- Katılım
- 22 Haz 2005
- Mesajlar
- 13,353
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Mirac Mucizesi
İslam bir mucize dini değildir. Söylentilerden kaçınan ve Kuranı Kerim´i esas olarak kabul eden tüm İslami yorumcular için bu böyledir. İslam´a dikkatle ve saygıyla yaklaşan batılı araştırmacılar için ise, Hz. Muhammed kendi sözüyle normal bir insandır ve Allah, Hz. Muhammed´e üstün bir güç vermemiş ve doğaüstü bir olay yaratmamıştır, bu yüzden İslam Peygamberi büyük bir başarının insan sahibidir. Dehasını kullanarak, zekası, sabrı ve iradesiyle bir dünya dini yaratmıştır. Ama İslam´ın temel taşlarından birisi olan Mirac olayı, bu çizgiden taşar. Çünkü mucizevi bir olaydır ve Kuran´da da kısa da olsa yer alır.
Hz. Muhammed´in, Hicret´ten önce 619 yılının Recep ayının 17. Pazartesi gecesi Mirac´a çıktığı kabul edilir. Taif kentinden dönüşünde, Mut´im bin Adiyyin´in koruması altında Mekke´ye gelmiş ve o Pazartesi gecesinde amcası Ebu Talib´in kızı Ümmühinin´in evinde yatsı namazını kıldıktan sonra uyumuş ve o sırada Mirac olayı gerçekleşmiştir. Olayın başlangıcını Hz. Muhammed şöyle anlatır;
"Evin damı aniden yarıldı ve Cebrail gelerek göğsümü açtı, zemzemle yıkadı sonra içinde hikmet ve iman dolu bir altın tas getirih kalbime boşalttı ve kapattı. Beraberinde Burak vardı, ona bindim. Burak adımını gözünün görebildiği en son noktaya atan, güneşe benzer, şimşek ve ışık gibi çakıp giderdi. Cebrail´le barebar Beyti Makdis´e "mukaddes" vardım ve namaz kıldım. Bütün peygamberler de benimle beraber kıldılar. Sonra yüce makamlara çıkacak Mirac kuruldu." Beyti Makdis yani Mescidi Aksa´nın (Şu anda Kudüs´de Ömer Camii) içinde Muallak Taşı adı verilen ve havada asılmış gibi duran dev bir kaya vardır.
İkisi gizli, ikisi ortada dört ırmak
Hz. Muhammed ve Cebrail bu kayanın üstünden göklere doğru yükselirler ve yedi kat gökyüzünü teker teker aşarlar. Hz. Muhammed, birinci kat gökyüzünde Adem Peygamber´le, ikincisinde İsa ve Yahya Peygamberler´le, üçüncüsünde Yusuf Peygamber´le, dördüncüsünde İdris Peygamber´le, beşincisinde Harun Peygamber´le, altıncısında Musa Peygamber´le ve yedinci kat gökyüzünde İbrahim Peygamber´le görüşür ve sonra Cebrail, Hz. Muhammed´i Sidrei Münteha´ya çıkarır. Hz. Muhammed burada Cebrail´i gerçek ve asıl şekliyle görür. Daha önce de, Peygamberlik müjdesi geldiğinde, Cebrail´i Ceyad denen yerde, tüm ufku kaplayan ve rengarenk 600 açık kanadı olan bir melek olarak görmüş ve secdeye kapanınca, Cebrail yine insan şekline dönüşmüş ve Peygamber´in alnına yapışan toprakları eliyle temizlemişti. Hz. Muhammed, Mirac´ın sonrasını şöyle anlatır;"Sonra Sidrei Mühteha´ya çıkarıldım, orası da bana gösterildi. Burası Allah´ın emriyle aydınlatılmıştı, renk renk ışıkları tarif edilecek gibi değildi. Yerden göğe, gökten yere heryerin merkeziydi. Sidre Ağacı´nın meyvesi olan ´Nebak´ Hacer´in testileri gibiydi ve yaprakları fil kulağına benziyordu. Orada ikisi gizli, ikisi açıkta dört ırmak akıyordu. Cebrail içten akan ırmakların cennet, dıştan akanların Nil ve Fırat olduklarını söyledi" Cebrail, Hz. Muhammed´e ayrıca burasının insanoğullarının tüm eylemlerinin burada son bulduğunu, Sidre´ni ruhların karargahı olduğunu, buradan dünyaya indiklerini ve geri döndüklerini ve böylece bir iniş-çıkış dönemini tamamladıklarını belirtti.
