turqteam
New member
- Katılım
- 3 Ocak 2007
- Mesajlar
- 67
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
1-En yüksek iç borç: 251 katrilyon (180 milyar Dolar)
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Hazine'nin iç borç stoku 150 katrilyon liraydı. 2006 Aralık sonu itibariyle
Hazine iç borç stoku 251 katrilyon liraya ulaşmıştır.
AKP son 4 yılda Hazine'nin iç borç stokunu 101 katrilyon lira artırmıştır.
2-En yüksek dış borç:302 milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiye'nin toplam dış borcu 171 milyar Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle toplam dış borç 302 milyar Dolardır.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde ülkenin toplam dış borcu % 77 oranında 131 milyar Dolar artmıştır.
3-En yüksek toplam borç; 481 milyar Dolar
AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam dış borcu ile Hazine'nin toplam iç borcu toplamı olan toplam borç
263 milyar Dolardı.2006 yılı sonunda ise Hazinenin toplam iç borcu ile ülkenin toplam dış borcunun toplamı olan toplam
borç 481 milyar Dolar olmuştur.
4-En yüksek özel sektör dış borcu: 114 milyar Dolar
2002 yılı sonunda özel.sektörün dış borcu 44 milyar Dolardı. 2006'da özel sektörün dış borcu 114 milyar Dolar olmuştur.
5-En yüksek reel sektör dış borcu:73 milyar Dolar
2002 yılı sonunda reel sektörün (Bankalar dışındaki üretim sektörünün) dış borcu 33 milyar
Dolardı. 2006 yılı sonuna doğru reel sektörün dış borcu 73 milyar Dolar olmuştur.
6-En yüksek kişi basma borç: 6.600 Dolar
AKP iktidara geldiğinde kişi başına düşen toplam borç tutarı 3.845 Dolardı. 2006 yılında ise kişi başına borç 6.600 Dolar
olmuştur.
7-E n yüksek hane halkı borç tutarı; 55,9 katrilyon
2002 yılı sonunda hane halkının toplam 3,4 katrilyon TL bankalara borcu bulunmaktaydı. 2006 yılında hane halkının
bankalara olan borcu toplam 55,9 katrilyon TL'ye çıkmıştır. Yani millet geleceğini yemeğe başlamıştır.
8-En yüksek hane halkı borcu/hane halkı kullanılabilir gelir oranı:
%24,6 Hane halkının bankalara olan borcunun kullanılabilir gelirlerine oranı 2002 yılı sonunda %4,3'idi. 2006 yılında
% 24,6'ya yükselmiştir
Bu oran hane halkının kullanılabilir gelirlerinin 4'de l'ine yakın kısmını kadar bankalara borçlandığını göstermektedir.
Hane halkı bankalara borçlanırken bankalarda yurt dışına borçlanmaktadır. Dolayısıyla milletin bankalara olan borcu aslında milletin dışarıya olan borcuna dönüşmüştür. Çünkü bankalar dışarıdan borç olarak aldığı parayı millete kredi kartı ve tüketici kredisi olarak borç vermektedirler.
9-En yüksek iç borçlanma tutan: 425 milyar Dolar
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde toplam 425 milyar Dolarlık iç borçlanma yapılmıştır. Her yıl ortalama 106 milyar Dolarlık iç borçlanma gerçekleştirilmiş olup bu tutar bu güne kadar görülen en yüksek meblağdır.
10-En yüksek faiz ödemeleri toplamı: 148 milyar Dolar
AKP iktidarı 2003-2006 yıllan arasındaki 4 yıllık dönemde 126 milyar Dolar iç borç, 22 milyar Dolar dış borç faiz ödemesi olmak üzere 4 yılda 148 milyar Dolar faiz ödemesi yapmıştır.
Ayda 3,1 milyar Dolar faiz ödeyen AKP, günde ortalama 103 milyon Dolar faiz ödemiştir.
11-En yüksek Dolar bazında Hazine borçlanma faizi: % 27,6
AKP döneminde Hazine Dolar cinsinde 2003 yılında % 46,3, 2004 yılında % 30,8, 2005 yılında % 23,1 ve 2006 yılında % 10,2 olmak üzere son 4 yılda ortalama % 27,6 oranında borçlanmıştır.
Halbuki Ecevit döneminde bile yani 1999-2002 yılları arasında Dolar cinsi Hazine borçlanma maliyeti % 13,9 idi.
AKP. Dolar cinsinde en yüksek faizle borçlanan Cumhuriyet Hükümetidir. Bu da yabancı yatırımcılara en fazla kaynak aktardığı anlamına gelmektedir.
12-En yüksek ithalat: 137 milyar Dolar
2002 yılı sonunda ithalat 52,5 milyar Dolardı. 2006 yılı sonunda ithalat 137 milyar Dolar olmuştur.
Söz konusu tutar Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamıdır. AKP en yüksek ihracat yaptım derken en yüksek ithalatı gizlemektedir.
13-En yüksek ithalata bağımlı ihracat; % 68
1997 yılında 100 birim ihracat için 56 birim ithalat yapmak gerekmekteydi. Bu oran yani ihracatın ithalata bağımlılık oranı sürekli yükselmiş ve 2002 yılında % 62'ye çıkmıştır.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde düşük döviz kuru nedeniyle ihracatın ithalata bağımlılığı daha da artarak % 68'e yükselmiştir. Bunun manası 100 birimlik ihracat için 67 birimlik ithalat yapılması zorunlu olmuştur.
Bu da ihracat artışının ithalat artışını zorunlu kıldığını ve artan ihracatın ülkeye döviz kazandırmak bir yana döviz kaybettirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
14-En yüksek dış ticaret açığı: 52 milyar Dolar
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda dış ticaret açığı yani ithalat ihracat farkı 15,6 milyar Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle dış ticaret açığı 52 milyar Dolardır.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde Türkiye ekonomisi toplam 152 milyar Dolar dış ticaret açığı vermiştir. 1950-2002 yılları arasındaki 52 yılda oluşan toplam dış açığı ise 194 milyar Dolardır.
15-En yüksek cari açık: 35 milyar Dolar
2002 yılı sonunda cari açık yani ülkeye mal ve hizmet karşılığı giren ve çıkan döviz farkı 1,5 milyardı.
2006 yılı sonunda cari açık 35 milyar Doları aşmıştır.
AKP iktidara geldiğinde GSMH'nin binde 9'u oranında olan cari açık 2006 yılı sonunda GSMH'nin % 9'una ulaşmıştır.
2003-2006 yıllan arasında toplam 77 milyar Dolar cari açık oluşmuştur. Halbuki 1950-2002 yıllan arasındaki 52 yılda toplam 45 milyar Dolar cari açık meydana gelmiştir.
16-En fazla sıcak para: 80 milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiye'deki sıcak para miktarı 24 milyar Dolardı.
2006 yılına gelindiğinde ülkedeki sıcak para miktarı 80 milyar Dolara yaklaşmıştır. Sıcak para miktarındaki 56 milyar Dolar tutarındaki artış; ülkeye 56 milyar Dolarlık sermaye girişi olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim 2003-2006 yılları arasında ülkeye giriş yapan toplam sıcak para 32 milyar Dolardır.
32 milyar Dolar olarak ülkeye giriş yapan sıcak para dolann değer kaybetmesi ve borsa endeksinin yükselmesi sayesinde 80 milyar Dolarlık bir varlık haline gelmiştir.
Yabancı yatmmcılar borsaya 13 milyar Dolar sıcak para girişi yapmış daha sonra düşen döviz kuru ve yükselen borsa endeksi nedeniyle 32,5 milyar Dolarlık bir varlığa sahip olmuşlardır.
17-En yüksek rezerv: 88 milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde rezerv olarak tutulan döviz miktarı 38 milyar Dolardı. Bunun 28 milyar Doları Merkez Bankası rezervleri, 10 milyar Doları da çeşitli bankaların muhabir bankalarda yani yurtdışında ve kasalannda tuttukları rezervdi.
2002 yılı sonunda atıl olarak bekletilen rezervler GSMH'nin % 2 Ti oranındaydı.
