- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Şu dünya ne kadar ilginç bir yer.
Aynı fiilin çeşitli versiyonlarına değişik yerlerde rastlamak ne kadar mümkünse, aynı adamın çeşitli varyasyonlarıyla değişik zamanlarda karşılaşmak da o kadar mümkün.
Gazze ve Hocalı bu versiyonların iki iyi örneğidir.
Bu olaylar karşısında ki Bay Tayyip' de; Aynı adamın benzer olaylar karşısındaki iki değişik varyasyonudur.
Biliyor musunuz? Gazze ile Hocalı, birbirine öyle benzer ki şaşarsınız.
Her ikisi de, tarihten gelen hesapları bitmeyen iki sınırdaş toplumdan birinin, daha haksız ve daha saldırgan olduğu katliam örnekleridir.
Gazze' de de, Hocalıda' da yıllar süren ateşkeslerden sonra haftalar süren tek sürüm katliamlar olmuştur.
Gazze' de 1100 Filistinli katledilirken, Hocalı' da 1300 Azeri katledilmiştir.
Gazze' de İsrail' in arkasındaki güç Amerika, Hocalı' da ise Ermenistan' ın arkasındaki güç Rusya' dır.
Her ikisinde de amaç sadece katliam değil, aynı zamanda işgal ve toprak ilhakıdır.
Dünya, her iki katliama da seyirci kalmış ve yalandan da olsa kınamıştır.
Ve bu yalandan kınamalar, her ikisinde de hiç bir olumlu sonuç doğurmamıştır. Vs.vs.
Ne kadar da benziyorlar birbirlerine değil mi?
Ama acaba hep benziyorlar mı?
Bence bazı farklarda var.
Mesela, Gazze' de İsrail, sivilleri havadan vurarak toplu halde imha ederken; Hocalı' da Ermeniler, sivilleri teker teker katlederek kasaplık etmeyi tercih etmişlerdir.
Bir diğer fark, Gazze' de olanlar için Türkiye' de ortalığa düşmüş ve azimle Gazze' lileri savunan(?) bir Başbakan varken, Hocalı' da olanlar için fazla bir tepki gösteren çıkmamıştır.
Hatta bu Başbakan, sırf Gazze' yi yeterince savunmasına izin verilmediği için Davos' a bir daha gitmeyeceğini bile ilan etmiştir.
Ancak gene aynı Başbakan, aynı Davos' a giderken Davos' ta, ermeni kasabı Koçaryan ile görüşeceğini beyan etmiştir.
Sonrasındaysa Gazze' de olanlar için Davos' ta skandal çıkarmış, hatta eşi Emine Erdoğan Hanım Gazze için hüngür hüngür ağlamıştır.
Ama aynı hanımefendi Allah bilir Hocalı' nın adını bile duymamıştır.
Zaten Bay Tayyip, Hocalı Katliamının 17. yıldönümü olan 25-26 Şubat 2009 tarihlerinde Hocalı Katliamı hakkında iki cümleyle de olsa "bir başsağlığı" bile dilemedi.
Ama aynı tarihlerde üzerinde kendisine ait; One Minute (Van minıt) sözlerinin yazılı olduğu Tişörtler, seçim meydanlarında halka dağıtılmaktaydı.
Ve sonuç, Gazze ' de ölenler Arap; Hocalı' da ölenlerse Türk' tür.
Sonuç, Başbakan;' ın kendini kime daha yakın gördüğü, kimin için ağladığı, kendini hangi kimliğe ait hissettiği ile yakından ilgilidir.
Bu hissiyatın; Giyimle, kuşamla ve söylemle aldığı şekiller ortadadır.
Bu noktada biz Başbakan' dan Gazze' de olanlara tepkisiz kalmasını istemedik.
Sadece istedik ki; Gazze için verdiği mücadelenin hiç olmazsa çeyreğini de, Azeri Türkü için versin.
İstedik ik; Azeri Türk' ünü senede bir günde olsa, hatırlasın.
Üstelik ondan Davos' ta yaptığı gibi fırtınalar estirmesini bekleyen de yoktu.
Bir küçük başsağlığı, bir küçük hatırlama bile yeterli olacaktı.
Ama olmadı. Olamadı.
