İşte Gizemli Bir Alman

Uzunefe

Altın Üye
Katılım
22 Haz 2005
Mesajlar
13,353
Reaction score
0
Puanları
0
Gizemlerin adam Bilinmeyen bir Gizem örgütünün dünya temsilcisi;

Öyle bir adam düşünün ki, yüzyıllardır yaşıyor olsun, 300 yıl boyunca Avrupa Sarayları´nda tanınsın ve el üstünde tutulsun. Büyücü, simyacı, kaşif, milyarder, tıp adamı ve inanılmaz bir müzisyen; hatta Çaykovski onun bestelerini çalmıştı. İşte Kont St. Germain buydu ama böyle biri gerçekten yaşadı mı? Kaynaklar bunu kesinlikle gösteriyor. Kimdi bu garip adam? Gizemlerin adamı; Francis Bacon, Valentine Andres, The Polish Rider (Polonyalı Süvari), Prince Rakoczy, Sinyor Gualdi, Kont Saint Germain gibi isimlerin yanısıra, İngiltere Krallığı’nın gerçek varisi Francis Tudor olduğunu ve gerçek soyunu saklamak için kullandı. Bacon-Shakeaspeare ve Kont St. Germain üçlüsü tek kişi miydi?

Kont St. Germain´ın tüm geleneksel biyografi yazarlarını şaşırtan bir yaşamı vardır; yazılan en sempatik The Comte de St. Germain-Kralların Sırrı”dır. Yazarı ise dinbilimci I.Cooper Oakley’dir. Kitapta, Kont St. Germain bir kadının gözüyle anlatılır. Kont´un gizemi tarihçi Bentick Van Rhoon’un şaşırtıcı notlarından yararlanılarak anlatılmış. 18 Nisan 1760 tarihli notlarda şöyle yazıyor: nun kim olduğunu kimse bilmiyordu. İngiltere gibi bir ülkede bu tuhaflık beni şaşırtmazdı çünkü bu gizemi çözecek bir istihbarat örgütü yoktu, fakat beni asıl şaşırtan Fransa gibi bir ülkede bile sırrın çözülememesiydi.” Andrew Lang’ın, “ Tarihsel Gizemler” adlı kitabına bir göz atalım.

Resmi dökümanlarda onun izine rastlamadım ama bir yerlerde böyle belgeler olduğu söyleniyor. Kont, 18. Yüzyıl´daki bir çok biyografi yazarının ele geçirmek istediği bir kişilikti. Ama güvenilir devlet dökümanlarında onunla ilgili bir ize rastlamak için şansınıza güveniyorsanız, bunun büyük bir hata olduğunu anlarsınız” Fransa İmparatoru III.Napoleon da Kont Saint Germain’in sırlarını merak etmişti. Kütüphanecilerine,18. Yüzyıl sonlarıyla ilgili arşiv ve dökümanları araştırıp toplamasını emretti. Sonunda, koca bir dosyayı dolduraçak kadar belge toplanmıştı. Fakat Fransa-Prusya savaşında ve halk ayaklanmasında toplanan belgelerin bulunduğu bina yandı. Yazar Magre, “Magi’nin Dönüşü” adlı kitabında bu yine kaza olarak nitelenen bir ilahi adalet örneği çünkü dünyada bazı şeyler gizli kalmalı” diyordu
 
Elli yıl sonra, yine 45 yaşındaydı...

Gustav Berthold Volz’un 19 ve 20. Yüzyıllar´ı inceleyen yol gösterici araştırmasından sonra, Kont Saint Germain, “7 yıl savaşlarının Tarihçesi” adlı kitapta 18. Yüzyıl’ın en gizemli adamı olarak nitelendiriliyor. Grillot de Givry’nin Dadılık, Büyü ve Simya” adlı kitabında söylediği gibi Mrs Cooper Oakley, Kont Saint Germain’in hala hayatta olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını kanıtlayacak belgeleri arıyor. Fransız Ulusal Kayıt Ofisi, Yabancı Olayları Araştırma Fransız Ofisi, Berlin’deki Alman Saray Arşivi, Viyana Saray ve Devlet Arşivi ve Kopenhag Devlet Arşivi, Cooper Oakley’in iz sürdüğü mekanlar. Genel bilgilere göre, Kont Saint Germain, doğumu ve kökeni yüzünden kendini saklamak zorunda kalmıştı. Transilvanya prensi Rakoczy’nin en büyük oğlu olduğu iddiaları vardır. Paris’te Saint Germain”, Londra’da Sara Haç Markisi”, Ubergen’de Kont Surmount”, İtalya’da Kont Bellamore”, Venedik’te “Montferrat Markisi”, Pizza’da Schoening Şovalyesi”, Cenova’da General Soltikov” ve Murenberg’de Rus Hükümeti tarafından verilen onur payesini taşıyan Başarılı General” onun bilinen bazı kişilikleriydi.

