Buhari]

(Dabbet-ül-arz çıkacak) [Tirmizi]

(Yecüc ve Mecüc çıkacak.) [İbni Cerir]

(Ateş çıkacak, güneş batıdan doğacak.) [Müslim]

(Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğunca, insanlar onu görür ve hepsi de iman ederler. Fakat bu imanları fayda vermez.) [Buhari]


Gaybi konularda çok dikkatli olmak gerekir. Yanlış bilgi vermek ve açıklama yapmak insanı küfre götürdüğü gibi yanlışa inanmakta insanı küfre götürür. Gaybi konularda Kur-an'ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerde ne söyleniyorsa onlara olduğu gibi inanmamız gerekir. Anlayamadığımız meseleler hakkında kendi eksik bilgimizle fikir yürütüp yorum yapmamalıyız.

Bir kısım insanlar cinlerinde gaybı bildiğine inanır. Bu inanışın yaygın olması nedeniyle, cinci hocalar ve medyumlar çoğalmış ve bu işleri açıktan yapmaya başlamışlardır.

Gaybı yalnız Allah bilir. Gaybı cinler de bilmez. Bir âyet meali şöyle der, (Cinler gaybı bilselerdi, zelil edici azap içinde kalmazlardı.) [Sebe 14]

Falanca hoca, filanca falcı gaybı biliyor demek te küfür olur. Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Falcının, büyücünün veya başka birinin gaybdan verdiği haberlere inanan, Kur'an-ı kerime inanmamış olur.) [Taberani]

(Allah gaybı herkese bildirmez; ancak dilediği Resul müstesna, [Mucize olarak ona bildirir.] Çünkü her Peygamberin önünden ve ardından gözcüler [melekler] salar.) [Cin 26, 27]

Evet, Allah'tan başka gaybı kimse bilemez. Bilir demek küfürdür. Bir gün Resulullah efendimizin devesi kayboldu. Münafıklar bunu fırsat bilip "Hani göklerden, Cennetten, Cehennemden bahsediyordu. Kaybolan devesinin yerini bile bilmiyor" dediler. Münafıkların bu sözü Resulullah efendimize ulaşınca, (Vallahi ben ancak Rabbimin bana bildirdiklerini bilirim. Şu anda Rabbim, bana devemin nerede olduğunu bildirdi. Devem, şu anda falanca yerdedir) buyurdu. Tarif edilen yere gidip deveyi bir ağaca bağlı olarak buldular. (Mevahib-i ledünniyye)
Ancak, Allahü teâlâ bildirirse Resulü de, evliyası da bilebilir. Bunun delillerini yukarıda genişçe bildirdik. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Kalbleriniz temiz olsa idi, siz de benim duyduklarımı duyardınız.) [İ. Ahmed, Taberani] (Bu hadis-i şerifteki gibi kalbi temiz olan Hazret-i Ömer, Medine'den İran'daki ordusunu görüp, komutanı Sariye'ye, "Dağa yanaş" dedi oda bunu işitti. (Ş. Nübüvve)

Yine bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

(Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı gaybları haber veren keramet ehli zatlar var idi. Ümmetimden de Ömer onlardandır.) [Buhari, Müslim]

Hazret-i Ömer'inki gibi başka evliyadan da bir çok keramet görülmüştür. Kur'an-ı kerim bunu bildirmektedir. (Neml 38-40, Meryem 24, Al-i imran 37, Kehf 17,18)

Netice itibariyle Allahü teâlâ dilediğine gaybı bildirir ve o da gaybdan haber verebilir. (Avarif-ül-mearif).


Ancak, bildirilen bu hadiseler vuku bulduktan sonra anlaşılabilir. Öyle herkes kolayca anlayamaz. Bir kısmı aynen ortaya çıkıp anlaşılsada, bunların büyük çoğunluğu farklı şekillerde vuku buldukları için izaha muhtaçtırlar. Bu konularda ihtisas sahibi kamil insanlar bunları te'vil edebilir.

Bu konuda, Risale-i Nur Külliyatı'ndan 19. Mektup ve 5. Şuadan istifade edilebilir.

Şerafettin SAĞLAMSOY
 
Geri
Üst