İstanbuL ve Sen... !!

bLaCk__DeViL

New member
--------------------------------------------------------------------------------

İstanbul'da sensizliğin semtindeyim
Hasret rüzgarları üşütüyor bedenimi
Birazdan yeni gün seninle doğacak
Sıcacık sevdanla güneş.. yüreğimi ısıtacak...
Masmavi sevi denizlerine seninle yelken açacağım
Sen dolduracaksın her anımı, dakikamı
Yokluğun teninin kokusunu getirmeyecek belki bana
Gecelerimin gündönümlerinde varsın ya
Senli mutlulukları, uzaklarda aramayacağım...
Günahsız duygu taşımlarımda olacaksın her zaman sen...
Yağmur sonrası gökkuşağım olacaksın
Vazgeçmeyeceğim seni özlemekten, beklemekten...
Tıpkı İstanbul'u sevdiğimce seveceğim seni
Pişmanlık nakaratları olmayacak senli söylemlerimde...
Ilık ılık hasret dalgası yayılacak bedenime...
Yosun kokularınca tüteceksin burnumda...
Denizi seyrederken, seni seyredeceğim Boğaz'da
Kavuşmayı dillere düşüren şarkıları dinleyeceğim
İstanbul uyurken, seni yüreğimde gizleyeceğim
Bıkmadan usanmadan, isyanları başlatmadan
Coşkulu arzularımın buluştuğu doruklarda
Seni arayacağım, haykıracağım...
Bu sevda selini sonsuzluklara taşıyıp...
Ölümüne yaşayacağım...
 

εگмεя

Fuzuli Üye
ellerine sağlıkkkkkk
 

bLaCk__DeViL

New member
Mektuptu Bu... Sana Yollayamadığım... !!!!!!!!!!!!!!!!!

--------------------------------------------------------------------------------

Bu benden bir parça... Ellerimin kokusu, parmaklarımın izi var üzerinde... Sen okudukça benim yazdıklarım sana okutur kendini...
Sen düşündükçe beni, ben düşerim düşlere düşüncelerinde... Binbir renk içerisinden seni seçerim, kendimi sana boyar, seninle yaşarım günlerimi...
Hecelerimi sana yorar, gecelerimi sana adarım... Sensin benim aşka sakladığım yarım...

Bu benden bir parça sevgilim... Kalbimdekiler duruyor bu kağıdın üzerinde, sen dokundukça öper ellerini... Gözlerin benim elimin yazdığına bakar, kelimelerim
gözlerine... Sen hatırlamazsın belki ne gözyaşları kuruttum bu ellerimle... Ne sayfalar harcadım yüreğimde... Sen bilmezsin sevgilim... Ne düşler gördüm gözlerinde...

Şehrimin en soğuk gecesinde kaybettim seni... Ellerine ihtiyacım varken... Üşüdüm sevgilim, çok üşüdüm... Titredim hıçkırıklara boğulurken...

Birini böyle sevmenin cezasıydı bu satırlar... Yok olan birine yazılan başka ne olabilirdi ki...

Söz verdim ıslanmam artık yağmurlarda... Ama seni hatırlatır Tanrı'nın bütün güzelikleri... Ben unutmaya direndikçe... Hem ne gerek var yağmura sevgili, gözlerimdeki yaşlar dinmedikçe...

Bu benden bir parça sevgilim... Kendimde sana sakladığım yarım bu... Sahipsiz ama sahibine tutuklu bir yara bu...


Mektuptu bu sevgili... Sana hiç yollayamadığım... Benim sana aşkım bu mektupla yollandı işte... Evrenin bilmem nerdeki sonsuzluğuna...



