İslama zarar veren Hurafeler!

DeRSaaDeT

Islambol
Altın Üye
Katılım
3 Şub 2006
Mesajlar
6,597
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
118
ÇAĞDAŞ HURAFLER : ŞEHİR EFSANELERİ
1
Son dönemde giderek daha fazla sayıda "dinsel içerikli efsane" üretmeye başlayan internet sahtekârları, şaşırtıcı bir kolaylıkla etki altına aldıkları İslâm ülkelerini bu kez de "Hz. Adem'in (A.S.) Suudi Arabistan çöllerinde günışığına çıkarılan iskeletini" gösterdiği ileri sürülen etkileyici bir fotomontaj fotoğraf ile işletmeyi başardılar.

İlk olarak geçtiğimiz Nisan ayında ciddi haberler vermesiyle tanınan Bangladeş kaynaklı bir internet sitesinde boy gösteren (http://xxxx.ittefaq.com/artman/exec/
view.cgi/10/8519), ardından da kısa süre içinde başta Suudi Arabistan olmak üzere birçok İslâm ülkesinde medyanın "flaş haber" olarak duyurduğu bu fotoğraf kamuoyunda büyük heyecana yol açarken, kısa süre sonra ise olayın ustaca gerçekleştirilmiş bir bilgisayar hilesi olduğu ortaya çıktı. Ancak, ortaya konulan bütün kanıtlara rağmen, dünya üzerindeki düzinelerce İslâmî içerikli site sözkonusu fotoğrafı -"gerçekliğini" inatla savunarak- yayımlamaya devam ediyor!
İslâm alemindeki tartışmalara kayıtsız kalamayan Türk medyasında da geçtiğimiz günlerde bu tartışmalı fotoğrafın bir "bilgisayar oyunu" olduğuna ilişkin bazı haberler yayımlanmasına karşılık, sözkonusu haberlerde hileye kaynaklık eden kişi ya da olayın kökeni hakkında herhangi bir aydınlatıcı bilgi yer almıyordu. Yeni Şafak, sanal alemde yaptığı ayrıntılı bir araştırmanın ardından, özellikle Ortadoğu ve Asya ülkelerinde büyük ilgi gören fotoğrafın hem orijinal kaynağına hem de bu fotomontaj çalışmayı üreten sanatçıya ulaştı.

Normalden en az 20 kat daha büyük bir insana ait dev bir iskeletin arkeologlar tarafından toprak altından çıkarılışını gösteren bu sıradışı görüntü, gerçekte 16 Eylül 2000 tarihinde New York-Hyde Park'ta gerçekleştirilen bir sit alanı kazısında çekilmiş onlarca kareden yalnızca biriydi. Amerikalı arkeolog Steve Vestin'in dijital kamerayla çektiği fotoğrafta, bölgede bulunan bir "Mastodon" kalıntısının (mamuda benzeyen bir fil türü) koruma altına alınışı belgeleniyordu.

Cornell Üniversitesi Yer Bilimleri Fakültesi'nin arşivi için çekilen bu fotoğraf, yaklaşık iki yıl sonra internet yoluyla Kanadalı grafik tasarım sanatçısı Chris MacAskill'in eline geçti. Üniversitenin resmî sitesinde yayımlanan fotoğrafı alıp "photoshop" programını kullanarak üzerinde bir dizi değişiklik yapan MacAskill, bu çalışmasıyla internetteki "http://www.xxxx.com/" adlı grafik tasarım sitesinin yarışmasına katıldı. Halen Calgary kentinde yaşayan sanatçı, gerçekten de usta işi olan fotomontajıyla 2002 yılında "sıradışı arkeolojik bulgular" kategorisinde üçüncülük ödülünü alırken, beğeni toplayan çalışması da sitede uzunca bir süre boyunca ziyaretçilere teşhir edildi.
i49961_0404g1.jpg

