- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
İhanetin iki çeşidi vardır. Bilinçli ve sistemli olarak yapılanı, ihtirasların peşinde gözü kapalı koşarken farkına varılmadan yapılanı.
Hangi biçimde olursa olsun ihanet ihanettir.
İttihat ve Terakki , gerçeklerle hayalleri karıştırıp bundan “ ideal” çıkarmaya çalışan serüvencilerin toplandığı bir örgüttü.
İttihatçıların tümü yurtseverdi ama yurdu nasıl seveceklerini bilmiyorlardı.
Son zamanlarda bazı köşe yazarları “İttihatçı” avukatlığı yapıyorlar.
İçlerinde İttihat ve Terakki’nin “millileşme” programı uyguladığını yazanlar çıkıyor.
İttihat ve Terakki Cemiyeti , Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşına sokan ve savaş süresince iktidar olmuştur.
Bu durumda , millileşme programının ordudaki yansımalarına bakmak gerekir.
Nereye bakıyoruz ?
Savaşan Osmanlı ordusuna.
Genel Kurmay başkanı ; BRONZOR VON ŞELLENDORF, Genel Kurmay II.Başkanı ; Mareşal COLMAR VAN DER GOLTZ, Beşinci Ordu Komutanı ; General OTTO LİMAN VON SANDERS, Yedinci Ordu ve Yıldırım Orduları Komutanı ; General ERİCH VON FALKENHAYN, Sina Cephesi ve Gazze Komutanı ; General VON KRESS, Galiçya –Sırbistan-Makedonya cepheleri Komutanı; Feld Mareşal AUGUST VON MACKENSEN,
Osmanlı Donanması Komutanı ; Amiral WİLHELM SOUCHON, Çanakkale Donanma Komutanı ; Amiral ÖZEDUM, Genel Kurmay Harekat Şubesi Müdürü Albay BRONFELD,Üçüncü Ordu Kurmay Başkanı ;Yarbay GUZE.
Osmanlı Ordusun önemli yerleri Almanlara teslim edilmiş, bir süre sonra da yapılan bir protokolle Ordu tümüyle Alman Başkomutanlığının emrine verilmiştir.
Enver –Cemal – Talat üçlüsünün önderliğindeki İttihat Terakki’nin millileştirdiği (?) Osmanlı Ordusu , Alman çıkarlarını korumak için gönderilmiş mareşal ve generallerin emrinde yenilgiden yenilgiye uğrayarak tarihinin en büyük kayıplarını verdi.
Savaş bitip ateş kes imzalandığında 10.710.000 kilometre kare topraktan geriye SEVR antlaşmasıyla lütfen bırakılmış Ankara ve çevresi elimizde kalmıştı.
Birinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar silah altına alınan 2.850.000 kişiden ise sadece 560 bin kişi savaş bitiminde sağ kalabilmişti.
Bir de zaferlerden söz ediliyor.
Hangi cephede ?
Galiçya’da mı ? Filistin, Sina , Gazze ‘de mi ?
Sarıkamış’ta mı ?, Suriye ‘de mi ?, Süveyş Kanalında mı ?
Çanakkale bile bir zafer sayılamaz.
Çanakkale’de bir yenilgi yoktur ama galibiyet te yoktur.
Çanakkale tarihin en önemli “”savunma” savaşlarından birisidir.
Savaşı insanlar yapar. Silahlar araçtır.
İnsan milletin bağrından çıkar, yani milletin en değerli hazinesidir.
İttihat ve Terakki bu hazineyi Alman emperyalizmine yağmalattırdı.
Bugünlerde birileri çıkıp İttihatçıların uyguladığı millileşmeden söz ediyor.
Amerikan uşaklığını ve beslemeliğini milli şeref sanarak dört elle sarılanların İttihatçıları “millici” görmesi doğaldır.
Enver-Cemal-Talat üçlüsüne neredeyse “elinize sağlık iyi ki Osmanlıyı batırdınız “ diyecekler.
Özellikle Enver Paşa’ya “kahraman” demek gerçek kahramanlara hakarettir.
Ruslarla savaşırken ölmesi onu kahraman yapmaz.
