İslamda Miras Hukuku

DeRSaaDeT

Islambol
Altın Üye
Katılım
3 Şub 2006
Mesajlar
6,597
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
118
1. Çocukların Mirastaki Payları

îmam Malik der ki: Bizce üzerinde ittifak edilen ve beldemiz­de kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları mirastaki belir­li haklar konusundaki hüküm şöyledir:
Anne ve baba ölüp erkek ve kız çocuklar bırakmışlarsa erkeğe, iki kızın hissesi kadar hisse verilir. Kız çocuklar, iki veya daha faz­la olur (erkek kardeşleri de yok)sa terekenin üçte ikisini alırlar. Kız çocuk bir tane ise terekenin yarısını alır. Çocuklar içerisinde erkek çocuk olup bunlarla mirasa ortak belirli hissesi olanlardan biri varsa, önce bunların hisseleri verilir. Bu işlemden sonra kalan mal çocuklar arasında hisseleri oranında taksim edilir.
Ölenin çocuğu yoksa erkek çocuklarının çocukları, kendi ço­cukları yerindedir. Oğlunun erkek çocukları, ölünün erkek çocuk­ları, kız çocukları da, kız çocukları gibidir. Aralarında (terekeden hak alma bakımından) fark yoktur. Aynen onlar gibi vâris olurlar ve başkasını mirastan mahrum ederler.
Ölünün çocukları içerisinde erkek çocuğu varken oğlunun ço­cukları da bulunsa, oğlunun çocuklarından hiç biri mirastan hak alamaz. Şayet ölünün erkek çocuğu yoksa, kız çocukları da iki ve daha fazla iseler, bu kızlarla birlikte oğlunun kızları vâris ola­mazlar. Ancak oğlunun kızlarının içerisinde bir erkek varsa o za­man vâris olurlar. Kızlarla ölene uzaklığı aynı veya kızlardan ölü­ye daha uzak olan bu erkek çocuk, şayet mal kalmış ise bu artan mala kendi hizasındaki ve daha yukardaki kızların vâris olmalarını sağlar. Artan bu malı aralarında erkeğe iki kız hissesi verilmek suretiyle taksim ederler. Artan mal yoksa oğulun çocuk­ları hiç mal alamazlar.
Ölünün sadece bir kızından başka çocuğu yoksa, bu kız tereke­nin yarısını alır. Bu takdirde, ölüye aynı uzaklıkta olan bir veya daha çok oğulun kızları, terekenin altıda birini alırlar. Oğulun kızlariyle birlikte bir de erkek çocuğu varsa ve ölüye uzaklık dere­celeri aynı ise, oğulun belli (altıda bir) hisseleri olmaz. Belli hisse­si olanlar hisselerini aldıktan sonra mal kalmış ise, erkeğe iki kı­zın hissesini vermek suretiyle, bu malı o erkek ve o erkeğin hizasın­da veya daha yukardaki kızlarla birlikte taksim ederler. Daha uzak derecelerde olan kızların mirastan hakları yoktur. Eğer tere­keden bir şey kalmamışsa ötekiler de bir şey alamazlar. Yüce Al­lah'ın kitabındaki şu buyruk, bu hükme esas teşkil etmektedir;
«Çocuklarınızın durumu hakkında Allah size şöyle em­rediyor: Erkeğe iki kızın hissesi kadar verilir. Eğer kızlar ikiden çok iseler, onlar terekenin üçte ikisini alırlar. Şayet tek ise yarı alır.»[1]

2. Kocaya Karısından, Kadına Kocasından Düşen Miras

imam Malik der ki: Ölü bir kadının kocasından veya başka­sından olma çocukları veya oğlunun çocukları yoksa, terekesinin yarı hissesi kocasınındır. Erkek veya kız kendisi veya oğlu çocuk bırakmışsa, kocası terekesinin dörtte birini alır. Bu hükümler, yaptığı vasiyetler yerine getirildikten ve borçları ödendikten sonra yerine getirilir.
Ölü bir kocanın çocuğu veya oğlunun çocuğu yoksa, karısı te-rikesinin dörtte bir hissesini alır. Kocanın veya oğlunun erkek ve­ya kız çocukları varsa karısı terekenin sekizde birini alır. Karısına bu haklar, kocasının yaptığı vasiyetler yerine getirildikten ve borç­ları ödendikten sonra verilir. Çünkü Yüce Allah, kitabında şöyle buyurmuştur:
«Karılarınızın çocukları yoksa geriye bıraktıklarının yarısı sizindir. Bunlar yaptıkları vasiyetler yerine getiril­dikten ve borçları ödendikten sonradır. Sizin çocuklarınız yoksa bıraktıklarınızın dörtte biri karılarınızındır. Şayet çocuklarınız varsa terekenin sekizde biri onların olur. Bu da yaptığınız vasiyet yerine getirildikten ve borçlar öden­dikten sonradır.»[2]