İslâm âlemini ayağa kaldıran şaşırtıcı fotoğrafın tasarımcısı Kanadalı grafik sanatçısı Chris MacAskill, "Ben masumum, tek amacım bir photoshop yarışmasına katılmaktı" diyor. Askill'in bu ödüllü çalışması ondan habersiz biçimde kopyalanarak internet ortamında dağıtılmış.
i49963_0404g2a.jpg

i49964_0404g3a.jpg

Üstte, son iki aydır İslâmî içerikli internet sitelerinde "Hz. Adem'in iskeleti" mahreciyle dolaşan etkileyici fotoğraf, aşağıda ise bu montaj görüntünün bilgisayarda üretilmesini sağlayan gerçek fotoğraf görülüyor. Fotoğrafın kaynağı ise Cornell Üniversitesi arkeologlarının 2000 Yılında
New York-Hyde Park'ta
yaptıkları bir kazı…
Yine bir sivri akıllı, yine bir masal
Geçtiğimiz aylarda ise meçhul bir kişi, o tarihten beri "http://www.xxxxxx.com/" adlı sitede teşhirde olan bu çalışmayı görüp kopyaladı ve uydurduğu akıllara zarar bir öyküyle birlikte internet ortamında yaymaya başladı.

Fotoğrafın beraberinde dolaşan öyküye göre, dev insan iskeleti dünyaca ünlü "Aramco" petrol şirketi tarafından bu yılın Nisan ayının başlarında Suudi Arabistan'ın "Rab-ûl Haali" çölünde ortaya çıkarılmıştı ve bölge olaydan sonra Suudi ordusu tarafından derhal çember içine alınmıştı. Aynı kaynak, iskeleti inceleyen Suudi ulemasının bunun ya Hz. Adem'e ya da Kur'an'da adları geçen "Hûd" kavminden bir kişiye ait olabileceğini söylediğini ileri sürerek olaya "fetvâ boyutu" da katıyordu. Yine iddia sahibine göre, halen çok sıkı koruma altında tutulan bölgeden dışarıya yalnızca bir tek kare fotoğraf sızdırılabilmişti ve o da bir askerî helikopterden çekilen bu görüntüydü.

Ürettiği ödüllü çalışmayla, baştan aşağı yalan olan bu öyküye hiç istemeden bulaşan Chris MacAskill, internette dolanıp duran söylentilerden henüz çok kısa bir süre önce haberdar olduğunu belirtirken, "Bu fantastik fotomontaj, benim de en sevdiğim çalışmalarım arasındadır. İnandırıcılığının bu boyutta kabul görmesine doğrusu sevindim. Ancak İslâm dünyasında olup bitenlere ise biraz şaşırdım. İnsanların kent efsanelerine bu denli çabuk kanması oldukça düşündürücü. Böyle bir saygısızlığı yapan kişinin, sonuçta internetin de sınırları belli bir dünya olduğunu ve yalancıların mumunun burada da er geç söneceğini iyi hesap etmesi gerekiyordu" yorumunu yaptı.( Yeni Şafak :4 Temmuz 2004 )
2
Güya Hollanda'da bir genç kız, annesi Kur'an okurken müziğin sesini kısmamış ve annesiyle tartışarak elindeki Kur'an-ı Kerim'i alıp yere atmış.Genç kız o anda alev alıp yanmaya başlamış ve annesi üzerine battaniye atmış. Battaniyeyi kaldırınca hayvanla insan arası tuhaf bir yaratığa dönüşmüş...Sözkonusu fotoğraf, Amerikalı sanatçı Patricia Piccinini'nin Newyork'ta sergilenen mini heykellerinden birine aittir.Patriccia genetik mühendislik alanındaki çalışmalara gönderme yapmak için ürettiği heykelleri müzesinde ve aynı zamanda internet sitesinde sergilemekte.
GENETIK ILE OYNANIRSA NE OLUR BUNU ELESTIREN BIR SANATCININ CALISMASININ FOTOSUNUN UYDURMA HIKAYE ILE BASINA YANSIMASI IMIS OLAY ...