2006 yılına gelindiğinde ise Merkez Bankası rezervleri 61 milyar Dolara, da çeşitli bankaların muhabir bankalarda yani yurtdışında ve kasalannda tuttukları rezervler ise 27 milyar Dolara yükseldiği için toplam rezervler 88 milyar Dolar olmuştur.
Yurt dışından yüksek reel faiz ile borçlanılarak elde edilen ve çok düşük faizle çeşitli ülkelerin Hazine bonolarına bağlanan yani ülke kaynaklarında atıl bekletilen rezervlerin GSMH'ye oranı 23'e yükselmiştir.
18-En yüksek dışarıya kaynak transferi:35 milyar Dolar
2003-2006 yıllan arasında cari açığı finanse etmek için yurda giren sıcak para ve dış borçlanma için 35 milyar Dolar faiz ödenmiştir.
19-En yüksek kredi kartı borçları:20 katrilyon
2002 yılı sonunda kredi kartı borçlan 4 katrilyon TL idi.
2006 yılında ise kredi kartı borçları 20 katrilyon liraya ulaşmıştır.
20-En yüksek tüketici kredileri;44 katrilyon
AKP iktidara geldiğinde tüketici kredileri 2 katrilyon lira civarında olup toplam kredi hacminin sadece % 6,3'ünü oluşturmaktaydı.
2006 yılında tüketici kredileri 44 katrilyon liraya yükselip toplam kredi hacminin % 26,8'ini oluşturmaktadır.
21-E n yüksek bankacılıkta yabancı payı: % 37
AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının % 37'sini ele geçirmişlerdir. Yabancı
bankalar Türkiye'de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardır.
Özelleştirme ve TMSF satışları ile mali sektör yabancıların kontrolüne geçmiştir.
Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye ekonomisinin yabancıların kontrolüne girmesi demektir.
22-En yüksek İMKB'de yabancı payı: % 70
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda yabancıların İMKB'de işlem gören hisse senedi ve Devlet borçlanma senetlerine bağlanmış portföy yatırımları 6.362 milyon Dolardı. Yani İMKB'de yabancı payı, 3.450 milyon Dolan Hisse senedi, 3.579 milyon Doları da Devlet Borçlanma senedi olmak üzere toplam 6.362 milyon Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle yabancıların borsadaki yatırımları; 34.892 milyon Doları hisse senedi, 26.019 milyon Dolan Devlet iç borçlanma senedi olmak üzere toplam 60.915 milyon Dolara ulaşmıştır.
Yabancı yatırımcıların borsadaki payı % 70'e yükselmiştir. Yabancılar borsada hisse senedi
satın alarak başta bankacılık olmak üzere bir çok şirketin kontrolünü ele geçirmişlerdir.
23-En yüksek tarımsal üretimden kopuş; 1.280.000 kişi
AKP döneminde tarım sektöründe istihdam edilen nüfus 1.280.000 kişi azalarak 6.809.000 kişiye düşmüştür.
Aynı dönemde sanayi sektörü ise sadece 757.000 kişiye iş sağladığı için 523.000 bin kişi işsiz kalmıştır.
24-En yüksek tarımsal ürün ithalatı: 24,4 milyar Dolar
2003-2006 yıllan arasında 24,4 milyar Dolarlık tarımsal ürün ithal edilmiştir.
2002 yılında ithalatın % 7'sini oluşturan tarımsal ürün ithalatı 2006 yılında toplam ithalatın % 10' unu aşmıştır.
25-En yüksek İŞSİZ sayışı; 4.321.000 kişi
2002 yılı sonunda işsiz sayısı 3.484 bin kişi idi.
2006 yılı sonunda resmi işsiz sayısı 2.344 bin, iş bulma umudunu kaybettiği işin iş aramaktan vazgeçenlerin sayısı 1.977 bin kişiye yükselmiştir. Böylece resmi rakamlardaki işsiz sayısı 4.321 bin kişiye ulaşmıştır.
26-En yüksek TL cinsinden rantiye geliri: % 26
AKP döneminde parasını Bonoya yatıranlar yıllık % 26, borsaya yatıranlar % 25,4 oranında reel gelir elde etmişlerdir.
Dolar Kurunun sürekli düşmesi nedeniyle yurtdışından dolar cinsinden ülkeye gelip TL'ye çevrilerek borsa ve bonoya yatınm yapan yerli ve yabancı rantiyeciler; hem borsa ve bonodan hem de doların değer kaybetmesinden kazanmışlardır.
27-En yüksek Dolar cinsinden rantiye geliri: % 85,5
100 Dolan 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL'den TL'ye çevirip 165 milyon TL'ye sahip olan rantiyeci bunu Hazineye borç vererek değerlendirdiğinde 2006 yılı sonu itibariyle; 409 milyon TL'ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibariyle 1.430.000 TL'den Dolara çevirdiğinde 286 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 286 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da dolar bazında yıllık % 46,5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
100 Doları 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL'den TL'ye çevirip 165 milyon TL'ye sahip olan rantiyeci bu parasını borsaya yatırdığında 2006 yılı sonu itibariyle; 643 milyon TL'ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibariyle 1.430.000 TL'den Dolara çevirdiğinde 442 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 442 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da yıllık % 85.5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
28-En yüksek yabancıya kaynak aktarımı: 187 milyar Dolar
2003-2006 yıllan arasında uygulanan yüksek reel faiz-düşük döviz kuru nedeniyle Türkiye ekonomisi 187 milyar dolar kaynak transfer etmiştir.
Son 4 yılda ihracatı aşan ithalat nedeniyle dış aleme 152 milyar Dolar, dış borç faiz ödemesi ve kar transferi olarak 35 milyar Dolar dış aleme kaynak transfer edilmiştir.
29-En yüksek faiz/enflasyon oranı(Enflasyona göre en yüksek faiz)
Faiz hesaplamalarında asıl önemli olan enflasyon faiz farkıdır. AKP döneminde enflasyon hızla
aşağı doğru çekildiği halde faizler aynı hızla düşmediği için enflasyon faiz farkı en düşük düzeye inmiştir.
AKP iktidarında enflasyon/faiz farkı % 43'e inmiştir.
Refah-Yol iktidarında bu oran % 89'idi. Yani AKP döneminde enflasyon ancak faiz oranlarının % 43'ü oranında olduğu için reel faiz yüksek kalmıştır. Halbuki Refah-Yol iktidarında enflasyon faizin % 89'u oranında olduğu için reel faiz doğal olarak düşmüş hatta bazı aylarda negatif olmuştur.
30-En yüksek bankacılık gelirleri; 138 milyar Dolar
2003-2006 yılları arasında bankacılık sektörü 197 katrilyon (yani 138 milyar Dolar) faiz,
komisyon ve aracılık geliri elde etmiştir. Aynı dönemde GSMH ise 198 milyar Dolar artmıştır. Yani
artan GSMH'nin yaklaşık olarak % 70'i bankacılık sektörünün faiz. komisyon ve aracılık gelirlerinden
oluşmaktadır. Bu da artan Milli Gelirin % 70'inin bir avuç rantiyeciye gitmesine karşılık, artan Milli
Gelirin sadece % 30'u 73 milyon halka ait olduğu için; MG artarken halk fakirleşmiştir.
31-En yüksek vergi yükü: % 33,3
AKP iktidara geldiğinde sosyal güvenlik kesintileri dahil toplam vergi yükü GSMH'nin % 31,3'ü idi
AKP döneminde vergi yükü GSMH'nin % 33,3'e yükselerek Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına ulaşmıştır.
32-En yüksek dolaylı vergi oranı: % 72
Zengin ve fakirden eşit tutarda alındığı için adaletsiz olan dolaylı vergiler AKP döneminde temel vergi kaynağı haline gelmiştir.
AKP iktidarından önce vergi gelirlerinin % 66,3 'ünü dolaylı vergiler oluştururdu. AKP iktidarında toplam vergi gelirlerinin
% 72'si dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
33-En yüksek kapanan şirket sayısı: 8.996
2002 yılında 3.495 adet şirket kapanmıştır. 2006 yılında kapanan şirket sayısı 8.996"ya yükselmiştir. Kapanan şirket sayısındaki artış % 157'dir.