3. Anne Ve Babaya Çocuklarından Düşen Miras

îmam Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve belde­mizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şudur:
Ölü kız veya oğulun erkek çocukları veya oğlunun erkek çocuk­ları varsa, babanın terekedeki hakkı altıda bir olarak takdir edi­lir. Artan mal varsa, altıda bir ile artan mal da babanın olur. Ar­tan mal altıda bir veya daha fazla değilse babaya belirli hak ola­rak altıda bir verilir.
Ölü kız veya oğul, erkek olsun kız olsun çocuk veya oğlunun ço­cuklarını veya ana baba bir veya ana bir baba bir, iki ve daha fazla erkek veya kız kardeş bırakmışlarsa annelerine bu ölü çocukların­dan altıda bir miras verilir.
Ölü, kendi veya oğlunun çocuğunu, iki ve ikiden fazla kardeş bırakmamışsa aşağıdaki iki hal müstesna anne terekenin üçte bi­rini alır:

1. Bir kişi ölür ve geride karısını, anne ve babasını bırakırsa, karısı dörtte birini alır, annesi ise karısı hissesini aldıktan sonra geride kalan malın üçte birini alır. Bu, terekenin tümünün dörtte biri eder.

2. Bir kadın ölür ve geride kocasıyla birlikte anne ve babasını bırakırsa, koca terekenin yarısını, annesi de kocası hakkını aldık­tan sonra artanın üçte birini alır. Bu da terekenin tamamının altı­da biri eder.
Zira Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
«... Ölenin çocuğu varsa, anne babadan her birine bıra­kılan malın altıda biri verilir. Çocuğu olmayıp ona anne ve babası mirasçı olmuşsa üçte biri ananındır. Kardeşleri varsa o vakit altıda biri ananındır.»*[3]
Kardeşlerin iki ve daha fazla olması esasına göre uygulama yapılmıştır.

4. Ana Bir Kardeşlerin Mirastaki Payları

îmam Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen hüküm şöy­ledir: Ana bir kardeşler, kız olsun erkek olsun ölünün ve oğulla­rının çocuklarıyla mirasa konamazlar. Baba ve babanın babası dede ile de mirasçı olamazlar. Bunun dışındaki hallerde vâris olurlar. Erkek ya da kız olsun bir tane ana bir kardeşe (terekeden miras olarak) altıda bir hisse verilir. îki ana bir kardeş olması ha­linde her biri altıda bir alırlar. Şayet ikiden fazla olurlarsa tereke­nin üçte birinde ortak olurlar. Bunu erkeğe iki kız hissesi vermek­sizin aralarında eşit olarak paylaşırlar.
Çünkü yüce Allah şöyle buyurmuştur:
«... Eğer miras bırakan erkek ya da kadın, çocuğu ve ba­bası olmayan kişiler olur da onun erkek veya kızkardeşi bulunursa, bunlardan her birine altıda bir düşer. Eğer on­lar ikiden çok iseler zarara uğratılmaksızın üçte birde or­tak olurlar...»[4]
Bu konuda erkekle kız arasında bir fark yoktur, aynı hisseyi alırlar.

5. Ana Baba Bir Erkek Kardeşlerin Mirastaki Payları

imam Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen hüküm şöy­ledir: Ana baba bir erkek kardeşler, ölünün ve oğlunun erkek ço-cuklariyle ve ölüye bitişik baba ile terekeden hiç bir hisseye vâris olamazlar. Ölünün hayatta dedesi (babasının babası) yoksa, kızlarla ve oğlunun kızlarıyla artan mala erkek kardeşler asabe sıfatıyla vâris olurlar. Önce belirli hisseleri olanlara hakları veri­lir. Bu işlemden sonra artan mal olursa bu mal, ana baba bir erkek kardeşlerin olar. Bunu aralarında Allah'ın kitabına uygun şekil­de taksim ederler. Erkek kardeşlerle birlikte kız kardeşler de bulu­nursa erkeğe, iki kız hissesi kadar hisse verilir.Belirli hisse sahiplen hisselerini aldıktan sonra mal kalmaz­sa, kardeşlere hiç mal verilmez.
îmam Malik der ki; Ölünün babası, babasının babası (dede), erkek ya da kız kendinin ve oğlunun çocukları yoksa, anne baba bir kız kardeşe tek başına olması halinde terekenin yarısı verilir. Ana baba bir kız kardeşler, iki ve daha fazla olurlarsa, kendilerine üçte iki verilir. Bunlarla birlikte bir erkek kardeşleri varsa, bir ta­ne ya da çok olsunlar hiç biri belirli hisse alamazlar.
Önce kendileriyle mirasa iştirak edenlerden belirli hissesi olanlara hisseleri verilir. Bu işlemden sonra mal artarsa, bu mal ana baba bir kardeşler arasında erkeğe, iki kız hissesi olmak üzere paylaştırılır. Buradan sadece bir hal hariçtir. Bu halde onlara hiç mirastan pay verilmez ve ana bir kardeşlere, aldıkları üçte bir his­sede ortak olurlar. Bu meselenin tasviri şu şekildedir:
Bir kadın ölmüş ve geride kocasını,anasını, ana bir kardeşle­rini ve ana baba bir kardeşlerini bırakmıştır. Terekenin yarısı ko­casının, altıda biri annesinin, üçte biri de ana bir kardeşlerinin olur. Bu işlemden sonra mal artmıyacağından ana baba bir kar­deşler ana bir kardeşlerin bu üçte bir hisselerinde ortak olurlar. Bu malı aralarında erkeğe, iki kız hissesi vermek suretiyle taksim ederler. Zira hepsi de ölünün ana bir kardeşidirler. Sadece annele­ri aracılığıyla vâris olmuşlardır.
Çünkü Yüce Allah, kitabında şöyle buyurur:
«... Eğer miras bırakan erkek ya da kadın, çocuğu ve ba­bası olmayan kişiler olur da onun erkek veya kızkardeşi bulunursa, bunlardan her birine altıda bir düşer. Eğer onlar ikiden fazla iseler, zarara uğratılmaksızın üçte bir­de ortak olurlar...»[5]
îşte bu ayeti kerimeden dolayı, üçte bir hissede ortak olurlar. Zira hepsi de ölünün ana bir kardeşidirler.