http://www.xxxxxxx.net
i49967_doclrg13.jpg
PEKI, saf bir muslumanın buyuk ihtimalle iyi niyetle uydurdugu - belkide bunu yutacak musluman olur ve sonra isin asli ortaya cıkınca rezil olurlar diyen bir islam dusmanının uydurdugu - bu foto'nun sonucunda kim karalandı...ISLAM...Fotoyu ortaya atan - her kim ve hangi gorüşten se- belli degil ...Olan " Mınhac" nur olan dinimize oldu...Yine hurafe dini diye nitelenecek.... Ama o tertemiz...onu - Haşa- kirli gibi gösteren sadece müslümanların cahilce ve İslam'a aykırı tutum ve davranışları...!
PEKI NE YAPMALI...ALLAH CEZALANDIRACAGI TOPLUMU BILE FIZIKI KURALLARA GORE CEZALANDIRIYOR...BARAJI YIKIYOR, SELLE YOK OLUYORLAR......YANARDAG PATLIYOR...FALAN... - www.xxxxxxxxxx.com - YANI BIZ DE BU SUNNETULLAH'A UYMALI ISIMIZI VE OLAYLARI ONCE FIZIK KURALLARI ICINDE DEGERLENDIRMELIYIZ...ALLAH'IN YARDIMI HAK VE MUCIZE CIHAD ALANLARINDA HER DAIM GORULMUSTUR...BEDIR'DEN CANAKKALE'YE , KIPRIS'TAN AFGANISTAN'A ...DEK -YETER KI TEFRIKAYA DUSMEYIP ALLAH ICIN MUCADELE EDELIM...!-Ama normal hayatta karsılastıgımız olayları once fizik-Tabiat kuralları -Sunnetullah, Allah'ın koydugu kurallara gore - degerlendirelim,sonra olayı arastirip mucizevi boyutu ortaya cıkarsa o zaman inanalım...
ALLAH LAFZI YAZILI HAYVAN,BITKI ,BULUT,...RESIMLERI UZERINE
Rabbimiz varlığının delilini her yarattığının üzerine bir mühür gibi vurmuştur...O yaratılandaki ihtişam,ileri teknoloji,mükemmellik....-Allah'ın varlığının ispatı ve Allah ve bilim serimize bakabilirsiniz...!-Bunca ,küçük bir araştırma ile varlığı bulunabilecek Yüce yaratıcımızın varlığını ve bunun ispatını "domates,koyun,balıktaki..." sekıllere bağlamak bizce -tabirimizi maruz görün -attan inip eşeğe binmeye benzer..Bulut ile varlığı veya büyüklüğü ispat edilen bir rüzgar ile ortadan kaybolabilir ... Mesela koyunda -Haşa- La ilah ...yazsa ben hiiiiç gocunmam ...Bana ne ...İlahın varlığı o koyunun kendisi ve ondaki muhteşem sanat...ABD ot ve suyu süte çevirebilir mi...!?Derideki şekil sadece kabuk ...O bile değil aslında...Yanlış anlaşılmasın bu resimleri yayınlayan site sahibi kardeşlerimi hurafecilikle suçlamıyorum ama daha sağlamı varken bu tür desteklere fazla önem vermemek gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Rabbimiz varlığı DNA şifresi çözüldükçe daha iyi anlaşılıyor...Bunların yanında sanal ispatlar o kadar önemli değil...!
i49981_domates6.jpg

i49982_nasa2.jpg

i49983_normalallahclouds5.jpg

KISACA MUCIZE'YE AMENNE FAKAT SAFTIRIKLIGE HAYIR !

BİDAT - HURAFE
Bid'at ve hurafeler farkına vardırmadan doğru yoldan uzaklaştırıcılıkları sebebiyle müslümanlar için çok büyük bir tehlike arz ederler.Bir müslümanın yanlışta ve hatada ısrar etmemesi gerekir. Bu aynı zamanda biz müslümanların görevidir.
Sağlıklı bir dini yaşayış için önce sağlam inanç esaslarına ve bunlara bağlı bir ibadet hayatına sahip olmalıyız. Bunun için kendimizi yetiştirmeli , dinimizin emir ve yasaklarını öğrenmeli , hurafe ve batıl inanışlara kendimizi kaptırmamalıyız.İslami noktadan iyi bir eğitim almamış kişiler bazı yanlış inançlara sahip olabilmektedir.
Kur'an-ı Kerim ve Hadisi Şeriflerin haricinde biz de oluşan bu inançların hiç bir kıymet ve değeri yoktur. Hatta bazı inançlar vardır ki kişilerin İmanını dahi zedelemektedir. İman biz Müslümanların bu dünyada sahip olduğu en kıymetli hazinesidir. Eğer onu kaybedersek bizden daha zavallı ve acınacak kimse yok demektir. İman en kolay şekilde, sadece kelimeyi şehadeti kabul edip söylemekle elde edildiği gibi yine aynı şekilde tek bir yanlış inanç ve sözle de kaybedilebilir. Bu sebeple inanan bir insan hem kullandığı sözlere çok dikkat etmeli, hem de örf ve ananeden kaynaklanan inançlarını islami açıdan değerlendirmelidir.
Bu kadar önemli bir mesele olan yanlış inanç ve hurafelerden kendimizi koruyabilmemiz elbette bilgiye dayanacaktır.