çok güsel bi mektup çok duygulandım:( :(
 

bLaCk__DeViL

New member
Artık Bu Son Veda

Artık bu son veda… Bu son veda sevdiceğim.
Toprak kokulu akşamında yalnız ve sessiz…
Her umutsuzluğa gömüldüğüm bu saatlerde,
Dinletemedim yüreğime…
Bu sevda bir sürgün olduğundan beri,
Anılar geliyor hep, üstüme üstüme…

Tutkuların evinde ayrılık rüzgârları,
Susmayı bakışlara dönüştüren ne,
Kül olmuş bir bütünün can çekişen yanıkları,
Her şeyi olağan dışı bırakan ne,
Bu sevda bir sürgün olduğundan beri,
İçime bastırıp kanatacağım yaramı,

Ben seni bambaşka gördüm, benim gözümde,
Yoksul kaldım, gecemde, gündüzümde,
Meğer hak etmezmişsin sevdayı, gönül bahçende,
Karayı beyaza dönüştüren ne,
Bu sevda bir sürgün olduğundan beri,
Umudumu yitirip, saracağım yaramı…

Yüreğim umutlara gebe,
Yağmurlarla konuşmanın anlamı ne,
İnadına… Artık bu son veda,
Bu sevda sürgün olduğundan beri,
Bu aşka noktayı koyma zamanı keşke gelmeseydi…
 

serselcuk

New member
Yüreğine sağlık arkadaşım
devamı varsa isteriz...
 

bLaCk__DeViL

New member
Sevda Uğruna Ölüm

Kadın yirmi yedi yaşında... Yüreği, kar beyaz soğuklara terkedilmiş
ama inat bu ya hala sımsıcak. Düşünceleri kah hayatın gitgide
ağırlaşan gerçeklerinde kah aydınlık hayallerde dolaşıyor nefes
nefese.. Elinde samur fırçası, geçmişi karalayıp bugünü
renklendiriyor hiç durmadan. Renkler kıpır,kıpır , içindeki çocuk
haşarı mı haşarı... Gözleri ise buğulu bakmakta hüzünlere yenik...
Hayatı sorgulamaktan çoktan caymış.

Omuzları bir küçük kız çocuğun
şımarıklığını sergilercesine “Bana ne” ifadesinde. Kıpır,kıpır ya
içi.. Arayışları var kendisinden bile sakladığı. Bela da geliyorum
demez ya... İşte böyle bir anda; ruhu, sanal dünyanın kapısından
sızıverir içeri sessiz, habersiz.. Hani şu chat canavarı var ya bu
günlerin belalısı. Orada kendisi gibi şaşkın yüreklerin arasında
buluverir kendini.
Ve... olanlar olur o zaman. Hiç beklenmeyen anda buzda
kayar gibi “Hooop” havada bulur duygularını darmadağınık. Sanki
başında deli rüzgarlar hiç esmiyormuş,

esenler de yetmiyormuş gibi.
Erkeğin yaşı otuz. Hırslı, kendinden emin. Kendisiyle
barışık ve yaşadığına memnun.

Kahkahası ekrandan yüreklere taşan,
mutlu ve duygu dolu bir bulut adam. Eşi ve çocuğu için yaşamakta
olduğunu saklamadan kadını davet eder sanal dünyanın sanal aşk
oyununa. Acemidir kadın. Belki genç adam da öyle.

Oynadıkları oyunun
tehlikesinden habersiz bir masalı yaşamaya başlarlar.
Ekranın karşısında nefeslerini tutup beklerler sevdalının
gelmesini.

Karşılaşmaları her defasında kahkahaları hatırlatırcasına
şen olur. Zamanın koordinatları buluşamadığında, birbirlerine teğet
geçtiklerinde, hüzün yayılır gecelere.

Uyku tutmaz bekleyişlerde
ikisini de. Sabah yeni umutlara gebe başlar. Ve ekranda doğarlar her buluşmayla yeniden..
Duyguların en fırtınalısına yakalanırlar.

Birbirlerini gerçekten merak ederler.

Bulut adam kadının açlığından, üşümesinden
bile sorumlu tutmaya başlar kendini.

Kadınsa adamın yorgun hallerine dayanamaz.
Elleri dokunmasa da ellerindedir artık. Birbirlerini el
üstünde tutarlar anlayacağınız.

Günler, aylar geçer...

Hayaller ekranlara sığmaz olur.

Artık görmek isterler birbirlerini. Dokunmak
sarılmak isterler. Hatta çılgıncasına sevişmek...
Kadın kıvranır onsuzluğun acılarında.. Özlem şiddete
dönüşür. Acıtır... İşkencelere yatırır kadını. Oyun değildir artık
bu. AŞK ekranda değil hayatın ta içinde yaşamaktadır.