Rus Savaşı’nda askerlere verdiği bir içecek yüzünden içeceğe Saint Germain Çayı” adı verildi, çayın adı, ileride “Rus Çayı” olacaktı. Bu bitkisel karışım her derde deva bir içecekti. Kont Saint Germain, bazen de Rakoczy adının harfleriyle oynayarak "Tzaragy" adını kullanıyordu. Bu da kullandığı birçok isimden biriydi. Saint Germain Kontu, ilk kez 1710’da Venedik’te görüldü. Daha sonra Fransız Sefiresi Madam de Gergy onu 45 yaşlarında bir adam olarak tanıdı ve 50 yıl sonra Paris’te karşılaştıklarında sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. Sanki Saint Germain Kontu’nun oğluydu. Madam de Gergy’e göre gençliğinin sebebi kullandığı bitkisel bir gençlik iksiriydi. İlk karşılaşmalarında bu iksirden ona da vermişti.

Aşağıda göreceğiniz gibi Madam de Gergy de gençliğini korumuş oldu. Kont Saint Germain ilk kez görüldüğü Venedik’ten döndüğünde onu kimse bilmiyordu. Ama Jenning’in Sosicrucians-Gül Haç, Ayinleri ve Gizemleri” adlı kitabında onunla ilgili atıflar vardır. Burada Kont Saint Germain’e çok benzer bir kişinin tarifi vardı. Verilen tarih ilk görüldüğü yıldan 23 yıl öncesiydi yani, yıl 1687´idi. Bu kişi Sinyor Gualdi adını kullanıyordu, yıllar sonra işi ve uyruğu araştırıldığında şehri çoktan terk etmişti, tıpkı Saint Germain Kontu gibi. Gualdi, bir sanat uzmanıydı ve seçkin parçalardan oluşan bir koleksiyonu vardı. Manly Hall ve yandaşları bu tuhaf Sinyor”un Kont Saint Germain olmasından kuşkulanıyorlardı. Başka bir yerde “Polish Rider” adıyla tanınan kişi için de aynı izi sürebiliriz. Bu kaynakta iddia edildiğine göre, 1624’te ünlü bilge Francis Bacon olarak resmen öldükten 46 yıl sonra 1670’te, Abbe Monfaucon de Villars’a Gül-Haçlar´ı (Masonların ve okültistlerin ünlü gizem örgütü) anlatan bazı notlar vermişti. Bu notlar Komte de Gabalis” başlığıyla basıldı. Ancak bir dahi onun özgün yazı stilini taklit edebilirdi. Ama bu çok zor bir ihtimal olduğuna göre bu kişi Kont Saint Germain olmalıydı.

Her taşın altında o vardı;

İngiltere´deki özel müzesinde kendi el yazısıyla yazılmış bir mektup vardır. Mektup onun 22 kasım 1735’te Hauge Morin’de Baron von Gleichen’in sekreterliğini yapmış olduğunu ve Hollanda’da 1739’da karşılaştıklarını ispatlıyor. 9 Aralık 1745’te Horace Walpole isimli bir kişi Kont Saint Germain’le konuşurken onun iki yıldır Londra’da olduğunu söylediğini anlatıyor. Bu tarih Charles Edward ayaklanmasına rastlıyor ve St. Germain Kontu olduğuna inanılan genç bir isyancı, bir süre şüphe altında kaldı ve tutuklandı. Ama daha sonra masum olduğu anlaşıldı. Bu olayla ilgili olarak Walpole, bir mektupta şöyle yazıyor: geçen gün tuhaf bir adamı tutukladılar. Kont St. Germain adında birisiydi. İki yıldır buralarda, hiçbir zaman adını ya da nereli olduğunu söylemiyor. Ama bilinen bir şey varsa, gerçek isminin Kont St. Germain olmadığı. Çok iyi şarkı söylüyor, inanılmaz bir şekilde keman çalıyor, besteler yapıyor ve onun çılgın biri olduğu düşünülüyor. Aslında çok duyarlı ve hassas. İngiltere Prensi bile onu merak ediyor ama çok kibirli biri.” İngiltere’de St. Germain, ünlü yazar Bulwer Lytton ile arkadaştı. Yazarın bir Rosicrucian olduğu düşünülüyordu. Ünlü kitabı Bazani” nin baş karakteri Kont St. Germain’di.

