alish
вυяαq αℓι
Hakan Yaka :evriye gezen iki polis işyerime geldi. Tuvaleti kullanmak istediler. Sonrasında tuvaletten çıkan polis, "Bu sifonun suyunu denizden mi çekiyorsunuz?" diye sordu. Sifonun içinde mavi renk ve güzel koku veren tabletten vardı. Meğer deniz suyunu mavi sanıyormuş!
Memo :: Küçükken telefonla konuşmaya çok meraklıydım. Harçlığımla jeton alıp evimizin iki sokak arkasındaki kulübeden evimizi arar, "Anneciğim seni çok özledim. Babama selam söyle" deyip kapatırdım. Hatta bir keresinde, "Kızınız elimizde. Bakkalın önüne 250 bin lira getirmezseniz onu çöp arabasına veririz" demiştim.
Kerem :: Pazar aksamı evde TV açık magazin programlarından biri izleniyor. Fısıltı gazetesinden haberler diye bir anons üzerine büyükbabam: "Yahu bu fısıltı gazetesi nerede satılıyor.Hiç görmedim ben."
Erdal :: Flash TVde bir alt yazı;
Azrail kadının canını alırken kameralara nasıl yakalandı.. AZ SONRA
Puket :: Tango kursuna gidiyorsanız; Çevrenizdeki herkes el değmemiş yerinizin kalmadığı görüşündedir!
Cem :: Spor sonrası soyunma odasında giyinirken yerde bir g-string buldum. Anlayamadığım, insan donunu nasıl unutur?
Kemal :: Berlin duvarı yıkılmadan önceydi. Duvarın üstünde her dilden barış, özgürlük, demokrasi vs. mesajları yazılıydı. Türkçe yazılı olansa aynen şu idi: "Samsunlu Nuri mala vuramadan dönüyor."
Selin Ateş :: Emel Müftü oğlunun yeni klipi, eski Spice Girls üyesi Emma Butonun "Maybe" kliğinin neredeyse aynısı. Dans eden adamların bizden mi yoksa orijinalinden mi olduğu bile anlaşılamıyor. Açıkçası, klipin aslında geçen EMMA yazısı ile bizim klipteki EMEL çok uyumlu olmuş. Uygun klipi çalmışlar yani. Helal olsun!
Ay Parçası :: Üç Adam ve Bir Bebek filmini bilirsiniz. Hani Tom Selleck'in oynadığı. Bebeğin babasını canlandıran aktör, arkadaşlarına Türkiye'de olduğunu söyleyerek telefon ediyor. Arka planda da fesli adamlar, çarşaflı kadınlar ve develer var!
Suzi :: Muhasebe müdürlüğü pozisyonu için başvuran birinin faksladığı, elle yazılmış CV'den aynen aktarıyorum. Başvuru sahibi kadın; doğum yeri, tarihi, adres gibi bilgilerden sonra direkt konuya girmiş: "Evliyim. Bir çocuğum var ama çocuk bana asla engel değil. Aksine, o benim çalışma azmim! Çok zor şartlar altında büyüdüm. Bu hayatta çok zorluk çektim. Onun için her türlü aksiliğe karşı dirençliyim. Zorluklar beni hiçbir zaman yıldırmadı. Yıldıramaz da. Azimliyim. Bu hayattan daha alacağım çok şey var. Yılmak yok. Yıllardır çalışıyorum. Çalışma hayatının güçlüklerini iyi biliyorum. Adeta bir komanda gibi eğitildim!"
Banu :: Doktorum. Mesleğe ilk başladığım sene bir kadın hasta çocuğunu muayeneye getirmişti. Çocuk üşütmüştü. Kadına, "Çocuğu masaya uzatıp göğsünü aç" dedim. Muayene aletlerimi almak için yan odaya geçtim. Döndüğümde çocuk masaya uzanmıştı ve kadının göğüsleri açıktı!
Şirin :: Doktora yeterlilik sınavlarına hazırlanıyorum. Yetiştirebilmek için bilgisayarda hızlı yazı yazabilmem lazım. Sonunda yolunu buldum. Türk sanat müziği eşliğinde çalışıyorum. Dizüstü bilgisayarımı kanun gibi algılayıp teller (tuşlar) arasında uçuyorum.
