AntidepresaN
New member

İbretlik Fotoğraf
AKP Hükümeti’nin teslimiyetçi politikaları, AB’nin komiserlerinin de başını döndürdü. Kendini sömürge valisi sanan basit komiserler bile, artık küstahlığın sınırlarını aşıyor. Bu hazin durumun en son örneği dün yaşandı. AB komiseri Rehn, bacak bacak üstüne atarken, yanında oturan Milli Eğitim Bakanı Çelik, başını öte yana çevirmekle yetindi.
Vatanseverleri yese doymayacak!
BakanlIktakİ cemaatçi kadrolaşmasıyla ünlenen Çelik, yanında oturan AB komiserine haddini bildirmek bir yana, milliyetçi ve ulusalcılara dil uzatmayı tercih etti. AB’ye karşı propaganda yapılmasını suçmuş gibi eleştirerek şaşkınlık uyandıran Çelik, muhalefet liderlerine de “Türkiye’nin de Merkel ve Sarkozy’leri var!” göndermesi yaptı.
Size müstehaktır...
AB komiseri Rehn’in bu pozu, Türkiye’yi ve onu yönetenleri nasıl gördüğünü çok iyi anlatıyor. Aslında bu tavırdan kendisi de rahatsız olan Bakanı Çelik, bunu gizlemek için başka yöne bakmakla yetindi.
Bu resmin çekildiği toplantının, Türk çocuklarına AB’yi sevdirme amaçlı bir yarışmanın ödül töreni olması ise ayrıca anlamlıydı. Bakan Çe-lik’in düştüğü durum, “Siz buna müstehaksınız” yorumlarına yol açtı.
Mütareke yılları gibi
Türkiye’yi müstemleke valisi gibi ziyaret eden AB yetkilileri, teslimiyet süreci kesilmesin diye AKP iktidarını sahiplenirken, yargıyı tehdit etmeyi de sürdürüyor
AKP iktidarı süresinde ülkenin üniter yapısına darbe vuracak her türlü tavizi koparan Avrupa Birliği’nin, kapatma davasının ardından hükümete olan desteği artıyor. Tıpkı mütareke yıllarında olduğu gibi; teslimiyet süreci kesilecek paniğiyle AKP’nin avukatlığını üstlenen AB yetkililerinin, yerli işbirlikçileriyle birlikte hedef tahtasına oturttukları bağımsız yargıya yönelik saldırılarının da ardı arkası kesilmiyor. Bir televizyon kanalında soruları cevaplayan AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, AKP hakkındaki kapatma davasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Rehn, “İstanbul’da AKP’nin şeriat yasasını savunmadığını aslında sağır sultan bile biliyor. Böyle bir çağda bunu herkes bilebilir. Yargının işini yapmasını bekleyeceğiz” dedi.
Yine talimat yağdırdı
AB’nin, AB değerlerini ve hukukun üstünlüğünü desteklediğini söyleyen Rehn, “Türk demokrasisinin dur-kalk şeklinde yürümemesini istiyoruz; geçmiş yıllarda olduğu gibi. Daha fazla istikrar bekliyoruz. Daha fazla siyasi diyalog ve uzlaşı gerekiyor. Sivil toplum etkisi gerekiyor” ifadesini kullandı. Bereket’in, “Anayasa Mahkemesi eğer AKP’yi kapatma kararı alırsa, partinin kapatılması Türkiye’nin AB sürecini olumsuz etkiler mi?” sorusuna Rehn, “Şimdi çok tahminlerde bulunmamak lazım. Varsayımlara bağlı düşünmemek lazım. Türk Anayasası’nın da maddelerine saygı duyulması gerekiyor” karşılığını verdi.
Türkiye’ye gözdağı verdi
Davayla ilgili endişeleri olduğunu ifade eden AB’nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Rehn, şöyle devam etti: “Şüphesiz kaygılıyım. Türkiye’deki gelişmelere kayıtsız kalamayız. Burada gelecekte AB üyesi olabilecek bir ülkeden bahsediyoruz. Böyle bir yükümlüğümüz var. Türkiye’deki gelişmeleri izlemek görevimiz. Biz herhangi bir partinin yanındayız ya da değiliz diyemeyiz. Biz demokrasinin üstünlüğünü benimsiyoruz. Biz temel Avrupa değerlerini savunuyoruz, hukukun üstünlüğünü destekliyoruz. Biz herhangi bir partinin yanındayız diye birşey yok.”
Mondros ve Sevr dönemi
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşmasının yapıldığı dönemler ’mütareke yılları’ olarak tarihe geçmiştir. Bu dönemde, yapılan anlaşmalarla, vatan toprakları işgal edilmiş, ülke boydan boya düşmanlar arasında pay edilmişti. Artık ülkede müstemleke valileri görev yapıyordu. Verilen emirlerle, Türkler katlediliyor, sahip olduğu değerler ellerinden alınıyordu. Türklerin ağır zulümle karşılaştığı bu dönemde, tam anlamıyla ülke teslim olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı Kurtuluş Savaşı ile, bütün bu yaşananlara son verilmişti. Böylece müstemleke valileri Türk topraklarını terketmişti.