Burak´dan sonra Refref
Hz. Muhammed anlatmaya devam ediyor; "Sonra Beyti Mamur gösterildi, burayı hergün yetmiş bin melek ziyaret ediyordu, o arada bana şarap, süt ve bal dolu üç kase ikram edildi, ben sütü aldım, o zaman Cebrail; bana ´Süt senin ve ümmetinin üzerinde olduğu İslam yaradılışını simgeliyor, sütü alman doğruydu, şarabı alsaydın ümmetin sapıklıkta olacaktı." dedi." Hz. Muhammed burada Burak´tan iner ve "Refref"e biner, Cebrail Hz. Muhammed´i Refref´in meleğine teslim eder ve Peygamber´e veda eder; Peygamber ona kendisiyle beraber gelmesini teklif edince; "İmkansız, buradan öteye bir adım bile gidemem; eğer gidersem yanıp kül olurum, ilerlemek elimde değildir. Tanrı´nın seni yanına davet etmesinin nedeni, kendi ayet ve kanıtlarını sana göstermek içindir." der ve kendi yeri olan Sidre´de kalır. Hz. Muhammed, Refref Meleği ile birlikte Refref´e biner ve yedi göğün ötesine, dışındaki bir mekanı yükselir ve sesler işitir, yazı ve kalem hışırtıları gelmektedir. Miracname yazarlarından Muhiddin Arabi bundan sonrasını şöyle anlatır; "Allah, burada Levhi Mahfuz´a nelerin yazılacağını ve kullarına nelerin gönderileceğini belirtiyor ve melekler not alıyorlar. Allah burada, Peygamber´i nura batırıp çıkardı ve yalnız bıraktı, Refref Meleği geride kalmıştı, Hz. Muhammed onu göremeyince heyecanlandı ve korkarak adeta transa girdi. Yazı yazan kalemlerin hışırtısı, kendinden geçirecek kadar onu etkilemişti. Allah, ona burada daha önce bilmediği ve ancak Vahiy yoluyla öğrettiği ilmi, burada bizzat verdi. Hz. Muhammed, o anda bir ses duyar; "Ya Muhammed, dur, yürüme, Rabbin namaz kılıyor." Paygamber ürker ve "Rabbim mi namaz kılıyor?" diye düşününce ses cevap verir; "Evet, melekleriyle beraber namaz kılan O´dur." O zaman Hz. Muhammed, Allah´ın namaz kılmasındaki amacı anlar ve günde beş vakit namaz emrini alarak, sabah olmadan dünyaya döner ve hemen Kabe´ye gider. Hacerül Evsed´i tavaf ederek evine döner. Mirac, geleneksel İslam inancında Hz. Muhammed´in bedensel yani fiziksel olarak yaptığı bir yolculuktur. İslam düşünürlerinin hemen tamamı, ayet ve hadisleri referans göstererek bunu kabul ve iddia ederler. Görüldüğü gibi, Hz. Muhammed bir gece içinde akılalmaz bir yolculuğu yine akıldışı bir hızla yapmıştır. Mekke´den yola çıktıktan sonra ilk durak Kudüs´tür, yolculuk Burak adlı bir vasıtayla yapılır. Burak, Arapça´daki "Baraka" yani "şimşek" sözcüğünden türemiş, devamlı çakıp, sönen anlamındadır. Öyleyse Hz. Muhammed, ışık hızında hareket eden birşeye binmiştir; yani Burak bu hıza sahip bir aracın adı olabilir. Bir an için Burak´ın bir hayvan ya da bazı İslam kaynaklarında yazdığğ gibi at olduğunu varsaysak bile, böylesine bir hıza sahip bir canlının üzerinde kimsenin duramayacağı, tüm bedenin hücrelerine kadar yokolacağını düşünmemiz gerekir. Bu nasıl bir hızdır? Bu hız, dünya hızının üst sınırı olan saatte 700-800 km´nin üzerinde olsa dahi, Burak´la salt Kudüs´e değil, yedi kat göklere gidildiği için yine anlamsızlaşır. Ve üstüne üstlük bir atla uzaya çıkılamaz, hele bir de inançlara göre o insan fizik bedeninde ise...
