- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
G.Saraydaki yetki karmaşası sona erdi, Benim Bülentle senkronum tutmuyor diyen Terim başkan Aysalı ikna etti.. Floryayı karıştıran 24 saatin hikâyesi..
MEDYAYA göre G.Sarayda enteresan gelişmeler yaşanıyor.. Ali Dürüst ile Bülent Tulun kavga ediyor, G.Saray bunu yalanlıyor ama medya bunu pek görmek istemiyor ve yarayı kaşıyor.. Bu duyguyu iyi bilirim.. Demek ki, herkese çeşitli kanallardan G.Sarayın içindeki bunalımla ilgili bilgiler geliyor ve o yüzden bu haberlerin ardı arkası kesilmiyor.. Hazır G.Saray uzmanımız Gökmen Özdemir yıllık izindeyken ben de G.Saraydaki son durumu mercek altına almaya karar verdim.. İşte G.Sarayın röntgeni:
Coşkun Özarının cenaze töreninden sonra Ünal Aysal ile Fatih Terim, Les Ottomans Otelinin bahçesinde uzun bir görüşme yapıyorlar.. Terim sıkıntısını net bir biçimde dile getiriyor:
Başkan, şikayetim Bülent Tulunun iyiliğinden veya kötülüğünden değil.. Ama kendisiyle senkronumuz tutmuyor, tarzımız uyuşmuyor.. Bu durum da dışarıya sanki aramızda bir çatışma varmış gibi yansıyor.. Bu şartlar altında beraber çalışmamız zor.. Bir tercih yapma zamanı geldi bence.. Bülentle devam etmek isterseniz saygıyla karşılarım ama ben G.Sarayda olmam..
HERKESE BAĞIRIYOR
Ünal Aysal-Fatih Terim zirvesinin tek konusu Bülent Tulun değil elbette.. Onlara birazdan değineceğim.. Ama Tulun krizinin nasıl aşıldığını ve dün öğle saatlerinde yeni bir krizin nasıl patlak verdiğini aktarayım..
Aysal Sen merak etme hoca.. Ben sana gereken alanı sağlayacağım diyor.. Ve Terimden sonra Bülent Tulun ile efsane başkan Faruk Süreni Les Ottomansa davet ediyor, Terimin Tulunu istemediğini aktarıyor..
Başdanışmanı Tulunun ablası olan Süren, krize pratik bir çözüm öneriyor:
Başkan, işte Bülentin yüzü burada.. Ama bu iş fazla uzarsa, Bülent senin Adnan Sezginin haline gelecek.. Kimse Bülentin bilgisine, görgüsüne laf etmiyor.. Yine de Floryayı daha işler hale getirmek için Bülentin oraya gitmesini engelleyecek bir yapı oluşturmak lazım..
Aysal, Tuluna bir öneri getiriyor:
Sen zaten başkan danışmanı değil misin Bülent? Bundan sonra Floryaya gitme.. Arena Stadında bir ofis kuralım, görevini orada ifa et lütfen..
Tulun, bu noktada Terimle ilgili Personele çok bağırıyor, benim üslubumla onunki çok farklı demeye getiriyor ama karar verilmiş bir kere..
TERİM İSTİFA MI EDECEK?
Bu konuşmalar hiç yapılmamış gibi dün Bülent Tulun, Floryaya en erken giden kişi oluyor.. 09.05te Ümit Davala, 09.10da Hasan Şaş Floryaya giriş yapıyorlar.. Bu sayede Terim, Tulunun yine oraya geldiğinden haberi oluyor ve Tulunla karşılaşmamak için Floryaya dahi gelmiyor.. Yakın çevresinden sızan bilgi ürkütücü:
Hoca her an istifa edebilir
Yine telefon diplomasisi başlıyor.. Bodrumda bulunan Aysal, Tuluna telefon açıyor:
Arkadaş, sen benimle dalga mı geçiyorsun? Sana gitme diyoruz, sen Floryaya gidiyorsun..