Erdal :: * Gizem Özdilli YTLnin açılımı nedir? Sorusuna verdiği cevap;
Yanmayan Türk Lirası (!)
* Kadının Sesi adlı programda babasına kavuşan bir konuğun sevinç çığlıkları;
- ah benim çam yarması babacığım.. çam yarması aslan babacığım benim.. (defalarca)
Cengiz :: Postaya vereceğim 10 sayfadan oluşan evrakların üzerine "Gizli" kaşesi basıyordum. Kaşelemek üzere bir alt sayfayı çevirecekken işaret parmağım yerine aynı elimde duran kaşeyi yaladım!
Arzu.Naz :: Ramazan davulcusu para toplamaya zurnacıyla beraber geldi! Beni asıl şaşırtan ise zurnacının "taleal bedru aleyna" ilahisini çaldıktan sonra "şakşuka"ya geçmesi oldu. O neydi ki öyle?
Hasan Damat :: Ramazan'da bir iftar davetine gittik. Yemekler yendi, çaylar içildi. Kadınlar mutfağa geçti, babamlar da teraviye gitti. Ben evin hafif bunak, tonton ninesi ile başbaşa kaldım. Bana eğilip fısıldayarak, "Sigara içiyor musun yavrum?" diye sordu. Evet cevabını alınca da, "Aman yavrum içme, çok zararlı. Sonra içmeğin ölür, uyanmaz" dedi. Anlamadığımı söyleyince aynı cümleyi tekrarladı. "Teyzecim içmeği ne ki?" dememle bomba geldi: "Çükün yavrum çükün!"
Utku :: Arkadaşlarla İstanbul'a gittiğimizde sabah namazını Eyüp Sultan Camii'nde kılmıştık. Sonra da Eyüp Sultan Hazretleri'nin türbesine gidip dua ettik. Arkadaşlarımızdan biri yeni aldığı dijital fotoğraf makinesiyle camın dışından türbenin iç kısmının fotoğrafını çekti. Düzgün çekip çekmediğini kontrol etmek için fotoğrafa baktığında sadece bembeyaz bir renk olduğunu, içeriden hiçbir şey görünmediğini söyledi. Bunun sebebinin de "nur"dan kaynaklandığını belirtti! Hepimiz hayretle dinliyorduk. Ta ki bir arkadaş, "Bir de flaşı kapatıp denesene" diyene kadar!
Şirin :: Geçen Kurban Bayramı'nın arefe gecesi bana da ilk defa bir telefon sapığı dadandı. Kısık ve isterik bir sesle konuşması o kadar komikti ki, kahkahalar atarak onu konuşmaya zorladım. Yarım saat kadar sonra zavallım dayanamayıp aynı kısık sesle, "Yaa kusura bakma, kontörüm bitiyo. Ben dalga geçmek için aramıştım. Kötü bi niyetim yoktu. Hadi iyi bayramlar" deyip kapatmıştı. Telefon sapığıyla bayramlaşan ilk kişi ben miyim?
Bukets :: Hemşireyim. Bir hasta gecenin üçünde sırtının kaşındığı şikayetiyle gelmişti. Nöbetçi dahiliye uzmanımız da hastanın sırtını iyice kaşıdıktan sonra, "Geçmiş olsun" deyip uğurlamıştı. Böyle hastaya bence de en iyi tedavi yöntemi bu.
Fuat :: Bir arkadaşımla öğlen yemeğindeydik. Garsonlardan biri yan masada oturan bir adama, ''Dışarıdaki beyaz Mercedes sizin mi?'' diye sordu. Adamın verdiği cevap aynen şöyleydi: ''Hayır. Benim arabam kırmızı Toyota Corolla, 2001 model, 1600 motor.''
Ay Parçası :: İnternet kafede google.com'a girecektim. G tuşuna basmamla, "www.genelevler.com.tr" adresi çıktı! Arkadaş herhalde internetten sipariş vermeyi düşünüyordu.
Esin :: İlkokul 3. sınıfa gidiyordum. Annemin öğretmen olan arkadaşı bize gelmişti. Ondan çok korkuyordum çünkü her seferinde beni resmen sözlü yapardı. Ellerimde kaç tane parmak olduğunu sordu. Bunu biliyordum. Hemen cevapladım. Ama ardından gelen soruyla yıkıldım: "Peki ayaklarında kaç parmak var?" Çaktırmadan ayak parmaklarımı oynatarak saymaya çalışmıştım ancak başaramamış ve cevaplayamadım diye de utancımdan kahrolmuştum.