Işık hızıyla yolculuk
Işık hızının yarısında veya yakın bir hızda uçabilen bir aracın, UFO örneklerinde olduğu gibi ivmenin negatif etkisini ortadan kaldırarak, yerçekimini yok edecek özel bir araç olması gerekir. Yani bu yolculuk yani Mirac, fizik bedenle yapılmışsa ve bir gecede akıldışı uzaklıklara gidildiyse, ortada olağanüstü bir uzay aracının olması gerekir. Bir araç daha var; Refref; bu sözcük Arapça "Döşek" anlamındadır, öyleyse Burak´ın belli bir kapasitesi, sınırı olmalıdır ki Refref´e geçilir. Benzer örneklere UFO´larda veya Hint Destanı Mahabbharata´ta sözü edilen Vimanalar"da raslanabilir. Güneş Sistemi içersindeki uzay araçlarıyla, Güneş Sistemi dışındaki uzay araçları arasında farklı araçların kullanıldığını varsayabiliriz. Eğer Mirac, ruhsal olarak yapılsaydı ortada Burak ve Refref´in olmaması gerekirdi, düşüncesi de akla gelir. Hz. Muhammed´in fizik bedeni, iki araçla İlahi Evren´e götürülmüş olabilir. Ama yine de Mirac, bir uzay gezisi değil, kutsal bir ilahi olay olmalıdır çünkü içeriği öyledir. Kuran Kerim´de sık sık yedi gökten bahsedilir. İslami gökbilim çalışmalarında, yedi gök yedi gezegendir ama buna Ay ve Güneş´de dahildir. Acaba kasdedilen yedi gök, Güneş Sistemi olabilir mi? Bunu cevaplamak mümkün değil. Ama anlaşıldığı kadarıyla Mirac yolculuğu sadece birkaç saat sürmüştür. Biraz daha ayrıntı arıyalım;
İslam bir mucize dini değildir. Söylentilerden kaçınan ve Kuranı Kerim´i esas olarak kabul eden tüm İslami yorumcular için bu böyledir. İslam´a dikkatle ve saygıyla yaklaşan batılı araştırmacılar için ise, Hz. Muhammed kendi sözüyle normal bir insandır ve Allah, Hz. Muhammed´e üstün bir güç vermemiş ve doğaüstü bir olay yaratmamıştır, bu yüzden İslam Peygamberi büyük bir başarının insan sahibidir. Dehasını kullanarak, zekası, sabrı ve iradesiyle bir dünya dini yaratmıştır. Ama İslam´ın temel taşlarından birisi olan Mirac olayı, bu çizgiden taşar. Çünkü mucizevi bir olaydır ve Kuran´da da kısa da olsa yer alır.
Hz. Muhammed´in, Hicret´ten önce 619 yılının Recep ayının 17. Pazartesi gecesi Mirac´a çıktığı kabul edilir. Taif kentinden dönüşünde, Mut´im bin Adiyyin´in koruması altında Mekke´ye gelmiş ve o Pazartesi gecesinde amcası Ebu Talib´in kızı Ümmühinin´in evinde yatsı namazını kıldıktan sonra uyumuş ve o sırada Mirac olayı gerçekleşmiştir. Olayın başlangıcını Hz. Muhammed şöyle anlatır;
"Evin damı aniden yarıldı ve Cebrail gelerek göğsümü açtı, zemzemle yıkadı sonra içinde hikmet ve iman dolu bir altın tas getirih kalbime boşalttı ve kapattı. Beraberinde Burak vardı, ona bindim. Burak adımını gözünün görebildiği en son noktaya atan, güneşe benzer, şimşek ve ışık gibi çakıp giderdi. Cebrail´le barebar Beyti Makdis´e "mukaddes" vardım ve namaz kıldım. Bütün peygamberler de benimle beraber kıldılar. Sonra yüce makamlara çıkacak Mirac kuruldu." Beyti Makdis yani Mescidi Aksa´nın (Şu anda Kudüs´de Ömer Camii) içinde Muallak Taşı adı verilen ve havada asılmış gibi duran dev bir kaya vardır.