6. Baba Bir Kardeşlerin Mirastaki Payları

imam Malik der ki: Bu konuda bizce üzerinde ittifak edilen hüküm şöyledir: Baba bir kardeşlerle birlikte ana baba bir kardeş­ler bulunmadığı takdirde, bunların mirastaki payları ana baba bir kardeşlerin mirası gibi olup aralarında hiç bir fark yoktur. Er­kekleri erkeklerine, kadınları kadınlarına benzerler. Şu kadar var ki, ana baba bir erkek kardeşlerin ortak oldukları, ana bir kar­deşlerin üçte bir hissesine, bunlarla birlikte baba bir kardeşler ortak olamazlar. Zira baba bir kardeşler, onları biraraya getiren ananın çocukları değildirler.
imam Malik der ki: Ana baba bir kardeşlerle baba bir kardeş­ler birlikte bulunurlarsa, ana baba bir kardeşlerin içerisinde er­kek varsa, baba bir kardeşlerden hiçbiri vâris olamazlar. Ana ba­ba bir çocuklar bir veya daha fazla iseler ve birlilıte erkek de bulun­muyorsa, ana baba bir kız kardeşe terekenin yarı hissesi verilir. Baba bir kız kardeşlere de altıda bir hisse verilir. Bu işlem, üçte ikiyi tamamlamak içindir. Baba bir kardeşlerle birlikte erkek kar­deş bulunursa, belirli hisseye sahip olamazlar. Önce belirli hisse­ye sahip olanlardan başlayarak bunların hakları verilir. Bu iş­lemden sonra artan mal olursa erkeğe, iki kız hissesi olmak üzere baba bir kardeşler arasında pay edilir. Şayet mal kalmazsa onla­ra hiç bir hak verilmez.
Ana baba bir kız kardeşler, iki veya daha çok iseler bunlara te­rekenin üçte ikisi verilir. Bunlarla birlikte baba bir kız kardeşler vâris olamazlar. Şu kadar var ki, bunlarla birlikte baba bir erkek kardeş varsa, o zaman vâris olurlar. Bu takdirde mirasta ortak ol­dukları belirli hak sahiplerinden önce başlanır ve hisseleri verilir. Bu işlemden sonra mal artarsa erkeğe, iki kız hissesi olmak üzere bu malı baba bir kardeşler aralarında taksim ederler. Şayet hiç mal kalmazsa, hiç hak alamazlar.
Ana bir çocuklar, ana baba bir ve baba bir çocuklarla bulun­duklarında bir kişi ise altıda bir, iki ve daha fazla iseler erkeğe, bir kız hissesi olmak üzere üçte bir hisse verilir. Erkek burada bir kız mesabesindedir. Bundan dolayı payları eşittir.

7. Dedenin Mirastaki Payı

1. Yahya b. Said'e rivayet edildiğine göre Ebû Süfyan oğlu Mu-aviye, Zeyd b. Sabit'e mektup yazarak dedenin mirasdaki payını sordu. Zeyd b. Sabit de ona şöyle cevap yazdı:
«Bana yazdığın mektupta benden dedenin mirasını soruyor­sun. En doğrusunu Allah bilir. Bu mesele, Halifelere kadar hak­kında hüküm verilmemiş bir meseledir. Senden önce iki halifenin yanında bulundum. Onlar bir erkek kardeşle bulunursa dedeye terekenin yarısını, iki erkek kardeşle bulunursa üçte birini veri­yorlardı. Kardeşler daha fazla olurlarsa, dedenin üçte bir hissesi­ni azaltmıyorlardı.»