Ama başkanım genç bir oyuncunun imzası vardı, gitmezsem olmazdı..
Güzel kardeşim, o vakit oyuncuyu çağır Arenaya, orada bitir işini..
Peki başkanım, hemen ayrılıyorum..
Nitekim başkandan telefonu alan Tulun, 13.30da Floryadan ayrılıyor.. Bir daha dönmemek üzere üstelik.. Terim de 15.30da Floryaya giriş yapıyor.. Yani Terim, Floryadaki egemenliğini ilan ediyor.. Tuluna da krizi büyütmemek için stattaki ofise geçmek düşüyor..
Aysal: Hoca bana Topa bas! dedi
TULUN krizini sormak için Ünal Aysalı aradım.. Sağolsun, bana vakit ayırdı.. Ve konu dönüp dolaşıp transfere geldi.. Şunları söyledi Aysal:
BAKIN şimdi, elimizde 3 tane ciddi alternatif var.. Forlan (Not: Fatih Hocanın birinci tercihi), Drogba (Not: Ünal Aysalın birinci tercihi) ve Fabiano.. Bu 3 oyuncuyu da alabiliriz.. Hatta istesem daha çabuk davranabilirim.. Ancak, medyaya yansıyan havanın aksine bizim çabuk davranmamızı Fatih Hoca istemiyor..
BANA Les Ottomansdaki görüşmede şöyle dedi:
BAŞKANIM, biraz topa basalım.. Acele etmenin manası yok, önümüzde daha çok zaman var.. Daha iyi bir kadro kurmak için biraz beklememiz gerekiyorsa bekleyelim, yeter ki hata yapmayalım.. Gerekirse sezon açılışına yetişmesin yeni transfer, daha sonra gelsin.. Ben gereken yüklemeyi yaparım..
ONUN bu tavrı benim de elimi rahatlatıyor.. Çünkü gerek Forlan gerekse Drogbada durum aynı.. Futbolcuların üzerine biraz gitsek, istekler büyüyor, maliyet yükseliyor.. Oysa biraz beklersek daha az para harcayabiliriz.. Bu nedenle panik yapmıyorum.. Taraftara bir söz verdim, bunu da yerine getireceğim.. Artık önceliğim şöyle: Bizim istediğimiz oyuncular da aynı şekilde bizi istediği an transfer bitecek. Açıkçası Forlan da Drogba da gerçekleşebilecek durumda.. Artık bu transferin stratejisini biz kuracağız..
BEN Aysalın anlattıklarından Drogba G.Saraya daha yakın mesajını aldım açıkçası..
Fatih Terim arabadan atladı
GENÇ ama becerikli G.Saray muhabirimiz Yalımcan Sarpyel anlattı..
Dün Florya Tesislerinin önünde bekliyordu.. Fatih Terimin geldiğini gören Yalımcan, elindeki fotoğraf makinesini kaldırıp 3 kare basıyor.. Bunu gören Fatih Hoca, araba henüz durmadan kapıyı açıyor ve Yalımcana doğru geliyor:
Hangi gazete?
- VATAN hocam..
Dün de Les Ottomansdaki görüşmenin fotoğraflarını sen çektin, değil mi?
- Evet hocam..
İzin almadan çekiyorsunuz.. Şimdi de tesise girerken mi çekeceksiniz? Niye çekiyorsun?
- Gazeteden çek diyorlar, çekiyoruz hocam.. Ben sizin çalışma sisteminizi bilmiyorum.. Ama sizi mahçup hale düşürecek bir şey yaptığımı da sanmıyorum..
Estağfurullah, sonra görüşürüz..
Yalımcan bana bunları anlatırken yaprak gibi titriyordu.. Muhtemelen siz bu yazıyı okurken de titremesi devam ediyor olacak.. Çekiniyor Fatih Hocadan çünkü..