Tespit edebildiğimiz hurafelerin bazısı şu şekildedir ;

* Baykuşun ötmesi, bacaya konma ve uçmasından, tavşanın kaçmasından horozun vaktinden evvel ötmesinden, köpeğin ulumasından çeşitli manaların çıkartılması.
* Bacanın dumanının eğri veya doğru çıkmasından, kuşa kağıt çektirmekten, fala baktırmaktan çeşitli manaların çıkartılması.
* Evden misafir giderse, o evi 3 gün süpürmemek
* Haftanın günlerinden bazısını uğursuz saymak
* İki bayram arasında nikah yapmamak, (Halbuki Peygamberimiz, Hz. Ayşe ile iki bayram arasında evlenmiştir.)
* Sıcak su içerisinden çakıl veya taş alınırsa çocuk olur inancı
* Dörtyol kavşağında ulunursa uyuzluk gidermiş inancı
* Falan ağaca çaput bağlanırsa dert ve tasalar gider inancı
* Hıdrellez , Nevruz (bahar) bayramı ve Yılbaşı kutlama inancı
* Ağaçlara çaput bağlamak, dilekte bulunmak, çocuk istemek ve fayda göreceği inancı
* Cumartesi günü yorgan kaplanırsa, sahibinin ölüsü o yorganın üstünden kalkarmış inancı
* İğde çekirdeklerinin kutsal bilinmesi ve ondan fayda beklenmesi inancı.
* Çeşitli beklentilerinden dolayı duvarlara Ayakkabı ve Kelle asma inancı
* Cenaze merasimlerinde müzikli aletler çalma ve çelenk gönderme adeti (Hıristiyanlık adetidir.)
* Katafalk adıyla tabuta konan cenazeye önünde saygı duruşunda bulunma inancı (Hıristiyanlık adetidir.)
* Kızın kısmeti açılsın diye, türbeleri dolaştırıp mum yaktırma inancı.
* Yeni doğan çocukların bahtının güzel olması için çocuğu tekkeleri ve türbeleri gezdirip, tuz, şeker, helva yedirme adeti.
* Çocuğu olmayanların sahtekar hoca veya cincilere gidip okutma veya vücuduna yazı yazdırma adeti (Hastalığın tedavisi için Kur'an veya Hadisler okunması caizdir.ibretlik Haberler 1-2 'ye bakılabilir. Bunların dışındaki tüm tılsım ve fevkler caiz değildir.)
* Gelin, kocasının evine girerken kapı girişinde kocasının bacakları arasından eğilerek geçmesi adeti
* Doğan çocuğun, doğumunun 7. gününde mum yakıp, tuz ıslatıp, eşyaları süslemek, iğdeyi delip çocuğun sırtına asma adeti.
* Salı günü yola, çıkılmaz, çamaşır yıkanmaz inancı
* Misafir gidince veya yolculuğa çıkan olduğunda arkasından su dökme inancı
* Sabunu elden ele vermeme inancı
* Baba, evlada, evlat babaya selam vermezmiş inancı
* At nalının uğurlu sayılıp, kapılara asılması inancı
* Ölünün kırkıncı ve elli ikinci gecesinde helva dağıtılması inancı
* Kabristanda definden sonra şeker dağıtılma inancı
* Ay ve güneş tutulduğunda teneke çalınması inancı
* Türbelerdeki ölülerden yardım isteme medet umma inancı. Mezar ziyaretleri adlı yazımıza bakılabilir.
* Gelecek hakkında gaibi bildiklerini söyleyen kişilere inanma
* Ölülere kurban kesme ve yardım bekleme inancı
* Büyükleri karşılamak için, seyahat için v.s, kurban kesip kanını akıtma
* Nişan ve düğünlerde gelinle damadın beraber, kadın erkek karışık bulunması ve oynaması
* Kötü bir haber duyduğu veya söylediği vakit eliyle bir yere tıklama inancı
* Kabe’den başka, falan yeri ziyaret eden, yarı hacı olur sözü
* Mezar taşlarına resim yaptırma inancı
* Nazar değmesin diye çocuklara mavi bocuk, göz v.b şeyler takılması inancı ...Nazar vardır, bu ayrı bir konu.