2. Züeyb oğlu Kabîsa'dan şöyle rivayet edildi:
Ömer b. el-Hattab, dedeye bugün müslümanlarm vermekte olduğu hisseyi verirdi.[6]

3. Süleyman b. Yesar der ki:
Ömer b. el-Hattab, Osman b. Affan ve Zeyd b. Sabit, ölünün kardeşleriyle birlikte bulunan dedeye üçte bir hisse verirlerdi.
îmam Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve belde-mizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir: Dede (babanın babası) ölüye bitişik baba ile vâris olamaz. Ölünün erkek çocuklarıyla, oğlunun... oğluyla bulundu­ğunda dedeye altıda bir hisse verilir. Ölünün kendisinden sonra Jıayatta kalan anne veya baba bir kardeşi yoksa, bu hallerde de al­tıda bir hisse alır. Önce mirasta ortak olduğu belirli hisse sahiple­rine hakları verilir. Artan mal altıda bir ve daha fazla ise, dedeye altıda bir hisse verilir.
îmam Malik der ki: Dede ve ana baba bir kardeşlere belirli hissesi olan bir kişi mirasta iştirak halinde olsa, Önce müşterek mirasçılardan belirli hissesi olanlara haklan verilir. Bu işlerden sonra dede ve kardeşlere bir şey kalmışsa bakılır. Dedeye ve kar­deşlere kalan malın üçte birini vermek veya dedeyi kardeşlerden biri kabul etmek suretiyle onlardan birine verilen malın aynını de­deye vermek, ya, da dedeye terekenin tamamının altıda birini ver­mek şekillerinden hangisi dedenin lehine ise dedeye o verilir. Bun­dan sonra arta kalan mal, erkeğe iki kızın hissesi kadar verm.ek suretiyle ana baba bir kardeşler arasında taksim edilir. Bu şekil­de taksim edilmeyen bir hal vardır, o da şudur:
Bir kadın ölür ve kendinden sonra hayatta kocası, anası, ana baba bir kız kardeşi ve dedesi vardır. Kocası terekenin yarısını, anası üçte birini, dedesi altıda birini ve ana baba bir kız kardeş ya­rı hissesini alır. Sonra dedenin altıda bir hissesi ile kız kardeşin aldığı terekenin yan hissesi toplanır ve üçe bölünür, erkeğe, iki kız hissesi verilmesi esasına göre bunun üçte ikisi dedenin, üçte biri de kız kardeşin olur.
imam Malik der ki: Baba bir kardeşler dede ile birlikte ana baba bir kardeşlere mirasta ortak olarak bulunmuyorlarsa, bun­ların mirası ana baba bir kardeşlerin mirası gibi olup aralarında bir fark yoktur. Erkekleri erkeklerine, kadınları kadınlarına ben-, ar. Ana baba bir kardeşlerle baba bir kardeşler birlikte bulunu­yorlarsa ana baba bir kardeşler, dedenin baba bir kardeşlerle eşit şekilde hisse almalarını sağlarlar ve onların hisselerinden dedenin daha fazla miras almasına da engel teşkil ederler. Ana bir kar­deşlerle dedenin eşit şekilde miras almasına etkileri olmaz. Çün­kü dedeyle birlikte sadece ana bir kardeşler mirasta ortak olsalar, bunlar dedeyle birlikte vâris olamazlar. Malın tamamı dedenin olur.
Dedenin hissesi verildikten sonra kalan mal, baba bir kardeş­lerin değil ana baba bir kardeşlerin olur. Baba bir kardeşler, ana baba bir kardeşlerle hiç bir hisseye vâris olamazlar. Şu kadar var ki, ana baba bir kardeş sadece bir kadın ise, bu kadın dedenin, ba­ba bir kardeşlerin hisseleri kadar hisse almasını sağlar. Kadına ve baba bir kardeşlere mal artarsa terekenin tamamından belirli hissesi olan yan hisseyi tamamlayıncaya kadar bu mal o kadına verilir, baba bir kardeşlerine verilmez. Şayet bu mal terekenin ya­nsından fazla ise, bu fazlalık erkeğe, iki kız hissesi verilmesi esasına göre baba bir kardeşler arasında bölüştürülür. Terekenin yarısından fazla mal arta kalmış değilse, baba bir kardeşler hiç bir hak alamazlar.