Kitapta bu gizemli adam bir Rosicrucian ve simyacı olarak nitelendiriliyordu. Ayrıca gizli bir yaşam sürdüğü de belirtilmişti. Kont St. Germain’nin kendi beyanlarından 1745 yılında iki kez Hindistan’da bulunduğunu anlıyoruz ve 1773’te yazılmış diğer mektuplardan anlaşılıyor ki; 1755’te tekrar Hindistan’da bulunmuş. Aynı mektupta bir de oğlu olduğundan bahsediyor. Çocuğun Bacon’un oğlu olduğu ve Amerika’nın kolonileşmesinde (Virginia Eyaleti´nin ilk yıllarında) büyük rol oynadığı tahmin ediliyor. Bu konuda daha birçok söylenti var. Hatta Kont St. Germain’in bu olaylardan sonra Himalaya’lara çekildiği iddiası da var. Dinlenmek için düzenli olarak geldiği Himalaya’larda yoga ile ilgilendiği ve yoga yaparken görüldüğü söyleniyor. 18 Yüzyıl boyunca nereden geldiği, kim olduğu ve soyu tüm Avrupa’da merak edildi. Gizemlerin adamı hakkında E. M. Butter’in yazdığı “Magi Efsanesi” adlı kitapta şöyle yazıyor;

Şöyle dikkat çekici bir şahsiyetin tanınmaktan kaçması bir meydan okumadır. Çağdaş bilgilerle bile ulaşılamayan bir kimlik aslında hükümsüz demektir. St. Germain, Rakoczy olduğunu söylediğinde de bu doğa kuralından yararlanmıştır. Gün doğmadan önce gizemini derinleştirdi. Çocukluğunu alevli renklerle tasvir diyor. Kendini inanılmaz bir manzara içinde betimliyor. Çok güzel bir havada şahane bahçelerde dolaştığını, Fas’ta Granada krallığının tek gerçek varisiymiş gibi anlatıyor. Kont St. Germain, öğretmenine çıktığı bir gezide başındaki taçla bir daha hiç göremeyeceği annesini son kez gördüğünü ve elinde bir bilezik olduğunu anlatmıştı. Kanıtlamak için de annesinin giysisinden bir parça getirmişti. (YAZARIN NOTU: Kraliyet soyundan geldiğini kanıtlamak için Kraliçe I. Elizabeth’in oğlu olduğunu söylüyor, “bir daha hiç göremeyeceği anne” bunu simgeliyor. Daha sonra Lady Bacon onu kendi oğlu gibi yetiştirmiş. Kısaca kendini krallığın son varisi olarak tanımlamış ama ülkenin adını vermemiş.) Genç yaşında Avrupa’nın büyük kısmını dolaşmıştı, Hindistan’da, İran’da, Türkiye’de, Japonya’da ve Çin’de bulunduğunu iddia etmişti. Gezilerinin adını vermediği bir yazar tarafından kaleme alındığını da söylüyordu. Ona inanmıyoruz ama gerçekten bu ülkeler hakkında öyle detaylar anlatıyor ki, herkes şaşırıyor. Onun güçlü ve etkili bir lider olduğuna inanılıyor. Çünkü, birçok farklı örgüt kurmuş, Bouillon Dükü’ne Paris’te iki yüzü aşkın insanın Dük’ün başkanlığında bir grupta toplanacağını söyledi. Paris’te 1785’te yapılacak Mason Konferansı’na da katılacağını söyledi. Ama bu ölümünden bir yıl sonraydı ve Kont toplantıya geldi”
 
Garip güçlere sahipti...

