kuzay
Pesimist
- Katılım
- 2 Nis 2007
- Mesajlar
- 28,387
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Hikaye şudur:
Bir erkeğin aralıklarla süren bir arkadaşlığı varmış. Başka yerlerde olmalar sonucu, ara verilmiş bir durum yaşıyorlarmış.
Daha sonra kız yurtdışından gelmiş ve kavuşulmuş. Birliktelik istemektedir, iki taraf da.
Erkek kişisi:"Ben düzenli bir seks hayatı istiyorum" der.
Kızımız bakiredir fakat "Olur." der. Neticede kızımız da olgun, yaşı başı yerindedir.
Fakat er kişi :"Ama ben yapamam, sen bakiresin. Ben bunun sorumluluğunu alamam" der ve birliktelik başlayamadan biter.
Düşünelim bu durumu. Bekaret, düzenli cinsel hayat ve sorumluluk üçlü sac ayağı olarak karşımızda duruyor tüm haşmetiyle. Başlangıç noktası; anotomik bir durum olan bakireliğe, nasıl bir sorumluluk yüklediğimizdir. Kızlık zarı olarak bilinen duvarın aşılması için, zihniyetlerin hangi yönüyle olayı gerçekleştirmek üzere adım atmaya çalışacağıdır.
Belli bir yaşa gelip, seks hayatını yaşabilme yetisine kavuşabilmek için, kadın cinsinin üzerine; namuslu, motor sıfatları yapıştırmaya çalışan düşünce; evlenilecek veya eğlenilecek zihniyetinin yansımasını, herdaim kadın bedeni üzerinde göstermeye niyetlidir.
Bir kadının özgürce, kendi dünyası içinde yaşamaya niyetli olduğu eylemlerinin kararı, bir erkeğe bağımlı haldedir mutlaka. Bir kızın ilk cinsel ilişkisini yaşayacağı erkeğin; bunu bir sorumluluk olarak algılayıp, bazı yaptırımlar için mecburiyetler taşıyacağı endişesinde olması; nasıl bir zihinsel uğraşının ürünüdür?
Benimle ilk kez beraber olursan, mecbursun!
Kendimi sana sıfır kilometre verdim, karşılığını alırım!
Kızlığımı bozma şerefine ulaştın, kaçamazsın artık!
Elaleme ne derim; ilk erkeğimsin, evlenmelisin mutlaka!
Herhalde erkek tarafının anladığı veya anlamak istediği bu. Karşımdaki de bir insan cinsi. Hormonal olarak, belli bir yaştan sonra yemek yemek, su içmek gibi; cinsel ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda. Bunu yapabilmesi için toplumsal düşünüşe göre, evlenilmesi gerekse de; karşılıklı uyum içinde bulunabildiği insanla gayet normal bir şekilde bunu yaşayabilir, kabullenişini kabul etmiyorlar.
Beraber olduğu kişilerle cinselliği yaşamak isteyen erkek tayfası, evlenmek için el değmemiş arar nedense?! Karşısındaki bir bedensel objedir ve koşulsuzca vermelidir. Vermelidir birşey almadan, birşey beklemeden. "Sevelim, sevişelim, her türlü olayı yaşayalım ama; bir gün nasıl olsa bitecek ona göre, gelecek bekleme" al gülüm ver gülümleri yaşanır.
Bekaret gibi bir zincir olmadıktan sonra değer verilmeyecek kadınlar için istikbal düşünmenin gereksizliği ile;hala kız oğlan kız olan için takdire şayan bir vicdani sorumluluk hisleriyle bakış açısı farklılaşır ve eyleme geçmeden düşünülür.
Ne olur, ne olmaz ya başa kalır ya ah alınır alimallah !
Kurtulun bu yargılarınızdan adem taifesi.
Ruhunda bütünleştiğinizi hissettiğiniz kadınlar, bedenleriyle de bütünleşsin sizinle. Beraberliğin doyumsuz tadını beklentilere mahkum etmeyin, mecburiyetlere hele asla.
Karşınızda size verilen, açılmayı bekleyen kurdelalı bir hediye paketi olduğunu düşünmeyin .