34-En yüksek protestolu senet sayısı: 1.177.910
Protestolu senet sayısı 2006 yılında 1.177.910"a çıkmıştır.
Ekonomik istikrarın en önemli göstergesi olan protestolu senet sayısı 2002 yılı sonunda 499.000 idi.
Protestolu senet sayısındaki artış oranı % 136'dır.
35-En yüksek karşılıksız çek sayısı: 1.144.740
Karşılıksız çek sayısı 2006 yılında 1.144.740'a yükselmiştir. AKP iktidara geldiğinde karşılıksız çek sayısı 743.000 idi. Karşılıksız çek sayısındaki artış oranı % 54'dür.
36-En uzun IMF denetim ve yönetimindeki dönem: 10 yıl
Türkiye'nin 1946 da başlayan 60 yıllık sürede IMF gözetim ve denetimi altındaki en uzun dönemi 1998-2008 yıllan arasındaki 10 yıllık dönemdir. 1980-88 yılları arasındaki en uzun IMF gözetim ve denetimindeki süre, AKP iktidarında 10 yıla çıkartılmıştır. ANAP iktidarından sonra tüm iktidar süresini IMF gözetim ve denetiminde geçiren tek parti iktidarı AKP iktidarı olmuştur.
AKP Hükümeti kendinden önceki Ecevit Hükümetinin IMF ile yaptığı Stand-by anlaşmasını aynen uygulamış ve bu anlaşmanın süresi bitiğinde Mayıs 2005'de IMF ile yeni bir Stand-by anlaşması yaparak 2008 yılına kadar ekonominin yönetim ve denetimini IMF'ye devretmiştir.
37-En yüksek kısa vadeli dış borçlanma: 44 milyar Dolar
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam kısa vadeli dış borç stoku 16 milyar Dolar olup, toplam dış borç stokunun % 14,5'i oranındaydı.
2003-2006 yılları arasında dış borçlanmada ağırlığın kısa vadeli borçlanmaya verilmesi sonucu 2006 yılında kısa vadeli dış borç stoku 44 milyar Dolara yükselip toplam dış borç stokunun % 22,7'sine ulaşmıştır.
38-En yüksek özel sektör pozisyon açığı: 45 milyar Dolar
2006 yılında özel sektörün dış borç stoku 65 milyar Dolara pozisyon açığı da 45 milyar Dolara ulaşmıştır. Yani özel sektörün elindeki dövizler ile döviz cinsi borçları arasındaki fark 45 milyar Dolara yaklaşmıştır.
2002 yılında özel sektör 37 milyar Dolar dış borç ve 26 milyar Dolar dış pozisyon açığınasahip idi
39-En yüksek yabancı mevduat: 24 milyar Dolar
Uygulanan yüksek reel faiz ve düşük döviz kuru nedeniyle, Türkiye uslular arası sermaye için en cazip ülkelerden biri haline gelmiştir. 2006 yılında yabancıların Türkiye'deki bankalarda bulunan mevduatı 24 milyar Doları aşmıştır.
40-En fazla açlık sınırı altındaki kişi sayısı: 1.870.000 kişi
Resmi rakamlara göre 1.870 bin kişi açlık sınırının altındadır. Yani aylık 143 milyon liralık gelire sahip değildir.
41-En yüksek yoksulluk sınırı altındaki kişi sayısı: 58.724.000 kişi
Nüfusun % 82'si aylık 363 milyon liralık gelirin altında olduğu için yoksulluk sının altındaki kişi sayısı 58.724 bin kişidir.
42-En düşük yatırım kredileri/toplam kredi oranı: % 5,6
2002 yılı sonunda yatınm kredileri toplam kredi hacminin % 7,7'sini oluşturuyordu.
AKP iktidarı döneminde bankacılık sektörünün ağırlıklı olarak tüketimi finanse edici kredi kartı ve tüketici kredilerine yönelmeleri sonucu 2006 yılında % 5,6'ya düşmüştür.
43-En düşük kamu personeline bütçeden ayrılan pay: % 21
AKP dönemine kamu personeline bütçeden ayrılan pay % 21'e düşmüştür.
Halbuki Ecevit döneminde bile bu oran % 21,l'idi.
Aynı oran Refah-Yol Hükümeti zamanında % 26'idi. 44-En düşük ihracat/ithalat oranı: % 61
2002 yılı sonunda ihracatın ithalatı karşılama oranı % 70 idi. Yani yapılan ithalatın % 70'i ihracat gelirleri ile karşılanmaktaydı.
2006 yılına geldiğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı % 61'e düşmüştür.
45-En düşük kamu vatınm/GSMH oranı; % 1,4
Kamu yatırımlarının GSMH içindeki payı % 1,4'e inmiştir.
Halbuki bu oran Refah-Yol Hükümetinde % 2,2'idi.
46-En düşük tarımsal desteklemeler/GSMH: % 0,7
Tarımsal desteklemelerin GSMH içindeki payı binde 7 gibi çok düşük bir düzeye inmiştir.
47-En düşük yatırım/bütçe giderleri: % 5
Kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan pay % 5'e inmiştir.
Bu oran 1999-2002 yılları arasındaki Ecevit Hükümeti döneminde bile % 6 oranındaydı.
Aynı oran Refah-Yol Hükümetinde % 8 idi,
48-En düşük tasarruf düzeyi; % 16,6
AKP döneminde vatandaşların satınalma düzeyi ve gelirleri sürekli gerilediği için; tasarruflarm GSMH'ye oranı % 16,6'ya düşmüştür. Bu oran en düşük tasarruf oranıdır. Tasarruf oranının düşmesi, yatırımlara yönelecek kaynakların azalttığı gibi yurtdışına bağımlılığı da artırmıştır.
1999-2002 yıllan arasında tasarrufların GSMH'ye oranı yani GSMH'nin tasarruf edilen kısmı % 19,2 idi.
Refah-Yol döneminde tasarrufların GSMH'ye oranı % 21,3 idi.
49-En düşük reel döviz kuru: % 60,2
AKP'nin iktidara geldiği Kasım 2002 tarihinde Dolar kuru 1.650.000 TL idi. 2003-2006 yıllan arasında toplam enflasyon % 53 oranında olduğu için, Dolar kuru enflasyon kadar artsaydı bile 2006 yılı sonunda Dolar kurunun en az 2.524.500 TL olması gerekirdi. Halbuki yüksek reel faiz-düşük döviz kurunun teşvik ettiği sıcak para girişi nedeniyle ülkede yapay bir döviz bolluğu oluşmuş ve Dolar kuru 2006 yıli sonu itibariyle 1.420.000 TL olarak gerçekleşmiştir.
Merkez Bankası hesaplamalanna göre TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru Kasım 2002'de 123,7 iken 2006 yılı sonu itibariyle 160,2'ye yükselmiştir. Yani döviz kuru % 60,2 oranında değer kaybetmiş ve olması gereken değerin % 60,2 oranında altına düşmüştür. Bu oran 1980 sonrası en düşük reel döviz kuru oranıdır. Reel döviz kurunun bu denli düşük tutulması, ithalatın patlamasına ve dış ticaret açığı ile cari açığın kontrol edilemez düzeylere yükselmesine yol açmıştır.
50-En düşük reel ücretler; % 23 oranında düşüş
AKP döneminde yaşanan ekonomik büyümeye rağmen ücretler enflasyon kadar artırılmadığı için reel ücretler sürekli gerilemiştir. 2003-2006 yıllan arasında kişi başına üretimin % 35 oranında artmasına karşılık, ücretlilerin reel gelirleri % 23 oranında gerilemiştir. Enflasyondaki düşüş ve ekonomik büyüme, çalışanlann gelirlerini artırmak yerine geriletmiştir.
İŞTE MİLLİ GÖRÜŞÜN MUHTEŞEM İCRAATLERİ
Bilimsel verilerle Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti olduğu kesinleşen Refahyol’a karşı, incir çekirdeğini doldurmayacak suni gündemler ve iftiralarla saldıranların nefretinin asıl nedeni, 11 aya sığdırılan muhteşem icraatlardı.