Tüm 18 Yüzyıl boyunca St. Germain Kontu, Avrupa’da ve Doğu’da birçok ülkede daima saraylarda ve kralların, imparatorların, sultanların çevresinde görüldü. Büyük Çar Peter’ın hüküm sürdüğü zamanlarda Rusya’daydı ve ismen sözü ediliyordu. 1737’den 1742’ye kadar İran Şahı’nın onur konuğuydu. İran’dan Fransa’ya ve Calcutta’dan Roma’ya kadar her yerde kraliyet çevresinde saygın biri olarak tanınıyordu. Walpole’nin ona 1745’te, Londra’da, Clive’nin ise ona 1756’da Hindistan’da rastladığından bahsetmiştik. Madam Ddhemar onun 1789’da Paris’te olduğunu iddia ediyordu. Bu tarih onun öldüğü zannedilen tarihten 5 yıl sonrasıydı. Bunlar yetmiyormuş gibi, bir çok insan Kont Saint Germain’i 19 ve 20. Yüzyıllar´da gördüğünü de belirtiyordu. Avrupa soylularının çok yakından tanıdığı bir kişiydi ve çeşitli ülkelerdeki önemli insanların arkadaşıydı. Büyük Frederick, Voltaire, Madam de Pompadour, Jean Jacques Rousseau ve Chatham onun arkadaşlarıydılar. Hepsini şahsen tanıyordu ve hepsi ondan söz ettiler ve adamın gizemini merak ediyorlardı. Una Birch, St. Germain’in hayatını konu alan “19. Yüzyıl”adlı kitabında şöyle diyor:

Londra’da bir Jacobite ajanı, St. Petersburg’da bir suikastçı, Paris’te simyacı ve sanat eksperi, Napoli’de bir Rus generali, Versailles’te müzisyen olarak karşımıza çıkıyor. Bunların tümü Kont St. Germain´di, Büyük Frederick’in Berlin’deki kütüphanesinden öğreniyoruz ki, İlluministlerle bağlantı kurarak, Ren nehrine yakın yerlerde örgüt toplantıları yapıyordu.” 1757’de St. Germain, Paris’te görüldü ve daha sonra Kraliyet tarafından kabul edildi. Birçok insan onun garip güçlere sahip olmasına ve durmadan kılık değiştirmesine şaşırıyordu. Buttler, bu konuda şöyle yazıyor:

Kont, parlak bir konuşmacı ve araştırmacıydı. Çok fazla seyahat etmiş, çok okumuş, çok bilgili ve nezih biriydi. Mükemmel bir kişiliği vardı; alaycı ve sofistike bir tarzı vardı; iyi bir üne ve güce sahipti ve bunları kendine değer verilsin diye yapmıyordu. Üç yıl boyunca kendini saklayarak entrikacılardan ve kıskançlıklardan korunmayı başardı. Kurnazlığı ve Madam de Pompadour’un lütfuyla Kral´ın nezdinde itibarı tamdı. Doğal etki gücüyle ve inandırıcıyla zaferler kazanıyordu. 15. Louis’in kırılmış elmaslarından birini, bozmadan eskisinden üç kat daha değerli bir elmasa dönüştürdü. St. Germain Kontu´nun bir büyücü olduğu çok söylenir. Ama bu iddia asla kanıtlanamadı ve St. Germain’in başarıları sır olarak kaldı, hala da öyle. 15. Louis zamanını özel bir laboratuarda geçirerek St. Germain’in sırrını çözmeye çalıştığı anlatılır. Birçok yeni buluşun ardında onun bulunduğu söyleniyordu, çok büyük bir para gücüne her zaman sahipti, herkes işin içinde büyük paralar döndüğünü biliyor ve ona hemen kanıyordu. Birçok mucit ve kaşifi Chambord Sarayı´na atadı. Böylece Kraliyet´e gelir sağladı. Kral, ona tapıyordu ama Kont St. Germain resmi bir kişiliğe asla sahip olmadı. Saray çevreleri ondan nefret ediyorlar ama vazgeçemiyorlardı çünkü muhakkak birinin bir derdine o çare bulmuştu veya buluyordu.


Rus Devrimi´nin ardında o vardı!