KAYNAK SİTE:http://www.islamustundur.com/hurafediniolmasindinimiz.html
 
saçmalık olmasına saçmalık ama inananların olmasının tek sebebi insanlara dini eğitim tam olarak verilmiyo müslümanım diyenlerin çoğu dinini dahi tanımıyo babadan kalma müslümanlık malesef devam ediyo kaçtane sokaklardaki değil bu sitedeki değil şu an islam bölümünde olan kaç kişi kuranı anlayarak okumuş kaç kişi anlamaya çalışmış o mukaddes kitabı hal böyle olunca herkez herşeye inanır
 
bir çok olmayan şeyi böyle olur diye gösteriyorlar ve insanları dinlerinden soğutuyolar sonra insanlar hiçbir şeye inanmayacaklar ve dinlerinden tamamen kopacaklar allah akıl versin ve böyle hurafelerden korusun saol emeğine sağlık ...!
 
Bizim toplumumuz cahil... Kur'an'ın Arapçasını dilimizden düşürmeyiz... Gel gelelim; ne anlatır, ne öğütler diye de hiç merak etmeyiz. Analarımız, babalarımız yanlış yapıyorsa buna uyacak değiliz... Herkes dinini öğrenmeli... Meali elinden düşürmemeli...
 
güzel ve önemli bir konu gerçekten yararlı herşeye inanmamak lazım
 
saçmalıklar ama inanalar da var ama inanmadığı halde inanılmış gibi gösterilenler de var.bunlar yanlış bunlara gerek yok.ancak cahil insanlar inanır bunlara ama ahilleri de gweçti artık herkes saçma şeylerden medet umuyor artık
 
Allah razı olsun.
Konunun tekrar güncellenmesi güzel olmuş
 
Hurafelerin yayılma hızı ve akıldışılığın sınırsızlığı üzerine mini bir tez...

Bilimi yaygınlaştırmak ne kadar zordur bilir misiniz? Bir bilimsel gerçeği ayrıntılarıyla ilk defa keşfettiğinizde öncelikle onu dinlemek ve anlamak isteyen birilerini bulmak için çaba sarf etmek zorundasınızdır. Sizin gördüğünüz şeyi aktarmanız zaman ve emek ister. Aynı şey dinleyiciniz için de geçerlidir. Pek çok kişi zaten meşgul olduğundan size emeğini ve zamanını harcamak istemez.

Bilimsel gerçeklerin aktarılması zordur çünkü ispat gerektirirler. Misal; “su normal şartlar altında 100 derecede kaynar” derseniz, önce su ve normal şartlar ile ilgili tanımların bilinmesini sağlayacaksınız. Sonra derece derken neyi kastettiğinizin bilindiğinden emin olacaksınız. Kuramsal olarak sebep sonuç ilişkilerini ortaya koyacak ve eğer yapılabiliyor ise, bunu deneyle ortaya koyacaksınız vs vs. Bir önermeyi bilimsel yapan temel özellik, kuramsal ya da deneysel olarak yanlışlanabilir olmasıdır. Yani eğer öne sürülen tez gerçekten bilimsel ise, yanlış ya da geçersiz olması durumunda, bir başkası çıkıp kuramsal ya da deneysel olarak onun yanlışlığını gösterebilmelidir.

Bilimin ispata ihtiyaç duyması yaygınlığını sağlamak açısından engeller yaratır. Bu sebeple toplumun tamamının belirli bir bilimsel gerçeği anlaması ve kabul etmesi için bazen yüzyıllar gerekebilir. Bir de nankör tarafı vardır ki, bin bir zorlukla elde edilen bir bilimsel gerçek, yeni kuşaklara aktarılamazsa, kaybolup gidebilir.

Tam tersi, hurafelerin ve dogmatik inançların ispata ihtiyaçları yoktur. Özellikle cahil toplumlarda kulaktan kulağa öyle bir hızla yayılırlar ki önünü aldığınızı sandığınız bir durumda bile, tahmin etmediğiniz bir hızla yayılmaya devam ederler. Günümüzde ise, sözde gelişmiş ya da gelişmekte olan topluluklarda kitlesel iletişim araçlarının da kullanımıyla “hurafelerin yayılma hızı” ışık hızını aşmıştır. Bu tez de elbette bilimsel değildir. Zaten bu yazının amacı da bilimsel bir tez önermek değil, hurafelerle bilim arasındaki çatışmaya dikkat çekmektir.