1. Bütün toplum kesimlerine hizmet esas alındı.
2. Halkın refahını yükseltmek için, her biri 10 milyar dolar değerinde toplam 30 milyar tutan 3 KAYNAK PAKET’i geliştirdi ve bu kaynaklardan, Nisan 1997 tarihine kadar (yani 8 ay içinde) 13,3 milyar dolar gelir sağlandı.
3. Memur maaşları yüzde 130 oranında arttırıldı.
4. İşçi ücretleri yüzde 102 oranında yükseltildi.
5. Köylünün ürün fiyatları, ortalama yüzde 312 arttı, 1996’da köylüye 43,5 trilyon TL ödenirken REFAHYOL döneminde 136 trilyon ödendi.
6. Esnafa düşük faizle kredi imkanları getirildi. Kredi miktarı 57 trilyondan 80 trilyona çıkartıldı.
7. 8036 KOBİ’ye ilk defa fon kredi imkanlı teşvik belgesiyle 2,5 trilyon kredi dağıtıldı.
8. BAĞ-KUR emekli maaşlarında yüzde 300 artış sağlandı.
9. Kriz devresine giren hayvancılık yeniden canlandırıldı.
10. Enflasyon sekiz ayda yüzde 100’lerden alındı, yüzde 75’lere düşürüldü.
11. İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona karşı korumak için Eşel-Mobil sisteminin altyapısı oluşturuldu ve 01 Temmuz 1997’den itibaren uygulamaya hazır hale getirildi.
12. Kamu Toplu İş Sözleşmeleri ilk defa 3 ay içinde ve de grevsiz şekilde çözüldü. Ücretler 53 milyon TL.’den 107 milyon TL’ye, dolar bazında 655 dolardan 993 dolara yükseltildi.
13. Tarımsal destekleme payı, 1995’te 19 trilyon, 1996’da 38 trilyon iken REFAHYOL’un iktidar olmasıyla, 1996 yılı için öngörülen 38 trilyonluk destek 60 trilyona, 1997 bütçesinde ise 95 trilyona çıkarıldı.
14. TMO, 1995 yılında 48 milyon dolarlık hububat alımı yaptığı halde, REFAHYOL döneminde 7 katı olarak 320 milyon dolarlık alım yapıldı.
15. Köylüye yüzde 50 oranındaki gübre sübvansiyonunun, alımda derhal ödenmesi esası getirildi.
16. Köylüye, 1995 yılında, 366 dolar olan gübre desteği, 1996 yılında 586 milyon dolara, 1997’de 629 milyon dolara çıkarıldı.
17. Et ithalatının kısıtlanması için fon uygulaması yüzde 3’ten yüzde 30’a çıkarıldı, daha sonra alınan kararla canlı hayvan ve et ithalatı yasaklandı.
18. Hayvancılığın ihyası için, çayır ve mera alanlarının ıslahında 8.000 hektar artış sağlandı.
19. 1996’da 7650 hektar olan yem bitkileri alanı, 1997’de üç katına 22 bin hektara çıkartıldı.
20. FİSKOBİRLİK’in fındık alımında taban fiyatı son 15 yılın en yüksek fiyatı (2$) üzerinden tespit edildi.
21. Sosyal Yardım fonunda toplanan paraların, daha önceleri yüzde 78’i bütçe açıklarına, yüzde 11’i Fiyat İstikrar Fonuna, ancak yüzde 11’i yoksullara dağıtılırken, REFAHYOL döneminde fonda toplanan 60 trilyonun tamamı yoksullara dağıtıldı.
22. Yine Sosyal Yardımlaşma Destekleme Tasarruf Fonundan, 1994-1995’te 78.815 öğrenciye kişi başına 750.000 TL, 1995-1996’da 100.525 kişiye kişi başına 1.000.000 TL burs verilirken, 1996-1997 yılında 200.000 kişiye 4 milyon TL üzerinden burs verilmeye başlandı.
23. Bütçeden BAĞ-KUR emeklilerine 866 milyar, memur emeklilerine 985 milyar, işçi emeklilerine 2.074 milyar destek sağlandı.
24. Kamu İktisadi Kuruluşları’nın açıkları Holding anlayışıyla Havuz Sistemi ile kapatıldı ve KİT’ler kâra geçirildi.
25. Yüzde 76 seviyesine yükselen repo faizleri Şubat 1997’de yüzde 50’lere indi.
26. Yüzde 170 seviyesinde devralınan Hazine borçları faizleri, yüzde 80’lere düşürüldü.
27. Devralındığında, 155 gün olan Hazine borçlanma vadeleri, Şubat 97’de 400, Nisan 97’de, 730 güne çıkarıldı.
28. Borsa endeksi, 28.06.1996’da, 550 idi. Şubat 1997’de 1700’e çıktı.
29. Döviz rezervlerinde 1 milyar dolar artış oldu.
30. ANAYOL hükümetinin 1996 bütçesinde öngörülen 36 milyar dolarlık iç borçlanma, 22 milyarda tutularak kapitalist sömürü önlenmiş oldu.
31. 1996 yılı sonunda, 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı 15 miyar dolarda frenlendi.
32. Son 50 yılın ilk denk bütçesi yapılıp, Meclisin tasdikine sunuldu. 28 Şubat tarihine kadar 0 olan bütçe açığı, 28 Şubat tarihinden sonra içine girilen siyasi kriz ortamı sebebiyle, Haziran 1997’de 5,5 milyar dolar açık verdi. Yine de bu açık, bir önceki ANAYOL dönemindeki 15,2 milyar dolar açıktan, 3 kat düşüktü.
33. Tamamen iç ve dış borç faizlerine giden bütçe imkanlarını yatırıma dönüştürme projeleri yürürlüğe konuldu, 25 Ocak 1997 tarihinde basın toplantısı yoluyla halka duyuruldu.
34. Sosyal Yardımlaşma Destekleme Tasarruf Fonundan, Acil Destekleme Programındaki, 57 il, 96 ilçe, 52 belde ve 90 köye, 3 trilyon 947 milyar 559 milyon; Doğu Anadolu’ya 1 trilyon 13 milyar 500 milyon; Güneydoğu Anadolu’ya 1 trilyon 120 milyar 559 milyon destek verildi.
35. Ekonomik ve sosyal göstergelere göre hazırlanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu İcra Programı REFAHYOL döneminde bitirildi.
36. 1991 Körfez Krizi’nden beri kapatılmış olan Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı açıldı.
37.Irak’la Sınır Ticareti harekete geçirilerek Güneydoğu halkının ekonomik durumu düzeltildi.
38. Terör olayları Türkiye’nin gündeminden düşürüldü.
39. Doğu ve Güneydoğu’da boşaltılan köylere dönüş projesi başlatıldı.
40. Çekiç Güç’ün görev süresine son verildi.
41. İnsan Hakları konusunda, Anayasa değişikliğine paralel olarak, uyum yasaları Meclisten geçirilerek kanunlaştırıldı.
42. Devlet Bakanlarından birisi insan hakları ihlallerinin takibiyle görevlendirildi.
43. Terör eylemlerine fiilen katılmamış ama baskı altında yataklık yapma suçuyla suçlananlar hakkında, pişmanlık yasası taslağı Meclise sevk edildi.
44. Sadece, batı ülkeleri ile değil, Doğu Asya ve Afrika ülkeleriyle yakın ilişkiler içine girildi ve ilk defa bir Türk Hükümeti önderliğinde, dünya çapında bir oluşum, D-8 oluşumu gerçekleştirildi.
45.Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, demokratik yollardan gelip başbakan olsa da, demokratik yollardan bırakmaz denilmesine rağmen, koalisyon ortağı ile yapılan protokol hükmü sebebiyle 18 Haziran 1997 tarihinde kendi iradesiyle istifa etti.
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda Hazine'nin iç borç stoku 150 katrilyon liraydı. 2006 Aralık sonu itibariyle
Hazine iç borç stoku 251 katrilyon liraya ulaşmıştır.
AKP son 4 yılda Hazine'nin iç borç stokunu 101 katrilyon lira artırmıştır.