8. Ninenin Mirastaki Payı

4. Züeyb oğlu Kabîsa (r.a.) der ki:
Bir nine (ananın anası) alacağı mirası sormak amacıyla Ebû Bekir es-Sıddîk (r.a.)'a geldi. Ebû Bekir (r.a.) ona şöyle cevap verdi:
«— Senin hakkında Allah'ın kitabında hiçbir hüküm bulun­mamaktadır. Resûlullah'm sünnetinde de herhangi bir şey olup olmadığını bilmiyorum. Sen evine dön. Ben bu meseleyi müslü-manlara sorayım da, öyle sana cevap vereyim.»
Ebû Bekir müslümanlara sorunca, Mugîre b. Şu'be ona şöyle dedi:
«— Ben Resûlullah (s.a.v.)'ın yanında bulundum, nineye altı­da bir verdi.»
Ebû Bekir:
«—Yanında başkaları var mıydı?» diye sorunca Muhammed b. Mesleme el-Ensarî de kalkarak Muğire'ninkine benzer bir ko­nuşma yaptı. Bunun üzerine Ebû Bekir es-Sıddık da nineye bunu uyguladı. Sonra öbür nine (babanın annesi) mirasını sormak mak-sadiyle Hz.Ömer'e geldi. Bunun üzerine Ömer (r.a.) ona şöyle dedi:
«— Senin hakkında Allah'ın kitabında bir hüküm bulunma­maktadır. Şimdiye kadar verilmiş olan hükümler içerisinde de se­nin meselen yok. Bana gelince ben feraize (miras paylarına) ken­dimden birşey ilave edecek değilim. Fakat bu miras, annenin an­nesine verilen şu altıda bir olması gerekir. Her ikiniz birlikte vâris
olduğunuzda, bu altıda bir hisseyi taksim edersiniz. Hanginiz yal­nız başına vâris oluyorsa, bu altıda birin tamamını alır.[7]

5. Muhammed oğlu Kasım der ki:
iki nine mirasları konusunda Ebû Bekir es-Sıddîka baş vur­duklarında, Ebû Bekir altıda bir hisseyi annenin annesine ver­mek isteyince ensardan bir zat ona şöyle dedi:
«— Dikkat et. Senin mirastan mahrum etmek istediğin nine ölmüş, miras bırakan sağ kalmış olsaydı nineye vâris olacaktı.»
Bu söz üzerine Hz. Ebû Bekir, altıda bir hisseyi iki nine ara­sında taksim etti.

6. Saîd oğlu Abdirabbihi der ki:
Ebû Bekir b. Abdurrahman, yalnız iki nineye (ananın anası ve babanın anası) mirastan hisse verirdi.
îmam Malik der ki: Bizdeki ittifak edilen uygulama şöyledir: Nine (ananın annesi) anneyi' beraber bulunduğunda mirastan hak alamaz.Bu halin dışında vâris olur ve kendisine altıda bir verilir. Babanın annesi olan nine, anne ve babayla vâris olamaz. Bu halin dışında bu nineye altıda bir hisse verilir. îki nine (anne anne, baba anne) beraberce bulunuyorlarsa ve ölünün bunlardan başka anne ve babası yoksa bu halde imam Ma­lik der ki:Duyduğuma göre bu iki nineden anne anne Ölüye daha yakın olursa altıda bir alır. Bu haktan baba anne yararlanamaz. Ninelerden baba anne ölüye daha yakınsa veya ölüye yakınlıkta aynı derecede iseler, altıda biri aralarında yarı yarıya taksim ederler.
îmam Malik der ki: İki nine (anne anne ve baba anne)nin dı­şında diğer nineler mirastan hak alamazlar. Zira bana rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) nineyi (anneanne) vâris yaptı. Sonra konuyu Ebû Bekir araştırdı. Resûlullah (s.a.v.)'tn onu vâris yaptığı sabit olunca da derhal bunu nineye uyguladı. Sonra diğer nine (baba anne) Ömer b. el-Hattab'agelip miras isteyince Ömer ona şöyle söyledi:
«— Ben feraize (miras paylarına) bir şey ekleyemem. İkiniz birlikte altıda biri aranızda taksim edersiniz. Hanginiz yalnız ba­şına kalmış ve kendisine mirasta ortak olacak diğer nine yoksa, al­tıda birin tamamı onun olur.
îmam Malik şöyle devam etti:
Sonra Islamın başlangıcından bugüne kadar bu iki nineden başka nineleri vâris yapmış birini hatırlamıyorum.

9. Kelale'nin[8] Bıraktığı Mirasın Paylaştırılması

7. Zeyd b. Eşlem der ki:
Ömer b. el-Hattab, Resûlullah (s.a.v.)'a kelale'nin (mirasçısız ölenin) mirasım sordu. Resûlullah (s.a.v.) de şöyle cevap verdi:
«— Sana bu konuda, yazın indirilen Nisa sûresinin son ayeti yeterlidir.»[9]
îmanı Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve belde­mizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şudur:

Kelale[10] ikiye ayrılır:

1. Kendisine ana bir kardeşlerin sadece babası ve çocuğu ol­madığında vâris olup başka hallerde vâris olamadıkları helale­dir. Bu kelaleden Yüce Allah, Nisa sûresinin başlarında indirdiği ayeti kerimede şöyle bahsetmektedir:
«... Eğer miras bırakan erkek ya da kadın, çocuğu olma­yan kişiler olur da onun erkek veya kız kardeşi bulunursa bunlardan her birine altıda bir düşer, eğer onlar ikiden fazla iseler üçte birde ortak olurlar...»[11]