Ayşecik :: Cep telefonunun daha bacak kadar çocukların eline henüz geçmediği yıllar... Annem teyzem ve ben pazar alışverişine çıkmıştık. Teyzemin kızı öğretmen (Şükran Ablam) Derken telefonum çaldı. Teyzemin kızı çağrı atmıştı. Annem arayan kim diye sordu? Bende Şükran ablam dedim. O sırada teyzem hemen telefonu elimden aldı ve ALO ŞUKRAN, BEN TEYZENLERLEYİM DERSİN BİTTİYSE ENİŞTENİN İŞYERİNDE BİZİ BEKLE EMİ GÜZEL KIZIM dedi. Sonra bana telefonu uzatarak al kızım çok yazmasın kapat dedi. ya telefon açık değildiki ve o küçücük bir çağrıydı.
Hülya :: Halam şişman bir kadın. Ağzı neredeyse hiç boş durmaz. Geçenlerde minibüste giderken bana galeta uzattı. İstemediğimi söyledim. Bunun üzerine dumur olmama sebep olan şu sözleri söyledi: "Daha inmeye çok var. Ye de ağzın oyalansın."
Kerem :: Havaların çok sıcak olması nedeniyle evde atlet ve külotla dolaşıyorum. Yine bu vaziyette dolanırkem kimse görmez diye o sırada açık olan balkon kapısının önünden geçtim ve komşuma yakalandım. Durumu kurtarmak için hemen gidip mini beyaz şortumu giydim. Kapının önünden bir daha geçtim. Sonra, "Yanlış gördün, o don değil, şorttu" dercesine salına salına bir tur daha atıp kapıyı kapattım. Şorttu o şooort!
Arzu.Naz :: Hamileliğimin başlarında o kadar duygusaldım ki, otobüste bir adam bana yer verdi diye kendimi çok sıkmama rağmen dayanamayıp oturduğumda hüngür hüngür ağlamıştım.
Didem Ünal :: Geçen hafta anneannem vefat etti. Zamanında dayıma, "Ben ölürsem bana böyle bir mezar yaptır" diyerek mezarlıktaki bir mezarı göstermiş. Tabii vasiyeti yerine getirildi. Şimdi mahallenin yaşlı kadınları da evlatlarına aynı vasiyeti yapmaya başlamış. Üstelik hepsi aynı mezardan istiyormuş!
Elbise, ayakkabı, araba modasını duymuştuk ama mezar modasını ilk kez duyuyoruz herhalde.
Necati:: Kaza yapacağınızı düşünerek size arabayı vermeyen, hırsız girer de sizi keser diye geceleri evde yalnız kalmanıza asla razı olmayan, 1 haftadır ütü yapmadığınız halde ütü açıktır diye gece dışarıya çıkmışken geri dönen, denize gideceği zaman, "Kakam gelirse ne yaparım?" diye düşünüp gitmeden evvel yarım saat kaka yapmaya uğraşan.. Paranoyak bir eşiniz olsaydı ne yapardınız?
Hardgirl :: Babam yeni bir uydu anteni aldı. Çalıştığım için inceleyemedim. Kuzenim benden önce izlemiş. Bir sürü seks kanalı olduğunu söyledi. Akşam babamı erken yatırabilmek için her şeyi yaptık. Yattığına emin olduktan sonra kuzenimle izlemeye başladık. Ancak babam uyumamış. Seslerin nereden geldiğine bakmak için kalkmış. Ayak sesini duyunca kuzenim yatağa kaçtı ve kurtuldu. Bense heyecanla kanalı değiştirmeye çalıştım ama yeni kumanda, daha önce kullanmamışım, değiştirene kadar babam odaya girdi! Ne söyleyeceğimi şaşırdım. O panikle kumandayı bırakıp odama kaçtım! Babam da benim gibi sessiz kalmayı tercih etti. Tabii çok utandım. Birkaç sene önce de Cine 5'i ilk aldığımız günlerde gece Playboy'u izlerken uyuyakalmışım. Babam geç saatlerde su içmeye kalktığında beni görmüş. Uyandırıp televizyonu kapatarak beni yatağıma yollamıştı. Babam muhtemelen küçük kızının sapık olduğunu düşünüyor.
