İmam-ı Gazzalî ve Hadis İlmindeki Yeri

burakkk_k

New member
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
77
Reaction score
0
Puanları
0
Huccetü'l-İslâm Ebû Hamid Muhammed b Muhammed el-Gazâlî, İs lâm âleminin yetiştirdiği en büyük şahsiyetlerden biridir.Fıkıh, usûl-i fıkıh, tasavvuf, felsefe ve mantık gibi ilim dallarına vâkıf olan Gazâlî'nin yazdığı eserler içinde Ihyâ'nın ayrı bir yeri ve önemi vardırİhya bazı âlimlere göre dünyada tasnif olunan kitapların en güzeli, seferde ve hazarda birlikte oluna cak arkadaşların en iyisidir.İhyâ'nın üstün meziyetleri genelde kabul edil mekle birlikte, her eserde olduğu gibi o da tenkit oklarından nasibini almıştır.İhya, daha çok içinde zayıf ve mevzu hadisler ihtiva ettiği gerekçesiyle eleş­tirilere hedef olmuştur.

Nitekim İmam Zehebî, "İhyâ'da hayr-ı kesir olmakla birlikte içinde bâtıl hadisler vardır" [Zehebî, Siyer, XIX, 339-340; Leknevî, Raf, s 53 ] demiş, Süyûtî de Mirkatu's-suûd ila Sünen-i Ebî Dâvûd adlı eserinde İhyâ'da zikredilen bir hadis vesilesiyle, "İhyâ'da aslı olmayan hadislerin varlığı gayet açıktır" diyerek aynı şeyi söy lemiştir.

Bundan dolayıdır ki hadis münekkitleri İhyâ'daki hadislerin tahrici üzerinde çalışmışlar, Gazâlî'nin büyüklüğüne bakarak İhyâ'daki zayıf ve uy durma hadislere aldanılmaması konusunda okuyucuları uyarmışlardır.Hâfız Irâkî İhyâ'daki hadisler üzerinde iki çalışma yapmış, İmam Sübkî Tabakâtü'ş-Şâfîiyye'sinde İhyâ'da senedlerini bulamadığı ha dislere genişçe yer vermiş,[Sübkî, İhyâ'da senedi olmayan dokuz yüz kırk üç hadisi birer birer saymıştır.[Tabakât, VI, 287-389; Zehebî, Siyer, XIX, 339, dp] bu değerli araştırmaları İhyâ'yi İthâfu's-sâde ismiyle şerheden Zebîdî tamamlamış ve böylece İhyâ'dan yararlanma imkanı kolaylaşmıştır.Eğer bu kıymetli tahriç çalışmaları olma saydı İhya okurlarının pek çoğu hadisler konusunda zor ve sıkıntılı bir du rumla karşılaşmış olacaklardı.

İhya üzerindeki çalışmalar bunlarla sınırlı kalmamış, İmam İbnü'l-Cevzî İ'lâmü'l-ahyâ adlı eserinde İhyâ'daki asılsız haberleri biraraya getirmiş bunlardan bazılarına Telbîsu İblis'te işaret etmiş, torunu Ebü'l-Muzaffer de dedesinin bu iddialarına katılarak onu desteklemiştirDaha son ra Hafız İbn Hacer el-Askalânî hocası Irâkî'nin bulamadığı hadisleri bir ciltte top lamış, Kasım bKutluboğa da Tuhfetü'l-ahyâ çalışmasıyla bu değerli ilmî mesâileri devam ettirmiştir

Çağdaş âlimlerden İzmirli İsmail Hakkı (Ö1365/1946) ise "İhya ve Hadisleri" başlığı altında Gazâlî'nin hadisçiliği konusunda ulemânın sözleri ni toplamış, diğerleri gibi o da Gazâlî'nin hadis ilmindeki zayıflığına dikkat çekerek şöyle demiştir: "Gazâlî, yüksek mertebesi ile beraber hadiste yed-i tûlâ sahibi olmadığından İhyâ'sında bir çok mevzu hadis vardır"

Evet fazi let sahibi olmak başka bir şey, hadis âlimi olmak başka bir şeydir.Hadis il­minde söz sahibi otorite muhaddislerin Gazâlî hakkındaki tespitleri ana hatla rıyla bundan ibarettir.Gazâlî'nin az hadis bilmesi onun büyüklüğüne bir nok sanlık getirmiş olsa bile, o yine de ilim ve irfanı ile tarihteki yerini almış bu lunmaktadırNitekim Gazâlî'nin kendisi de bizzat hadis ilimleriyle fazla uğraşmadığını, bu ilimdeki ihatasının yeterli olmadığını itiraf etmiş, Kânûnu't-te'vîl adlı eserinde Bizâatî fî ilmi'I-hadis müzcât: "Hadis ilmindeki ser mayem azdır" demiştir