Bulut adam sorar durmadan ;
-N’olacak şimdi...
Kadın, adam kadar cevapsız...
“Bilmiyorum” der.”Bilmiyorum”
Artık sorgulamalar başlar duyguları ...

”Bu nedir?...Bunun adı ne..?”
Kadın aşkı tanımlar ama çare değildir tanımlamak..
Yaşananlardır gerçek olan. Hissedilenlerdir.
Her sevdanın başını bir karabasan bekler ya...Beklemese
sevda denen şey olmaz zaten.
İşte bu bir sevdadır ve başında karabasanlar.
Kadın unuttuğu aşk gözyaşlarını hüzünlere, sancılara,
onulmaz ağrılara boyar, alaca bulaca.
Artık her şeye gözlerindeki buğuların ardından
bakmaktadır.
Ve ekrana şunları; buzların arasından aldığı yüreğinin
kalemiyle yazar. Yüreğini buzlara iade etmek üzere...
“Beni ignore et*.Ne olur bunu yap.”
Bulut adam şaşkındır belki ama adı gibi bilir. Doğru olan
budur. Düşünür bir süre.Susar ekran. Susar kadının yüreği...Ölüm
anıdır bu.Verilen son nefestir sanki..
“Sevdam HAYIR dese” “ Sensiz yapamam dese” diye bekler
nefes almak için.
Bulut adamın suskunluğu bozduğu yerde ölecektir kadın..
Bunu ikisi de bilirler.
Bir yazı belirir ekranda çaresizce okunan
“Netten çıkıyorum o zaman” “Hoşçakal”
Mavi üzerine siyah yazılmış sözcükler kararlı ve kesindir...
Titreyen ve cansızlaşan parmakları son bir kez tuşları
gezinir kadının
“Hoşçakal”
Düşer Bulut adamın gülen yüzü ekrandan.
Ve
KADIN ÖLÜR...
 

bLaCk__DeViL

New member
DÜŞTÜM ANNE!

--------------------------------------------------------------------------------


Bak düştüm yine anne ,dizlerim kanadı yine, yüreğim yaralandı. Oysa sen şimdi yoksun. Uzaklardasın. Bilmem kaç sıra dağ, kaç iklim ötemdesin.
Hatırlar mısın annem, toprak damlı evimizin önündeki bahçede gökyüzüne uzayıp giden kavak ağacından düşmüştüm, çocukluğumun herhangi bir yaz sıcaklığında, dizlerim kanamıştı, ellerim parçalanmış ve sen bana kızmıştın anne, demiştin ki "her düştüğünde ben yanında olamam ki..."
Evet anne yine düştüm ve dediğin gibi sen yanımda yoksun, yine yaralarımı sarmanı, gözyaşlarımı silmeni oysa ne çok istiyorum şimdi annem!
Ben seni bir temmuz sıcaklığında bırakıpta diyar-ı gurbete göç edeli kaç yıl oldu bilmem farkında mısın anne; on yıl, on kocaman sensiz yıl ve onlarca düşüş yaşadım yokluğunda ben anne.
Şimdi seni yine özlerken, acımın gizlendiği yerden artık çıkıp benle yüzleşmesini, seni tekrar tekrar yaşamayı ve bahçemizde gökyüzüne yükselen kavak ağacından düşmeyi, senin yaralarımı sarmanı öyle çok istiyorum ki bilemezsin.
Şairin dediği gibiyim anne,
Yuvadan düşen kuşa düştüğü yer cehennem,
Düştüm gurbet ele kor ateş oldu sinem,
Hani "yavrum,yavrum" diyordun "benim bir tanem"
Yavrun şimdi sesine hasrettir canım annem...
Evet annem şimdi sana her zamankinden daha çok hasretim, çünkü düştüm ve dizlerim kanadı.
 