Yazıklar olsun diyemeyene, yazıklar olsun yapamayana
Ayça SEZER
Aynı fiilin çeşitli versiyonlarına değişik yerlerde rastlamak ne kadar mümkünse, aynı adamın çeşitli varyasyonlarıyla değişik zamanlarda karşılaşmak da o kadar mümkün.
Gazze ve Hocalı bu versiyonların iki iyi örneğidir.
Bu olaylar karşısında ki Bay Tayyip' de; Aynı adamın benzer olaylar karşısındaki iki değişik varyasyonudur.
Biliyor musunuz? Gazze ile Hocalı, birbirine öyle benzer ki şaşarsınız.
Her ikisi de, tarihten gelen hesapları bitmeyen iki sınırdaş toplumdan birinin, daha haksız ve daha saldırgan olduğu katliam örnekleridir.
Gazze' de de, Hocalıda' da yıllar süren ateşkeslerden sonra haftalar süren tek sürüm katliamlar olmuştur.
Gazze' de 1100 Filistinli katledilirken, Hocalı' da 1300 Azeri katledilmiştir.
Gazze' de İsrail' in arkasındaki güç Amerika, Hocalı' da ise Ermenistan' ın arkasındaki güç Rusya' dır.
Her ikisinde de amaç sadece katliam değil, aynı zamanda işgal ve toprak ilhakıdır.
Dünya, her iki katliama da seyirci kalmış ve yalandan da olsa kınamıştır.
Ve bu yalandan kınamalar, her ikisinde de hiç bir olumlu sonuç doğurmamıştır. Vs.vs.
Ne kadar da benziyorlar birbirlerine değil mi?
Ama acaba hep benziyorlar mı?
Bence bazı farklarda var.
Mesela, Gazze' de İsrail, sivilleri havadan vurarak toplu halde imha ederken; Hocalı' da Ermeniler, sivilleri teker teker katlederek kasaplık etmeyi tercih etmişlerdir.
Bir diğer fark, Gazze' de olanlar için Türkiye' de ortalığa düşmüş ve azimle Gazze' lileri savunan(?) bir Başbakan varken, Hocalı' da olanlar için fazla bir tepki gösteren çıkmamıştır.
Hatta bu Başbakan, sırf Gazze' yi yeterince savunmasına izin verilmediği için Davos' a bir daha gitmeyeceğini bile ilan etmiştir.
Ancak gene aynı Başbakan, aynı Davos' a giderken Davos' ta, ermeni kasabı Koçaryan ile görüşeceğini beyan etmiştir.
Sonrasındaysa Gazze' de olanlar için Davos' ta skandal çıkarmış, hatta eşi Emine Erdoğan Hanım Gazze için hüngür hüngür ağlamıştır.
Ama aynı hanımefendi Allah bilir Hocalı' nın adını bile duymamıştır.
Zaten Bay Tayyip, Hocalı Katliamının 17. yıldönümü olan 25-26 Şubat 2009 tarihlerinde Hocalı Katliamı hakkında iki cümleyle de olsa "bir başsağlığı" bile dilemedi.
Ama aynı tarihlerde üzerinde kendisine ait; One Minute (Van minıt) sözlerinin yazılı olduğu Tişörtler, seçim meydanlarında halka dağıtılmaktaydı.
Ve sonuç, Gazze ' de ölenler Arap; Hocalı' da ölenlerse Türk' tür.
Sonuç, Başbakan;' ın kendini kime daha yakın gördüğü, kimin için ağladığı, kendini hangi kimliğe ait hissettiği ile yakından ilgilidir.
Bu hissiyatın; Giyimle, kuşamla ve söylemle aldığı şekiller ortadadır.
Bu noktada biz Başbakan' dan Gazze' de olanlara tepkisiz kalmasını istemedik.
Sadece istedik ki; Gazze için verdiği mücadelenin hiç olmazsa çeyreğini de, Azeri Türkü için versin.
İstedik ik; Azeri Türk' ünü senede bir günde olsa, hatırlasın.
Üstelik ondan Davos' ta yaptığı gibi fırtınalar estirmesini bekleyen de yoktu.
Bir küçük başsağlığı, bir küçük hatırlama bile yeterli olacaktı.
Ama olmadı. Olamadı.
Yazıklar olsun diyemeyene, yazıklar olsun yapamayana
Ayça SEZER
KAYNAK