İzmir li olmak ayrıcalıktır....
"Bir Istanbullu'nun Izmir hakkindaki görüsleri" diye..
Okudukça ilgimi çekti ve sizlere de aktarmak istedim.
Neden istedim?
Izmir ile Istanbul'u her firsatta kiyaslayanlari n ve Izmir'i horlayanlarin, bazi gerçekleri görmeleri için istedim.
Bu istegimde hakli miyim, haksiz miyim, okuyunca karar verirsiniz.
Cem Baracuda yaziyor...
Bir senedir Ege Life dergisinde yaziyorum ya, imtiyaz sahibi, yani patron" Sevgili Cumhur Küçükkahveci, Ege Life'in geleneksel yazarlar toplantisi için beni Izmir'e davet etti.
Atladim uçaga gittim Izmir'e.
O aksam hem yazarlar toplantisina katilacagim hem de gündüz Izmir acenteleri ile görüsmeler yapacagim.
Havas'in servisi ile direkt Karsiyaka'ya geçtim... Ilk toplantim orada.
Apartmanin bahçesinden girerken bir hanimla karsilastim.
"Günaydin"dedi;
gülümseyerek.
Aha!... ne hos. Ama sasirdigim için ben karsilik veremedim.
Bakakaldim. Apartmana girdim.
Merdivenleri çikarken bir beyle karsilastim.
Gülümseyerek bir günaydin da ondan aldim.
Allah Allah. Su "Ege Life'in kudreti"ni görüyor musun?
Yavas yavas Izmir'de beni tanimaya basladilar demek.
Neyse ilk ziyaretimi gerçeklestirdim.
Iki saat sonra Konak'ta bir baska toplantim var. Dogru vapura.
Biletimi alacagim.
Gisedeki memur da "günaydin" dedi. Tanidi beni tabii ki...
Geçtim turnikeden. Vapur geldi.Millet sakin sakin duruyor.
Söyle sagima bir omuz, soluma bir çelme geçtim öne.
Kostum, girdim vapura. Herkesten önce kaptim bir yer, oturuyorum.
Önce yanimdaki, sonra karsimdaki ve daha sonra gelen delikanli da "günaydin" dedi.
E normal artik tabi. Kolay degil. Koskoca Ege Life'in koskoca yazariyim.
Taniyacaklar beni.
Ama o ne, herkes birbirine gülümseyip selam vermeye basladi.
Hatta yanimdaki ögrenci oldugu anlasilan bir delikanli yerinden kalkip bir kadina yer verdi, kadin da, kadinin kocasi da delikanliya ayri ayri tesekkür ettiler.
Neyse, Akraba olsalar gerek.
On dakika sonra vapur yanasti.
Ben yine çalimlarima devam edip insanlarin arasindan siyrilip hemen en öne geçtim.
Vapur yanasmadan atladim.
Her zamanki gibi basladim benden önde gidenlerle yarismaya.
Ilerideki direge kadar su kizi geçmeliyim.
Haydi oglum bastir. Ohh geçtim.
Simdi bir ilerideki direge kadar su öndeki sapkali amcaya yetismeliyim.
O da tamam. Simdi... Ani bir fren ve durdum. N'oluyo yaa?
N'apiyorsun oglum? Nereye yetisiyorsun? .
Daha bulusmana bir saat var.
Dur bi..Sakin ol!
Oturdum "pasaportta" (iskele yaninda bir semt) bir yere.
Basladim Izmir'lileri gözetlemeye.
Izmir'liler gülümsüyor. Surat asma yok.
Izmir'liler birbirlerine "günaydin" diyor, selam veriyor.
Izmir'liler yürüyor, itismiyor, yarismiyor.
Izmir'liler yere çöp atmiyor, tükürmüyor.
Izmir'liler birbirlerini dinliyor, ayni anda konusmuyor.
Izmir'liler vapurda, otobüste okuyor.
Yesil yanar yanmaz zart-zurt korna çalmiyor. Yürrüü diye bagirmiyor.
Izmir'liler nazik.
Izmir'liler temiz.
Izmir'liler güzel.
Izmir güzel
Kendimi EFES'in kurulus efsanesindeki, tavada pisirdigi baligini kapan küçük yaban domuzunu (Jabali) kovalarken tesadüf eseri Efes'i kesfeden balikçiya benzettim.
Ben Izmir'i kesfettim. Izmirliyi kesfettim bu seyahatimde.
Bu arada herkesin de Izmirli olamayacagini da kesfettim.
Peki ben Izmirli olabilir miyim acaba?
Kocca bir soru isareti.