Barolardan Şahin’e büyük tepki
Türkiye Barolar Birliği (TBB) YÖnetim Kurulu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in , Olli Rehn’e hukuk reformu strateji planı taslağı sunmasına tepki gösterdi. TBB Yönetim Kurulunun açıklamasında, Şahin’in, Rehn’e İngilizce olarak “Hukuk Reformu Strateji Planı Taslağı” sunduğunu gazetelerden öğrenildiği kaydedildi. Açıklamada, şöyle denildi: “Yine gazetelerden, bu taslağın yalnızca Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, başsavcılar, adalet komisyonu başkanları ve bakanlığın üst düzey bürokratlarıyla yakın günlerde tartışılacağı öğrenilmiştir. Bu durum, Türk yargı sisteminde vahim bir gelişmenin habercisi olarak değerlendirilmiştir.”
Dayatmacılar, AKP’yi böyle desteklemişlerdi
BARROSSO:
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, kapatma davasıyla ilgili şunları söylemişti:
* AKP hakkında açılan kapatma davası, Avrupa açısından sıradan ve normal olmayan, garip bir davadır.
* Dava beni ve tüm Avrupa’yı şaşırttı.
* Ortada AB standartlarına karşı bir gelişme varsa buna kayıtsız kalamayız.
* Demokratik yollarla seçilmiş; en çok oy alan ve parlamentoda çoğunluğu bulunan parti hakkında kapatılma davası açıldığını duyduğumuzda tabii ki şaşırdık ve endişelendik.
LAGENDİJK:
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma Parlamento Komisyonu (KPK) Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Amerikan Türk Konseyi’nin “Türkiye, AB ve ABD: 2009’daki Zorluklar” konulu panelinde ve Türkiye ziyaretinde kapatma davasıyla ilgili şu ifadeleri kullanmaştı.
* AB, kapatma davasına karşı.
* Dava hukuksal değil politik.
* Belki ağır bir ifade olacak ama, yapılan, yargısal darbeyle partinin kapatılmaya çalışılması.
* Yasal yöntemlerle bir partiyi susturmaya çalışıyorlar.
SOLANA:
AB Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana ise kapatma davası hakkında şu ifadeleri kullanmıştı.
* Demokrasilerde parti kapatmak, normal bir şey değil.
* AKP’nin kapatılması ilişkilere darbe vuracaktır.
* Anayasa Mahkemesi kararını verirken makul ve mantıklı olmak zorunda.
* AKP’nin kapatılması Türkiye ile AB arasındaki ilişkileri üzerinde “çok kötü sonuçlar” doğurabilir.
* Siyasi partilerin kapatılması normal bir şey değil.
Laubali Jouyet de akıl vermeye kalktı
Hiç ciddiye almadığı Ankara’daki Türkiye-AB toplantısına 2 saat geç gelen Fransa’nın Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Sekreteri Jean-Pierre Jouyet de AKP’nin kapatma davasıyla ilgili Türkiye’ye telkinlerde bulundu. Geçen ay yapılan resmi görüşmeye de katılmayan Jouyet, NTV ile yaptığı söyleşide, “Bizler, Türkiye’deki hukuk devletine saygılı davranmalıyız ve ayna zamanda da buradaki seçim sonucunu dikkate almalıyız, Türk halkının çoğunun iradesini dikkate almalıyız” dedi.
Çelik, Milliyetçilere saldırdı
Milli Eğitim Bakanı Çelik, Türkiye’nin AB’ye girmemesi için propaganda yapan ulusalcılara sert tepki gösterdi
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ulusalcıların, Avrupa Birliği’ne girilmemesi için propaganda yaptıklarını söyledi. İlki geçen yıl gerçekleştirilen Liselerarası Avrupa Bilgi Yarışması’nın ödül töreni Dedeman Otel’de yapıldı. Avrupa Birliği Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oli Rehn’in de katıldığı törende bir konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Çelik, ulusalcıları hedef aldı. AB toplumunun Türkiye’ye karşı peşin hükümlerinin bulunduğuna işaret eden Çelik, şunları söyledi: “Bazı Ulusalcı kesimler AB’ye girilmemesi ile ilgili propaganda yapıyor. Nedir propaganda? AB’ye girersek, kendi benliğimiz kaybederiz diyorlar. AB’ye giren ülkelerin hiçbiri Fransa olsun, İngiltere olsun, Almanya olsun hiç biri bayrağı, dini, dilinden vazgeçti mi?”
Sarkozy’ler, Merkeller var
AB’ye girdikten sonra kurallarını yerine getirmeme gibi bir durumun olamayacağını söyleyen Çelik, AB’de de Sarkozy, Merkel gibi birbirinden farklı düşünceleri olan liderler olabileceğini söyledi. AB’deki ülkelerin liderlerinin farklı düşünceler içerisinde olabileceğini söyleyen Çelik, “Türkiye’de de Merkel ve Sarkozy’ler var” diyerek muhalefet liderlerine atıfta bulundu. Çelik, AB standartlarına ulaşılması yönünde atılan adımların Türkiye’yi AB ülkelerinin gelişmişlik seviyesine getireceğini söyleyerek, “Bundan sonra bizi AB’ye almasalar da bir sorun olmaz” dedi.
Kaynak