St. Germain Kontu bazen sarayda kralın özel işlerine bakan bir sırdaş veya resmi daireleri yönlendiren bir fikir babası, bazen bir bilim adamı, bazen de ebedi gençliğin sırlarını bilen bir büyücü ve politikayı etkileyen bir filozoftu. Fransız kabinesinin birçok üyesi, St. Germain’e devlet sorunlarını danışıyor ve tavsiyeler alıyordu. 1760´da Kont St. Germain güvenirliğini kanıtlamış biri olarak, Fransa-İngiltere ile ilişkilerini düzenliyordu. Kont´un bir diplomat ve üst düzey bürokat olarak yetenekleri 15. Louis’i çok etkilemişti. Kral ona deneylerini sürdürebilmesi için bir laboratuar ve Versailles’te bir oda verdi. Böylece Kont St. Germain, günlerini Kraliyet Ailesi´yle birlikte geçirmeye başladı. İngiltere ile savaş devam ederken barışı sağlamak için St. Germain biçilmiş kaftandı. Gizli bir diplomatik görev için Hague’ye gidebilir, İngiliz yetkililerle temasa geçip barışı sağlayabilirdi. Ama birden işler tersine döndü; görevi, zamanın Dış İlişkiler Bakanı Duc de Choiseul’e bildirmediği için ve Hauge’deki Fransız konsolosuna böyle bir bilgi ulaşmadığından St. Germain oraya gidip, Louis’in emirlerini bildirdiği zaman, yetkililer inanmayıp tutuklama emri çıkardılar ve zayıf yaradılışlı kral buna boyun eğdi.

Fransız konsolosu Geoffrey, Kont St. Germain’in İngiltere’ye giriş yapmasına ya da başka ülkelere iltica etmesine izin vermedi ama Kont artık ortada yoktu. Yine Paris´de ortaya çıktı ama bu kez Saray´dan uzaktı. Sonra Almanya´da görüldü, İngiltere işinde kıskançlıktan dolayı başarılı olamamıştı ama 1761’de Almanya ve Avusturya arasında barışın sağlanmasınta başarılı oldu. Hatta Rusya’da diplomatik başarılara imza attı ve böylece 1764’de Çariçe Catherine’nin yakın çevresinde yer aldı. Peki acaba düşmanları onun için ne diyordu? St. Germain Kontu, çok eleştirildi. Örneğin, Danimarka’lı bürokrat Kont Charles Wernstedt şöyle yazıyordu; Burada kötü ünlü bir maceraperest var; adı Kont St. Germain, gerçek bir şarlatan, bir aptal, bir geveze ve bir dolandırıcı, yıllardır onu görmeye alıştık. Kralımız onu tüm kalbiyle onurlandırıyor. Böylece gerçek kimliğini saklayabiliyor. Kim bu adam?" Fransız bilim adamı Thiebault ise Souvenirs” adlı kitabında Kont St. Germain’e daha bir sempatiyle yaklaşıyor.

Kont St. Germain gelmiş geçmiş en akıllı maceraperesttir. Yaptığı herşey onurludur ve her zaman dürüst olmuştur.” Kont´a hayran olan asil Kauderbach, ilk kez 4 Nisan 1760’da Kont Wackerbath’a şöyle diyordu: St. Germain, bizlere öyle garip, öyle açık saçık hikayeler anlattı ki, onları herşeyden önce iğrenerek dinlersiniz. Ama etkileyici oldukları kesin. Bu adam 10 yaşındaki birini bile kandıramazken bizleri nasıl kandırsın? Ve ona sabrının sonuna gelmiş bir maceraperest olarak saygı duyuyorum, ama yine de sonu trajik bir biçimde gelmezse şaşıracağım.” Danimarkalı bir politikacı olan Kont Bernstorff ise 1779’da yazdığı özel mektubunda şöyle diyordu:

“Ne arkadaşıydım ne de ona hayrandım... Yargılarımı devreye soktum ama itiraf etmeliyim ki, daima gizemli, mantıksız işler yapan, devamlı isim değiştiren, bazen bir suçlu bazen de bir centilmen gibi davranan birine güvenemiyorum.”

Dünyanın her yerinde ortaya çıktı...