İkisi gizli, ikisi ortada dört ırmak
Hz. Muhammed ve Cebrail bu kayanın üstünden göklere doğru yükselirler ve yedi kat gökyüzünü teker teker aşarlar. Hz. Muhammed, birinci kat gökyüzünde Adem Peygamber´le, ikincisinde İsa ve Yahya Peygamberler´le, üçüncüsünde Yusuf Peygamber´le, dördüncüsünde İdris Peygamber´le, beşincisinde Harun Peygamber´le, altıncısında Musa Peygamber´le ve yedinci kat gökyüzünde İbrahim Peygamber´le görüşür ve sonra Cebrail, Hz. Muhammed´i Sidrei Münteha´ya çıkarır. Hz. Muhammed burada Cebrail´i gerçek ve asıl şekliyle görür. Daha önce de, Peygamberlik müjdesi geldiğinde, Cebrail´i Ceyad denen yerde, tüm ufku kaplayan ve rengarenk 600 açık kanadı olan bir melek olarak görmüş ve secdeye kapanınca, Cebrail yine insan şekline dönüşmüş ve Peygamber´in alnına yapışan toprakları eliyle temizlemişti. Hz. Muhammed, Mirac´ın sonrasını şöyle anlatır;"Sonra Sidrei Mühteha´ya çıkarıldım, orası da bana gösterildi. Burası Allah´ın emriyle aydınlatılmıştı, renk renk ışıkları tarif edilecek gibi değildi. Yerden göğe, gökten yere heryerin merkeziydi. Sidre Ağacı´nın meyvesi olan ´Nebak´ Hacer´in testileri gibiydi ve yaprakları fil kulağına benziyordu. Orada ikisi gizli, ikisi açıkta dört ırmak akıyordu. Cebrail içten akan ırmakların cennet, dıştan akanların Nil ve Fırat olduklarını söyledi" Cebrail, Hz. Muhammed´e ayrıca burasının insanoğullarının tüm eylemlerinin burada son bulduğunu, Sidre´ni ruhların karargahı olduğunu, buradan dünyaya indiklerini ve geri döndüklerini ve böylece bir iniş-çıkış dönemini tamamladıklarını belirtti.
Burak´dan sonra Refref
Hz. Muhammed anlatmaya devam ediyor; "Sonra Beyti Mamur gösterildi, burayı hergün yetmiş bin melek ziyaret ediyordu, o arada bana şarap, süt ve bal dolu üç kase ikram edildi, ben sütü aldım, o zaman Cebrail; bana ´Süt senin ve ümmetinin üzerinde olduğu İslam yaradılışını simgeliyor, sütü alman doğruydu, şarabı alsaydın ümmetin sapıklıkta olacaktı." dedi." Hz. Muhammed burada Burak´tan iner ve "Refref"e biner, Cebrail Hz. Muhammed´i Refref´in meleğine teslim eder ve Peygamber´e veda eder; Peygamber ona kendisiyle beraber gelmesini teklif edince; "İmkansız, buradan öteye bir adım bile gidemem; eğer gidersem yanıp kül olurum, ilerlemek elimde değildir. Tanrı´nın seni yanına davet etmesinin nedeni, kendi ayet ve kanıtlarını sana göstermek içindir." der ve kendi yeri olan Sidre´de kalır. Hz. Muhammed, Refref Meleği ile birlikte Refref´e biner ve yedi göğün ötesine, dışındaki bir mekanı yükselir ve sesler işitir, yazı ve kalem hışırtıları gelmektedir. Miracname yazarlarından Muhiddin Arabi bundan sonrasını şöyle anlatır; "Allah, burada Levhi Mahfuz´a nelerin yazılacağını ve kullarına nelerin gönderileceğini belirtiyor ve melekler not alıyorlar. Allah burada, Peygamber´i nura batırıp çıkardı ve yalnız bıraktı, Refref Meleği geride kalmıştı, Hz. Muhammed onu göremeyince heyecanlandı ve korkarak adeta transa girdi. Yazı yazan kalemlerin hışırtısı, kendinden geçirecek kadar onu etkilemişti. Allah, ona