2. Kardeşlerin asabe olduğu helaledir ki Yüce Allah bu konu­da Nisa sûresinin son âyetinde şöyle buyurmuştur:
«Senden fetva isterler, de ki: Size kelale hakkındaki fet­vayı Allah veriyor. Çocuğu olmayıp bir kız kardeşi olan bir kişi Ölürse, terekenin yarısı kız kardeşinindir. Kız kardeşi­nin çocuğu yoksa, kendisi ona tamamen vâris olur. Kez kar­deşler iki ise, terekenin üçte ikisi onlarındır. Onlar erkek, kadın karışık kardeşlerse, erkeğe iki kadın hissesi kadar pay verilir. Doğru yoldan saparsınız diye Allah size açıkla­ma yapıyor. Allah her şeyi hakkıyla bilir.»[12]
îmam Malik der ki: Burada söz konusu olan Kelalede kardeş­ler asabe olurlar. Çocuk bulunmayınca kardeşler kelaleye dede ile birlikte vâris olurlar. Dede de kardeşlerle birlikte vâris olur. Zira miras kardeşlerden çok dedenin hakkıdır. Çünkü dede ölünün erkek çocuklarıyla altıda bir hisseye vâris olurken, kardeşler her­hangi bir hisseye vâris olamazlar.
Ölünün erkek çocuğuyla altıda bir hisseyi alan dede, nasıl olur da kardeşlerden biri gibi olamaz? Ana bir kardeşler, ana ba­ba bir kardeşlerle beraber üçte bir alırken, dede onlarla birlikte neden üçte bir hisseyi alamasın? Zira dede, anne bir kardeşleri mirastan düşürür ve bulunduğu mevki onların miras almalarına engel olur. Bu sebeple, dedenin ana bir kardeşlerin aldığını alma­ya daha çok hakkı vardır. Çünkü ana bir kardeşler, dede yüzün­den mirastan düşüyorlar. Şayet bu söz konusu üçte biri dede al­mamış olsaydı, ana bir kardeşler alırlardı. Bu sebepten dede, yal­nız baba bir kardeşlere dönemiyecek olan malı almıştır. Halbuki ana bir kardeşlerin bu üçte biri almaya baba bir kardeşlerden da­ha çok hakları vardır. Dedenin de aynı hakkı almaya ana bir kar­deşlerden daha çok hakkı vardır.

10. Halanın Mirası Ve Mirastaki Payı

8. îbn Mirsâ (r.a.) der ki:
Ben, Ömer b. el-Hattab (r.a.)'ın yanında oturuyordum. Öğle namazını kılınca şöyle dedi:
«— Ya Yerfa! Şu yazıyı getir.» Hz. Ömer, bu sözü hala hakkın­da yazmış olduğu yazı için söyledi: Biz de halanın mirası hakkında soru soruyor ve öğrenmek istiyorduk. Yerfa yazıyı Hz. Ömer'e getirince içinde su bulunan bir testi (veya bir bardak) istedi ve bu yazıyı bu suyla sildi, sonra şöyle dedi:
«— Senin vâris olmana Allah razı olsaydı vâris olduğunu belirtirdi. Evet, Allah senin vâris olmana razı olsaydı, hiç kuşku­suz vâris olduğunu belirtirdi.»

9. Ebû Bekir b. Hazm der ki: Ömer b. el-Hattab:
«Halanın durumu hayrete değer. Zira vâris olmadığı halde kendisine vâris olunuyor.» derdi.[13]
Şeybanı, 725.

11. Mirasta Öncelik Hakkı Doğuran Sebepler

imam Malik der ki: Bu konuda bizce üzerinde ittifak edilen ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uygula­dıkları hüküm şöyledir:
Ana baba bir erkek kardeşin, baba bir erkek kardeşten; baba bir erkek kardeşin, ana baba bir erkek kardeşin oğullarından; ana baba bir erkek kardeşin oğullarının, baba bir erkek kardeşin oğul­larından; baba bir erkek kardeşin oğullarının, ana baba bir erkek kardeşin oğlunun oğullarından, baba bir erkek kardeşin oğlunun oğullarının, ana baba bir amca (babanın kardeşi)dan; ana baba bir amcanın, baba bir amcadan; baba bir amcanın, ana baba bir amca oğullarından; ve baba bir amca oğullarının, ana baba bir babanın amcasından (babanın babasının kardeşi) mirastan hak alma hususunda öncelik hakları vardır.
imam Malik der hi:Sana sorulacak olan tüm asabenin miras­taki hakları şu şekildedir:
Ölü ile asabelerinden öncelik hakkı olma ihtimali olan kişiler arasındaki irtibatı değerlendir. Asabelerden biri ölüyü babaya bağlayıp bundan başka bağlayan yoksa, mirasını ölüye en yakın babaya bağlıyana ver. Daha uzak babalara bağlıyanlara verme. Şayet asabelerin hepsi ölüyü bir babaya bağlıyor ve bu baba da on­ların hepsini topluyorsa, neseb bakımından en yakın olanlarına bak. En yakın olan asabe baba bir oğul ise, mirası ona ver. Uzak­tan ana baba bir oğullar olsa bile onlara verme. Asabeler yakınlık­ta eşit olup babalardan birine bağlı olarak bulsan, öyle ki hepsi de ölünün nesebine bağlıdırlar ve hepsi birlikte bir babanın oğulları veya bir ana babanın çocukları olsalar, mirası aralarında eşit ola­rak paylaşır. Şayet bir kısmının babası, ölünün babasının ana ba­ba bir kardeşi, diğerleri de ölünün babasının yalnız baba bir kar­deşi ise, miras ölünün baba bir kardeşinin oğullarının değil ana baba bir kardeşinin oğullarınındır.ıra yüce Allan şöyle buyurur:
«Hısımlar Allahın kitabına göre birbirlerine daha ya­kındırlar. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.»
İmam Malik der ki: Dede (babanın babasıjnin ana baba bir kardeş oğullarından ve ana baba bir amca (babanın kardeşi)dan miras almakta öncelik hakkı vardır.
Ana baba bir erkek kardeşin oğlunun, azatlı kölelerin velâsını alma hususunda öncelik hakkı vardır.