Oysa ben bu diyaloğu daha farklı algılıyorum.. Terim çizmeleri giymiş.. Floryanın tek hakimi olmuş durumda.. Gazeteci alerjisini ise Aziz Yıldırıma benzetiyorum açıkçası..
Kemikleri kırılacak yöneticiler kim?
MEHMET Ali Yalçındağın evinde gerçekleşen Futbolun Zirvesindekiler davetinde, Ünal Aysalın dikkat çekici bir sözü vardı:
Aramızda eski stil yöneticilik yapma eğiliminde olan birkaç arkadaşımız var.. Gerekirse onların kemiklerini kırar, ortaya bırakırım..
Aziz Yıldırım olsa hemen yalanlamaya çalışırdı ama Ünal Aysal öyle biri değil.. Doğru yazmışsın dedi:
Orada söylemeye çalıştığım şey belli.. Şu anda ben katılımcı bir başkanlık sergiliyorum.. Herkesi dinliyorum, fikirlerinden yararlanmaya çalışıyorum.. Belki de benim masaya yumruk vurmamı bekliyor.. Henüz zamanı değil.. Ama içerdeki olaylar dışarı böyle sızdıkça, kişisel çekişmeler canımı sıkmaya devam ettikçe ve insanları beyinleri değil, egoları yönetmeye başladıkça sabrımın sınırı zorlanır..
Burada araya ben gireyim.. 9 Temmuzda olağanüstü mali kongre var G.Sarayda.. Riva Projesini hayata geçirmek ve borçların yeniden yapılandırılması için genel kuruldan onay isteyecek Aysal.. O güne kadar yaşananları sabırla izleyecek.. 2 konuda eminim:
Kongre onay vermezse istifa edebilir..
O tarihe kadar hiçbir yöneticinin kulağını çekmeyecek..
Ben G.Saray yöneticisi olsam, 9 Temmuza kadar kendime çekidüzen verirdim.. Yoksa 8 Temmuzdan itibaren G.Sarayda kemik seslerinin duyulma ihtimali çok yüksek.. Şunu da söyleyebilirim, Aysalın mesaj verdiği yönetici kesinlikle Adnan Öztürk değil.. Onu da kendi ağzından duydum..
Terim imzayı neden atmıyor?
1+2 yıllık sözleşmedeki G.Saray isterse sezonun bitimine 15 gün kaladan itibaren Terimi gönderebilir maddesi sıkıntı yarattı
ŞİMDİ anlatacağım teyit edilmiş bir bilgi.. Normalde Terim, cuma günü sözleşmeyi imzalayacaktı.. Terimin mukavelesi 1+2 yıllıktı.. Yani şampiyon olamaz veya tatmin edici bir başarı sağlayamazsa o +2nin yürürlüğe girmesinin imkânı yoktu.. Ancak mukavelede şöyle bir madde de bulunuyor:
G.Saray Kulübünün, sezonun son 15 gününden itibaren ihbarname yollayıp Terimin mukavelesini feshetme hakkı var..
Terim bu maddeye çok alınıyor.. Özhan Canaydın döneminde 2.5 milyon Euroluk tazminatı arkasında bırakan, TFFden ayrılırken 8 milyon liralık tazminatı elinin tersiyle iten Terim değil mi zaten? Hatta başkan Aysala Siz beni istemediğiniz gün, tası tarağı toplayıp giderim zaten.. Bunu mukaveleye yazmanın ne gereği var? yorumunu yapıyor..
Başkan da Haklısın diyor.. Terimin avukatları, mukaveledeki bazı terimleri de değiştirmek istiyor.. Aysal yine Hay hay diyor.. Yani bu hafta içinde Terim resmi imzayı kesinlikle atıyor..
Müjdeler olsun..
DolmabahCede 155 dakika!
