,

İki eşcinsel gangsterin işledikleri suçlara ve yaşadıkları aşka odaklanan, ancak buna 1920’lerin dokusuyla yaklaşan bir eser. “Vahşi Zarafet” ile tanıdığımız Tom Kalin, burada “İyi Alman”ın görsel estetik devrimini ve 30’ların gangster filmlerini arkasına alan bir retro suç filmine imza atıyor. Siyah-beyaz, 16 mm, 8 mm ve mono ses gibi şeyleri öne çıkaran “Swoon”, kuşkusuz eşcinsel sinema için mihenk taşı filmlerden biri.
Cinayet, rehin alma, mahkeme, hapishane. 16 mm, grenli doku, teleobjektif, 1920’lerin kostümleri, newsreel parçaları, mono ses, çok yakın planlar, iç ses, ara plan. İşte “Swoon” (1992) bu kelimelerle özetlenebilir. Zaten yönetmen Tom Kalin de böylesi öğeleri üzerimize atmak için yola çıkmış. 1920’lerde Nathan Leopold ile Richard Loeb’ün işlediği cinayete odaklanan bir suç filmiyle çıkagelmiş.
20’ler dokusunu tutturan Godardiyen bir yapı
Filmin tür algısı o kadar karmaşık ki adeta o dönemin türsüzlüğünü akla getiriyor. Bu bağlamda da ‘katil aşıklar filmi’ gibi başlayan eserin ‘rehine gerilimi’ne meylederek ‘mahkeme filmi’ne açıldığını, oradan da noktayı ‘hapishane filmi’ olarak koyduğu söylenebilir. Bu da aslında dönemin atmosferini keskin bir şekilde yaratan Clint Eastwood’un “Sahtekar”ı (“Changeling”, 2008) ile akrabalık kurmasına yol açıyor.
Zira Tom Kalin, burada 1920’lerin dokusunu Godardiyen bir yapıya uyarlarken içinde bulunduğu akımın temsilini yapmış ciddi anlamda. ‘New Queer Cinema’ adlı 80’lerin sonunda başlayan ve Gus Van Sant, Gregg Araki, Todd Haynes, Lisa Cholodenko gibi isimlerle bilinen bu eğilimin ana felsefesi ‘konvansiyonel ve düz olan karşıt’ bir anlayış dokumaktır. Van Sant da “Mala Noche”de (1986) 16 mm siyah-beyaz görüntülerle yaptığı girişin devamında sayısız bozucu numarayla Godardiyen bir yol izlemiştir.
Geleneksel Hollywood hikayesini alt kültür temsiline dönüştürüyor
Diğerleri farklı alanlara açılsa da aslında Kalin, Todd Haynes ve Van Sant ile aynı kategoriden seslenir aslında. Haynes’in “Poison”da (1991) renk ayrımı ile yaptığı algı bozucu biyografi geleneğini Kalin burada farklılaştırmıştır. 1994’de “Go Fish” için lezbiyen Rose Troche’a da yol veren yönetmenin gerçek anlamda ‘eşcinsel öyküler’ anlatmak için yola çıktığını söylemek mümkün. Burada da esasen Nathan ile Richard’ın aşk ve tutku için cinayet işlemesini ele alıyor.
Onların toplumda yer etmiş, 1920’ler siyasi tarihinde önemli olayı; 1956’de Richard Fleischer’ın “Compulsion”ı ve 1948’de Hitchcock’un “İp”i (“Rope”) ile perdeye yansımıştı daha önce belki. Ancak burada neredeyse tamamı modern sanat ürünü gibi çizilmiş evdeki yatakta geçen bir hikaye yapısı izliyoruz. Akan şey, eşcinsel ilişki üzerinden yürüyen bir cinayetin öyküsü. Böylelikle dönemin estetiğini; 1.66:1 formatında 16 mm’nin grenli dokusu, araya giren 8 mm görüntüler ve newsreel parçaları ile bozucu bir toplama, bir alt kültür temsiline dönüştürmüş Tom Kalin.
30’ların gangster filmlerine ‘eşcinsel’ rakip
‘Baygınlık’ anlamına gelen “Swoon” aslında toplumsal bir düzleme oturtulabilir. Zira burada yönetmen, iki eşcinsel aşığın gerçek anlamda dışlanmalarını, öldürülmelerini veya hapse atılmalarını ele alıyor. Girişini konuşan karakterlerin yakın planları arasında kaydırılan kameranın kurgu geçişleriyle yapıp, bunu masa başına veya hapishane fotoğraflarına da uyarlayan modern sanat yanlısı bir tavrı da var filmin.
Bu bağlamda da Kalin, deneysel adı altında anılıp Guy Maddin ile eşleştirilebilecek olsa da burada ‘gangster filmi’ alanında ‘Scarface’ ve ‘Public Enemy’ ile ‘ilişkisel’ bazda yarışan bir esere imza atmış. Bu noktada kendisinin dilsel yenilikleriyle dikkat çektiğinin üzerine basmak şart. Seyirci adeta yakın-çok yakın plan manyağı yapılırken, alan derinliği de son kısımdaki mahkemeye kadar hissedilmez. Araya bu Yahudi katillerin kitabı ve daha nice ara plan girerken, Nathan’in iç sesi ‘şu günde şu oldu’ laflarıyla bir zamansal geçiş salgılamaya yarar.
Eşcinsel sinema açısından kalıcı bir eser
Yani “Swoon”un herhangi bir olay örgüsü veya lineer akış özümsediği söylenemez. Aksine 1923-1925 arasında ve sonrasında 1935’e kadar hapiste istenen zamanlar arasında serbest bir dolaşıma uzandığı gerçeği ortadadır. Seyirciyi zorlasa da amacı budur. Film, New Queer Cinema’nın Godardiyen algısına katkı yaparken “İyi Alman” (“The Good German”, 2006) öncesi ‘sessiz sinema estetiği’ konusunda bir cüretkarlık sınavı verir aslında. Kalin’in “Vahşi Zarafet”te (“Savage Grace”, 2007) de bu noktadan sıyrılıp yine mono ve grenli dokuyla ensest gibi uç bir meseleye odaklanıp toplumsal bir suça açılması sürpriz değildir.
Zira Kalin, gerçek bir alt kültür temsilcisidir. Aykırı meselelerle ilgili, anti-kahramanlar üzerinden film çekmek, algıyı bozmak ve daha nicesi ona aittir. Esas sorulması gereken ise yönetmenin 20 senelik kariyerinde niye sadece üç film ürettiği aslında. Çünkü “Swoon”, eşcinsel sinema için mihenk taşı bir filmdir ve Fassbinder’in eserlerini andıracak derecede kalıcıdır.
Ne durumda?
Ülkemizde sahibi yok. Bu sebeple DVD’den veya vizyonda izleme şansımız yok gibi şimdilik.
Künye:
Swoon
Yönetmen: Tom Kalin
Oyuncular: Daniel Schlachet, Craig Chester, Ron Vawter, Michael Kirby, Michael Stumm
Süre: 83 dk.
Yapım yılı: 1992
Not: Bu bölümdeki filmler, ya uluslararası festivallerde ya da yurt dışında piyasaya çıkmış orijinal DVD’lerinden izlenerek yazılmaktadır. Bu yasal durum, diğer yazdığım filmler için de geçerlidir.
kerem akça