Demet :: İnanmıyorum! Telefonla konuşurken gaz kaçırdım ve o duydu.
Erkan :: Sabah işyerinde tuvalete girdiğimde tüm kapıların kapalı olduğunu gördüm. Rastgele bir tanesini çaldım. İçeriden gelen cevap: ''Bitmek üzereee!''
Önder :: Beyaz gömlek, siyah kumaş pantolon giymiş, bıyıklı, ''müsait bi yerde inebilir miyim?'' diyenlere ''eyvallah gardaş'' diyen minibüs şoförünün cep telefonun melodisi Avril Lavigne'nin ''My Happy Ending'' adlı parçasıydı. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz?
ipek :: Antalya Anadolu Lisesi'ndeki törenlerde İstiklal Marşı banttan çalınır, öğrenciler de hep bir ağızdan eşlik eder. Cuma okul çıkışı tören yapılıyordu. Müdürün okul kurallarıyla ilgili rutin bağırış çağırışları ile gerilen ortamda beden eğitimi hocası sözü aldı: Rahat! Hazır olll! Dikkaatt! "Yoo Çok Kısa Lan Kıraç Toprak Hiç Para Edermi Lafını ßiLmeyen it ßu Rapi Yermi Kıraç ßir Dünya Hiç demek Öküz gißi Ağırıp Ayı gißi Geğirmek Göt..S. Kıraç.." Öğlen arasında biri teypte Ceza'nın kasetini unutmuş da! Müdür dahil 2500 kişi kopmuştuk.
Özkan Altay :: Kardeşim birkaç yıl önce anneme cep telefonu almıştı. Nasıl kullanması gerektiğini göstermiş ama titreşiminden söz etmemiş. Bir akşam annem evde yalnızken telefon bir odada, sehpanın üzerinde duruyormuş. Annem odaya girmiş. Tam lambayı açacakken bir de bakmış ki telefon ışıkları yanıp söner halde, bir vızıltı çıkararak kendi ekseninde dönüyor. Benim saftirik annem telefonun patlayacağını sanıp dışarı fırlamış! Neyseki alt komşu olaya dahil olup izah etmiş de bizimki yatışmış.
Memo :: Küçükken telefonla konuşmaya çok meraklıydım. Harçlığımla jeton alıp evimizin iki sokak arkasındaki kulübeden evimizi arar, "Anneciğim seni çok özledim. Babama selam söyle" deyip kapatırdım. Hatta bir keresinde, "Kızınız elimizde. Bakkalın önüne 250 bin lira getirmezseniz onu çöp arabasına veririz" demiştim.
Kerem :: Pazar aksamı evde TV açık magazin programlarından biri izleniyor. Fısıltı gazetesinden haberler diye bir anons üzerine büyükbabam: "Yahu bu fısıltı gazetesi nerede satılıyor.Hiç görmedim ben."
Erdal :: Flash TVde bir alt yazı;
Azrail kadının canını alırken kameralara nasıl yakalandı.. AZ SONRA
Puket :: Tango kursuna gidiyorsanız; Çevrenizdeki herkes el değmemiş yerinizin kalmadığı görüşündedir!
Cem :: Spor sonrası soyunma odasında giyinirken yerde bir g-string buldum. Anlayamadığım, insan donunu nasıl unutur?
Kemal :: Berlin duvarı yıkılmadan önceydi. Duvarın üstünde her dilden barış, özgürlük, demokrasi vs. mesajları yazılıydı. Türkçe yazılı olansa aynen şu idi: "Samsunlu Nuri mala vuramadan dönüyor."
Selin Ateş :: Emel Müftü oğlunun yeni klipi, eski Spice Girls üyesi Emma Butonun "Maybe" kliğinin neredeyse aynısı. Dans eden adamların bizden mi yoksa orijinalinden mi olduğu bile anlaşılamıyor. Açıkçası, klipin aslında geçen EMMA yazısı ile bizim klipteki EMEL çok uyumlu olmuş. Uygun klipi çalmışlar yani. Helal olsun!