2-En yüksek dış borç:302 milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiye'nin toplam dış borcu 171 milyar Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle toplam dış borç 302 milyar Dolardır.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde ülkenin toplam dış borcu % 77 oranında 131 milyar Dolar artmıştır.
3-En yüksek toplam borç; 481 milyar Dolar
AKP iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam dış borcu ile Hazine'nin toplam iç borcu toplamı olan toplam borç
263 milyar Dolardı.2006 yılı sonunda ise Hazinenin toplam iç borcu ile ülkenin toplam dış borcunun toplamı olan toplam
borç 481 milyar Dolar olmuştur.
4-En yüksek özel sektör dış borcu: 114 milyar Dolar
2002 yılı sonunda özel.sektörün dış borcu 44 milyar Dolardı. 2006'da özel sektörün dış borcu 114 milyar Dolar olmuştur.
5-En yüksek reel sektör dış borcu:73 milyar Dolar
2002 yılı sonunda reel sektörün (Bankalar dışındaki üretim sektörünün) dış borcu 33 milyar
Dolardı. 2006 yılı sonuna doğru reel sektörün dış borcu 73 milyar Dolar olmuştur.
6-En yüksek kişi basma borç: 6.600 Dolar
AKP iktidara geldiğinde kişi başına düşen toplam borç tutarı 3.845 Dolardı. 2006 yılında ise kişi başına borç 6.600 Dolar
olmuştur.
7-E n yüksek hane halkı borç tutarı; 55,9 katrilyon
2002 yılı sonunda hane halkının toplam 3,4 katrilyon TL bankalara borcu bulunmaktaydı. 2006 yılında hane halkının
bankalara olan borcu toplam 55,9 katrilyon TL'ye çıkmıştır. Yani millet geleceğini yemeğe başlamıştır.
8-En yüksek hane halkı borcu/hane halkı kullanılabilir gelir oranı:
%24,6 Hane halkının bankalara olan borcunun kullanılabilir gelirlerine oranı 2002 yılı sonunda %4,3'idi. 2006 yılında
% 24,6'ya yükselmiştir
Bu oran hane halkının kullanılabilir gelirlerinin 4'de l'ine yakın kısmını kadar bankalara borçlandığını göstermektedir.
Hane halkı bankalara borçlanırken bankalarda yurt dışına borçlanmaktadır. Dolayısıyla milletin bankalara olan borcu aslında milletin dışarıya olan borcuna dönüşmüştür. Çünkü bankalar dışarıdan borç olarak aldığı parayı millete kredi kartı ve tüketici kredisi olarak borç vermektedirler.
9-En yüksek iç borçlanma tutan: 425 milyar Dolar
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde toplam 425 milyar Dolarlık iç borçlanma yapılmıştır. Her yıl ortalama 106 milyar Dolarlık iç borçlanma gerçekleştirilmiş olup bu tutar bu güne kadar görülen en yüksek meblağdır.
10-En yüksek faiz ödemeleri toplamı: 148 milyar Dolar
AKP iktidarı 2003-2006 yıllan arasındaki 4 yıllık dönemde 126 milyar Dolar iç borç, 22 milyar Dolar dış borç faiz ödemesi olmak üzere 4 yılda 148 milyar Dolar faiz ödemesi yapmıştır.
Ayda 3,1 milyar Dolar faiz ödeyen AKP, günde ortalama 103 milyon Dolar faiz ödemiştir.
11-En yüksek Dolar bazında Hazine borçlanma faizi: % 27,6
AKP döneminde Hazine Dolar cinsinde 2003 yılında % 46,3, 2004 yılında % 30,8, 2005 yılında % 23,1 ve 2006 yılında % 10,2 olmak üzere son 4 yılda ortalama % 27,6 oranında borçlanmıştır.
Halbuki Ecevit döneminde bile yani 1999-2002 yılları arasında Dolar cinsi Hazine borçlanma maliyeti % 13,9 idi.
AKP. Dolar cinsinde en yüksek faizle borçlanan Cumhuriyet Hükümetidir. Bu da yabancı yatırımcılara en fazla kaynak aktardığı anlamına gelmektedir.
12-En yüksek ithalat: 137 milyar Dolar
2002 yılı sonunda ithalat 52,5 milyar Dolardı. 2006 yılı sonunda ithalat 137 milyar Dolar olmuştur.
Söz konusu tutar Cumhuriyet tarihinin en yüksek rakamıdır. AKP en yüksek ihracat yaptım derken en yüksek ithalatı gizlemektedir.
13-En yüksek ithalata bağımlı ihracat; % 68
1997 yılında 100 birim ihracat için 56 birim ithalat yapmak gerekmekteydi. Bu oran yani ihracatın ithalata bağımlılık oranı sürekli yükselmiş ve 2002 yılında % 62'ye çıkmıştır.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde düşük döviz kuru nedeniyle ihracatın ithalata bağımlılığı daha da artarak % 68'e yükselmiştir. Bunun manası 100 birimlik ihracat için 67 birimlik ithalat yapılması zorunlu olmuştur.
Bu da ihracat artışının ithalat artışını zorunlu kıldığını ve artan ihracatın ülkeye döviz kazandırmak bir yana döviz kaybettirdiğini açıkça ortaya koymaktadır.
14-En yüksek dış ticaret açığı: 52 milyar Dolar
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda dış ticaret açığı yani ithalat ihracat farkı 15,6 milyar Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle dış ticaret açığı 52 milyar Dolardır.
AKP'nin 4 yıllık iktidarı döneminde Türkiye ekonomisi toplam 152 milyar Dolar dış ticaret açığı vermiştir. 1950-2002 yılları arasındaki 52 yılda oluşan toplam dış açığı ise 194 milyar Dolardır.
15-En yüksek cari açık: 35 milyar Dolar
2002 yılı sonunda cari açık yani ülkeye mal ve hizmet karşılığı giren ve çıkan döviz farkı 1,5 milyardı.
2006 yılı sonunda cari açık 35 milyar Doları aşmıştır.
AKP iktidara geldiğinde GSMH'nin binde 9'u oranında olan cari açık 2006 yılı sonunda GSMH'nin % 9'una ulaşmıştır.
2003-2006 yıllan arasında toplam 77 milyar Dolar cari açık oluşmuştur. Halbuki 1950-2002 yıllan arasındaki 52 yılda toplam 45 milyar Dolar cari açık meydana gelmiştir.
16-En fazla sıcak para: 80 milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde Türkiye'deki sıcak para miktarı 24 milyar Dolardı.
2006 yılına gelindiğinde ülkedeki sıcak para miktarı 80 milyar Dolara yaklaşmıştır. Sıcak para miktarındaki 56 milyar Dolar tutarındaki artış; ülkeye 56 milyar Dolarlık sermaye girişi olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim 2003-2006 yılları arasında ülkeye giriş yapan toplam sıcak para 32 milyar Dolardır.
32 milyar Dolar olarak ülkeye giriş yapan sıcak para dolann değer kaybetmesi ve borsa endeksinin yükselmesi sayesinde 80 milyar Dolarlık bir varlık haline gelmiştir.
Yabancı yatmmcılar borsaya 13 milyar Dolar sıcak para girişi yapmış daha sonra düşen döviz kuru ve yükselen borsa endeksi nedeniyle 32,5 milyar Dolarlık bir varlığa sahip olmuşlardır.
17-En yüksek rezerv: 88 milyar Dolar
AKP iktidara geldiğinde rezerv olarak tutulan döviz miktarı 38 milyar Dolardı. Bunun 28 milyar Doları Merkez Bankası rezervleri, 10 milyar Doları da çeşitli bankaların muhabir bankalarda yani yurtdışında ve kasalannda tuttukları rezervdi.
2002 yılı sonunda atıl olarak bekletilen rezervler GSMH'nin % 2 Ti oranındaydı.
2006 yılına gelindiğinde ise Merkez Bankası rezervleri 61 milyar Dolara, da çeşitli bankaların muhabir bankalarda yani yurtdışında ve kasalannda tuttukları rezervler ise 27 milyar Dolara yükseldiği için toplam rezervler 88 milyar Dolar olmuştur.