Bu arada; Acaba neden hala bazi Izmirliler Istanbullu olmaya çalisir?
Iste onu anlamam.
Istanbul'da tas üstünde tas mi kaldi?
Istanbul'da dolasacak (tecavüzeugranmayacak) park mi kaldi, Istanbul'da çantani çapraz asmadan dolasacak cadde mi kaldi, peki ya yürüyecek kaldirim var mi?
Nisantasi'nda köpek pisliklerine, Aksaray'da tükürüklere basmamak, kaldirimlarda ki arabalara çikmamak, Beyoglu'nda omuz yememek için "slalom" yapmak zorunda kalmak hos mu?
Günde 1.5 saat gidis, 1.5 saat dönüsten 3 saati yolda geçirmenin
8 saat uykuyu çikarinca maliyetinin 1 senede 54 gün (kabaca senede 2 ay yolda) oldugunu bilen var mi?
Ya istanbul'da isten eve gelip tekrar eglenmeye çikmanin hemen hemen imkansiz oldugunu, bu yüzden aksam disari çikacaklarin naylon torbada gece kiyafetini ve ayakkabisini yaninda ise götürmek zorunda oldugunu biliyor musunuz?
Karsida oturan annelerin ortalama ancak ayda 1 kez ziyaret edilebildigini biliyor musunuz?
Sorarim "ortalama" bir Istanbulluya;
En son apartmaninizda adini bile
bilmediginize emin oldugum komsunuzdan ne zaman tuz, kahve istediniz?
Birakin onu ne zaman ona günaydin dediniz, selam verdiniz veya aldiniz?
Düzenli görüstügünüz kaç arkadasiniz var?
Is ve para konusmadan en son ne zaman ve kiminle muhabbet ettiniz?
Bunlari bos verin.
En son "sadece
kendiniz için" ne kadar vakit ayirdiniz ve ne zaman?
Hepsi bir yana, bir bayana kapiyi açtiniz, otobüste veya vapurda yer verdiniz.
Tesekkür mü bekliyorsunuz?
Ne tesekkürü? Hazir olun, kadinin kendisinden veya kocasindan "höösst" diye karsilik alirsaniz sasirmayin.
Hadi Lütfen "herkesi kendin gibi zannetme" geyiklerine falan girmeyelim.
"Istanbul da durum budur."
"Bir Istanbullu'nun Izmir hakkindaki görüsleri" diye..
Okudukça ilgimi çekti ve sizlere de aktarmak istedim.
Neden istedim?
Izmir ile Istanbul'u her firsatta kiyaslayanlari n ve Izmir'i horlayanlarin, bazi gerçekleri görmeleri için istedim.
Bu istegimde hakli miyim, haksiz miyim, okuyunca karar verirsiniz.
Cem Baracuda yaziyor...
Bir senedir Ege Life dergisinde yaziyorum ya, imtiyaz sahibi, yani patron" Sevgili Cumhur Küçükkahveci, Ege Life'in geleneksel yazarlar toplantisi için beni Izmir'e davet etti.
Atladim uçaga gittim Izmir'e.
O aksam hem yazarlar toplantisina katilacagim hem de gündüz Izmir acenteleri ile görüsmeler yapacagim.
Havas'in servisi ile direkt Karsiyaka'ya geçtim... Ilk toplantim orada.
Apartmanin bahçesinden girerken bir hanimla karsilastim.
"Günaydin"dedi;
gülümseyerek.
Aha!... ne hos. Ama sasirdigim için ben karsilik veremedim.
Bakakaldim. Apartmana girdim.
Merdivenleri çikarken bir beyle karsilastim.
Gülümseyerek bir günaydin da ondan aldim.
Allah Allah. Su "Ege Life'in kudreti"ni görüyor musun?
Yavas yavas Izmir'de beni tanimaya basladilar demek.
Neyse ilk ziyaretimi gerçeklestirdim.
Iki saat sonra Konak'ta bir baska toplantim var. Dogru vapura.
Biletimi alacagim.
Gisedeki memur da "günaydin" dedi. Tanidi beni tabii ki...
Geçtim turnikeden. Vapur geldi.Millet sakin sakin duruyor.
Söyle sagima bir omuz, soluma bir çelme geçtim öne.
Kostum, girdim vapura. Herkesten önce kaptim bir yer, oturuyorum.
Önce yanimdaki, sonra karsimdaki ve daha sonra gelen delikanli da "günaydin" dedi.
E normal artik tabi. Kolay degil. Koskoca Ege Life'in koskoca yazariyim.
Taniyacaklar beni.