Ve büyük düşünür Voltaire biraz da alaylı bir şekilde arkadaşı Frederick’e Kont St. Germain hakkında şöyle yazmış ”Herşeyi bilen ve hiç ölmeyen biri.” Herhalde Frederick bu alaycı üslubu pek ciddiye almamıştı. Dresden’deki Prusya büyük elçisi Alvensleben de, Frederick’e 25 Haziran 1777’de Kont St. Germain hakkında bir mektup yazıyordu; “Çok yetenekli ve çok zeki biri, ama kesinlikle adalet duygusundan yoksun. Ününü, en basit insanın bile yapabileceği dalkavuklukla kazanmış. Özellikle hitabet yeteneğiyle güzel sözler duymaya hazır birisini kolayca etkileyebilir.

Tüm kişiliği, haddinden fazla kibirle örülmüş. Hikayeleriyle toplumu uyarmaya ve bilgilendirmeye çalışıyor. Ama sıra kendi fikirlerini empoze etmeye gelince güçsüzlüğü ortaya çıkıyor. Ama asıl acı olan, onu yalanlayacak kimsenin olmaması.” Danimarkalı Amiral Kont Danneskjold, Amsterdam’dan 27 Nisan 1760’da St. Germain’e bir mektup yazmıştı; “Çok iyi biliyorum ki, Mösyö, dünyanın en iyi yöneticisiniz.” Öylesine çelişkiler vardı ki, takdirler, övgüler bir yanda, alay, küçümseme ve aşağılamalar öte yandaydı. Rusya Büyük Elçisi Prens Golizyn 1 Nisan 1760’da Kauderback’a yazdığı mektupta şöyle bir ifadeye yer veriyordu; Ben de tıpkı sizin gibi onun bir aptal olduğunu düşünüyorum.” Alman Bürokrat ve devlet adamı Bentinck von Rhoon ise, St. Germain’i çok nazik ve başarılı bulurken beraberlikten zevk alıyordu. Çünkü Rhoon´a göre Kont, gerçekten zeki ve birikimliydi ve birçok ülke hakkında bilgi sahibiydi.

Çok iyi bir eğitim almıştı, çok kibardı ve insanlar hakkında verdiği kararlar çok doğruydu. Tarihçi Sypesteyn, Tarihsel Anılar” adlı kitabında St. Germain Kontu´ndan söz etmiş; St. Germain, gerçekten dikkat çekici biri. Tanındığı her yerde akılda kalıcı bir etki bırakıyor. Gerçekten de asil ve iyi yanları çok. Hiçbir kötü harekette ya da onursuz davranışta bulunmamış ve heryerde sempatiyle karşılanıyor.” Edebiyatın ölümsüz ismi Çehov, “Maça Kraliçesi” adlı yapıtında Saint Germain tarafından St Petersburg’da yazılmış bir büyü kitabına gönderme yapıyor. 18 Yüzyıl başlarında Saint Germain Kontu´nun, daha sonraları Rus Devrimi´nde büyük rol oynayan gizli direniş gruplarını kurduğu belirtiliyor. Tıpkı Mason örgütlerinin Fransız ve Amerikan devrimlerini etkilemesi gibi, bu örgütler de Rus Devrimi´nin kaderini etkilemişti.

Ondan söz edenler, tanıyanlar, sevenler, sevmeyenler ama bunların tümü Kont St. Germain´ın kimliğini anlamaya yine de yeterli olmuyor. Kontes Ddhemar “Marie Antionette’in Anıları” adlı kitabında Saint Germain’i tanımlıyor;

Herşey 1743 yılında çok zengin ve inanılmaz mücevherlere sahip bir yabancının Versailles’e geldiği dedikodusuyla başladı. Nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Görünüşü titiz ve şıktı. Elleri nazik ve zarif, ayakları biçimliydi. Biçimli bacaklarını herzaman şık çoraplar süslüyordu. Giysileri daima vücuduna oturuyor ve uyum gösteriyordu. Gülümserken dişlerinin berraklığı ve pırıltısı dikkat çekiyordu, yanağında şirin bir gamze vardı. Siyah saçları iyi kesimliydi. Ve o harika gözler... Hiç onunki gibi gözlere rastlamamıştım... 45 yaşlarında gözüküyordu. Her zaman Kraliyetin gözdesi oldu ve Kraliyetin ona karşı sınırsız hoşgörüsü 1768’de başlamıştı.”

 
Geri
Üst