İşsiz vatandaş anladı zengin patron anlamadı
Pazartesi günü Boydak Holding'in patronu Mustafa Boydak'ın bir gazetede hayli uzun mülakatı vardı. Boydak birçok güzel tespit yapıyor. Ancak bir tane öyle haksız ve insafsız değerlendirmede bulunuyor ki, bütün mülakatın havasını tersine çeviriyor.
Kısaca diyor ki; "Hükümet krizi algılamadı ve idare edemedi, gerekli tedbirleri almadı." Tedbirler ne, hiçbir zaman açık yürekli olarak ifade edilmiyor. Sorumsuz ve yuvarlak laflarla top hükümete atılıyor. Nitekim amiral gemisinin 'havuz yazarı' hiç zaman kaybetmeden bu 'malzemenin' üstüne atladı. "İşsizliğin sorumlusu krizi idare edemeyen hükümettir. Kendi yandaşı işadamları da aynı kanaatte." diyerek Boydak'ı adres gösterdi. Sendikalar zaten aynı görüşte. "Krizin hesabını hükümet verecek, emekçi krizin faturasını ödemeyecekmiş." Ömründe darbeleri protesto etmek için bir defa sokağa çıkmayan sendikalar, dünyadaki krizin hesabını Türkiye'ye sormak için üyelerini karga tulumba zorla meydana tıkıştırdı. Sıkıysa sendikanın mitingine katılmayın da görün gününüzü.
Ne gariptir, kriz bizim ülkemize daha aralık ayı itibarıyla yansımaya başladı. Acıtıyor da. Bütün dünyayı da acıtıyor. Dünya tam 12 trilyon dolarlık paket açıkladı. Sonuç? Japonya yüzde 12'den fazla küçüldü. Almanya, AB, ABD tepetakla aşağı gidiyor. Paketler yetmiyor, reçeteler çalışmıyor.
2002'den beri Karun gibi para kazananlar emekçiyi 'dakika bir' sokağa teslim ediyor. Halk durumun farkında. İşini kaybettiği halde karda-kışta seçim meydanlarını tıka basa dolduran halk, aslında ne olduğunu anlamış. Muhalefet kapalı spor salonlarını doldurmaktan aciz. Halk, dünyadaki krize rağmen, bundan sonra umudun nerede olduğunu da böylece ortaya koyuyor.
Boydak "Şirketleri birleştirdik, tasarruf ettik, krize nakitte yakalandık." diyor. Unutmadan ilave edeyim, bir de bankasının yüzde 32,5'ini Suudilere tam 550 milyon dolara satmıştı! Açıkçası Sayın Boydak ya neler olup bittiğini anlamıyor ya da başka telkinlerden fazlaca etkilenmiş, bu kaygı ile yalpalıyor, adil pozisyon alamıyor. Esasen Türkiye'de ne olup bittiğini anlamak için salı günkü Zaman'da çıkan Şahin Alpay'ın 'Baykal'ın yapabileceği büyük iyilik' başlıklı yazısını kesip saklamanızı öneririm.
Kesimler ne istiyor, bakalım. Sendika "Emekçi işini kaybetmesin." derken haklıdır. Ülkedeki 'sessiz çoğunluk' olan KOBİ esnafı "İşin ve aşın adresi KOBİ'ler. İşletme sermayesi, ihracatın finansmanı, istihdamın korunması için bu kesime destek verilmeli ki kapanmadan yollarına devam edebilsinler. Ülkede talebi canlandırmanın yolu da buradan geçiyor." diyorlar. Haklılar.
Peki, büyük sermaye ne istiyor? "Borcumu öde, her türlü vergi ve girdi maliyeti yükünü indir." Bunu isteyen büyük sermayeden akla ziyan iki istek daha geliyor: "Benim istediğim harcamaları yap ancak mali disiplini bozma, bütçe açığı verme."
Nasıl olacak? "IMF ile anlaş!" Yani büyük sermaye diyor ki: "Anadolu'yu, KOBİ'yi boş ver. IMF ile anlaş, bu kesimi kurtarmak için yapacağın harcamaları kenara koy. Yetmez ise basarsın ilave zam ve vergiyi. Elde ettiğin bu kaynaklarla da IMF'den alacağın ve bize kullandıracağın 20 milyar dolarlık borcu ödersin."
Peki, "Bu durumda kriz derinleşip sosyal patlama olmaz mı? AK Parti olarak ben nasıl hükümet edebilirim?" El cevap: "Anadolu sermayesinin de, senin de canın cehenneme. İkinizden de midem kalkıyor zaten. Krizle yok olun, gidin. Hem Ergenekon da her geçen gün bize yaklaşıyor zaten." Yangında kurtarılacaklar listesinin başına her zamanki gibi büyük sermayeyi koymadıkça, hükümetin aldığı hiçbir tedbiri beğenmeyecek, yeterli bulmayacaklar.
Oysa sendikalar meydanlarda iken hükümet işçilerin işini kaybetmemeleri için Meclis'ten yeni bir paket geçiriyordu. Yarı zamanlı çalışma süresini ve ödeneğini artırmaktan, işsizlik maaşı ödemelerine kadar bir dizi önlem. Kâr rekoru açıklayan banka bir gecede 1.500 kişiyi sokağa atıyordu. Esnafın ensesinden de inmiyorlar. Şu sendikalar bir kere de doğru adrese yönelseler ya.
ibrahim Öztürk/Zaman/19 Şubat 2009, Perşembe
Pazartesi günü Boydak Holding'in patronu Mustafa Boydak'ın bir gazetede hayli uzun mülakatı vardı. Boydak birçok güzel tespit yapıyor. Ancak bir tane öyle haksız ve insafsız değerlendirmede bulunuyor ki, bütün mülakatın havasını tersine çeviriyor.