Rıdvan Dilmen ile Fatih Terim, perşembe günü saat arasında Başbakanla futbol sohbeti yaptı
GÜNLERDEN perşembe.. Başbakanımız Tayyip Erdoğanın Dolmabahçedeki meşhur çalışma ofisi, futbol dünyasından 2 önemli konuğu ağırlıyor.. NTVnin yorumcusu Rıdvan Dilmen ile G.Sarayın henüz resmi imzayı atmaya yanaşmayan teknik direktörü Fatih Terim, saat 15.45te girdikleri ofisten saat 18.20de ayrılıyorlar..
DİLE kolay 155 dakika ayırıyor Başbakanımız bu ikiliye.. İnsan merak ediyor doğal olarak ne konuştuklarını.. İlk sondajlarda dişe dokunur bir bilgiye ulaşamadım doğrusu.. Yalnız Tayyip Bey, futbol dünyasına olan ilgisi ve konulara hakimiyetiyle Dilmeni de Terimi de hayretlere düşürmüş.. Örneğin Türkiyedeki kulüplerin ekonomik açıdan iyi durumda olduklarını vurgulamak için verdiği örnek çarpıcı:
İSPANYOL futbolunda mali kriz var.. Kulüpler artık yıldız futbolculara yüksek paralar ödeyemiyor.. Oysa Türkiyedeki durum tam tersi.. Oradaki önemli futbolcular Türkiyeye transfer oluyorlar.. Bu da bizim ekonomimizin ne kadar sağlam olduğunu gösteriyor..
TABİİ konuşma buraya geldiğinde Forlanların, Drogbaların, Quaresmaların, Gutilerin de bir değerlendirmeye tabi tutulduğu kesin.. Ancak henüz o bölümü çözemedim.. Çok yakında çözerim..
BENİM açımdan olayın çarpıcı bir boyutu daha var:
ARENADAKİ protesto nedeniyle G.Sarayla arasında mesafe koyan Erdoğan, eski başkan Adnan Polatın bütün randevu isteklerini geri çevirmişti.. Yeni başkan Ünal Aysalla da henüz görüştüğünü sanmıyorum.. Böyle hassas bir ortamda, Fatih Terimin ziyareti daha büyük anlam kazanıyor, değil mi?
Kaynak
MEDYAYA göre G.Sarayda enteresan gelişmeler yaşanıyor.. Ali Dürüst ile Bülent Tulun kavga ediyor, G.Saray bunu yalanlıyor ama medya bunu pek görmek istemiyor ve yarayı kaşıyor.. Bu duyguyu iyi bilirim.. Demek ki, herkese çeşitli kanallardan G.Sarayın içindeki bunalımla ilgili bilgiler geliyor ve o yüzden bu haberlerin ardı arkası kesilmiyor.. Hazır G.Saray uzmanımız Gökmen Özdemir yıllık izindeyken ben de G.Saraydaki son durumu mercek altına almaya karar verdim.. İşte G.Sarayın röntgeni:
Coşkun Özarının cenaze töreninden sonra Ünal Aysal ile Fatih Terim, Les Ottomans Otelinin bahçesinde uzun bir görüşme yapıyorlar.. Terim sıkıntısını net bir biçimde dile getiriyor:
Başkan, şikayetim Bülent Tulunun iyiliğinden veya kötülüğünden değil.. Ama kendisiyle senkronumuz tutmuyor, tarzımız uyuşmuyor.. Bu durum da dışarıya sanki aramızda bir çatışma varmış gibi yansıyor.. Bu şartlar altında beraber çalışmamız zor.. Bir tercih yapma zamanı geldi bence.. Bülentle devam etmek isterseniz saygıyla karşılarım ama ben G.Sarayda olmam..
HERKESE BAĞIRIYOR
Ünal Aysal-Fatih Terim zirvesinin tek konusu Bülent Tulun değil elbette.. Onlara birazdan değineceğim.. Ama Tulun krizinin nasıl aşıldığını ve dün öğle saatlerinde yeni bir krizin nasıl patlak verdiğini aktarayım..