12. Mirastan Pay Alamayanlar

îmam Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve belde­mizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğim âlimlerin uyguladıkları hüküm şöyledir:
Ana bir kardeşin oğlu, dede (ananın babası), ana bir amca (babanın erkek kardeşi), dayı, nine (annenin annesi), ana baba bir erkek kardeşin kızı, hala, teyze ve doğum yönünden akrabalığıyla mirastan pay alamazlar.
îmam Malik der ki: Bu bölümde adı geçenlerden ölüye nesebi en uzak olan bir kadın, doğum yönünden yakın akrabasıyla hiç bir miras paylaşamaz. Adı zikredilmiş kadınlardan başka hiç bir kadın vâris olamaz. Yüce Allah kitabında şu kadınların adlarını zikretmiştir:
Çocuklarından annelerine düşecek mirasını, babalarından kızlara düşecek miraslarını, karıya kocasından düşecek mirasını, ana baba bir kız kardeşlerin mirasını, baba bir kız kardeşlerin mi­raslarını ve ana bir kız kardeşlerin miraslarını.Nine, hakkındaki Hz. Peygamber (s.a.v.)'in hadisiyle vâris ol­muştur.
Kadın bizzat kendi azat ettiği kişilere vâris olur. Zira Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
«Din kardeşleriniz ve azatlılarınız.»[14]

13. Farklı Dinlerde Olanların Mirasları

10. Üsame b. Zeyd (r.a.) der ki: Resûlullah (s.a.v.):
«Müslüman kâfire vâris olamaz» buyurdu.[15]
11. Ali b. Ebî Talib, îbn Şihab'a şöyle haber verdi:
Ebû Talib'e sadece Akıl ve Talib vâris oldular. Ben vâris olmadım.
Hz. Ali (r.a.) şöyle dedi:
«—Bundan dolayı Şı'b denilen evdeki hissemizi almadık.»[16]

12. Muhammed b. el-Eş'as, Süleyman b. Yesar'a şöyle rivayet etti:
Yahudi (veya hrıstiyan) halam öldü. Ben de bu durumu Ömer b. el-Hattab'a anlatarak şöyle dedim:
«— Ona kim vâris olacak?»
Hz. Ömer (r.a.) şöyle cevap verdi:
«— Ona kendi dininden olanlar vâris olur.»
Sonra Osman b. Affan'a gelerek konuyu ona da sorunca, o da bana şöyle cevap verdi:
«— Ömer b. Hattab'ın sana söylediğini unuttuğumu mu sanı­yorsun? Ona kendi dininden olanlar vâris olurlar.»

13. îsmail b. Ebî Hakem der ki:
Ömer b. Abdülaziz'in azat ettiği bir hıristiyan Öldü. Ömer b. Abdülaziz malım hazineye koymamı bana emretti.

14. Said b. Müseyyeb der ki:
Ömer b. el-Hattab, Arap olmayan bir kişiyi vâris yapmaktar çekinir ve sadece Arap ülkesinde doğmuş olanları vâris yapardı.
îmam Malik der ki: Bir gece kadın düşman ülkesinden gelip de Arap topraklarında çocuk doğursa, doğurduğu onun çocuğu olup, kadın Öldüğünde çocuğu ona, çocuk öldüğünde o, çocuğuna vâris olurlar.
îmam Malik der ki: Bu konuda bizce ittifak edilen ve beldeniz­de (Medine'de) kendilerine ulaştığım âlimlerin uyguladıkları hü­küm şöyledir:
Müslüman, kâfire hısımlık, azat ve akrabalık bağlanyle vâris olamaz ve mirasından hiç bir kimseyi düşüremez. Bunun gibi tek başına olduğu zaman vâris olamıyan herkes, başka birini mirastan mahrum edemez.