Ay Parçası :: Üç Adam ve Bir Bebek filmini bilirsiniz. Hani Tom Selleck'in oynadığı. Bebeğin babasını canlandıran aktör, arkadaşlarına Türkiye'de olduğunu söyleyerek telefon ediyor. Arka planda da fesli adamlar, çarşaflı kadınlar ve develer var!
Suzi :: Muhasebe müdürlüğü pozisyonu için başvuran birinin faksladığı, elle yazılmış CV'den aynen aktarıyorum. Başvuru sahibi kadın; doğum yeri, tarihi, adres gibi bilgilerden sonra direkt konuya girmiş: "Evliyim. Bir çocuğum var ama çocuk bana asla engel değil. Aksine, o benim çalışma azmim! Çok zor şartlar altında büyüdüm. Bu hayatta çok zorluk çektim. Onun için her türlü aksiliğe karşı dirençliyim. Zorluklar beni hiçbir zaman yıldırmadı. Yıldıramaz da. Azimliyim. Bu hayattan daha alacağım çok şey var. Yılmak yok. Yıllardır çalışıyorum. Çalışma hayatının güçlüklerini iyi biliyorum. Adeta bir komanda gibi eğitildim!"
Banu :: Doktorum. Mesleğe ilk başladığım sene bir kadın hasta çocuğunu muayeneye getirmişti. Çocuk üşütmüştü. Kadına, "Çocuğu masaya uzatıp göğsünü aç" dedim. Muayene aletlerimi almak için yan odaya geçtim. Döndüğümde çocuk masaya uzanmıştı ve kadının göğüsleri açıktı!
Şirin :: Doktora yeterlilik sınavlarına hazırlanıyorum. Yetiştirebilmek için bilgisayarda hızlı yazı yazabilmem lazım. Sonunda yolunu buldum. Türk sanat müziği eşliğinde çalışıyorum. Dizüstü bilgisayarımı kanun gibi algılayıp teller (tuşlar) arasında uçuyorum.
Erdal :: * Gizem Özdilli YTLnin açılımı nedir? Sorusuna verdiği cevap;
Yanmayan Türk Lirası (!)
* Kadının Sesi adlı programda babasına kavuşan bir konuğun sevinç çığlıkları;
- ah benim çam yarması babacığım.. çam yarması aslan babacığım benim.. (defalarca)
Cengiz :: Postaya vereceğim 10 sayfadan oluşan evrakların üzerine "Gizli" kaşesi basıyordum. Kaşelemek üzere bir alt sayfayı çevirecekken işaret parmağım yerine aynı elimde duran kaşeyi yaladım!
Arzu.Naz :: Ramazan davulcusu para toplamaya zurnacıyla beraber geldi! Beni asıl şaşırtan ise zurnacının "taleal bedru aleyna" ilahisini çaldıktan sonra "şakşuka"ya geçmesi oldu. O neydi ki öyle?
Hasan Damat :: Ramazan'da bir iftar davetine gittik. Yemekler yendi, çaylar içildi. Kadınlar mutfağa geçti, babamlar da teraviye gitti. Ben evin hafif bunak, tonton ninesi ile başbaşa kaldım. Bana eğilip fısıldayarak, "Sigara içiyor musun yavrum?" diye sordu. Evet cevabını alınca da, "Aman yavrum içme, çok zararlı. Sonra içmeğin ölür, uyanmaz" dedi. Anlamadığımı söyleyince aynı cümleyi tekrarladı. "Teyzecim içmeği ne ki?" dememle bomba geldi: "Çükün yavrum çükün!"
Utku :: Arkadaşlarla İstanbul'a gittiğimizde sabah namazını Eyüp Sultan Camii'nde kılmıştık. Sonra da Eyüp Sultan Hazretleri'nin türbesine gidip dua ettik. Arkadaşlarımızdan biri yeni aldığı dijital fotoğraf makinesiyle camın dışından türbenin iç kısmının fotoğrafını çekti. Düzgün çekip çekmediğini kontrol etmek için fotoğrafa baktığında sadece bembeyaz bir renk olduğunu, içeriden hiçbir şey görünmediğini söyledi. Bunun sebebinin de "nur"dan kaynaklandığını belirtti! Hepimiz hayretle dinliyorduk. Ta ki bir arkadaş, "Bir de flaşı kapatıp denesene" diyene kadar!