Gazâlî İhyâ'daki hadislerin seçiminde kendinden önceki ulemânın, özel likle en çok etkilendiği sûfilerden Ebû Tâlib el-Mekkî'nin Kûtu'l-kulûb adlı eserinden istifade etmiştir.Dolayısıyla bu hadislerin sahih olduğu na kanaat getirerek bunları bir hüsn-i zanna binâen nakletmiştir.[Leknevî, Ecvibe, s 118 (Ebû Ğudde'nin dipnotu); Bilmen, II, 454]

Bir muhaddis olmadığı için de Zebîdî'nin beyânına göre hadis na kil ve rivayetinde ruhsat ve genişliği tercih etmiş, rivayetlerde takdim-tehir, ziyade ve noksanlık yapmış, bazı yerlerde hadislerin lafızlarına pek itina gös termemiştir.Zira ona göre mânada isabet edildiği takdirde kelimeler üzerindeki tasarrufların o kadar büyük bir önemi yoktur.Ne var ki hadislerin nakil ve rivayetinde böylesine bir müsamahanın gösterilmesi, hiç de doğru olmamıştır.Zira bu durum hadislerdeki lafzı rivayet anlayışını olumsuz yönde etkilemiş, zamanla HzPeygamber (as)'ın mübarek ağızlarından çıkan orijinal ifadelerin tespitini bir hayli güçleştirmiştir.

İhya üzerindeki eski ve yeni bütün bu tahlil ve tenkitler sûfiyye nezdinde İhyâ'ya zerre kadar gölge düşürememiştir.Değil hadislerinden şüphe etmek, Bursevî'ye göre "İhyâ'da itiraz edilecek asla bir harf bile yoktur" Zira ona göre, "Gazalî, İhyâ-i ulûm nâm telif-i celili itmamdan sonra âlem-i mânada Fahr-ı Âlem (sa)'e mülâki olup arz ve imza ettirmiştir" [Ferah, II, 236-237; bkMakâlât, s 19]

Bursevî Gazâlî'yi zahir İlimlerde imâm, ârif-i billâh, irşada yetkili bir seccade nişin olarak tanıtır.Ayrıca Gazâlî'nin zahir ulemâ arasında kurtulu şa eren nadir şahsiyetlerden olduğunu mertebe-i istidlalden terakki edip on sene tevhid-i efâl mertebesinde kaldığını, bazı büyüklere göre onun Ruesâ-i tarikattan sayıldığını, zahiri ve bâtını ilimlerde söz sahibi olduğunu söylemektedir

Her nedense sûfi meşreb müellifler buna benzer sözleri, kesin hüküm bildiren cümleleri sarfetmek konusunda daha rahat davranmak tadırlar.Bu durum onların eserlerine yapılacak tenkit yolunu kapatan manevi bir baskıya yol açmakta, tasavvuf mensuplarına itiraz hakkı tanımamaktadır.Halbuki ilmî anlayışta cerh ve ta'dil veya bir başka ifade ile tenkit ve takdir kaçınılmazdır.Daha doğrusu kaçınılmaz olmalıdır.

Bursevî, gerek Gazâlî'nin ve gerekse onun hadis almada örnek aldığı Ebû Tâlib el-Mekkî (ö386/996)'nin ehl-i hakâikten olduklarını belirterek, evliyây-ı kiramın keşf-i sarih ve zevk-i sahih ile hasıl olan ilimlerine itibar etmemenin şaşılacak bir hal olduğunu, bu gerçeğe itiraz edenlerin ancak ce haletlerinden dolayı itiraz ettiklerini söylemiştir.

Bir hadisin İhyâ'da veya Gazâ lî'nin diğer kitaplarında bulunmuş olmasını Bursevî hadisin sıhhati İçin yeterli bir delil olarak görmüş, bunun dışında hadisi tenkit ve reddedenlerin sözleri ne hiç itibar etmemiştir.Halbuki hadisçiler bu tezi çürütmüş, İhya'nın üstün faziletlerine rağmen içinde bir takım zayıf ve mevzu haberlerin bulunduğu gerçeğini ispatlamışlardır.

kaynak

Dr.Seyit Avcı - "Sufilerin Hadis Anlayışı" adlı eserden
 
Geri
Üst