snıper
New member
- Katılım
- 17 Ocak 2006
- Mesajlar
- 2,345
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
İnsanoğlunu anlamak çok zor olmalı ve geçekten de zordur. İnsanları anlamak o kadar zor ki, anladım dediğiniz insandan, yaptıklarını görünce yanılmışım diyorsunuz. Öyle ki hiç ummadığınız davranışları görebiliyorsunuz.
İnsanların anlaşılmasının sebebi günümüzde gayet basittir. İnsanlara daima verici olursanız iyi insansınız. Menfaatine takoz koymadığınız sürece işler yolunda gider. Ayrıca diğer hususta problemin çıkmaması için usluca oturmamız gerekmekte. Verilen görevi yapacaksın, ama karşılığını istememeniz gerekmekte.
Zahmete gireceksiniz, mücadele edeceksiniz ama bunların nimetinden faydalanmayı aklınızdan bile geçirmemelisiniz. Hele bir de hakkınızı talep etmeyip bırakırsanız sizden efdali yoktur.
İnsanların buradaki zafiyetini anlamak zor değil aslında. Sizin bizim hepimizin asla bir araya gelemez dediğimiz kişilerin çokta samimi olarak oturup kalktıklarına şahit olmuşuzdur. Dünyanın yıkılacağına inanırdım da bunların bir arada bulunacaklarına inanmazdım derdiniz belki.
Toplumun kesimlerinde bu tür kişilik zafiyeti olan kişiler bulundukça işimiz zor. Hep düşünürüz belki bu insanlar hiç utanma diye kelime duymadılar mı diye?
Geçmişte hiç problem olmayan yerlerde mesele varmış gibi lanse eden insanlarda tanırım. Çevremizde olan bitenden haberimiz olur.
İnsanlara güvenmek için iyi tartmak gerekmekte. Daha dün denecek zaman öncesi arkadaşım hakkında olup olmadık laflar duyunca kendine telefon açtım.
Telefonda hoş beş ettik. Sonra buluşmaya karar verdik. Buluşma zamanı saatinde konuştuğumuz gibi bir araya geldik. Bir araya geldik lakin nasıl söylenir diye aldı bir düşünce beni.
Bir usulünü bulup söyledim. Kendisi hakkında ki konuşmaları anlattım. Anlatırken terledim. Böyle konularda hiç konuşmadım dedi. Olur ki, tas dikleme babından da olsa hiç kafamızı bile kıpırdatmanın bile yanlış anlaşıldığını vurguladık.
İnsanımızın vicdan muhasebesi denilen duygu yoksunluğundan olacak ki, aslı olsun olmasın yeter ki birileri zarar görsün.
İnsanlar arkadaş gibi yaklaşarak bizim lisanımızın bağını çözerek dert ortağı kılığıyla bize zarar verebilir.
Yukarıda ki örnekleri temel alarak denir ki, insanların içini bilemiyoruz. Konuşmalarına bakarak bir araya gelmez dediğiniz insanlar bugün beraberlerdir.
Sizin yanınızda demediğini bırakmayan o kişi veya kişilerin konuşulan, yerilen kişiyle bir araya nasıl gelir diye düşünmeyin?
İnsanların anlaşılmasının zorluğu da burada yatıyor. Etik kuralardan, vicdani yoksulluk, hakkaniyet duygusu olmazsa olacağı budur.
İnsanların anlaşılmasının sebebi günümüzde gayet basittir. İnsanlara daima verici olursanız iyi insansınız. Menfaatine takoz koymadığınız sürece işler yolunda gider. Ayrıca diğer hususta problemin çıkmaması için usluca oturmamız gerekmekte. Verilen görevi yapacaksın, ama karşılığını istememeniz gerekmekte.
Zahmete gireceksiniz, mücadele edeceksiniz ama bunların nimetinden faydalanmayı aklınızdan bile geçirmemelisiniz. Hele bir de hakkınızı talep etmeyip bırakırsanız sizden efdali yoktur.
İnsanların buradaki zafiyetini anlamak zor değil aslında. Sizin bizim hepimizin asla bir araya gelemez dediğimiz kişilerin çokta samimi olarak oturup kalktıklarına şahit olmuşuzdur. Dünyanın yıkılacağına inanırdım da bunların bir arada bulunacaklarına inanmazdım derdiniz belki.
Toplumun kesimlerinde bu tür kişilik zafiyeti olan kişiler bulundukça işimiz zor. Hep düşünürüz belki bu insanlar hiç utanma diye kelime duymadılar mı diye?
Geçmişte hiç problem olmayan yerlerde mesele varmış gibi lanse eden insanlarda tanırım. Çevremizde olan bitenden haberimiz olur.
İnsanlara güvenmek için iyi tartmak gerekmekte. Daha dün denecek zaman öncesi arkadaşım hakkında olup olmadık laflar duyunca kendine telefon açtım.
Telefonda hoş beş ettik. Sonra buluşmaya karar verdik. Buluşma zamanı saatinde konuştuğumuz gibi bir araya geldik. Bir araya geldik lakin nasıl söylenir diye aldı bir düşünce beni.
Bir usulünü bulup söyledim. Kendisi hakkında ki konuşmaları anlattım. Anlatırken terledim. Böyle konularda hiç konuşmadım dedi. Olur ki, tas dikleme babından da olsa hiç kafamızı bile kıpırdatmanın bile yanlış anlaşıldığını vurguladık.
İnsanımızın vicdan muhasebesi denilen duygu yoksunluğundan olacak ki, aslı olsun olmasın yeter ki birileri zarar görsün.
İnsanlar arkadaş gibi yaklaşarak bizim lisanımızın bağını çözerek dert ortağı kılığıyla bize zarar verebilir.
Yukarıda ki örnekleri temel alarak denir ki, insanların içini bilemiyoruz. Konuşmalarına bakarak bir araya gelmez dediğiniz insanlar bugün beraberlerdir.
Sizin yanınızda demediğini bırakmayan o kişi veya kişilerin konuşulan, yerilen kişiyle bir araya nasıl gelir diye düşünmeyin?
İnsanların anlaşılmasının zorluğu da burada yatıyor. Etik kuralardan, vicdani yoksulluk, hakkaniyet duygusu olmazsa olacağı budur.