Yurt dışından yüksek reel faiz ile borçlanılarak elde edilen ve çok düşük faizle çeşitli ülkelerin Hazine bonolarına bağlanan yani ülke kaynaklarında atıl bekletilen rezervlerin GSMH'ye oranı 23'e yükselmiştir.
18-En yüksek dışarıya kaynak transferi:35 milyar Dolar
2003-2006 yıllan arasında cari açığı finanse etmek için yurda giren sıcak para ve dış borçlanma için 35 milyar Dolar faiz ödenmiştir.
19-En yüksek kredi kartı borçları:20 katrilyon
2002 yılı sonunda kredi kartı borçlan 4 katrilyon TL idi.
2006 yılında ise kredi kartı borçları 20 katrilyon liraya ulaşmıştır.
20-En yüksek tüketici kredileri;44 katrilyon
AKP iktidara geldiğinde tüketici kredileri 2 katrilyon lira civarında olup toplam kredi hacminin sadece % 6,3'ünü oluşturmaktaydı.
2006 yılında tüketici kredileri 44 katrilyon liraya yükselip toplam kredi hacminin % 26,8'ini oluşturmaktadır.
21-E n yüksek bankacılıkta yabancı payı: % 37
AKP döneminde yabancı bankalar Türk bankalarının % 37'sini ele geçirmişlerdir. Yabancı
bankalar Türkiye'de şube açmak yerine daha çok var olan bankaları satın almışlardır.
Özelleştirme ve TMSF satışları ile mali sektör yabancıların kontrolüne geçmiştir.
Bankaların yabancıların eline geçmesi demek Türkiye ekonomisinin yabancıların kontrolüne girmesi demektir.
22-En yüksek İMKB'de yabancı payı: % 70
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda yabancıların İMKB'de işlem gören hisse senedi ve Devlet borçlanma senetlerine bağlanmış portföy yatırımları 6.362 milyon Dolardı. Yani İMKB'de yabancı payı, 3.450 milyon Dolan Hisse senedi, 3.579 milyon Doları da Devlet Borçlanma senedi olmak üzere toplam 6.362 milyon Dolardı.
2006 yılı sonu itibariyle yabancıların borsadaki yatırımları; 34.892 milyon Doları hisse senedi, 26.019 milyon Dolan Devlet iç borçlanma senedi olmak üzere toplam 60.915 milyon Dolara ulaşmıştır.
Yabancı yatırımcıların borsadaki payı % 70'e yükselmiştir. Yabancılar borsada hisse senedi
satın alarak başta bankacılık olmak üzere bir çok şirketin kontrolünü ele geçirmişlerdir.
23-En yüksek tarımsal üretimden kopuş; 1.280.000 kişi
AKP döneminde tarım sektöründe istihdam edilen nüfus 1.280.000 kişi azalarak 6.809.000 kişiye düşmüştür.
Aynı dönemde sanayi sektörü ise sadece 757.000 kişiye iş sağladığı için 523.000 bin kişi işsiz kalmıştır.
24-En yüksek tarımsal ürün ithalatı: 24,4 milyar Dolar
2003-2006 yıllan arasında 24,4 milyar Dolarlık tarımsal ürün ithal edilmiştir.
2002 yılında ithalatın % 7'sini oluşturan tarımsal ürün ithalatı 2006 yılında toplam ithalatın % 10' unu aşmıştır.
25-En yüksek İŞSİZ sayışı; 4.321.000 kişi
2002 yılı sonunda işsiz sayısı 3.484 bin kişi idi.
2006 yılı sonunda resmi işsiz sayısı 2.344 bin, iş bulma umudunu kaybettiği işin iş aramaktan vazgeçenlerin sayısı 1.977 bin kişiye yükselmiştir. Böylece resmi rakamlardaki işsiz sayısı 4.321 bin kişiye ulaşmıştır.
26-En yüksek TL cinsinden rantiye geliri: % 26
AKP döneminde parasını Bonoya yatıranlar yıllık % 26, borsaya yatıranlar % 25,4 oranında reel gelir elde etmişlerdir.
Dolar Kurunun sürekli düşmesi nedeniyle yurtdışından dolar cinsinden ülkeye gelip TL'ye çevrilerek borsa ve bonoya yatınm yapan yerli ve yabancı rantiyeciler; hem borsa ve bonodan hem de doların değer kaybetmesinden kazanmışlardır.
27-En yüksek Dolar cinsinden rantiye geliri: % 85,5
100 Dolan 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL'den TL'ye çevirip 165 milyon TL'ye sahip olan rantiyeci bunu Hazineye borç vererek değerlendirdiğinde 2006 yılı sonu itibariyle; 409 milyon TL'ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibariyle 1.430.000 TL'den Dolara çevirdiğinde 286 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 286 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da dolar bazında yıllık % 46,5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
100 Doları 2002 yılı sonunda 1.650.000 TL'den TL'ye çevirip 165 milyon TL'ye sahip olan rantiyeci bu parasını borsaya yatırdığında 2006 yılı sonu itibariyle; 643 milyon TL'ye sahip olacaktır. Bunu 2006 yılı sonu itibariyle 1.430.000 TL'den Dolara çevirdiğinde 442 Dolar edecektir. Yani 4 yılda 100 Dolarını 442 Dolara çıkartmış olacaktır. Bu da yıllık % 85.5 oranında gelir elde etmek anlamına gelmektedir.
28-En yüksek yabancıya kaynak aktarımı: 187 milyar Dolar
2003-2006 yıllan arasında uygulanan yüksek reel faiz-düşük döviz kuru nedeniyle Türkiye ekonomisi 187 milyar dolar kaynak transfer etmiştir.
Son 4 yılda ihracatı aşan ithalat nedeniyle dış aleme 152 milyar Dolar, dış borç faiz ödemesi ve kar transferi olarak 35 milyar Dolar dış aleme kaynak transfer edilmiştir.
29-En yüksek faiz/enflasyon oranı(Enflasyona göre en yüksek faiz)
Faiz hesaplamalarında asıl önemli olan enflasyon faiz farkıdır. AKP döneminde enflasyon hızla
aşağı doğru çekildiği halde faizler aynı hızla düşmediği için enflasyon faiz farkı en düşük düzeye inmiştir.
AKP iktidarında enflasyon/faiz farkı % 43'e inmiştir.
Refah-Yol iktidarında bu oran % 89'idi. Yani AKP döneminde enflasyon ancak faiz oranlarının % 43'ü oranında olduğu için reel faiz yüksek kalmıştır. Halbuki Refah-Yol iktidarında enflasyon faizin % 89'u oranında olduğu için reel faiz doğal olarak düşmüş hatta bazı aylarda negatif olmuştur.
30-En yüksek bankacılık gelirleri; 138 milyar Dolar
2003-2006 yılları arasında bankacılık sektörü 197 katrilyon (yani 138 milyar Dolar) faiz,
komisyon ve aracılık geliri elde etmiştir. Aynı dönemde GSMH ise 198 milyar Dolar artmıştır. Yani
artan GSMH'nin yaklaşık olarak % 70'i bankacılık sektörünün faiz. komisyon ve aracılık gelirlerinden
oluşmaktadır. Bu da artan Milli Gelirin % 70'inin bir avuç rantiyeciye gitmesine karşılık, artan Milli
Gelirin sadece % 30'u 73 milyon halka ait olduğu için; MG artarken halk fakirleşmiştir.
31-En yüksek vergi yükü: % 33,3
AKP iktidara geldiğinde sosyal güvenlik kesintileri dahil toplam vergi yükü GSMH'nin % 31,3'ü idi
AKP döneminde vergi yükü GSMH'nin % 33,3'e yükselerek Cumhuriyet tarihinin en yüksek oranına ulaşmıştır.
32-En yüksek dolaylı vergi oranı: % 72
Zengin ve fakirden eşit tutarda alındığı için adaletsiz olan dolaylı vergiler AKP döneminde temel vergi kaynağı haline gelmiştir.
AKP iktidarından önce vergi gelirlerinin % 66,3 'ünü dolaylı vergiler oluştururdu. AKP iktidarında toplam vergi gelirlerinin
% 72'si dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
33-En yüksek kapanan şirket sayısı: 8.996
2002 yılında 3.495 adet şirket kapanmıştır. 2006 yılında kapanan şirket sayısı 8.996"ya yükselmiştir. Kapanan şirket sayısındaki artış % 157'dir.
