İftar sevincinin ışıltısı, kömür karasını bile siliyor

-HaKiKaT-

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
22 Haz 2007
Mesajlar
10,386
Reaction score
0
Puanları
0
iftarkomurisi.jpg


Zonguldak Kilimli'de Gelik Arılar madenindeyiz. Yerin derinliklerinde 5 tane kalasın üstüne kurulmuş bir sofradayız. Domates, biber, salatalıktan oluşan bir menü var sofrada. Vaktin gelmesiyle birlikte iftar sevincinin ışıltısı kömür karasını bile siliyor yüzlerden.

Madencilerin iftarına şahit, sofralarına konuk olmak için yerin altına iniyoruz. İnmek o kadar da kolay değil tabii. Önce madenci elbiselerini giyiyoruz. Sonra baretimizin üzerine baş fenerlerini takıyoruz. Tünellerde yolumuzu görebileceğimiz tek ışık bu olacak çünkü. Sonra yürüyerek 500 metre sürecek ilk yolculuğumuza çıkıyoruz tünellerde. Aslında biraz ilerledikten sonra; ne varacağımız yerin ne de geldiğimiz yerin bir önemi kalıyor. Sadece olduğun yer önemli belki de madende. Mesafeler de kayboluyor ne kadar yürüdüğümüzü unutacak kadar. Tünellerde ilerledikçe havanın azaldığını nefes alışverişlerinizden hissedebiliyorsunuz.

Sırada ikinci aşama var. Desendere denilen bir mevkiden bir alt kademeye geçiyorsunuz. İki yüzden fazla basamak indikten sonra madencilerin çalıştığı noktaya ancak gelinebiliyor. Gün boyu baş fenerinin soluk aydınlığında sallanan kazmalarla tüketiliyor saatler. Binlerce yıllık kömür damarları kazma darbeleriyle yıpratılıyor.

Yüzlerce metre aşağıda, en geniş yeri 1 buçuk metre olan tünellerde çalışıyor işçiler. Havalandırma sisteminin taşıdığı havanın bile yeterli gelmediği bir derinlik bu. Akşama kadar daracık yerlerde bazen kömürü kazıyorlar, bazen de kazdıkları yerleri sağlamlaştırıyorlar. Yerin üstünde yapıldığında bile zorlanılacak bu iş , yerin altında bir kat daha zor aslında. Vücudun sınırlarını zorlarken aç kalmak da aslında meşakkati artırıyor.

İftar saati yaklaşıp gün ışıklarını çekerken, her ne kadar güneşin batışını göremesek de yeryüzünün derinliklerinde hazırlıklar başlıyor. Sofralar kuruluyor, iftarlıklar çıkarılıyor. Ailelerin rızıkları için gün boyu çalıştıkları madende rızkı verenin adıyla oruçlar açılıyor. Toprağın altında, karanlıklar içinde rızkını sağlamaya çalışan insanların gözlerindeki ışıltıyla aydınlanan iftar sofrasından selamımızı verip ayrılıyoruz. Yeryüzüne çıkarken aşağıda bir şeyleri bıraktığımızı fark ediyoruz. Artık ne sıcaktan şikâyet etmek var oruç için, ne de susuzluktan. Zorluklar içinde tutulan orucu görünce, orucun bizi de tutması için edilen dualara "amin" demekten başka bir şey geçmiyor içimizden. Oruç, belki de bu yüzden güzel...


İSA ŞİMŞEK, SELMAN EŞTÜRKLER
Zaman
04 Eylül 2008, Perşembe
 
çok güzel bi duygu yakalanmış
emeğine sağlık
 
Geri
Üst