14. Öldürme Ve Başka Sebeplerle Durumu Belli Olmayanlar:

15. Rabîa b. Ebî Abdirrahman'ın âlimlerin çoğundan rivayet ettiğine göre Cemel, Sıffîn ve Harre savaşlarında öldürülenler birbirlerine vâris olamadılar. Sonra Kudeyd savaşı o-du, onlar da birbirlerine vâris olamadılar. Şu kadar var ki akrabasından önce öldüğü bilinenlerin aralarında veraset geçerli olur.
îmam Malik der ki: ihtilaf edilmeyen ve beldemizin (Medi­ne'nin) tüm âlimlerince kesin olan hüküm şudur:
Suda boğulma veya öldürülmek ya da ölümün diğer çeşitle­riyle ölen ve birbirinin vârisi olan herkes hakkında da uygulanan hüküm böyledir.Hangisinin önce öldüğü bilinmediği zaman katiyen biri diğe­rine vâris olamaz. Mirasları öteki vârislerinin olur. Hayatta kalan vârisleri bunların her birine vâris olabilirler.
îmam Malik der ki: Hangisinin önce öldüğü belli olmayan bir kişinin diğer bir kişiye vâris olması doğru olmaz. Hangisinin önce öldüğü ilmen ve şahitlerle kesinleşirse birbirlerine vâris olurlar. Zira bir köle ve efendisi -ki bu köleyi efendisinin babası azat etmiş­tir- ölünce efendisinin çocukları «onun vârisi babamızdır» derler, azatlı kölenin önce öldüğü bilinmiyor ve şahitlik de edilmiyorsa bu çocukların o köleye vâris olma hakları yoktur. Ona sadece ha­yatta kalan en yakın akrabaları vâris olurlar.
îmam Malik der kiAşağıdaki mesele de buna benzer:
Ana baba bir, iki kardeş ölmüştür. Birinin çocuğu var, diğeri­nin çocuğu yoktur. Her ikisinin de baba bir erkek kardeşleri var­dır. Bunlardan hangisinin önce öldüğü de bilinmemektedir. Ço­cuğu olmayan kardeşin mirası, baba bir kardeşinin olur. Ana ba­ba bir kardeşinin çocuklarının mirastan hiç hakları yoktur.
imam Malik der ki: Yukarıdakilere benzeyen bir başka mesele de şudur:
Hala ve erkek kardeşinin oğlu veya erkek kardeşinin kızıyla amcası ölmüş olup hangisinin önce öldüğü bilinmemektedir. Bu durumda amca, erkek kardeşin kızına; erkek kardeşin oğlu hala­ya vâris olamazlar.

15. Ana Ve Babası Mülâane Yoluyla Boşanmış Çocuk İle Zinadan Doğma Çocuğun Mirası

16. imam Malik'e şöyle rivayet edildi:
Urve b. Zübeyr, anne ve babası mülâane yoluyla boşanmış[17] çocuk ile zinadan doğma çocukların mirası hakkında şöyle derdi:
Bu çocuklar öldüklerinde anneleri azatlı cariye idiyseler, an­neleri ile anne bir kardeşler, Yüce Allah'ın kitabında belirlediği haklarına vâris olurlar. Geri kalan mala da, annesini azat eden efendileri vâris olurlar. Şayet anneleri hürse anneleri haklarını, ana bir kardeşleri de haklarını alırlar. Geri kalan da müslümanla-rın (hazinenin) olur.
İmam Malik der ki-.Bana Süleyman b. Yesar'dan da buna benzer bir rivayet yapıldı ve beldemizde (Medine'de) kendilerine yetiştiğini alimlerin uygulamaları da böyle idi.





[1] Nisa, 13.
[2] Nisa, 11.
[3] Nisa, 12
[4] Nisa, 12
[5] Nisa, 12.
[6] Hanefi Mezhebi de bu görüşü alır.
Hadis için bkz. Şeybanî, 722. (Dede, genel olarak baba gibi hisse alır. Ama baba sağken, payı düşer.)
[7] Ebu Davud, Ferâid, 18/5; Tirmizî, Ferâid, 27/10; tbn Mace, Ferâid, 23/4. Ayrıca bkz. Şeybanî, 723. Hanefi Mezhebi de bu görüşe dayanır.
[8] Kelâle: Mirasçı bırakmadan ölen kişidir.
[9] Müslim, Ferâid, 23/9.
[10] Mirasçı kalan çocuğu ve babası olmayan kişiye «kelale» denir.
[11] Nisa, 12.
[12] Nisa, 176.
[13] Şeybanî, 724.
[14] Ahzâb,33/5.
[15] Müslim, Ferâid, 3/1. Ayrıca bkz. Şeybanî, 728.
[16] Şeybanî, 729.
[17] Mülâane; kocanın, karısının hamile kaldığı veya doğurduğu çocuğun baş­kasının nesebinden geldiğini öne sürerek açtığı dava sonunda, karısından boşanmasıdır.
 
Geri
Üst