sen@
New member
İlhan Selçuk, 1925 yılında Aydın’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. (1950) Avukatlık, matbaacılık, dergi ve gazetelerde yazı işleri müdürlüğü yaptı. İlk yazıları 41 Buçuk isimli mizah dergisinde çıktı. (1952). Selçuk 1963 yılından vefat ettiği güne kadar Cumhuriyet gazetesinde yazmaya devam etti.
14 Ağustos 2009 günü, rahatsızlanarak Vehbi Koç Amerikan Hastanesi Yoğun Bakım ünitesinde tedavi altına alınmış beyin damar tıkanıklığına bağlı olarak kısmi felç geçirdiği saptanmıştır. 10 gün yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Selçuk, 24 Ağustos 2009 günü yoğun bakımdan çıkmıştır.
21 Haziran 2010 günü çoklu organ yetmezliği nedeniyle 13.35'te hayatını kaybetti.
ESERLERİ
Uzak Komşu Rusya’dan Gezi Notları (1967) – Gezi notları
Mustafa Kemal’in Saati (1969) – Belgesel yazılar
Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (2 cilt, 1973/1975) – Roman
Güzel Amerikalı (1976) – Gezi notları
Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976) – Gezi notları
Yeni Krallar, Yeni Soytarılar (1976) – Belgesel yazılar
Ağlamak ve Gülmek (1982) – Belgesel yazılar
Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984) – Belgesel yazılar
Görülmüştür (1986) – Belgesel yazılar
Ziverbey Köşkü (1987) – 12 Mart dönemi tutukluluğu anıları
Japon Gülü (1988) – Gezi notları
Enel Hakk’ın Hakkı – Cumhuriyet gazetesinde çıkmış, Alevi-Sünni konularında yazılmış çarpıcı yazıları içermektedir. Bazı Bektaşi Fıkraları ile okuyucu eğlenerek bilgilendiriliyor.
İskele Sancak Sol – Sağ – Şeriat
Düşünüyorum Öyleyse Vurun
Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976), Yeni Kırallar, Yeni Soytarılar (1976), Ağlamak ve Gülmek (1982), Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984), Görülmüştür (1986), Ziverbey Köşkü (anı, 1987), Japon Gülü (1988).
İlhan Selçuk Biyografisi...
Hikmet Altınkaynak
Onun biyografisi “Pencere”si gibi hiç kapanmayacak. İlhan Selçuk’a 12 Mart 1971’de ve 21 Mart 2008’de yapılanlar unutulmayacak. Onun geride bıraktığı saygın yaşamı, savunduğu temel düşünceler, Atatürk Cumhuriyeti için, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için verdiği büyük savaşım Türk siyasi yaşamında her zaman saygın yerini koruyacak.
İlhan Selçuk’un biyografisi nasıl yazılmalıydı? Öyle ya, yarım yüzyıl Türk basınında iz bırakan onurlu bir düşünce adamının, bir yazı ustasının biyografisini yazmak ve beğendirmek, çok zor işti. Birçok kişi yazdı, ben de yazdım.
Tanıyanlar bilir, İlhan Abi, iyimser bir kişiydi, engin hoşgörüsüyle ne yazılırsa, nasıl yazılırsa yazılsın, hemen övgülere boğan bir kişiydi.
Üç yıl önce ilk basımı yapılan kitabım “Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü”nü daha ilk gün yayınevinde imzalayıp kendine ulaştırmıştım.
Daha sonraki günlerde kendini ziyaretimde sözlük ve sözlükte yer alan biyografisi üzerine düşüncesini sorduğumda, “Onca bilgiyi ben bile hatırlamıyorum, sen nereden buldun?” diye çalışmamı övmüştü. Sağ olsun, beni sevindirmişti.
Şimdi ben bu biyografiyi nasıl tamamlamalıyım diye düşünüyorum.
Onun daha doya doya yaşayacağı yılları elinden alan kim? Aydınlık saçan “Pencere”sini karartan kim?
İlhan Selçuk’un ilk çalışmalarını ayrı tutarsak, 1962’de Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal ve Reşit Eyüboğlu ile birlikte Yön dergisinin kurucuları ve yazar kadrosunda yer aldı.
Aynı yıl Nadir Nadi’nin “Yazılarınızı her gün okuyorum, beğeniyorum, bizimle çalışır mısınız?” önerisi üzerine, kendi deyişiyle “O günden bugüne Cumhuriyet’le etle tırnak oldu”.
Yazı İşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut’un önerisi üzerine köşesine “Pencere” adını verdi.