Kısaca diyor ki; "Hükümet krizi algılamadı ve idare edemedi, gerekli tedbirleri almadı." Tedbirler ne, hiçbir zaman açık yürekli olarak ifade edilmiyor. Sorumsuz ve yuvarlak laflarla top hükümete atılıyor. Nitekim amiral gemisinin 'havuz yazarı' hiç zaman kaybetmeden bu 'malzemenin' üstüne atladı. "İşsizliğin sorumlusu krizi idare edemeyen hükümettir. Kendi yandaşı işadamları da aynı kanaatte." diyerek Boydak'ı adres gösterdi. Sendikalar zaten aynı görüşte. "Krizin hesabını hükümet verecek, emekçi krizin faturasını ödemeyecekmiş." Ömründe darbeleri protesto etmek için bir defa sokağa çıkmayan sendikalar, dünyadaki krizin hesabını Türkiye'ye sormak için üyelerini karga tulumba zorla meydana tıkıştırdı. Sıkıysa sendikanın mitingine katılmayın da görün gününüzü.
Ne gariptir, kriz bizim ülkemize daha aralık ayı itibarıyla yansımaya başladı. Acıtıyor da. Bütün dünyayı da acıtıyor. Dünya tam 12 trilyon dolarlık paket açıkladı. Sonuç? Japonya yüzde 12'den fazla küçüldü. Almanya, AB, ABD tepetakla aşağı gidiyor. Paketler yetmiyor, reçeteler çalışmıyor.
2002'den beri Karun gibi para kazananlar emekçiyi 'dakika bir' sokağa teslim ediyor. Halk durumun farkında. İşini kaybettiği halde karda-kışta seçim meydanlarını tıka basa dolduran halk, aslında ne olduğunu anlamış. Muhalefet kapalı spor salonlarını doldurmaktan aciz. Halk, dünyadaki krize rağmen, bundan sonra umudun nerede olduğunu da böylece ortaya koyuyor.
Boydak "Şirketleri birleştirdik, tasarruf ettik, krize nakitte yakalandık." diyor. Unutmadan ilave edeyim, bir de bankasının yüzde 32,5'ini Suudilere tam 550 milyon dolara satmıştı! Açıkçası Sayın Boydak ya neler olup bittiğini anlamıyor ya da başka telkinlerden fazlaca etkilenmiş, bu kaygı ile yalpalıyor, adil pozisyon alamıyor. Esasen Türkiye'de ne olup bittiğini anlamak için salı günkü Zaman'da çıkan Şahin Alpay'ın 'Baykal'ın yapabileceği büyük iyilik' başlıklı yazısını kesip saklamanızı öneririm.
Kesimler ne istiyor, bakalım. Sendika "Emekçi işini kaybetmesin." derken haklıdır. Ülkedeki 'sessiz çoğunluk' olan KOBİ esnafı "İşin ve aşın adresi KOBİ'ler. İşletme sermayesi, ihracatın finansmanı, istihdamın korunması için bu kesime destek verilmeli ki kapanmadan yollarına devam edebilsinler. Ülkede talebi canlandırmanın yolu da buradan geçiyor." diyorlar. Haklılar.
Peki, büyük sermaye ne istiyor? "Borcumu öde, her türlü vergi ve girdi maliyeti yükünü indir." Bunu isteyen büyük sermayeden akla ziyan iki istek daha geliyor: "Benim istediğim harcamaları yap ancak mali disiplini bozma, bütçe açığı verme."
Nasıl olacak? "IMF ile anlaş!" Yani büyük sermaye diyor ki: "Anadolu'yu, KOBİ'yi boş ver. IMF ile anlaş, bu kesimi kurtarmak için yapacağın harcamaları kenara koy. Yetmez ise basarsın ilave zam ve vergiyi. Elde ettiğin bu kaynaklarla da IMF'den alacağın ve bize kullandıracağın 20 milyar dolarlık borcu ödersin."
Peki, "Bu durumda kriz derinleşip sosyal patlama olmaz mı? AK Parti olarak ben nasıl hükümet edebilirim?" El cevap: "Anadolu sermayesinin de, senin de canın cehenneme. İkinizden de midem kalkıyor zaten. Krizle yok olun, gidin. Hem Ergenekon da her geçen gün bize yaklaşıyor zaten." Yangında kurtarılacaklar listesinin başına her zamanki gibi büyük sermayeyi koymadıkça, hükümetin aldığı hiçbir tedbiri beğenmeyecek, yeterli bulmayacaklar.
Oysa sendikalar meydanlarda iken hükümet işçilerin işini kaybetmemeleri için Meclis'ten yeni bir paket geçiriyordu. Yarı zamanlı çalışma süresini ve ödeneğini artırmaktan, işsizlik maaşı ödemelerine kadar bir dizi önlem. Kâr rekoru açıklayan banka bir gecede 1.500 kişiyi sokağa atıyordu. Esnafın ensesinden de inmiyorlar. Şu sendikalar bir kere de doğru adrese yönelseler ya.
ibrahim Öztürk/Zaman/19 Şubat 2009, Perşembe