Ama o ne, herkes birbirine gülümseyip selam vermeye basladi.
Hatta yanimdaki ögrenci oldugu anlasilan bir delikanli yerinden kalkip bir kadina yer verdi, kadin da, kadinin kocasi da delikanliya ayri ayri tesekkür ettiler.
Neyse, Akraba olsalar gerek.
On dakika sonra vapur yanasti.
Ben yine çalimlarima devam edip insanlarin arasindan siyrilip hemen en öne geçtim.
Vapur yanasmadan atladim.
Her zamanki gibi basladim benden önde gidenlerle yarismaya.
Ilerideki direge kadar su kizi geçmeliyim.
Haydi oglum bastir. Ohh geçtim.
Simdi bir ilerideki direge kadar su öndeki sapkali amcaya yetismeliyim.
O da tamam. Simdi... Ani bir fren ve durdum. N'oluyo yaa?
N'apiyorsun oglum? Nereye yetisiyorsun? .
Daha bulusmana bir saat var.
Dur bi..Sakin ol!
Oturdum "pasaportta" (iskele yaninda bir semt) bir yere.
Basladim Izmir'lileri gözetlemeye.
Izmir'liler gülümsüyor. Surat asma yok.
Izmir'liler birbirlerine "günaydin" diyor, selam veriyor.
Izmir'liler yürüyor, itismiyor, yarismiyor.
Izmir'liler yere çöp atmiyor, tükürmüyor.
Izmir'liler birbirlerini dinliyor, ayni anda konusmuyor.
Izmir'liler vapurda, otobüste okuyor.
Yesil yanar yanmaz zart-zurt korna çalmiyor. Yürrüü diye bagirmiyor.
Izmir'liler nazik.
Izmir'liler temiz.
Izmir'liler güzel.
Izmir güzel
Kendimi EFES'in kurulus efsanesindeki, tavada pisirdigi baligini kapan küçük yaban domuzunu (Jabali) kovalarken tesadüf eseri Efes'i kesfeden balikçiya benzettim.
Ben Izmir'i kesfettim. Izmirliyi kesfettim bu seyahatimde.
Bu arada herkesin de Izmirli olamayacagini da kesfettim.
Peki ben Izmirli olabilir miyim acaba?
Kocca bir soru isareti.
Bu arada; Acaba neden hala bazi Izmirliler Istanbullu olmaya çalisir?
Iste onu anlamam.
Istanbul'da tas üstünde tas mi kaldi?
Istanbul'da dolasacak (tecavüzeugranmayacak) park mi kaldi, Istanbul'da çantani çapraz asmadan dolasacak cadde mi kaldi, peki ya yürüyecek kaldirim var mi?
Nisantasi'nda köpek pisliklerine, Aksaray'da tükürüklere basmamak, kaldirimlarda ki arabalara çikmamak, Beyoglu'nda omuz yememek için "slalom" yapmak zorunda kalmak hos mu?
Günde 1.5 saat gidis, 1.5 saat dönüsten 3 saati yolda geçirmenin
8 saat uykuyu çikarinca maliyetinin 1 senede 54 gün (kabaca senede 2 ay yolda) oldugunu bilen var mi?
Ya istanbul'da isten eve gelip tekrar eglenmeye çikmanin hemen hemen imkansiz oldugunu, bu yüzden aksam disari çikacaklarin naylon torbada gece kiyafetini ve ayakkabisini yaninda ise götürmek zorunda oldugunu biliyor musunuz?
Karsida oturan annelerin ortalama ancak ayda 1 kez ziyaret edilebildigini biliyor musunuz?
Sorarim "ortalama" bir Istanbulluya;
En son apartmaninizda adini bile
bilmediginize emin oldugum komsunuzdan ne zaman tuz, kahve istediniz?
Birakin onu ne zaman ona günaydin dediniz, selam verdiniz veya aldiniz?
Düzenli görüstügünüz kaç arkadasiniz var?
Is ve para konusmadan en son ne zaman ve kiminle muhabbet ettiniz?
Bunlari bos verin.
En son "sadece
kendiniz için" ne kadar vakit ayirdiniz ve ne zaman?
Hepsi bir yana, bir bayana kapiyi açtiniz, otobüste veya vapurda yer verdiniz.
Tesekkür mü bekliyorsunuz?
Ne tesekkürü? Hazir olun, kadinin kendisinden veya kocasindan "höösst" diye karsilik alirsaniz sasirmayin.
Hadi Lütfen "herkesi kendin gibi zannetme" geyiklerine falan girmeyelim.
"Istanbul da durum budur."