Şirin :: Geçen Kurban Bayramı'nın arefe gecesi bana da ilk defa bir telefon sapığı dadandı. Kısık ve isterik bir sesle konuşması o kadar komikti ki, kahkahalar atarak onu konuşmaya zorladım. Yarım saat kadar sonra zavallım dayanamayıp aynı kısık sesle, "Yaa kusura bakma, kontörüm bitiyo. Ben dalga geçmek için aramıştım. Kötü bi niyetim yoktu. Hadi iyi bayramlar" deyip kapatmıştı. Telefon sapığıyla bayramlaşan ilk kişi ben miyim?
Bukets :: Hemşireyim. Bir hasta gecenin üçünde sırtının kaşındığı şikayetiyle gelmişti. Nöbetçi dahiliye uzmanımız da hastanın sırtını iyice kaşıdıktan sonra, "Geçmiş olsun" deyip uğurlamıştı. Böyle hastaya bence de en iyi tedavi yöntemi bu.
Fuat :: Bir arkadaşımla öğlen yemeğindeydik. Garsonlardan biri yan masada oturan bir adama, ''Dışarıdaki beyaz Mercedes sizin mi?'' diye sordu. Adamın verdiği cevap aynen şöyleydi: ''Hayır. Benim arabam kırmızı Toyota Corolla, 2001 model, 1600 motor.''
Ay Parçası :: İnternet kafede google.com'a girecektim. G tuşuna basmamla, "www.genelevler.com.tr" adresi çıktı! Arkadaş herhalde internetten sipariş vermeyi düşünüyordu.
Esin :: İlkokul 3. sınıfa gidiyordum. Annemin öğretmen olan arkadaşı bize gelmişti. Ondan çok korkuyordum çünkü her seferinde beni resmen sözlü yapardı. Ellerimde kaç tane parmak olduğunu sordu. Bunu biliyordum. Hemen cevapladım. Ama ardından gelen soruyla yıkıldım: "Peki ayaklarında kaç parmak var?" Çaktırmadan ayak parmaklarımı oynatarak saymaya çalışmıştım ancak başaramamış ve cevaplayamadım diye de utancımdan kahrolmuştum.
Ayşecik :: Cep telefonunun daha bacak kadar çocukların eline henüz geçmediği yıllar... Annem teyzem ve ben pazar alışverişine çıkmıştık. Teyzemin kızı öğretmen (Şükran Ablam) Derken telefonum çaldı. Teyzemin kızı çağrı atmıştı. Annem arayan kim diye sordu? Bende Şükran ablam dedim. O sırada teyzem hemen telefonu elimden aldı ve ALO ŞUKRAN, BEN TEYZENLERLEYİM DERSİN BİTTİYSE ENİŞTENİN İŞYERİNDE BİZİ BEKLE EMİ GÜZEL KIZIM dedi. Sonra bana telefonu uzatarak al kızım çok yazmasın kapat dedi. ya telefon açık değildiki ve o küçücük bir çağrıydı.
Hülya :: Halam şişman bir kadın. Ağzı neredeyse hiç boş durmaz. Geçenlerde minibüste giderken bana galeta uzattı. İstemediğimi söyledim. Bunun üzerine dumur olmama sebep olan şu sözleri söyledi: "Daha inmeye çok var. Ye de ağzın oyalansın."
Kerem :: Havaların çok sıcak olması nedeniyle evde atlet ve külotla dolaşıyorum. Yine bu vaziyette dolanırkem kimse görmez diye o sırada açık olan balkon kapısının önünden geçtim ve komşuma yakalandım. Durumu kurtarmak için hemen gidip mini beyaz şortumu giydim. Kapının önünden bir daha geçtim. Sonra, "Yanlış gördün, o don değil, şorttu" dercesine salına salına bir tur daha atıp kapıyı kapattım. Şorttu o şooort!
Arzu.Naz :: Hamileliğimin başlarında o kadar duygusaldım ki, otobüste bir adam bana yer verdi diye kendimi çok sıkmama rağmen dayanamayıp oturduğumda hüngür hüngür ağlamıştım.
Didem Ünal :: Geçen hafta anneannem vefat etti. Zamanında dayıma, "Ben ölürsem bana böyle bir mezar yaptır" diyerek mezarlıktaki bir mezarı göstermiş. Tabii vasiyeti yerine getirildi. Şimdi mahallenin yaşlı kadınları da evlatlarına aynı vasiyeti yapmaya başlamış. Üstelik hepsi aynı mezardan istiyormuş!