Aysal Sen merak etme hoca.. Ben sana gereken alanı sağlayacağım diyor.. Ve Terimden sonra Bülent Tulun ile efsane başkan Faruk Süreni Les Ottomansa davet ediyor, Terimin Tulunu istemediğini aktarıyor..
Başdanışmanı Tulunun ablası olan Süren, krize pratik bir çözüm öneriyor:
Başkan, işte Bülentin yüzü burada.. Ama bu iş fazla uzarsa, Bülent senin Adnan Sezginin haline gelecek.. Kimse Bülentin bilgisine, görgüsüne laf etmiyor.. Yine de Floryayı daha işler hale getirmek için Bülentin oraya gitmesini engelleyecek bir yapı oluşturmak lazım..
Aysal, Tuluna bir öneri getiriyor:
Sen zaten başkan danışmanı değil misin Bülent? Bundan sonra Floryaya gitme.. Arena Stadında bir ofis kuralım, görevini orada ifa et lütfen..
Tulun, bu noktada Terimle ilgili Personele çok bağırıyor, benim üslubumla onunki çok farklı demeye getiriyor ama karar verilmiş bir kere..
TERİM İSTİFA MI EDECEK?
Bu konuşmalar hiç yapılmamış gibi dün Bülent Tulun, Floryaya en erken giden kişi oluyor.. 09.05te Ümit Davala, 09.10da Hasan Şaş Floryaya giriş yapıyorlar.. Bu sayede Terim, Tulunun yine oraya geldiğinden haberi oluyor ve Tulunla karşılaşmamak için Floryaya dahi gelmiyor.. Yakın çevresinden sızan bilgi ürkütücü:
Hoca her an istifa edebilir
Yine telefon diplomasisi başlıyor.. Bodrumda bulunan Aysal, Tuluna telefon açıyor:
Arkadaş, sen benimle dalga mı geçiyorsun? Sana gitme diyoruz, sen Floryaya gidiyorsun..
Ama başkanım genç bir oyuncunun imzası vardı, gitmezsem olmazdı..
Güzel kardeşim, o vakit oyuncuyu çağır Arenaya, orada bitir işini..
Peki başkanım, hemen ayrılıyorum..
Nitekim başkandan telefonu alan Tulun, 13.30da Floryadan ayrılıyor.. Bir daha dönmemek üzere üstelik.. Terim de 15.30da Floryaya giriş yapıyor.. Yani Terim, Floryadaki egemenliğini ilan ediyor.. Tuluna da krizi büyütmemek için stattaki ofise geçmek düşüyor..
Aysal: Hoca bana Topa bas! dedi
TULUN krizini sormak için Ünal Aysalı aradım.. Sağolsun, bana vakit ayırdı.. Ve konu dönüp dolaşıp transfere geldi.. Şunları söyledi Aysal:
BAKIN şimdi, elimizde 3 tane ciddi alternatif var.. Forlan (Not: Fatih Hocanın birinci tercihi), Drogba (Not: Ünal Aysalın birinci tercihi) ve Fabiano.. Bu 3 oyuncuyu da alabiliriz.. Hatta istesem daha çabuk davranabilirim.. Ancak, medyaya yansıyan havanın aksine bizim çabuk davranmamızı Fatih Hoca istemiyor..
BANA Les Ottomansdaki görüşmede şöyle dedi:
BAŞKANIM, biraz topa basalım.. Acele etmenin manası yok, önümüzde daha çok zaman var.. Daha iyi bir kadro kurmak için biraz beklememiz gerekiyorsa bekleyelim, yeter ki hata yapmayalım.. Gerekirse sezon açılışına yetişmesin yeni transfer, daha sonra gelsin.. Ben gereken yüklemeyi yaparım..