bLaCk__DeViL

New member
AĞLAMA ANNEM


Hani bu son olacaktı annem! Hani bakmaya kıyamadığım o yeşil gözlerinden yaşlar akmayacaktı annem... Hani benim için ağlamayacaktın annem. Bana sözvermiştin, bana verdiğin tüm sözleri tuttun ama bunu neden yapamıyorsun annem. Ben biliyorum, çok sevdiğin canından bir parça olan kızın eriyor, seni çok seven kzın ölüyor annem...
Kış günlerinde, diz boyu karlara inat hastaneye yetiştirip, gözünün içine baktığın kızın sana hakkını ödeyemeden gidiyor annem... Sana nasıl öderim hakkını anam, nasıl öderim geceler boyu beni hastane köşelerinde beklediğini, ben görmeden saklı saklı ağladığını ama asla isyan etmediğini nasıl unuturum annem...
Annem zamanı geldi artık ayrılığın, ne kadar çabalasak da yolun sonu görünüyor annem... Gözünden akan her damla yaş, beni senden uzaklaştıracak annem ne olur ağlama artık... Annem, tut ellerimi çok üşüyorum senin sıcak ellerin ıstsın. Anne burası çok karanlık oldu, seni göremiyorum; neden benle konuşmuyorsun annem...
 

bLaCk__DeViL

New member
Küçük Kızın Armağanı

--------------------------------------------------------------------------------

Küçük Kızın Armağanı


Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı. Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı...

Bayram sabahı küçük kız paketi getirip "Bu senin babacığım" dediğinde üzüldü, acaba gereğinden fazla mi tepki göstermişti kızına... Bir gece önce yaptığından utandı...

Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu... Kızına gene bağırdı:

- Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun?!

Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı:

- O kutu boş değil ki baba, dedi. "İçini öpücüklerimle doldurmuştum"

Adam öyle fena oldu ki... Koştu... Kızına sarıldı... Beraberce ağladılar.

Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı.
__________________


abi süper yaaa oFFF çok duygulandım küçük yürek ama bÜYÜK DERS!!!!
 

bLaCk__DeViL

New member
...sevmek

Sevmek, inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır. Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir. Ki tek kalp olunsun!...
Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi gözüken sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden!...
Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Gün gelir sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin onu. Sonsuzluğa götürmek, onunla sonsuzluğa varmak istersin!...
Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler tüm dünya silinir gider. Ne ondan anlaşılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla yada Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında!...
Sevmek gücenmemektir. Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi öğrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır. Sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir sevmek. İhanetlere, hainliklerine bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek. Sevmek ölmektir!...
Sevmek ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olmadığını anladığın zaman ölmesini bilmektir sevmek!...
Sevmek vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek!...
Sevmek tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar var olmaktır o sevgiden!...
Sevmek sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır!...
Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere, sevmek yürümektir, gönüllerde!...
Sevmek güvenmektir. Sevmek onaylanmaktır. Sevmek sevgiliye bir nefes gibi yakın olmaktır, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek sevgili çok uzaklarda olsa bile onu yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye...
Yalınlıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek. Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlüktür sevmek. İlk insanın Ademin Havvanın saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek. Sevgiliniz yokken bile sevgilisizken bile sevgiliyi sevmektir!...
Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir. Sevgiliyle beraber her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir cennete de gitmemektir sevmek. Sevmek sevgiliyi cennet etmektir!...
Sevmek bir olmaktır. Sevmek yaşamaktır. Ve sevmek inanmaktır. Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır!...
Sevmek sevmesini hak etmektir. Sevmek, sevgilinin baktığı yerde sustuğu yerde olmaktır. Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır. Sevmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi!...
Sevmek sevmesini bilmektir. Sevmek ölmesini bilmektir. Sevmek ;sevmek olmaktır. Aşk olmaktır!...
Aşk bir kere sevmektir!... Sevmek aşkın kendisi olmaktır kısacası!...
 

bLaCk__DeViL

New member
Çok Zor Aşkım



Seni düşündüğüm an bitiyor sorunlar,
Sana sarıldığım an başlıyor güzel anlar,
Ve sen yanımdayken kıskanıyor bizi bütün sevdalar

Yanımda yoksun ya;çaresizim
Saçımıda toplamadım bugün;acıyor içim,
Bliyorsun,sensziliğe alışık değilim,
Harap oldum,çok bitkin halim...

Genede arada gözlerim gülüyor,
Çünkü gülüşünü hatırlıyor,
Anlatmak istiyorsevgisini anlatamıyor,
Sensizlik büyük cesaret çekilmiyor...

Ağlamak,gülmek,yanmak,
En büyük zorluklara dayanmak,
Zor da olsa aşkı yaşatmak,
Çok zor aşık olanı anlamak..
 

HTML

Üst