Ve Pencere, “Aydınlanmanın Penceresi” oldu. A’dan Z’ye herkes bu Pencere’den etkilendi, bu “Pencere”nin eğitiminden geçti. Kısacası İlhan Selçuk, Türkiye’nin bir yol göstericisi, öğretmeni oldu.
Gazetecilikle ilgili çeşitli ödüller aldı. Sivil toplum örgütleri birçok ödül verdi.
Son ödüllerinden ikisi yine onun topluma öğretmen olduğunun kanıtı olarak Mimar Sinan Üniversitesi (2001) ve İstanbul Üniversitesi (2002) tarafından verilen ‘Doktora’ unvanıydı.
İlhan Selçuk, Türkçeyi çok büyük bir ustalıkla kullanan bir yazardı, deneme ustasıydı, romancıydı.
İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin Yurtoğlu’nun (1894-1921) anılarından yola çıkarak, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan bir romana da imza attı. “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı”nı yazdı.
Kurtuluş Savaşı’nın anlatıldığı birçok romanda adı geçen Yüzbaşı Selahattin’i anlattı.
İki cilt olan romanda değer yargılarıyla birlikte çöken Osmanlı İmparatorluğu yerine yeni bir imparatorluk kurmak isteyenlerin dramını ve devletin çöküşünü durdurmak isteyen bir asker kuşağının fedakârlık destanını dile getirdi, yakın tarihimizin gerçeklerini sergileyerek, pek çok yönü aydınlanmamış bir döneme ışık tuttu.
Evet, onun biyografisi “Pencere”si gibi hiç kapanmayacak. İlhan Selçuk’a 12 Mart 1971’de ve 21 Mart 2008’de yapılanlar unutulmayacak.
Onun geride bıraktığı saygın yaşamı, savunduğu temel düşünceler, Atatürk Cumhuriyeti için, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için verdiği büyük savaşım Türk siyasi yaşamında her zaman saygın yerini koruyacak.
Özlemi olan Aydınlık Türkiye’nin kurulması hiçbir biçimde engellenemeyecek…
Güle güle İlhan Abi… Seni her zaman özleyeceğiz…
http://www.dengem.net/ilhan-selcuk-kimdir-ilhan-selcuk-biyografisi-eserleri.html
Cumhuriyet Portal
14 Ağustos 2009 günü, rahatsızlanarak Vehbi Koç Amerikan Hastanesi Yoğun Bakım ünitesinde tedavi altına alınmış beyin damar tıkanıklığına bağlı olarak kısmi felç geçirdiği saptanmıştır. 10 gün yoğun bakım ünitesinde tedavi gören Selçuk, 24 Ağustos 2009 günü yoğun bakımdan çıkmıştır.
21 Haziran 2010 günü çoklu organ yetmezliği nedeniyle 13.35'te hayatını kaybetti.
ESERLERİ
Uzak Komşu Rusya’dan Gezi Notları (1967) – Gezi notları
Mustafa Kemal’in Saati (1969) – Belgesel yazılar
Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (2 cilt, 1973/1975) – Roman
Güzel Amerikalı (1976) – Gezi notları
Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976) – Gezi notları
Yeni Krallar, Yeni Soytarılar (1976) – Belgesel yazılar
Ağlamak ve Gülmek (1982) – Belgesel yazılar
Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984) – Belgesel yazılar
Görülmüştür (1986) – Belgesel yazılar
Ziverbey Köşkü (1987) – 12 Mart dönemi tutukluluğu anıları
Japon Gülü (1988) – Gezi notları
Enel Hakk’ın Hakkı – Cumhuriyet gazetesinde çıkmış, Alevi-Sünni konularında yazılmış çarpıcı yazıları içermektedir. Bazı Bektaşi Fıkraları ile okuyucu eğlenerek bilgilendiriliyor.
İskele Sancak Sol – Sağ – Şeriat
Düşünüyorum Öyleyse Vurun
Sovyetler, İran, Amerika İzlenimleri (1976), Yeni Kırallar, Yeni Soytarılar (1976), Ağlamak ve Gülmek (1982), Düşünüyorum Öyleyse Vurun (1984), Görülmüştür (1986), Ziverbey Köşkü (anı, 1987), Japon Gülü (1988).
İlhan Selçuk Biyografisi...
Hikmet Altınkaynak
Onun biyografisi “Pencere”si gibi hiç kapanmayacak. İlhan Selçuk’a 12 Mart 1971’de ve 21 Mart 2008’de yapılanlar unutulmayacak. Onun geride bıraktığı saygın yaşamı, savunduğu temel düşünceler, Atatürk Cumhuriyeti için, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için verdiği büyük savaşım Türk siyasi yaşamında her zaman saygın yerini koruyacak.