Hurafelerin yayılma hızı, Neden? Niçin? Nasıl? gibi sorgulamalardan muaf tutulan dogmatik inançlar sayesinde ivmelenmektedir. Bazı şeyleri sorgulamamayı bir kez kabul eden insanoğlu artık her şeyi sorgulamadan kabul edebilecek bir kafa yapısına bürünebilir. Çünkü akıldışılığın sınırı yoktur...

Bilimsel ve gerçekçi düşünceden yoksun bir bireyin ya da toplumun aklın sınırları üzerine kesin bir ön kabulü olduğunu biliyoruz. Bu tip insanlar aklın bir sınırı olduğu konusunda hemfikirdirler. Aklın sınırı olduğunu kabul etmek ve sormayı akıl ettikleri bazı sorulara uygun cevabı verememek onları aklın dışına çıkmaya zorlar.

Onlara bu noktada katılmamız gerekebilir. Evet, kabul. Aklın sınırları vardır. Aklın hem algıda hem de muhakemede sınırları olduğu açıktır. Ancak bu, aklın dışına çıkarak, akıl yoluyla bulunamayan bazı cevapları bulabileceğimiz anlamına gelmez.

Akıldışılık, duyu ve duygularımız yoluyla elde ettiğimiz ve algıda birlik ile teyit olunan (herkesin doğruluğuna ikna olduğu) bazı gerçekleri bulamayacağımız bir alandır. Akıldışılık söz konusu olduğunda herkesin algısı kendisine göre değişkenlik göstereceğinden belli bir noktada birleşmek mümkün olamaz. Sözün özü, akıldışı yaklaşımlarla doğru ve gerçek aranamaz. Aransa da bulunamaz.

Akıldışılığın sınırı olmadığı gibi kontrol edilebilmesi de mümkün değildir. Bu durumda diyebiliriz ki, her deli saçmasına inanacak en az bir kişi çıkar. Yok canım bu kadarı da olmaz dediğiniz nice hurafeye ne kadar çok insanın inandığını bir düşünün. Örnek; Birinin, kutsal olduğunu düşündüğü bir başkasının idrarını ya da hamam suyunu içemeyeceğini düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Aklın dışına bir kez çıkanın nerede duracağını asla kestiremezsiniz.

Allah diye kükrediği iddia edilen aslanın önünde nöbet tutan medya, hurafelerin yayılma hızına hizmet ederken, akıldışılığın sınırsızlığı ile ilgili tezimizi de haklı çıkardı.

Bizler, toplum olarak, sınırlı da olsa aklın ve bilimin üstünlüğüne dayalı bir düzen kurmak zorundayız. Şüphesiz öyle bir düzen içerisinde de bütün sorulara cevap veremeyeceğiz ama en azından akıldışılığın yarattığı bazı felaketlerden korunabileceğiz...

Büyük bir ölçüde cehaletten, dolayısıyla da birilerinin hamam suyunu içmekten kurtulabileceğiz...

Ne zaman?

Sorgulamaktan korktuğumuz hiçbir şey kalmadığında...Aklımızın reddettiği bazı zırvalara inanmaktan ya da inanıyormuş gibi görünmekten vazgeçtiğimizde...

Alıntıdır
 
saçmalık olmasına saçmalık ama inananların olmasının tek sebebi insanlara dini eğitim tam olarak verilmiyo müslümanım diyenlerin çoğu dinini dahi tanımıyo babadan kalma müslümanlık malesef devam ediyo kaçtane sokaklardaki değil bu sitedeki değil şu an islam bölümünde olan kaç kişi kuranı anlayarak okumuş kaç kişi anlamaya çalışmış o mukaddes kitabı hal böyle olunca herkez herşeye inanır

çok güzel söylemişssin. biz de bunun için yıllardır kuran'ın türkçesini okuyun, anlayın diyoruz ama kimseye anlatamıyoruz. tutturmuşlar kuran sadece arapça okunur başka dilde okunmaz safsatasını gidiyorlar.
kuranı anlamak için mutlaka türkçesi okunsun, böyle safsatalara inananların sayısı azalır...
 
Geri
Üst