Tayyip Erdoğan, Katar ziyareti öncesi gazetecileri cevaplarken,
Başbuğ’a cevap olarak “Bizim de moralimiz bozuluyor” demiş.
İcranın başı ve problemlerin çözüm yeri olduğunu unuttu mu dersiniz?
Sabreden derviş pozisyonu TSK’ye yakışıyor mu derseniz, eli mahkum.
Medya işi öyle noktaya getirdi ki, konuşsalar bir dert, sussalar gönül razı değil.
Ümraniye soruşturması, TSK’nin etrafına dikenli tel çekerek ilerlerken,
hazine teşvikli Taraf taciz atışını sürdürüyor. Yandaş medya dünden hazır.
Her biri işin ucundan tutup, sakız gibi uzatıyor. İktidar sessiz. Yapılan
“demokrasi” gereği demeye getiriyor o tavır. Demokrasinin sınırı ise
“benim gibi düşünüyorsanız, sizi desteklerim” anlayışı.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un son açıklamasının yankısı zamanla ortaya çıkacak.
Kimine göre “tehdit”, kimine göre “olması gerekli” o açıklamaları millet bekliyor.
TSK mensupları, asılsız ihbar mektupları ile göz altına alınıp, terör örgütü
üyesi olmak iddiası ile suçlanırken, arka arkaya darbe planları gündeme düşüyor.
Sivil irade başörtüsü siyasetini asker üzerinden sürdürüyor. Her şartta, olup
bitenin sorumlusu apoletli.
Ellerindeki belge ve bilgiyi açıklamaları için son sınır ne?
“Askerimin moralini bozanla savaşırım” cümlesi muhataplarını sindirir mi derseniz,
edepsizliği ele alanlar o cümlenin anlamını sökecek zekada değil.
Genel Kurmay sustukça, başkalarını göreve davet ettikçe, irtifa kaybettiğini görmeli.
Askerin moralini bozanla savaşmak, önce iktidarın görevi. Milletin parasının teşvik
için kullanıldığı ortamda, iktidar seyrediyor. Zaman ilerledikçe, çamur ticareti
yapanlar da muhatap konumuna geliyor.
“Sınır aşılırsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız”
diyor Başbuğ. Sınır mı kaldı?
Daha ne bekliyorlar? TSK’nin sabrı, şerefli subaylarının intiharı ile sınanırken,
bilinenler her ne ise anlatılmalı. “Halkı bilgilenmek” darbeden sayılmaz.
Başbuğ+un “açıklarız” demesini, iktidarın görevini yapması için rest olarak
görmek gerekir. Yandan çarklı, hazineden teşvikli, “sahibin sesi”, açıkla diyor.
Milletin ordusu, yedi düvelin stratejik, saldırgan planına karşı nefsi müdafaaya
geçmiş pozisyonda, AKP iktidarına “görevini yap” diyor. Anlaşılan o belgelerin
bir kısmı, kendileri ile paylaşılmış.
“Keşke olmasaydı” diye, gergin ortamı gevşeten Başbuğ nerde,
mazlum konumuna yatan Başbakan nerde?
Neval Kavcar
İcranın Başı Kim? - Neval Kavcar - Makaleler - Sonsayfa Haberler Son Dakika
Başbuğ’a cevap olarak “Bizim de moralimiz bozuluyor” demiş.
İcranın başı ve problemlerin çözüm yeri olduğunu unuttu mu dersiniz?
Sabreden derviş pozisyonu TSK’ye yakışıyor mu derseniz, eli mahkum.
Medya işi öyle noktaya getirdi ki, konuşsalar bir dert, sussalar gönül razı değil.
Ümraniye soruşturması, TSK’nin etrafına dikenli tel çekerek ilerlerken,
hazine teşvikli Taraf taciz atışını sürdürüyor. Yandaş medya dünden hazır.
Her biri işin ucundan tutup, sakız gibi uzatıyor. İktidar sessiz. Yapılan
“demokrasi” gereği demeye getiriyor o tavır. Demokrasinin sınırı ise
“benim gibi düşünüyorsanız, sizi desteklerim” anlayışı.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un son açıklamasının yankısı zamanla ortaya çıkacak.
Kimine göre “tehdit”, kimine göre “olması gerekli” o açıklamaları millet bekliyor.
TSK mensupları, asılsız ihbar mektupları ile göz altına alınıp, terör örgütü
üyesi olmak iddiası ile suçlanırken, arka arkaya darbe planları gündeme düşüyor.
Sivil irade başörtüsü siyasetini asker üzerinden sürdürüyor. Her şartta, olup
bitenin sorumlusu apoletli.
Ellerindeki belge ve bilgiyi açıklamaları için son sınır ne?
“Askerimin moralini bozanla savaşırım” cümlesi muhataplarını sindirir mi derseniz,
edepsizliği ele alanlar o cümlenin anlamını sökecek zekada değil.
Genel Kurmay sustukça, başkalarını göreve davet ettikçe, irtifa kaybettiğini görmeli.
Askerin moralini bozanla savaşmak, önce iktidarın görevi. Milletin parasının teşvik
için kullanıldığı ortamda, iktidar seyrediyor. Zaman ilerledikçe, çamur ticareti
yapanlar da muhatap konumuna geliyor.
“Sınır aşılırsa bildiklerimizi halkla paylaşmaya başlayacağız”
diyor Başbuğ. Sınır mı kaldı?
Daha ne bekliyorlar? TSK’nin sabrı, şerefli subaylarının intiharı ile sınanırken,
bilinenler her ne ise anlatılmalı. “Halkı bilgilenmek” darbeden sayılmaz.
Başbuğ+un “açıklarız” demesini, iktidarın görevini yapması için rest olarak
görmek gerekir. Yandan çarklı, hazineden teşvikli, “sahibin sesi”, açıkla diyor.
Milletin ordusu, yedi düvelin stratejik, saldırgan planına karşı nefsi müdafaaya
geçmiş pozisyonda, AKP iktidarına “görevini yap” diyor. Anlaşılan o belgelerin
bir kısmı, kendileri ile paylaşılmış.
“Keşke olmasaydı” diye, gergin ortamı gevşeten Başbuğ nerde,
mazlum konumuna yatan Başbakan nerde?
Neval Kavcar
İcranın Başı Kim? - Neval Kavcar - Makaleler - Sonsayfa Haberler Son Dakika