ONUN bu tavrı benim de elimi rahatlatıyor.. Çünkü gerek Forlan gerekse Drogbada durum aynı.. Futbolcuların üzerine biraz gitsek, istekler büyüyor, maliyet yükseliyor.. Oysa biraz beklersek daha az para harcayabiliriz.. Bu nedenle panik yapmıyorum.. Taraftara bir söz verdim, bunu da yerine getireceğim.. Artık önceliğim şöyle: Bizim istediğimiz oyuncular da aynı şekilde bizi istediği an transfer bitecek. Açıkçası Forlan da Drogba da gerçekleşebilecek durumda.. Artık bu transferin stratejisini biz kuracağız..
BEN Aysalın anlattıklarından Drogba G.Saraya daha yakın mesajını aldım açıkçası..
Fatih Terim arabadan atladı
GENÇ ama becerikli G.Saray muhabirimiz Yalımcan Sarpyel anlattı..
Dün Florya Tesislerinin önünde bekliyordu.. Fatih Terimin geldiğini gören Yalımcan, elindeki fotoğraf makinesini kaldırıp 3 kare basıyor.. Bunu gören Fatih Hoca, araba henüz durmadan kapıyı açıyor ve Yalımcana doğru geliyor:
Hangi gazete?
- VATAN hocam..
Dün de Les Ottomansdaki görüşmenin fotoğraflarını sen çektin, değil mi?
- Evet hocam..
İzin almadan çekiyorsunuz.. Şimdi de tesise girerken mi çekeceksiniz? Niye çekiyorsun?
- Gazeteden çek diyorlar, çekiyoruz hocam.. Ben sizin çalışma sisteminizi bilmiyorum.. Ama sizi mahçup hale düşürecek bir şey yaptığımı da sanmıyorum..
Estağfurullah, sonra görüşürüz..
Yalımcan bana bunları anlatırken yaprak gibi titriyordu.. Muhtemelen siz bu yazıyı okurken de titremesi devam ediyor olacak.. Çekiniyor Fatih Hocadan çünkü..
Oysa ben bu diyaloğu daha farklı algılıyorum.. Terim çizmeleri giymiş.. Floryanın tek hakimi olmuş durumda.. Gazeteci alerjisini ise Aziz Yıldırıma benzetiyorum açıkçası..
Kemikleri kırılacak yöneticiler kim?
MEHMET Ali Yalçındağın evinde gerçekleşen Futbolun Zirvesindekiler davetinde, Ünal Aysalın dikkat çekici bir sözü vardı:
Aramızda eski stil yöneticilik yapma eğiliminde olan birkaç arkadaşımız var.. Gerekirse onların kemiklerini kırar, ortaya bırakırım..
Aziz Yıldırım olsa hemen yalanlamaya çalışırdı ama Ünal Aysal öyle biri değil.. Doğru yazmışsın dedi:
Orada söylemeye çalıştığım şey belli.. Şu anda ben katılımcı bir başkanlık sergiliyorum.. Herkesi dinliyorum, fikirlerinden yararlanmaya çalışıyorum.. Belki de benim masaya yumruk vurmamı bekliyor.. Henüz zamanı değil.. Ama içerdeki olaylar dışarı böyle sızdıkça, kişisel çekişmeler canımı sıkmaya devam ettikçe ve insanları beyinleri değil, egoları yönetmeye başladıkça sabrımın sınırı zorlanır..
Burada araya ben gireyim.. 9 Temmuzda olağanüstü mali kongre var G.Sarayda.. Riva Projesini hayata geçirmek ve borçların yeniden yapılandırılması için genel kuruldan onay isteyecek Aysal.. O güne kadar yaşananları sabırla izleyecek.. 2 konuda eminim:
Kongre onay vermezse istifa edebilir..
O tarihe kadar hiçbir yöneticinin kulağını çekmeyecek..
Ben G.Saray yöneticisi olsam, 9 Temmuza kadar kendime çekidüzen verirdim.. Yoksa 8 Temmuzdan itibaren G.Sarayda kemik seslerinin duyulma ihtimali çok yüksek.. Şunu da söyleyebilirim, Aysalın mesaj verdiği yönetici kesinlikle Adnan Öztürk değil.. Onu da kendi ağzından duydum..