34-En yüksek protestolu senet sayısı: 1.177.910
Protestolu senet sayısı 2006 yılında 1.177.910"a çıkmıştır.
Ekonomik istikrarın en önemli göstergesi olan protestolu senet sayısı 2002 yılı sonunda 499.000 idi.
Protestolu senet sayısındaki artış oranı % 136'dır.
35-En yüksek karşılıksız çek sayısı: 1.144.740
Karşılıksız çek sayısı 2006 yılında 1.144.740'a yükselmiştir. AKP iktidara geldiğinde karşılıksız çek sayısı 743.000 idi. Karşılıksız çek sayısındaki artış oranı % 54'dür.
36-En uzun IMF denetim ve yönetimindeki dönem: 10 yıl
Türkiye'nin 1946 da başlayan 60 yıllık sürede IMF gözetim ve denetimi altındaki en uzun dönemi 1998-2008 yıllan arasındaki 10 yıllık dönemdir. 1980-88 yılları arasındaki en uzun IMF gözetim ve denetimindeki süre, AKP iktidarında 10 yıla çıkartılmıştır. ANAP iktidarından sonra tüm iktidar süresini IMF gözetim ve denetiminde geçiren tek parti iktidarı AKP iktidarı olmuştur.
AKP Hükümeti kendinden önceki Ecevit Hükümetinin IMF ile yaptığı Stand-by anlaşmasını aynen uygulamış ve bu anlaşmanın süresi bitiğinde Mayıs 2005'de IMF ile yeni bir Stand-by anlaşması yaparak 2008 yılına kadar ekonominin yönetim ve denetimini IMF'ye devretmiştir.
37-En yüksek kısa vadeli dış borçlanma: 44 milyar Dolar
AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılı sonunda ülkenin toplam kısa vadeli dış borç stoku 16 milyar Dolar olup, toplam dış borç stokunun % 14,5'i oranındaydı.
2003-2006 yılları arasında dış borçlanmada ağırlığın kısa vadeli borçlanmaya verilmesi sonucu 2006 yılında kısa vadeli dış borç stoku 44 milyar Dolara yükselip toplam dış borç stokunun % 22,7'sine ulaşmıştır.
38-En yüksek özel sektör pozisyon açığı: 45 milyar Dolar
2006 yılında özel sektörün dış borç stoku 65 milyar Dolara pozisyon açığı da 45 milyar Dolara ulaşmıştır. Yani özel sektörün elindeki dövizler ile döviz cinsi borçları arasındaki fark 45 milyar Dolara yaklaşmıştır.
2002 yılında özel sektör 37 milyar Dolar dış borç ve 26 milyar Dolar dış pozisyon açığınasahip idi
39-En yüksek yabancı mevduat: 24 milyar Dolar
Uygulanan yüksek reel faiz ve düşük döviz kuru nedeniyle, Türkiye uslular arası sermaye için en cazip ülkelerden biri haline gelmiştir. 2006 yılında yabancıların Türkiye'deki bankalarda bulunan mevduatı 24 milyar Doları aşmıştır.
40-En fazla açlık sınırı altındaki kişi sayısı: 1.870.000 kişi
Resmi rakamlara göre 1.870 bin kişi açlık sınırının altındadır. Yani aylık 143 milyon liralık gelire sahip değildir.
41-En yüksek yoksulluk sınırı altındaki kişi sayısı: 58.724.000 kişi
Nüfusun % 82'si aylık 363 milyon liralık gelirin altında olduğu için yoksulluk sının altındaki kişi sayısı 58.724 bin kişidir.
42-En düşük yatırım kredileri/toplam kredi oranı: % 5,6
2002 yılı sonunda yatınm kredileri toplam kredi hacminin % 7,7'sini oluşturuyordu.
AKP iktidarı döneminde bankacılık sektörünün ağırlıklı olarak tüketimi finanse edici kredi kartı ve tüketici kredilerine yönelmeleri sonucu 2006 yılında % 5,6'ya düşmüştür.
43-En düşük kamu personeline bütçeden ayrılan pay: % 21
AKP dönemine kamu personeline bütçeden ayrılan pay % 21'e düşmüştür.
Halbuki Ecevit döneminde bile bu oran % 21,l'idi.
Aynı oran Refah-Yol Hükümeti zamanında % 26'idi. 44-En düşük ihracat/ithalat oranı: % 61
2002 yılı sonunda ihracatın ithalatı karşılama oranı % 70 idi. Yani yapılan ithalatın % 70'i ihracat gelirleri ile karşılanmaktaydı.
2006 yılına geldiğinde ihracatın ithalatı karşılama oranı % 61'e düşmüştür.
45-En düşük kamu vatınm/GSMH oranı; % 1,4
Kamu yatırımlarının GSMH içindeki payı % 1,4'e inmiştir.
Halbuki bu oran Refah-Yol Hükümetinde % 2,2'idi.
46-En düşük tarımsal desteklemeler/GSMH: % 0,7
Tarımsal desteklemelerin GSMH içindeki payı binde 7 gibi çok düşük bir düzeye inmiştir.
47-En düşük yatırım/bütçe giderleri: % 5
Kamu yatırımlarına bütçeden ayrılan pay % 5'e inmiştir.
Bu oran 1999-2002 yılları arasındaki Ecevit Hükümeti döneminde bile % 6 oranındaydı.
Aynı oran Refah-Yol Hükümetinde % 8 idi,
48-En düşük tasarruf düzeyi; % 16,6
AKP döneminde vatandaşların satınalma düzeyi ve gelirleri sürekli gerilediği için; tasarruflarm GSMH'ye oranı % 16,6'ya düşmüştür. Bu oran en düşük tasarruf oranıdır. Tasarruf oranının düşmesi, yatırımlara yönelecek kaynakların azalttığı gibi yurtdışına bağımlılığı da artırmıştır.
1999-2002 yıllan arasında tasarrufların GSMH'ye oranı yani GSMH'nin tasarruf edilen kısmı % 19,2 idi.
Refah-Yol döneminde tasarrufların GSMH'ye oranı % 21,3 idi.
49-En düşük reel döviz kuru: % 60,2
AKP'nin iktidara geldiği Kasım 2002 tarihinde Dolar kuru 1.650.000 TL idi. 2003-2006 yıllan arasında toplam enflasyon % 53 oranında olduğu için, Dolar kuru enflasyon kadar artsaydı bile 2006 yılı sonunda Dolar kurunun en az 2.524.500 TL olması gerekirdi. Halbuki yüksek reel faiz-düşük döviz kurunun teşvik ettiği sıcak para girişi nedeniyle ülkede yapay bir döviz bolluğu oluşmuş ve Dolar kuru 2006 yıli sonu itibariyle 1.420.000 TL olarak gerçekleşmiştir.
Merkez Bankası hesaplamalanna göre TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru Kasım 2002'de 123,7 iken 2006 yılı sonu itibariyle 160,2'ye yükselmiştir. Yani döviz kuru % 60,2 oranında değer kaybetmiş ve olması gereken değerin % 60,2 oranında altına düşmüştür. Bu oran 1980 sonrası en düşük reel döviz kuru oranıdır. Reel döviz kurunun bu denli düşük tutulması, ithalatın patlamasına ve dış ticaret açığı ile cari açığın kontrol edilemez düzeylere yükselmesine yol açmıştır.
50-En düşük reel ücretler; % 23 oranında düşüş
AKP döneminde yaşanan ekonomik büyümeye rağmen ücretler enflasyon kadar artırılmadığı için reel ücretler sürekli gerilemiştir. 2003-2006 yıllan arasında kişi başına üretimin % 35 oranında artmasına karşılık, ücretlilerin reel gelirleri % 23 oranında gerilemiştir. Enflasyondaki düşüş ve ekonomik büyüme, çalışanlann gelirlerini artırmak yerine geriletmiştir.