"Aldım verdim, ben seni yendim "sadece bir tekerlemedir, masallarda kalan, unutmayın!
bence tam tartışılacak güzel bi konuya parmak bastım yorumları bekliyorum gençler
Bir erkeğin aralıklarla süren bir arkadaşlığı varmış. Başka yerlerde olmalar sonucu, ara verilmiş bir durum yaşıyorlarmış.
Daha sonra kız yurtdışından gelmiş ve kavuşulmuş. Birliktelik istemektedir, iki taraf da.
Erkek kişisi:"Ben düzenli bir seks hayatı istiyorum" der.
Kızımız bakiredir fakat "Olur." der. Neticede kızımız da olgun, yaşı başı yerindedir.
Fakat er kişi :"Ama ben yapamam, sen bakiresin. Ben bunun sorumluluğunu alamam" der ve birliktelik başlayamadan biter.
Düşünelim bu durumu. Bekaret, düzenli cinsel hayat ve sorumluluk üçlü sac ayağı olarak karşımızda duruyor tüm haşmetiyle. Başlangıç noktası; anotomik bir durum olan bakireliğe, nasıl bir sorumluluk yüklediğimizdir. Kızlık zarı olarak bilinen duvarın aşılması için, zihniyetlerin hangi yönüyle olayı gerçekleştirmek üzere adım atmaya çalışacağıdır.
Belli bir yaşa gelip, seks hayatını yaşabilme yetisine kavuşabilmek için, kadın cinsinin üzerine; namuslu, motor sıfatları yapıştırmaya çalışan düşünce; evlenilecek veya eğlenilecek zihniyetinin yansımasını, herdaim kadın bedeni üzerinde göstermeye niyetlidir.
Bir kadının özgürce, kendi dünyası içinde yaşamaya niyetli olduğu eylemlerinin kararı, bir erkeğe bağımlı haldedir mutlaka. Bir kızın ilk cinsel ilişkisini yaşayacağı erkeğin; bunu bir sorumluluk olarak algılayıp, bazı yaptırımlar için mecburiyetler taşıyacağı endişesinde olması; nasıl bir zihinsel uğraşının ürünüdür?
Benimle ilk kez beraber olursan, mecbursun!
Kendimi sana sıfır kilometre verdim, karşılığını alırım!
Kızlığımı bozma şerefine ulaştın, kaçamazsın artık!
Elaleme ne derim; ilk erkeğimsin, evlenmelisin mutlaka!
Herhalde erkek tarafının anladığı veya anlamak istediği bu. Karşımdaki de bir insan cinsi. Hormonal olarak, belli bir yaştan sonra yemek yemek, su içmek gibi; cinsel ihtiyaçlarını da karşılamak zorunda. Bunu yapabilmesi için toplumsal düşünüşe göre, evlenilmesi gerekse de; karşılıklı uyum içinde bulunabildiği insanla gayet normal bir şekilde bunu yaşayabilir, kabullenişini kabul etmiyorlar.
Beraber olduğu kişilerle cinselliği yaşamak isteyen erkek tayfası, evlenmek için el değmemiş arar nedense?! Karşısındaki bir bedensel objedir ve koşulsuzca vermelidir. Vermelidir birşey almadan, birşey beklemeden. "Sevelim, sevişelim, her türlü olayı yaşayalım ama; bir gün nasıl olsa bitecek ona göre, gelecek bekleme" al gülüm ver gülümleri yaşanır.
Bekaret gibi bir zincir olmadıktan sonra değer verilmeyecek kadınlar için istikbal düşünmenin gereksizliği ile;hala kız oğlan kız olan için takdire şayan bir vicdani sorumluluk hisleriyle bakış açısı farklılaşır ve eyleme geçmeden düşünülür.
Ne olur, ne olmaz ya başa kalır ya ah alınır alimallah !
Kurtulun bu yargılarınızdan adem taifesi.
Ruhunda bütünleştiğinizi hissettiğiniz kadınlar, bedenleriyle de bütünleşsin sizinle. Beraberliğin doyumsuz tadını beklentilere mahkum etmeyin, mecburiyetlere hele asla.
Karşınızda size verilen, açılmayı bekleyen kurdelalı bir hediye paketi olduğunu düşünmeyin .
"Aldım verdim, ben seni yendim "sadece bir tekerlemedir, masallarda kalan, unutmayın!
bence tam tartışılacak güzel bi konuya parmak bastım yorumları bekliyorum gençler