ORHAN SELEN
Hangi biçimde olursa olsun ihanet ihanettir.
İttihat ve Terakki , gerçeklerle hayalleri karıştırıp bundan “ ideal” çıkarmaya çalışan serüvencilerin toplandığı bir örgüttü.
İttihatçıların tümü yurtseverdi ama yurdu nasıl seveceklerini bilmiyorlardı.
Son zamanlarda bazı köşe yazarları “İttihatçı” avukatlığı yapıyorlar.
İçlerinde İttihat ve Terakki’nin “millileşme” programı uyguladığını yazanlar çıkıyor.
İttihat ve Terakki Cemiyeti , Osmanlı Devleti’ni Birinci Dünya Savaşına sokan ve savaş süresince iktidar olmuştur.
Bu durumda , millileşme programının ordudaki yansımalarına bakmak gerekir.
Nereye bakıyoruz ?
Savaşan Osmanlı ordusuna.
Genel Kurmay başkanı ; BRONZOR VON ŞELLENDORF, Genel Kurmay II.Başkanı ; Mareşal COLMAR VAN DER GOLTZ, Beşinci Ordu Komutanı ; General OTTO LİMAN VON SANDERS, Yedinci Ordu ve Yıldırım Orduları Komutanı ; General ERİCH VON FALKENHAYN, Sina Cephesi ve Gazze Komutanı ; General VON KRESS, Galiçya –Sırbistan-Makedonya cepheleri Komutanı; Feld Mareşal AUGUST VON MACKENSEN,
Osmanlı Donanması Komutanı ; Amiral WİLHELM SOUCHON, Çanakkale Donanma Komutanı ; Amiral ÖZEDUM, Genel Kurmay Harekat Şubesi Müdürü Albay BRONFELD,Üçüncü Ordu Kurmay Başkanı ;Yarbay GUZE.
Osmanlı Ordusun önemli yerleri Almanlara teslim edilmiş, bir süre sonra da yapılan bir protokolle Ordu tümüyle Alman Başkomutanlığının emrine verilmiştir.
Enver –Cemal – Talat üçlüsünün önderliğindeki İttihat Terakki’nin millileştirdiği (?) Osmanlı Ordusu , Alman çıkarlarını korumak için gönderilmiş mareşal ve generallerin emrinde yenilgiden yenilgiye uğrayarak tarihinin en büyük kayıplarını verdi.
Savaş bitip ateş kes imzalandığında 10.710.000 kilometre kare topraktan geriye SEVR antlaşmasıyla lütfen bırakılmış Ankara ve çevresi elimizde kalmıştı.
Birinci Dünya Savaşı’nın bitimine kadar silah altına alınan 2.850.000 kişiden ise sadece 560 bin kişi savaş bitiminde sağ kalabilmişti.
Bir de zaferlerden söz ediliyor.
Hangi cephede ?
Galiçya’da mı ? Filistin, Sina , Gazze ‘de mi ?
Sarıkamış’ta mı ?, Suriye ‘de mi ?, Süveyş Kanalında mı ?
Çanakkale bile bir zafer sayılamaz.
Çanakkale’de bir yenilgi yoktur ama galibiyet te yoktur.
Çanakkale tarihin en önemli “”savunma” savaşlarından birisidir.
Savaşı insanlar yapar. Silahlar araçtır.
İnsan milletin bağrından çıkar, yani milletin en değerli hazinesidir.
İttihat ve Terakki bu hazineyi Alman emperyalizmine yağmalattırdı.
Bugünlerde birileri çıkıp İttihatçıların uyguladığı millileşmeden söz ediyor.
Amerikan uşaklığını ve beslemeliğini milli şeref sanarak dört elle sarılanların İttihatçıları “millici” görmesi doğaldır.
Enver-Cemal-Talat üçlüsüne neredeyse “elinize sağlık iyi ki Osmanlıyı batırdınız “ diyecekler.
Özellikle Enver Paşa’ya “kahraman” demek gerçek kahramanlara hakarettir.
Ruslarla savaşırken ölmesi onu kahraman yapmaz.
ORHAN SELEN