İlhan Selçuk’un biyografisi nasıl yazılmalıydı? Öyle ya, yarım yüzyıl Türk basınında iz bırakan onurlu bir düşünce adamının, bir yazı ustasının biyografisini yazmak ve beğendirmek, çok zor işti. Birçok kişi yazdı, ben de yazdım.
Tanıyanlar bilir, İlhan Abi, iyimser bir kişiydi, engin hoşgörüsüyle ne yazılırsa, nasıl yazılırsa yazılsın, hemen övgülere boğan bir kişiydi.
Üç yıl önce ilk basımı yapılan kitabım “Türk Edebiyatında Yazarlar ve Şairler Sözlüğü”nü daha ilk gün yayınevinde imzalayıp kendine ulaştırmıştım.
Daha sonraki günlerde kendini ziyaretimde sözlük ve sözlükte yer alan biyografisi üzerine düşüncesini sorduğumda, “Onca bilgiyi ben bile hatırlamıyorum, sen nereden buldun?” diye çalışmamı övmüştü. Sağ olsun, beni sevindirmişti.
Şimdi ben bu biyografiyi nasıl tamamlamalıyım diye düşünüyorum.
Onun daha doya doya yaşayacağı yılları elinden alan kim? Aydınlık saçan “Pencere”sini karartan kim?
İlhan Selçuk’un ilk çalışmalarını ayrı tutarsak, 1962’de Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhami Soysal ve Reşit Eyüboğlu ile birlikte Yön dergisinin kurucuları ve yazar kadrosunda yer aldı.
Aynı yıl Nadir Nadi’nin “Yazılarınızı her gün okuyorum, beğeniyorum, bizimle çalışır mısınız?” önerisi üzerine, kendi deyişiyle “O günden bugüne Cumhuriyet’le etle tırnak oldu”.
Yazı İşleri Müdürü Cevat Fehmi Başkut’un önerisi üzerine köşesine “Pencere” adını verdi.
Ve Pencere, “Aydınlanmanın Penceresi” oldu. A’dan Z’ye herkes bu Pencere’den etkilendi, bu “Pencere”nin eğitiminden geçti. Kısacası İlhan Selçuk, Türkiye’nin bir yol göstericisi, öğretmeni oldu.
Gazetecilikle ilgili çeşitli ödüller aldı. Sivil toplum örgütleri birçok ödül verdi.
Son ödüllerinden ikisi yine onun topluma öğretmen olduğunun kanıtı olarak Mimar Sinan Üniversitesi (2001) ve İstanbul Üniversitesi (2002) tarafından verilen ‘Doktora’ unvanıydı.
İlhan Selçuk, Türkçeyi çok büyük bir ustalıkla kullanan bir yazardı, deneme ustasıydı, romancıydı.
İlhan Selçuk, Yüzbaşı Selahattin Yurtoğlu’nun (1894-1921) anılarından yola çıkarak, Kurtuluş Savaşı’nı konu alan bir romana da imza attı. “Yüzbaşı Selahattin’in Romanı”nı yazdı.
Kurtuluş Savaşı’nın anlatıldığı birçok romanda adı geçen Yüzbaşı Selahattin’i anlattı.
İki cilt olan romanda değer yargılarıyla birlikte çöken Osmanlı İmparatorluğu yerine yeni bir imparatorluk kurmak isteyenlerin dramını ve devletin çöküşünü durdurmak isteyen bir asker kuşağının fedakârlık destanını dile getirdi, yakın tarihimizin gerçeklerini sergileyerek, pek çok yönü aydınlanmamış bir döneme ışık tuttu.
Evet, onun biyografisi “Pencere”si gibi hiç kapanmayacak. İlhan Selçuk’a 12 Mart 1971’de ve 21 Mart 2008’de yapılanlar unutulmayacak.
Onun geride bıraktığı saygın yaşamı, savunduğu temel düşünceler, Atatürk Cumhuriyeti için, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü için verdiği büyük savaşım Türk siyasi yaşamında her zaman saygın yerini koruyacak.
Özlemi olan Aydınlık Türkiye’nin kurulması hiçbir biçimde engellenemeyecek…
Güle güle İlhan Abi… Seni her zaman özleyeceğiz…
http://www.dengem.net/ilhan-selcuk-kimdir-ilhan-selcuk-biyografisi-eserleri.html
Cumhuriyet Portal