`çarşı haksızlıklara karşı`

PePeSanceS

Çǿκ کε√díκ طę ∂طí
Katılım
1 Mar 2009
Mesajlar
4,720
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Beşiktaş'ın KaLbi KAPALI'dan...



Ünü sınırlarımızı bile aşan ve dünyanın en ateşli taraftarları arasında gösterilen Çarşı Grubu`nun liderlerinden Alen Markaryan ile özel röportaj gerçekleştirdik.

Beşiktaş deyince insanların aklına önce Çarşı, Çarşı deyince de Alen Markaryan gelir. Karşılaşmalardan önce taraftarlara çektirdiği üçlülerle, maç sırasında söylettiği sloganlarla, hem seyircileri hem de futbolcuları ateşleyen, isimdir Alen Markaryan.

Biz de taraftarın "Kebapçı mısın amigo musun" diye sevgi gösterisinde bulunduğu Alen Markaryan `la kebaptan taraftara, Beşiktaş yönetiminden hayalindeki 11`e kadar birçok konuda soru sorduk.

- Size verilen maçlara girememe cezasından sonra taraftar takıma gereken desteği verebiliyor mu?

Kan kaybettiği çok ortada. Netice itibariyle ehemmiyeti yüksek karşılaşmalarda sahaya pozitif enerji verilemiyor.Bunun verilememesinin nedeni taraftarın gelişen olaylarda inanılmaz derecede kalbinin kırılması. Taraftarın aklında hep bir soru işareti var. Buna dayalı olarak kongreden önce ve kongreden sonraki bölümlerde taraftarlar biz kullanıldık mı? sorularının cevabını bulamadı. Kongreye kadar yapılan tezahüratlarda taraftarlar da her golden sonra Yıldırım Demirören`e aleyhine tezahürat biçimi vardı. Kongreden sonra tekrar başkan seçildikten sonra taraftarın kafasında yönlendirecek kimse olmadığı için ne yapacaklarını bilmedikleri için oto kontrol kaybı, Beşiktaş taraftarını bu kadar dillere düşüren o sistematik mekanizması çalıştıramamaktan kaynaklandı bunların hepsi.

- Klasik bir soru olacak ama Çarşı yönetime karşı mı?

Giden yönetimin arkasından konuşmak istemiyorum. Ama yetersiz oldukları aşikardı. Gelen yönetim neler yapacak hep birlikte göreceğiz. Geçen yönetime oranla daha zengin, daha etraflı insanlar var şu anda. Ama tabi ki böyle olmaları çok daha iyi yönetecekleri anlamına gelmiyor. Sizin sorunuza gelince Çarşı yönetime karşı değil, Çarşı yapılan haksızlıklara karşı.

- Seçimden önce yapılan anketler de Murat Aksu, Yıldırım Demirören`e göre daha fazla oy alıyordu. Fakat kongre tam tersine başkanlığa yeniden Demirören`i seçti. Aradaki fark nereden kaynaklanıyor sizce?


Beşiktaş`ta Murat Aksu - Yıldırım Demirören yarışı 1984 yılındaki Süleyman Seba- Mehmet Üstünkaya seçiminden sonra en çekişmeli, en hararetli yarış oldu. Bu seçime en maksimum beklendi. İki tarafta seçimle ilgili bütün detayları tek tek inceledi. Murat Aksu`da 2500- 2700 civarında oy alacağını biliyordu. Aksu`nun aldığı oylar arasında tepki olanı da vardı. Murat Aksu`yu tribünlerdeki Yıldırım Demirören aleyhine tezahüratlar etkilemiş olması büyük bir ihtimaldi. Yıldırım Demirören genel de camiada sevilen oyu olan insanları seçti. Aksu ise tam aksine hiç oyu olmaya hiç yüzü eskimeyen insanları buldu. Ama kazanırsam kimseye gebe olmadan kazanmaktı. Yani sonucun bu olması kaçınılmazdı.

YENİ YÖNETİMDE KIVANÇ OKTAY OLMALIYDI

- Yeni yönetimde şu isim kesinlikle yönetimde olmalıydı dediğiniz bir isim var mı?

Beşiktaş yöneticilerinin hemen hemen hepsiyle aram iyidir. Şimdi birisini söylesem diğeri kırılır. Bana göre başkan sanki 2-3 sene sonrasının hesabını yaptı bana göre. Ama Kıvanç Oktay`ın olmasını isterdim açıkçası. Akraba olması hiç önemli değil. Eğer iyi işler yapmak Kıvanç Oktay biçilmiş kaftandı. Şu anda da yönetimin dışından ciddi olarak desteğinin olduğunu düşünüyorum.

- Sizce Çarşı Grubu`ndan başka dünyada en ateşli taraftara hangi ülke ve takımlar sahip?