Terim imzayı neden atmıyor?
1+2 yıllık sözleşmedeki G.Saray isterse sezonun bitimine 15 gün kaladan itibaren Terimi gönderebilir maddesi sıkıntı yarattı
ŞİMDİ anlatacağım teyit edilmiş bir bilgi.. Normalde Terim, cuma günü sözleşmeyi imzalayacaktı.. Terimin mukavelesi 1+2 yıllıktı.. Yani şampiyon olamaz veya tatmin edici bir başarı sağlayamazsa o +2nin yürürlüğe girmesinin imkânı yoktu.. Ancak mukavelede şöyle bir madde de bulunuyor:
G.Saray Kulübünün, sezonun son 15 gününden itibaren ihbarname yollayıp Terimin mukavelesini feshetme hakkı var..
Terim bu maddeye çok alınıyor.. Özhan Canaydın döneminde 2.5 milyon Euroluk tazminatı arkasında bırakan, TFFden ayrılırken 8 milyon liralık tazminatı elinin tersiyle iten Terim değil mi zaten? Hatta başkan Aysala Siz beni istemediğiniz gün, tası tarağı toplayıp giderim zaten.. Bunu mukaveleye yazmanın ne gereği var? yorumunu yapıyor..
Başkan da Haklısın diyor.. Terimin avukatları, mukaveledeki bazı terimleri de değiştirmek istiyor.. Aysal yine Hay hay diyor.. Yani bu hafta içinde Terim resmi imzayı kesinlikle atıyor..
Müjdeler olsun..
DolmabahCede 155 dakika!
Rıdvan Dilmen ile Fatih Terim, perşembe günü saat arasında Başbakanla futbol sohbeti yaptı
GÜNLERDEN perşembe.. Başbakanımız Tayyip Erdoğanın Dolmabahçedeki meşhur çalışma ofisi, futbol dünyasından 2 önemli konuğu ağırlıyor.. NTVnin yorumcusu Rıdvan Dilmen ile G.Sarayın henüz resmi imzayı atmaya yanaşmayan teknik direktörü Fatih Terim, saat 15.45te girdikleri ofisten saat 18.20de ayrılıyorlar..
DİLE kolay 155 dakika ayırıyor Başbakanımız bu ikiliye.. İnsan merak ediyor doğal olarak ne konuştuklarını.. İlk sondajlarda dişe dokunur bir bilgiye ulaşamadım doğrusu.. Yalnız Tayyip Bey, futbol dünyasına olan ilgisi ve konulara hakimiyetiyle Dilmeni de Terimi de hayretlere düşürmüş.. Örneğin Türkiyedeki kulüplerin ekonomik açıdan iyi durumda olduklarını vurgulamak için verdiği örnek çarpıcı:
İSPANYOL futbolunda mali kriz var.. Kulüpler artık yıldız futbolculara yüksek paralar ödeyemiyor.. Oysa Türkiyedeki durum tam tersi.. Oradaki önemli futbolcular Türkiyeye transfer oluyorlar.. Bu da bizim ekonomimizin ne kadar sağlam olduğunu gösteriyor..
TABİİ konuşma buraya geldiğinde Forlanların, Drogbaların, Quaresmaların, Gutilerin de bir değerlendirmeye tabi tutulduğu kesin.. Ancak henüz o bölümü çözemedim.. Çok yakında çözerim..
BENİM açımdan olayın çarpıcı bir boyutu daha var:
ARENADAKİ protesto nedeniyle G.Sarayla arasında mesafe koyan Erdoğan, eski başkan Adnan Polatın bütün randevu isteklerini geri çevirmişti.. Yeni başkan Ünal Aysalla da henüz görüştüğünü sanmıyorum.. Böyle hassas bir ortamda, Fatih Terimin ziyareti daha büyük anlam kazanıyor, değil mi?
Kaynak