biosx
New member
İstanbul uluslararası ajanların cenneti mi?
İstanbul, uluslararası istihbarat operasyonlarının merkezi olarak mı kullanılıyor? İstanbul istihbaratçıların cirit attığı bir kent haline mi geldi? İşte TIMETÜRK'ün konuyla ilgili hazırladığı dosyanın ilk bölümü.
Ortadoğu'nun kalbi olan İstanbul, geçtiğimiz günlerde İstanbul aktarmalı olarak Budapeşte'ye giden Mossad gözetleme uçağının İstanbul üzerinden Budapeşte'ye gitmesi sebebiyle gündeme gelmişti.
İstanbul'un özellikle çeşitli ülkelerin gizli servisleri tarafından yoğun olarak kullanılan üsleri ve istihbarat örgütlerinin güvenli evlerini bünyesinde barındıran bir şehir olduğu iddiaları da Mossad'ın İstanbul aktarmalı suikastinin ardından zihinleri tekrar kurcalamaya başladı. Peki İstanbul gerçekten uluslararası ajanların cenneti mi?
İSTANBUL'DA CIA GÜVENLİ EVLERİ VAR MI?
Çeşitli kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre, CIA; Türkiye'de hem Türkiye vatandaşları arasından seçtiği ajanlarını hem de uluslararası faaliyet gösteren ajanlarını eğitmek ve barındırmak için pek çok evi bulunuyor. İstanbul'da da diplomat görünümünde CIA ajanlarının çeşitli faaliyetlerde bulunduğu bilinen gerçeklerden.
Beykoz ve Kilyos'ta bulunan bazı villaların CIA tarafından aktif olarak kullanıldığı, hatta bazı villalarda CIA tarafından kullanılmış olan silahların ve bu silahlara ait mühimmatların dahi tutulduğu iddialar arasında.
Özellikle, İstanbul'da ortadan kaybolan İran Eski Savunma Bakan Yardımcısı Ali Askeri'nin, kaldığı otelden CIA ajanları tarafından kaçırılarak, Beykoz'da bulunan bir güvenli evde günlerce sorgulandığı ve daha sonra da yine 'CIA'in işkence uçakları' olarak bilinen uçaklardan birisiyle, Avrupa'da bulunan bir CIA üssüne nakledildiği, olaydan sonra ortaya atılan iddialar arasında dikkat çekiyor.
CIA'in Türkiye'de gerçekleştirdiği faaliyetlerin bununla da sınırlı olmadığı, özellikle Afganistan'dan Türkiye'ye gelen bazı El Kaide mensuplarının Türkiye içerisinde aktif takibe tabi tutulduğu öne sürülüyor.
İMAD MUĞNİYE CIA-MOSSAD ORTAK OPERASYONUYLA MI KATLEDİLDİ?
Kamuoyunda '33 Gün Savaşı' olarak bilinen ve 2006 yılının Temmuz-Ağustos ayları arasında yaşanan Hizbullah-İsrail savaşının kilit isimlerinden birisi olan İmad Muğniye, 2008 yılının Şubat ayında Suriye'nin başkenti Şam'da düzenlenen bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmişti. Hizbullah, suikast sonrası, 2006 yılındaki savaşın başarıyla tamamlanmasında önemli rol alan Muğniye'nin intikamını almak için yeminler etmiş, o günler Arap basınında çıkan bazı haberlerde ise Muğniye'nin Türkiye'de de arananlar listesinde olduğu öne sürülmüştü.
Muğniye suikastinin ardındaki sır perdesi henüz aralanmadı. Ancak suikastin Türkiye bağlantıları üzerine neredeyse Türkiye'de hiçbir araştırma yapılmadı. 2001 yılında İsrail Lübnan'ı tamamen terketmesinin ardından, Muğniye'nin Lübnan'da Hizbullah hareketi adına, silah alımları gerçekleştirdiği ve bu silahları Lübnan'a geçirdiği çeşitli kaynaklarca iddia ediliyordu. İddialara göre, Muğniye İran-Türkiye-Suriye hattından Lübnan'a silah geçirilmesini sağlıyordu. Yine iddialara göre, 33 Gün Savaşı'nda kullanılan Katyuşa roketleri de Muğniye tarafından, aynı hat kullanılarak Lübnan Hizbullah'ına teslim edilmişti.
Suikastin gerçekleştirdiği Şubat ayının başında,İran- Türkiye üzerinden gelen silahlarla ilgili çalışma Muğniye'nin, o günlerde İstanbul merkezli çalışan CIA ajanlarının takibine takıldığı ve bu takip neticesinde edinilen bilgilerin MOSSAD ile gerçek zamanlı olarak paylaşıldığı ve bu istihbarat sayesinde Şam'da bulunan Muğniye'nin aracına bomba konuldu. Türk istihbaratının konuyla bağlantısı bilinmezken, Arap istihbarat servislerinin ise suikast hakkında bilgilendirildiği öne sürülüyor.
kaynak