Avrupa`da maç içerisinde bu kadar konsantre olabilen taraftar çok az. Ama örnek verecek olursam Yunanistan`ın Olympiakos takımının ateşli bir takımı var. Daha sonra Dortmund, Arjantin ve Brezilya liginde de var. İtalya da Roma, Livorno`da var. Liverpool taraftarlarına Kop derler mesela. Ben bir kere maça gitmiştim. Sadece 85. dakikada kalkıp kendilerine ait marşı söylediler. O da garip ünlemlerle dolu bir marştı. Bence uzaktan yakından bizim buradaki en kötü tribünler bile geçemezler.

- Türkiye`deki taraftarları değerlendirirsek…

Aklıma ilk olarak Göztepe, Karşıyaka, Sakarya, Eskişehir, hiç sevmeme rağmen Bursa, Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları geliyor. Taraftarın sahaya pozitif enerji vermesi ve futbolcularında bu atmosferi alması bence her statta maalesef olmuyor. Onun için biz sahayı paralellemesine seyreden tribünden çıkmak istemiyoruz. Diğer takımlar çıktı bir tek biz kaldık. Galatasaray ve Fenerbahçe kale arkasına geçti. Biz türlü baskılara rağmen, Bizans oyunlarına rağmen orada durmakta ısrar ediyoruz.

DENİZLİ`NİN BAZI TAKINTILARI VAR

-Yıldırım Demirören`in teknik direktör Mustafa Denizli ile daha uzun yıllar çalışmak istediği öğrenildi. Sizce doğru bir karar mı?

(Gülüyor) Mustafa Denizli beyninde Beşiktaş`ı hala bir köşede oturtuyorsa hastalığı o kadar da engel değil. Denizli`nin bana göre konsantrasyon alanında handikabı var. Yani bu sezon başından belliydi. Gördüğüm ve hissettiğim kadarıyla 10 ya da 11. haftada takıma adapte olabildi. Takım içerisinde bazı futbolcular (Holosko,Bobo, Nobre,Tello) Denizli`deki konsantrasyon eksikliğinden zarar gördüler. Aslında takım yeni yeni kendine gelmeye başladı Ama bana göre Denizli`nin bazı takıntıları var.

- Ne gibi takıntıları var mesela

Nihat`a inanıyorsan Nihat`ı mutlu son veya mutsuz son illa bitirene kadar kullanmak istiyor. İlla mutlu sonla bitecek bir film yok. Dolayısıyla Nihat kararının takıma zarar vereceğini ve taraftarın tepkisini çekeceğini düşünmüyor. Nihat`a tanınan tolerans Tabata`ya neden tanınmıyor. Bunların hepsi taraftar ve yönetimin aklında soru işaretli yaratıyor. Denizli Nihat`a verdiği şansı Tabata`ya tanımadı.

- İnönü Stadı`nda 30 bin kişiye talimat vermek nasıl bir duygu?

Ben futbolcu değilim, yönetici değilim. Beşiktaş`a kahramanlık da yapmadım. Sadece Beşiktaşlılığımı yaşıyorum. 30 bin kişinin Alen diye bağırması farklı bir şey. Bir insanı bu kadar onure etmek herkese de nasip olmaz bana göre. Türkiye`nin neresine gidersem gideyim tanınıyorum bir kere. Bazen acaba kot pantolonu çıkartıp takım elbise mi giysem, kongreye mi yönelsem gibi düşünceler oluşuyor. Çünkü Beşiktaş`ta yapacak daha çok işim var.

YILDIRIM TARAFTARI MÜŞTERİ GİBİ GÖRÜYOR

- Aziz Yıldırım ile taraftar ilişkisini nasıl buluyorsunuz?

Aziz Yıldırım karşısındaki kitleyi hep müşteri olarak görüyor. Bence o yüzden kaybediyor. Tesisleşme alanında başarılı ama taraftarlar arasında hala bir sevgisizlik var. Bu tipteki takımların başkanları taraftarları kucaklaması gerekiyor. Çünkü bu gönül işi.

YUMURTA KIRMASINI BİLE BİLMEM

- Peki kebap açma fikri nereden aklınıza geldi?


Aslında esas mesleğim kuyumculuk. 17 sene kuyumcu işçiliği yaptım. Ama oturarak çalışmak istemediğimi anladım askerlik döneminden sonra. Hep aklımda ocak başı açmak vardı. 2001 yılında ocak başı açmaya karar verdim ve açtım. Ben yumurta kırmayı dahi bilmem ama ustalar sayesinde bugünlere geldik. Ben yemek yapmayı değil ama yemeyi severim. Başkası olsa bu seneye kadar öğrenirdi fakat beni ilgimi çekmiyor.

- Peki yöneticilerden gelen oluyor mu?

Yöneticiler dedikodu olur diye gelmek istemiyorlar açıkçası. Daha önce gelenler oldu tabi ki. Serdar Bilgili olsun, Yıldırım Demirören, Kıvanç Oktay gelmişti. Şimdi de gelenler oldu ama kimse görünmek istemiyor.

BU KIRGIN BU ZİNDAN - ALEN MARKARYAN

Sabah


 
Geri
Üst