burada daha önce bilmediği ve ancak Vahiy yoluyla öğrettiği ilmi, burada bizzat verdi. Hz. Muhammed, o anda bir ses duyar; "Ya Muhammed, dur, yürüme, Rabbin namaz kılıyor." Paygamber ürker ve "Rabbim mi namaz kılıyor?" diye düşününce ses cevap verir; "Evet, melekleriyle beraber namaz kılan O´dur." O zaman Hz. Muhammed, Allah´ın namaz kılmasındaki amacı anlar ve günde beş vakit namaz emrini alarak, sabah olmadan dünyaya döner ve hemen Kabe´ye gider. Hacerül Evsed´i tavaf ederek evine döner. Mirac, geleneksel İslam inancında Hz. Muhammed´in bedensel yani fiziksel olarak yaptığı bir yolculuktur. İslam düşünürlerinin hemen tamamı, ayet ve hadisleri referans göstererek bunu kabul ve iddia ederler. Görüldüğü gibi, Hz. Muhammed bir gece içinde akılalmaz bir yolculuğu yine akıldışı bir hızla yapmıştır. Mekke´den yola çıktıktan sonra ilk durak Kudüs´tür, yolculuk Burak adlı bir vasıtayla yapılır. Burak, Arapça´daki "Baraka" yani "şimşek" sözcüğünden türemiş, devamlı çakıp, sönen anlamındadır. Öyleyse Hz. Muhammed, ışık hızında hareket eden birşeye binmiştir; yani Burak bu hıza sahip bir aracın adı olabilir. Bir an için Burak´ın bir hayvan ya da bazı İslam kaynaklarında yazdığğ gibi at olduğunu varsaysak bile, böylesine bir hıza sahip bir canlının üzerinde kimsenin duramayacağı, tüm bedenin hücrelerine kadar yokolacağını düşünmemiz gerekir. Bu nasıl bir hızdır? Bu hız, dünya hızının üst sınırı olan saatte 700-800 km´nin üzerinde olsa dahi, Burak´la salt Kudüs´e değil, yedi kat göklere gidildiği için yine anlamsızlaşır. Ve üstüne üstlük bir atla uzaya çıkılamaz, hele bir de inançlara göre o insan fizik bedeninde ise...
Işık hızıyla yolculuk
Işık hızının yarısında veya yakın bir hızda uçabilen bir aracın, UFO örneklerinde olduğu gibi ivmenin negatif etkisini ortadan kaldırarak, yerçekimini yok edecek özel bir araç olması gerekir. Yani bu yolculuk yani Mirac, fizik bedenle yapılmışsa ve bir gecede akıldışı uzaklıklara gidildiyse, ortada olağanüstü bir uzay aracının olması gerekir. Bir araç daha var; Refref; bu sözcük Arapça "Döşek" anlamındadır, öyleyse Burak´ın belli bir kapasitesi, sınırı olmalıdır ki Refref´e geçilir. Benzer örneklere UFO´larda veya Hint Destanı Mahabbharata´ta sözü edilen Vimanalar"da raslanabilir. Güneş Sistemi içersindeki uzay araçlarıyla, Güneş Sistemi dışındaki uzay araçları arasında farklı araçların kullanıldığını varsayabiliriz. Eğer Mirac, ruhsal olarak yapılsaydı ortada Burak ve Refref´in olmaması gerekirdi, düşüncesi de akla gelir. Hz. Muhammed´in fizik bedeni, iki araçla İlahi Evren´e götürülmüş olabilir. Ama yine de Mirac, bir uzay gezisi değil, kutsal bir ilahi olay olmalıdır çünkü içeriği öyledir. Kuran Kerim´de sık sık yedi gökten bahsedilir. İslami gökbilim çalışmalarında, yedi gök yedi gezegendir ama buna Ay ve Güneş´de dahildir. Acaba kasdedilen yedi gök, Güneş Sistemi olabilir mi? Bunu cevaplamak mümkün değil. Ama anlaşıldığı kadarıyla Mirac yolculuğu sadece birkaç saat sürmüştür. Biraz daha ayrıntı arıyalım;