Elbise, ayakkabı, araba modasını duymuştuk ama mezar modasını ilk kez duyuyoruz herhalde.
Necati:: Kaza yapacağınızı düşünerek size arabayı vermeyen, hırsız girer de sizi keser diye geceleri evde yalnız kalmanıza asla razı olmayan, 1 haftadır ütü yapmadığınız halde ütü açıktır diye gece dışarıya çıkmışken geri dönen, denize gideceği zaman, "Kakam gelirse ne yaparım?" diye düşünüp gitmeden evvel yarım saat kaka yapmaya uğraşan.. Paranoyak bir eşiniz olsaydı ne yapardınız?
Hardgirl :: Babam yeni bir uydu anteni aldı. Çalıştığım için inceleyemedim. Kuzenim benden önce izlemiş. Bir sürü seks kanalı olduğunu söyledi. Akşam babamı erken yatırabilmek için her şeyi yaptık. Yattığına emin olduktan sonra kuzenimle izlemeye başladık. Ancak babam uyumamış. Seslerin nereden geldiğine bakmak için kalkmış. Ayak sesini duyunca kuzenim yatağa kaçtı ve kurtuldu. Bense heyecanla kanalı değiştirmeye çalıştım ama yeni kumanda, daha önce kullanmamışım, değiştirene kadar babam odaya girdi! Ne söyleyeceğimi şaşırdım. O panikle kumandayı bırakıp odama kaçtım! Babam da benim gibi sessiz kalmayı tercih etti. Tabii çok utandım. Birkaç sene önce de Cine 5'i ilk aldığımız günlerde gece Playboy'u izlerken uyuyakalmışım. Babam geç saatlerde su içmeye kalktığında beni görmüş. Uyandırıp televizyonu kapatarak beni yatağıma yollamıştı. Babam muhtemelen küçük kızının sapık olduğunu düşünüyor.
Demet :: İnanmıyorum! Telefonla konuşurken gaz kaçırdım ve o duydu.
Erkan :: Sabah işyerinde tuvalete girdiğimde tüm kapıların kapalı olduğunu gördüm. Rastgele bir tanesini çaldım. İçeriden gelen cevap: ''Bitmek üzereee!''
Önder :: Beyaz gömlek, siyah kumaş pantolon giymiş, bıyıklı, ''müsait bi yerde inebilir miyim?'' diyenlere ''eyvallah gardaş'' diyen minibüs şoförünün cep telefonun melodisi Avril Lavigne'nin ''My Happy Ending'' adlı parçasıydı. Nasıl bir ülkede yaşıyoruz biz?
ipek :: Antalya Anadolu Lisesi'ndeki törenlerde İstiklal Marşı banttan çalınır, öğrenciler de hep bir ağızdan eşlik eder. Cuma okul çıkışı tören yapılıyordu. Müdürün okul kurallarıyla ilgili rutin bağırış çağırışları ile gerilen ortamda beden eğitimi hocası sözü aldı: Rahat! Hazır olll! Dikkaatt! "Yoo Çok Kısa Lan Kıraç Toprak Hiç Para Edermi Lafını ßiLmeyen it ßu Rapi Yermi Kıraç ßir Dünya Hiç demek Öküz gißi Ağırıp Ayı gißi Geğirmek Göt..S. Kıraç.." Öğlen arasında biri teypte Ceza'nın kasetini unutmuş da! Müdür dahil 2500 kişi kopmuştuk.
Özkan Altay :: Kardeşim birkaç yıl önce anneme cep telefonu almıştı. Nasıl kullanması gerektiğini göstermiş ama titreşiminden söz etmemiş. Bir akşam annem evde yalnızken telefon bir odada, sehpanın üzerinde duruyormuş. Annem odaya girmiş. Tam lambayı açacakken bir de bakmış ki telefon ışıkları yanıp söner halde, bir vızıltı çıkararak kendi ekseninde dönüyor. Benim saftirik annem telefonun patlayacağını sanıp dışarı fırlamış! Neyseki alt komşu olaya dahil olup izah etmiş de bizimki yatışmış.