İŞTE MİLLİ GÖRÜŞÜN MUHTEŞEM İCRAATLERİ
Bilimsel verilerle Cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti olduğu kesinleşen Refahyol’a karşı, incir çekirdeğini doldurmayacak suni gündemler ve iftiralarla saldıranların nefretinin asıl nedeni, 11 aya sığdırılan muhteşem icraatlardı.
1. Bütün toplum kesimlerine hizmet esas alındı.
2. Halkın refahını yükseltmek için, her biri 10 milyar dolar değerinde toplam 30 milyar tutan 3 KAYNAK PAKET’i geliştirdi ve bu kaynaklardan, Nisan 1997 tarihine kadar (yani 8 ay içinde) 13,3 milyar dolar gelir sağlandı.
3. Memur maaşları yüzde 130 oranında arttırıldı.
4. İşçi ücretleri yüzde 102 oranında yükseltildi.
5. Köylünün ürün fiyatları, ortalama yüzde 312 arttı, 1996’da köylüye 43,5 trilyon TL ödenirken REFAHYOL döneminde 136 trilyon ödendi.
6. Esnafa düşük faizle kredi imkanları getirildi. Kredi miktarı 57 trilyondan 80 trilyona çıkartıldı.
7. 8036 KOBİ’ye ilk defa fon kredi imkanlı teşvik belgesiyle 2,5 trilyon kredi dağıtıldı.
8. BAĞ-KUR emekli maaşlarında yüzde 300 artış sağlandı.
9. Kriz devresine giren hayvancılık yeniden canlandırıldı.
10. Enflasyon sekiz ayda yüzde 100’lerden alındı, yüzde 75’lere düşürüldü.
11. İşçiyi, memuru, emekliyi enflasyona karşı korumak için Eşel-Mobil sisteminin altyapısı oluşturuldu ve 01 Temmuz 1997’den itibaren uygulamaya hazır hale getirildi.
12. Kamu Toplu İş Sözleşmeleri ilk defa 3 ay içinde ve de grevsiz şekilde çözüldü. Ücretler 53 milyon TL.’den 107 milyon TL’ye, dolar bazında 655 dolardan 993 dolara yükseltildi.
13. Tarımsal destekleme payı, 1995’te 19 trilyon, 1996’da 38 trilyon iken REFAHYOL’un iktidar olmasıyla, 1996 yılı için öngörülen 38 trilyonluk destek 60 trilyona, 1997 bütçesinde ise 95 trilyona çıkarıldı.
14. TMO, 1995 yılında 48 milyon dolarlık hububat alımı yaptığı halde, REFAHYOL döneminde 7 katı olarak 320 milyon dolarlık alım yapıldı.
15. Köylüye yüzde 50 oranındaki gübre sübvansiyonunun, alımda derhal ödenmesi esası getirildi.
16. Köylüye, 1995 yılında, 366 dolar olan gübre desteği, 1996 yılında 586 milyon dolara, 1997’de 629 milyon dolara çıkarıldı.
17. Et ithalatının kısıtlanması için fon uygulaması yüzde 3’ten yüzde 30’a çıkarıldı, daha sonra alınan kararla canlı hayvan ve et ithalatı yasaklandı.
18. Hayvancılığın ihyası için, çayır ve mera alanlarının ıslahında 8.000 hektar artış sağlandı.
19. 1996’da 7650 hektar olan yem bitkileri alanı, 1997’de üç katına 22 bin hektara çıkartıldı.
20. FİSKOBİRLİK’in fındık alımında taban fiyatı son 15 yılın en yüksek fiyatı (2$) üzerinden tespit edildi.
21. Sosyal Yardım fonunda toplanan paraların, daha önceleri yüzde 78’i bütçe açıklarına, yüzde 11’i Fiyat İstikrar Fonuna, ancak yüzde 11’i yoksullara dağıtılırken, REFAHYOL döneminde fonda toplanan 60 trilyonun tamamı yoksullara dağıtıldı.
22. Yine Sosyal Yardımlaşma Destekleme Tasarruf Fonundan, 1994-1995’te 78.815 öğrenciye kişi başına 750.000 TL, 1995-1996’da 100.525 kişiye kişi başına 1.000.000 TL burs verilirken, 1996-1997 yılında 200.000 kişiye 4 milyon TL üzerinden burs verilmeye başlandı.
23. Bütçeden BAĞ-KUR emeklilerine 866 milyar, memur emeklilerine 985 milyar, işçi emeklilerine 2.074 milyar destek sağlandı.
24. Kamu İktisadi Kuruluşları’nın açıkları Holding anlayışıyla Havuz Sistemi ile kapatıldı ve KİT’ler kâra geçirildi.
25. Yüzde 76 seviyesine yükselen repo faizleri Şubat 1997’de yüzde 50’lere indi.
26. Yüzde 170 seviyesinde devralınan Hazine borçları faizleri, yüzde 80’lere düşürüldü.
27. Devralındığında, 155 gün olan Hazine borçlanma vadeleri, Şubat 97’de 400, Nisan 97’de, 730 güne çıkarıldı.
28. Borsa endeksi, 28.06.1996’da, 550 idi. Şubat 1997’de 1700’e çıktı.
29. Döviz rezervlerinde 1 milyar dolar artış oldu.
30. ANAYOL hükümetinin 1996 bütçesinde öngörülen 36 milyar dolarlık iç borçlanma, 22 milyarda tutularak kapitalist sömürü önlenmiş oldu.
31. 1996 yılı sonunda, 20 milyar dolar olması beklenen bütçe açığı 15 miyar dolarda frenlendi.
32. Son 50 yılın ilk denk bütçesi yapılıp, Meclisin tasdikine sunuldu. 28 Şubat tarihine kadar 0 olan bütçe açığı, 28 Şubat tarihinden sonra içine girilen siyasi kriz ortamı sebebiyle, Haziran 1997’de 5,5 milyar dolar açık verdi. Yine de bu açık, bir önceki ANAYOL dönemindeki 15,2 milyar dolar açıktan, 3 kat düşüktü.
33. Tamamen iç ve dış borç faizlerine giden bütçe imkanlarını yatırıma dönüştürme projeleri yürürlüğe konuldu, 25 Ocak 1997 tarihinde basın toplantısı yoluyla halka duyuruldu.
34. Sosyal Yardımlaşma Destekleme Tasarruf Fonundan, Acil Destekleme Programındaki, 57 il, 96 ilçe, 52 belde ve 90 köye, 3 trilyon 947 milyar 559 milyon; Doğu Anadolu’ya 1 trilyon 13 milyar 500 milyon; Güneydoğu Anadolu’ya 1 trilyon 120 milyar 559 milyon destek verildi.
35. Ekonomik ve sosyal göstergelere göre hazırlanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu İcra Programı REFAHYOL döneminde bitirildi.
36. 1991 Körfez Krizi’nden beri kapatılmış olan Kerkük-Yumurtalık Petrol Boru Hattı açıldı.
37.Irak’la Sınır Ticareti harekete geçirilerek Güneydoğu halkının ekonomik durumu düzeltildi.
38. Terör olayları Türkiye’nin gündeminden düşürüldü.
39. Doğu ve Güneydoğu’da boşaltılan köylere dönüş projesi başlatıldı.
40. Çekiç Güç’ün görev süresine son verildi.
41. İnsan Hakları konusunda, Anayasa değişikliğine paralel olarak, uyum yasaları Meclisten geçirilerek kanunlaştırıldı.
42. Devlet Bakanlarından birisi insan hakları ihlallerinin takibiyle görevlendirildi.
43. Terör eylemlerine fiilen katılmamış ama baskı altında yataklık yapma suçuyla suçlananlar hakkında, pişmanlık yasası taslağı Meclise sevk edildi.
44. Sadece, batı ülkeleri ile değil, Doğu Asya ve Afrika ülkeleriyle yakın ilişkiler içine girildi ve ilk defa bir Türk Hükümeti önderliğinde, dünya çapında bir oluşum, D-8 oluşumu gerçekleştirildi.
45.Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, demokratik yollardan gelip başbakan olsa da, demokratik yollardan bırakmaz denilmesine rağmen, koalisyon ortağı ile yapılan protokol hükmü sebebiyle 18 Haziran 1997 tarihinde kendi iradesiyle istifa etti.